• Haberi Oku..

    Kaju aslında meyvesinin sapıdır...

  • Haberi Oku..

    Ananas aslında meyve değildir.

  • Makale

    Çekilen fotolar

  • Makale

    Yıldız sayısı..

  • 31 Aralık 2012 Pazartesi

    Limon Suyu ve Sarımsağın Faydaları
    Sarımsak Limon Mucizesi
    Limon Suyu Sarımsak Kürü
    Limon Suyu Sarımsak Mucizesi,Limon Suyu Sarımsak Karışımı,Limon Suyu Sarımsak Kürü,Limon Suyu Sarımsak Zararları,Limon Suyu ve Sarımsak Karışımı,Limon Suyu ve Sarımsağın Faydaları,Limon Suyu Sarımsak Kürü Nasıl Yapılır
    Limon suyu ve sarımsak karışımı son zamanlardak sıklıkla anlatılan ve mereak edilen doğal kürlerden birisi.. Biz de pek çok okuyucumuzdan gelen talep üzerine limon suyu sarımsak karışımı hakkında bir araştırma yaptır. Limon Suyu ve sarımsağın faydaları nelerdir, limon suyu sarımsak zararları var mıdır sorularının cevabını sizler için bir makale olarak hazırladık..

    Öncelikle Limon Suyu Sarımsak Kürü Nasıl Yapılır konusunu anlatalım..
    * 2 LT hiç taze sıkılmış limon suyu (Kesinlikle Su katılmayacak),
    * 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak(Taş Köprü Sarımsağı),
    * Ağzı sıkı kapanan 2 litrelik kavanoz veya pet şişe,
    Limon Suyu Sarımsak Kürü Nasıl Yapılır
    Sıktığınız limon suyunu şişe veya kavanoza doldurun. Soyduğunuz sarımsakları yıkamadan ezin ve limon suyunun içine katın. Şişenin ağzını sıkıca kapatıp, 25 gün güneş görmeyen bir yerde bekletin. 25 günün sonunda, her sabah kahvaltıdan 30 dakiak önce, 1 çay bardağı için. Hergün düzenli olarak ve aynı saate tüketilmesi çok daha fayda sağlayacaktır. İçine başka bir şey (Tuz Şeker gibi) katmayın. Gü içinde bir kaç defa çalkalayın. Ilık bir yerde saklayın.
    Limon Suyu Sarımsak Mucizesi,Limon Suyu Sarımsak Karışımı,Limon Suyu Sarımsak Kürü,Limon Suyu ve Sarımsak Karışımı,Limon Suyu ve Sarımsağın Faydaları
    * Tüm damar iltihaplarını tedavi eder, tıkanan damarları açar, damar sertliklerini ve hipertansiyonu önler.
    *  Kolesterol ve kan yağlarını düşürür, zararlı yağların yakılmasını sağlar, kilo verdirir ,vücuttaki şeker oranını dengelir, pankreasin yenilemesini sağlar.
    * Böbrek ve safra taşlarını eritir, idrar söktürür, vücuttaki şişkinliği yok eder ve dokularda ödem oluşmasını engeller.
    * Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve oniki parmak bağırsağı ülserinin tedavisini yapar.
    *  Tüm romatizmal iltihaplarını önler, her tür romatizmal ağrıyı dindirir, kireçlenmeyi önler, eklem yüzeylerinin
    yenilenmesini sağlar ve her türlü ağrıyı keser.
    * Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniler, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırır, felç ve inme riskini azaltır.
    * Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getirir ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökten engeller. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu korur.
    Limon Suyu Sarımsak Zararları,
    Kan sulandırıcı ilaç kulananlar ve düşük tansiyonlu kişilerin kullanması sakıncalıdır.
    Limon Suyu Sarımsak Mucizesi,Limon Suyu Sarımsak Karışımı,Limon Suyu Sarımsak Kürü,Limon Suyu Sarımsak Zararları,Limon Suyu ve Sarımsak Karışımı,Limon Suyu ve Sarımsağın Faydaları,Limon Suyu Sarımsak Kürü Nasıl Yapılır

    LİMON SUYU SARIMSAK KÜRÜ

    Konu Saati  03:43  |  in  Limon Suyu ve Sarımsak Karışımı  |  Devamı»

    Limon Suyu ve Sarımsağın Faydaları
    Sarımsak Limon Mucizesi
    Limon Suyu Sarımsak Kürü
    Limon Suyu Sarımsak Mucizesi,Limon Suyu Sarımsak Karışımı,Limon Suyu Sarımsak Kürü,Limon Suyu Sarımsak Zararları,Limon Suyu ve Sarımsak Karışımı,Limon Suyu ve Sarımsağın Faydaları,Limon Suyu Sarımsak Kürü Nasıl Yapılır
    Limon suyu ve sarımsak karışımı son zamanlardak sıklıkla anlatılan ve mereak edilen doğal kürlerden birisi.. Biz de pek çok okuyucumuzdan gelen talep üzerine limon suyu sarımsak karışımı hakkında bir araştırma yaptır. Limon Suyu ve sarımsağın faydaları nelerdir, limon suyu sarımsak zararları var mıdır sorularının cevabını sizler için bir makale olarak hazırladık..

    Öncelikle Limon Suyu Sarımsak Kürü Nasıl Yapılır konusunu anlatalım..
    * 2 LT hiç taze sıkılmış limon suyu (Kesinlikle Su katılmayacak),
    * 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak(Taş Köprü Sarımsağı),
    * Ağzı sıkı kapanan 2 litrelik kavanoz veya pet şişe,
    Limon Suyu Sarımsak Kürü Nasıl Yapılır
    Sıktığınız limon suyunu şişe veya kavanoza doldurun. Soyduğunuz sarımsakları yıkamadan ezin ve limon suyunun içine katın. Şişenin ağzını sıkıca kapatıp, 25 gün güneş görmeyen bir yerde bekletin. 25 günün sonunda, her sabah kahvaltıdan 30 dakiak önce, 1 çay bardağı için. Hergün düzenli olarak ve aynı saate tüketilmesi çok daha fayda sağlayacaktır. İçine başka bir şey (Tuz Şeker gibi) katmayın. Gü içinde bir kaç defa çalkalayın. Ilık bir yerde saklayın.
    Limon Suyu Sarımsak Mucizesi,Limon Suyu Sarımsak Karışımı,Limon Suyu Sarımsak Kürü,Limon Suyu ve Sarımsak Karışımı,Limon Suyu ve Sarımsağın Faydaları
    * Tüm damar iltihaplarını tedavi eder, tıkanan damarları açar, damar sertliklerini ve hipertansiyonu önler.
    *  Kolesterol ve kan yağlarını düşürür, zararlı yağların yakılmasını sağlar, kilo verdirir ,vücuttaki şeker oranını dengelir, pankreasin yenilemesini sağlar.
    * Böbrek ve safra taşlarını eritir, idrar söktürür, vücuttaki şişkinliği yok eder ve dokularda ödem oluşmasını engeller.
    * Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve oniki parmak bağırsağı ülserinin tedavisini yapar.
    *  Tüm romatizmal iltihaplarını önler, her tür romatizmal ağrıyı dindirir, kireçlenmeyi önler, eklem yüzeylerinin
    yenilenmesini sağlar ve her türlü ağrıyı keser.
    * Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniler, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırır, felç ve inme riskini azaltır.
    * Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getirir ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökten engeller. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu korur.
    Limon Suyu Sarımsak Zararları,
    Kan sulandırıcı ilaç kulananlar ve düşük tansiyonlu kişilerin kullanması sakıncalıdır.
    Limon Suyu Sarımsak Mucizesi,Limon Suyu Sarımsak Karışımı,Limon Suyu Sarımsak Kürü,Limon Suyu Sarımsak Zararları,Limon Suyu ve Sarımsak Karışımı,Limon Suyu ve Sarımsağın Faydaları,Limon Suyu Sarımsak Kürü Nasıl Yapılır

    0 yorum:

    30 Aralık 2012 Pazar

    Patlıcanlı Tava Börek Yapılışı
    Patlıcanlı Tava Böreği
    Patlıcanlı Tava Böreği Tarifi
    Patlıcanlı Börek,Patlıcanlı Börek Tarifi,Patlıcanlı Tava Böreği,Patlıcanlı Tava Böreği Nasıl Yapılır,Patlıcanlı Tava Börek Yapılışı
    Bu gün sizlere nefis bir börek tarifi vermek istiyoruz. Hem lezzetli hem de yapımı oldukça kolay patlıcanlı tava böreği tarifi.. Eğer denemediyseniz, bu gün bu tarifimizi denemenizi öneririz. Gelelim Patlıcanlı Tava Böreği Nasıl yapılır konusuna..

    Patlıcanlı Tava Börek Yapımı İçin Gerekli Malzemeler;
    *3 yufka,
    *1 patlıcan,
    *3 domates,
    *1 kurusoğan,
    *200 gr. kıyma,
    *1 diş sarımsak,
    *100 gr. rendelenmiş kaşar peyniri,
    *tuz,
    *zeytinyağı,
    Patlıcanlı Börek,Patlıcanlı Börek Tarifi,Patlıcanlı Tava Böreği,Patlıcanlı Tava Böreği Nasıl Yapılır,Patlıcanlı Tava Börek Yapılışı
    Patlıcanı alacalı soyup,küp şeklinde doğrayıp tuzlu suda bekletin.Soğanı yemeklik doğrayıp kavurun. içine kıymayı, doğranmiş domatesi tuzunu ve sarımsağı da ilave edin.ocaktan indirince içine rendelenmiş kaşar peynirini de ilave edin.yufkalraı 4 er parçaya ayırıp iç malzemeden bir kenarına koyup muska şeklinde sarın. kızgın yağda kızartın.
    Patlıcanlı Börek,Patlıcanlı Börek Tarifi,Patlıcanlı Tava Böreği,Patlıcanlı Tava Böreği Nasıl Yapılır,Patlıcanlı Tava Börek Yapılışı

    PATLICANLI TAVA BÖREĞİ TARİFİ

    Konu Saati  05:18  |  in  Patlıcanlı Tava Börek Yapılışı  |  Devamı»

    Patlıcanlı Tava Börek Yapılışı
    Patlıcanlı Tava Böreği
    Patlıcanlı Tava Böreği Tarifi
    Patlıcanlı Börek,Patlıcanlı Börek Tarifi,Patlıcanlı Tava Böreği,Patlıcanlı Tava Böreği Nasıl Yapılır,Patlıcanlı Tava Börek Yapılışı
    Bu gün sizlere nefis bir börek tarifi vermek istiyoruz. Hem lezzetli hem de yapımı oldukça kolay patlıcanlı tava böreği tarifi.. Eğer denemediyseniz, bu gün bu tarifimizi denemenizi öneririz. Gelelim Patlıcanlı Tava Böreği Nasıl yapılır konusuna..

    Patlıcanlı Tava Börek Yapımı İçin Gerekli Malzemeler;
    *3 yufka,
    *1 patlıcan,
    *3 domates,
    *1 kurusoğan,
    *200 gr. kıyma,
    *1 diş sarımsak,
    *100 gr. rendelenmiş kaşar peyniri,
    *tuz,
    *zeytinyağı,
    Patlıcanlı Börek,Patlıcanlı Börek Tarifi,Patlıcanlı Tava Böreği,Patlıcanlı Tava Böreği Nasıl Yapılır,Patlıcanlı Tava Börek Yapılışı
    Patlıcanı alacalı soyup,küp şeklinde doğrayıp tuzlu suda bekletin.Soğanı yemeklik doğrayıp kavurun. içine kıymayı, doğranmiş domatesi tuzunu ve sarımsağı da ilave edin.ocaktan indirince içine rendelenmiş kaşar peynirini de ilave edin.yufkalraı 4 er parçaya ayırıp iç malzemeden bir kenarına koyup muska şeklinde sarın. kızgın yağda kızartın.
    Patlıcanlı Börek,Patlıcanlı Börek Tarifi,Patlıcanlı Tava Böreği,Patlıcanlı Tava Böreği Nasıl Yapılır,Patlıcanlı Tava Börek Yapılışı

    0 yorum:

    29 Aralık 2012 Cumartesi

    Kuru Saçlara Hangi Yağlar İyi Gelir
    Kuru Saçlar İçin Bakım
    Kuru Saçlar İçin Bakım Önerileri
    Kuru Saçlar İçin,Kuru Saçlar İçin Maske,Kuru Saçlar İçin Bakım,Kuru Saçlar İçin Bakım Maskesi,Kuru Saçlara Doğal Bakım,Kuru Saçlara Hangi Yağlar İyi Gelir
    Her saç tipi için bakım yapmak önemlidir. Ama, kuru saçlara daha özel bir bakım gerekir. Çünkü, kuru saçlar oldukça hassastır ve yıpranmaya daha müsaittir. Bu gün sizlere kuru saçlar için bakım önerileri sunacağız.Hemen ardından da, kuru saçlar için bakım maskesi tarifi vereceğiz..

    * Mutlaka ve mutlaka, saç tipinize uygun bir şampuan kullanın. Saçlarınız çok kuru ise, yıkadıktan sonra sadece saç uçlarına krem uygulayın. Böylece saç kırılmalarını önleyebilirsiniz.
    * Yüksek ısıda, uzun süreli ve çok yakından saç kurutmak saçlarınızı olumsuz etkiler yaratır. Saçınızın nemini kaybeder, ışıltısı yok olur. Saç kurutma makinasını orta kademede çalıştırmak saçlarınız açısından daha sağlıklı olacaktır.
    * Saçlarınızı çok sıcak ya da çok su ile yıkamayın. Saçlarınız yıpranır ve saç derisi zarar görür. Ciddi saç dökülmeleriyle karşı karşıya kalabilirsiniz. En ideali ılık su ile saçlarınızı yıkamaktır.ç Saçlarınızın nem dengesini korumuş olursunuz.
    * Saçlarınızı güneşten ve klorlu sudan koruyun. Havuza ya da denize girerken bone takmak saçlarınızın yıpranmasını önler. Eğer uzun süre güneş altında kalacaksınız şapka takmanızda fayda vardır.
    * Saçlarınızı hergün yıkamak fayda yerine zarar getirir. Saç derisinin doğal nemine ihtiyaç duyan saçlar, her gün yıkanırsa, nemini kaybeder ve daha fazla kurur.
    Gelelim Kuru saçlar için bakım maskesi önerimize..
    Kuru Saçlar İçin Bakım Maskesi Yapımında Kullanılacak Malzemeler ;
    * 1 tatlı kaşığı bal,
    * 1 fincan sıcak su,
    * 1 tatlı kaşığı badem yağı,
    * 1 tatlı kaşığı ceviz yağı,
    * Yarım tatlı kaşığı keten tohumu yağı,
    * Yarım limonun suyu,
    Kuru Saçlar İçin,Kuru Saçlar İçin Maske,Kuru Saçlar İçin Bakım,Kuru Saçlar İçin Bakım Maskesi,Kuru Saçlara Doğal Bakım,Kuru Saçlara Hangi Yağlar İyi GelirTüm malzemeleri cam bir kâsede karıştırın. Maskeyi saç diplerinize masaj yaparak yedirin. Streç filmle saçınızı sarıp 1 saat bekleyin. Saç tipinize uygun şampuanla yıkayıp, durulayın. Havluyla yumuşak hareketlerle iyice kurulayın. Orta kademeli ısıda saçlarınızı kurutun.Saç bakım maskesi ile saç deriniz nemlenecek, saç telleriniz parlayacak ve güçlenecektir. Bu maskeyi 15 günde bir uygulayabilirsiniz. Saçlarınızın harika göründüğünü, ilk kullanımdan itibaren siz ve çevrenizdekiler farkedeceksiniz..
    Kuru Saçlar İçin,Kuru Saçlar İçin Maske,Kuru Saçlar İçin Bakım,Kuru Saçlar İçin Bakım Maskesi,Kuru Saçlara Doğal Bakım,Kuru Saçlara Hangi Yağlar İyi Gelir

    KURU SAÇLAR İÇİN BAKIM ÖNERİLERİ

    Konu Saati  03:04  |  in  Kuru Saçlara Hangi Yağlar İyi Gelir  |  Devamı»

    Kuru Saçlara Hangi Yağlar İyi Gelir
    Kuru Saçlar İçin Bakım
    Kuru Saçlar İçin Bakım Önerileri
    Kuru Saçlar İçin,Kuru Saçlar İçin Maske,Kuru Saçlar İçin Bakım,Kuru Saçlar İçin Bakım Maskesi,Kuru Saçlara Doğal Bakım,Kuru Saçlara Hangi Yağlar İyi Gelir
    Her saç tipi için bakım yapmak önemlidir. Ama, kuru saçlara daha özel bir bakım gerekir. Çünkü, kuru saçlar oldukça hassastır ve yıpranmaya daha müsaittir. Bu gün sizlere kuru saçlar için bakım önerileri sunacağız.Hemen ardından da, kuru saçlar için bakım maskesi tarifi vereceğiz..

    * Mutlaka ve mutlaka, saç tipinize uygun bir şampuan kullanın. Saçlarınız çok kuru ise, yıkadıktan sonra sadece saç uçlarına krem uygulayın. Böylece saç kırılmalarını önleyebilirsiniz.
    * Yüksek ısıda, uzun süreli ve çok yakından saç kurutmak saçlarınızı olumsuz etkiler yaratır. Saçınızın nemini kaybeder, ışıltısı yok olur. Saç kurutma makinasını orta kademede çalıştırmak saçlarınız açısından daha sağlıklı olacaktır.
    * Saçlarınızı çok sıcak ya da çok su ile yıkamayın. Saçlarınız yıpranır ve saç derisi zarar görür. Ciddi saç dökülmeleriyle karşı karşıya kalabilirsiniz. En ideali ılık su ile saçlarınızı yıkamaktır.ç Saçlarınızın nem dengesini korumuş olursunuz.
    * Saçlarınızı güneşten ve klorlu sudan koruyun. Havuza ya da denize girerken bone takmak saçlarınızın yıpranmasını önler. Eğer uzun süre güneş altında kalacaksınız şapka takmanızda fayda vardır.
    * Saçlarınızı hergün yıkamak fayda yerine zarar getirir. Saç derisinin doğal nemine ihtiyaç duyan saçlar, her gün yıkanırsa, nemini kaybeder ve daha fazla kurur.
    Gelelim Kuru saçlar için bakım maskesi önerimize..
    Kuru Saçlar İçin Bakım Maskesi Yapımında Kullanılacak Malzemeler ;
    * 1 tatlı kaşığı bal,
    * 1 fincan sıcak su,
    * 1 tatlı kaşığı badem yağı,
    * 1 tatlı kaşığı ceviz yağı,
    * Yarım tatlı kaşığı keten tohumu yağı,
    * Yarım limonun suyu,
    Kuru Saçlar İçin,Kuru Saçlar İçin Maske,Kuru Saçlar İçin Bakım,Kuru Saçlar İçin Bakım Maskesi,Kuru Saçlara Doğal Bakım,Kuru Saçlara Hangi Yağlar İyi GelirTüm malzemeleri cam bir kâsede karıştırın. Maskeyi saç diplerinize masaj yaparak yedirin. Streç filmle saçınızı sarıp 1 saat bekleyin. Saç tipinize uygun şampuanla yıkayıp, durulayın. Havluyla yumuşak hareketlerle iyice kurulayın. Orta kademeli ısıda saçlarınızı kurutun.Saç bakım maskesi ile saç deriniz nemlenecek, saç telleriniz parlayacak ve güçlenecektir. Bu maskeyi 15 günde bir uygulayabilirsiniz. Saçlarınızın harika göründüğünü, ilk kullanımdan itibaren siz ve çevrenizdekiler farkedeceksiniz..
    Kuru Saçlar İçin,Kuru Saçlar İçin Maske,Kuru Saçlar İçin Bakım,Kuru Saçlar İçin Bakım Maskesi,Kuru Saçlara Doğal Bakım,Kuru Saçlara Hangi Yağlar İyi Gelir

    0 yorum:

    28 Aralık 2012 Cuma


    Markette görüp denemek için aldığım Dr.Beckmann koruyucu mendillerinden gerçekten fayda gördüm. Eğer sizde bu ürünlerden görmüş ve almadıysanız mutlaka alın. Niye alın diyorum çünkü yaşamış olduğum bir olay var sizlerle paylaşmak isterim.



    Çalışan bir anne olmam ve kızımın emmek için devamlı geceleri kalkmasından dolayı yine uykusuz ve yorgun olduğum bir gündü. Renkli çamaşırları makinaya atarken kızımın beyaz çorabını da onlarla beraber atmışım. Denemek için aldığım Dr.Beckmann koruyucu mendilleri sayesinde kızımın çorabının renginin değişmesi önlenmiş oldu. Atmış olduğum 2 adet mendil, yıkama sonucunda bütün renkleri toplamıştı ve hayret içinde kaldım çünkü çorap bembeyazdı.


    Dr.Beckmann koruyucu mendillerini bütün marketlerde de kolaylıkla bulabilirsiniz ve %100 Alman üretimi bir üründür. Grileşmeye artık son.Teşekkürler Dr.Beckmann koruyucu mendilleri.

    Bir bumads advertorial içeriğidir.

    Renklerin Karışmasından Son Anda Kurtuldum

    Konu Saati  12:31  |  in  Advertorial  |  Devamı»


    Markette görüp denemek için aldığım Dr.Beckmann koruyucu mendillerinden gerçekten fayda gördüm. Eğer sizde bu ürünlerden görmüş ve almadıysanız mutlaka alın. Niye alın diyorum çünkü yaşamış olduğum bir olay var sizlerle paylaşmak isterim.



    Çalışan bir anne olmam ve kızımın emmek için devamlı geceleri kalkmasından dolayı yine uykusuz ve yorgun olduğum bir gündü. Renkli çamaşırları makinaya atarken kızımın beyaz çorabını da onlarla beraber atmışım. Denemek için aldığım Dr.Beckmann koruyucu mendilleri sayesinde kızımın çorabının renginin değişmesi önlenmiş oldu. Atmış olduğum 2 adet mendil, yıkama sonucunda bütün renkleri toplamıştı ve hayret içinde kaldım çünkü çorap bembeyazdı.


    Dr.Beckmann koruyucu mendillerini bütün marketlerde de kolaylıkla bulabilirsiniz ve %100 Alman üretimi bir üründür. Grileşmeye artık son.Teşekkürler Dr.Beckmann koruyucu mendilleri.

    Bir bumads advertorial içeriğidir.

    0 yorum:

    Tırnak Etlerini Yumuşatmak
    Pratik Manikür Nasıl Yapılır
    Evde Pratik Manikür Nasıl Yapılır ?
    Pratik Manikür,Pratik Manikür Nasıl Yapılır,Evde Pratik Manikür,Tırnak Etlerini Yumuşatmak, Tırnak Etlerini Yumuşatmak İçin
    Manikür yapmak, el bakımının en temel işlemidir. Ama çoğu zaman manikür işi ihmal edilir. Ya yeterli zaman yoktur, ya gidebileceğiniz bir güzellik salonu ya da yeterli bilgi.. Sebep ne olursa olsun manikür hep ertelenir. Bu gün sizlere, evde pratik mankür yapımı konusunda bilgi vermek istiyoruz. Pratik manikür nasıl yapılır ?

    Pratik manikür yapmadan önce tırnak etlerini yumuşatmak için, bir işlem yapmanız gerekir. Bunun için size önerimiz ;
    Tırnak Etlerini Yumuşatmak İçin Gerekli Malzemeler ;
    * 2 damla okaliptüs yağı,
    * 1 çay kaşığı jojoba yağı,
    * 1 çay kaşığı ısıtılmış zeytinyağı,
    Duş yaptıktan sonra, ellerinizi jojoba yağı ve oklaiptüs yağı karışımın içierisinde bir müddet bekletin. Sonra masaj yapara, tırnak etlerinizi geriye doğru itin.Tırnaklarınızı uygun şekilde törpüleyin.
    Ya da ; Duş aldıktan sonra, tırnak etlerinizi ısıtılmış zeytin yağına batırarak, bir müddet beklettikten sonra masaj yaparak onları geriye doğru itin.ırnaklarınızı uygun şekilde törpüleyin.
    İşte manikürünüz hazır..Ve elleriniz son derece bakımlı..
    Pratik Manikür,Pratik Manikür Nasıl Yapılır,Evde Pratik Manikür,Tırnak Etlerini Yumuşatmak, Tırnak Etlerini Yumuşatmak İçin

    EVDE PRATİK MANİKÜR NASIL YAPILIR ?

    Konu Saati  05:22  |  in  Tırnak Etlerini Yumuşatmak İçin  |  Devamı»

    Tırnak Etlerini Yumuşatmak
    Pratik Manikür Nasıl Yapılır
    Evde Pratik Manikür Nasıl Yapılır ?
    Pratik Manikür,Pratik Manikür Nasıl Yapılır,Evde Pratik Manikür,Tırnak Etlerini Yumuşatmak, Tırnak Etlerini Yumuşatmak İçin
    Manikür yapmak, el bakımının en temel işlemidir. Ama çoğu zaman manikür işi ihmal edilir. Ya yeterli zaman yoktur, ya gidebileceğiniz bir güzellik salonu ya da yeterli bilgi.. Sebep ne olursa olsun manikür hep ertelenir. Bu gün sizlere, evde pratik mankür yapımı konusunda bilgi vermek istiyoruz. Pratik manikür nasıl yapılır ?

    Pratik manikür yapmadan önce tırnak etlerini yumuşatmak için, bir işlem yapmanız gerekir. Bunun için size önerimiz ;
    Tırnak Etlerini Yumuşatmak İçin Gerekli Malzemeler ;
    * 2 damla okaliptüs yağı,
    * 1 çay kaşığı jojoba yağı,
    * 1 çay kaşığı ısıtılmış zeytinyağı,
    Duş yaptıktan sonra, ellerinizi jojoba yağı ve oklaiptüs yağı karışımın içierisinde bir müddet bekletin. Sonra masaj yapara, tırnak etlerinizi geriye doğru itin.Tırnaklarınızı uygun şekilde törpüleyin.
    Ya da ; Duş aldıktan sonra, tırnak etlerinizi ısıtılmış zeytin yağına batırarak, bir müddet beklettikten sonra masaj yaparak onları geriye doğru itin.ırnaklarınızı uygun şekilde törpüleyin.
    İşte manikürünüz hazır..Ve elleriniz son derece bakımlı..
    Pratik Manikür,Pratik Manikür Nasıl Yapılır,Evde Pratik Manikür,Tırnak Etlerini Yumuşatmak, Tırnak Etlerini Yumuşatmak İçin

    0 yorum:

    26 Aralık 2012 Çarşamba

    Hastalık mevsimi kış aylarını yatağa düşmeden atlatmak için neler yapmalı? Vücut kışa nasıl hazırlanmalı? Nelere dikkat etmeli? Neleri yapmamalı? 

    Uzmanlar, sağlıklı bir kış geçirmek için, düzenli uyku uyunmasını, her gün ılık duş alınmasını, beslenmeye, diş ve ağız sağlığına gereken önemin verilmesini öneriyor.

    Bunaldığımız sıcak yaz günleri artık gerilerde kaldı. Günler iyice kısaldı, havalar serinledi. Güneş yüzünü arada gösterse de hüznü ve hastalıkları ile kış kapımızda. Acaba vücudunuz kışa hazır mı? Nezle, grip, bronşit gibi sizi pusuda bekleyen hastalıklara karşı neler yapmalısınız? Nelere dikkat etmelisiniz?

    İşte sağlıklı bir kış geçirmek için neler yapmamız gerektiğini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, sizler için anlattı.

    Düzenli uyku

    Uyku, sağlığınız için çok önemlidir. Düzenli uyku, vücudumuzu enfeksiyonlara karşı güçlendirir. Günde ortalama 8 saat uyuyun. Mümkün olduğu kadar hep aynı saatlerde yatağa girin. Erken yatın, erken kalkın.

    Uygun giysiler

    Ne çok kalın, ne de çok ince giyinin, yani ne üşüyün ne de terleyin. Çok kalın ve yünlü giyecekler yerine, birçok ince kıyafeti üst üste giyinin. Şemsiyesiz veya yağmurluksuz sokağa çıkmayın.

    Güneşi kaçırmayın

    Güneşli günleri değerlendirin. Her fırsatta güneşlenin. Güneş ışınlarının vücudun savunma sistemini güçlendirici etkileri vardır. D vitamini oluşumunu artırır, kalsiyum metabolizmasına destek olur.

    Ilık duş alın

    Mümkünse her gün ılık duş alın. Duş, vücuda dirilik, enerji ve güç verir. Günün yorgunluğunu daha kolay atarsınız. Sauna da sağlık için yararlıdır. Terleyerek vücudunuzu toksinlerden arındırabilirsiniz. Vücudun bir sıcak bir soğuk suya maruz kalması, kan dolaşımını canlandırır. Haftada 1 gün sauna yeterlidir.

    Ağız sağlığına önem verin

    Dişlerinizi ve diş etlerinizi günde en az 2 kere fırçalayın. Her gün birkaç kez ağzınızı soğuk suyla gargara yapın. Çürük dişleriniz varsa, mutlaka bir diş hekimine görünün.

    Spor yapın

    Spor insanı hem dinlendirir, hem sinir sistemini rahatlatır, hem de bağışıklık sistemini güçlendirir. Spor yapan kişiler enfeksiyonlara daha dirençlidirler. Düzenli spor yapın. Fırsat bulduğunuzda şehir yakınındaki orman ve parklarda yürüyüşe çıkın, bisiklete binin, tenis oynayın.

    Beslenme

    Bol sebze ve meyve yiyin. A, C ve E vitaminlerince zengin soğan, sarımsak, havuç, limon, portakal, mandalina, greyfurt, yeşilbiber, marul ve salatayı sofranızdan eksik etmeyin. Bitkisel yağları tercih edin. Haftada en az 1 kez balık yiyin.

    Sigaradan uzak durun

    Sigara ve alkolün her ikisi de vücudumuzun sinsi düşmanlarıdır. Bağışıklık sistemini çökertirler, enfeksiyon ve alerjilere zemin hazırlar. Birçok kanserin nedeni sigara ve alkoldür. Değil içmek, sigara içilen ortamlarda bulunmak bile zararlıdır.

    Odanızı havalandırın

    Bu mevsimde zamanımızın çoğunu kapalı ortamlarda geçirdiğimiz için, işyeri ve evimizin havasının temiz olması çok önemlidir. İdeal oda ısısı 20 derecedir. Odalarınızı her gün havalandırın. Kaloriferler yandığında radyatörlere su kapları koyarak ortamın havasının nemli olmasını sağlayın, çünkü kuru hava solunum yollarını tahriş eder. Alerjiniz varsa, evde kedi, köpek, kuş gibi tüylü hayvanları beslemeyin.

    Vücudunuzu kışa hazırlayın

    Konu Saati  13:20  |  in  sağlıklı yaşam  |  Devamı»

    Hastalık mevsimi kış aylarını yatağa düşmeden atlatmak için neler yapmalı? Vücut kışa nasıl hazırlanmalı? Nelere dikkat etmeli? Neleri yapmamalı? 

    Uzmanlar, sağlıklı bir kış geçirmek için, düzenli uyku uyunmasını, her gün ılık duş alınmasını, beslenmeye, diş ve ağız sağlığına gereken önemin verilmesini öneriyor.

    Bunaldığımız sıcak yaz günleri artık gerilerde kaldı. Günler iyice kısaldı, havalar serinledi. Güneş yüzünü arada gösterse de hüznü ve hastalıkları ile kış kapımızda. Acaba vücudunuz kışa hazır mı? Nezle, grip, bronşit gibi sizi pusuda bekleyen hastalıklara karşı neler yapmalısınız? Nelere dikkat etmelisiniz?

    İşte sağlıklı bir kış geçirmek için neler yapmamız gerektiğini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, sizler için anlattı.

    Düzenli uyku

    Uyku, sağlığınız için çok önemlidir. Düzenli uyku, vücudumuzu enfeksiyonlara karşı güçlendirir. Günde ortalama 8 saat uyuyun. Mümkün olduğu kadar hep aynı saatlerde yatağa girin. Erken yatın, erken kalkın.

    Uygun giysiler

    Ne çok kalın, ne de çok ince giyinin, yani ne üşüyün ne de terleyin. Çok kalın ve yünlü giyecekler yerine, birçok ince kıyafeti üst üste giyinin. Şemsiyesiz veya yağmurluksuz sokağa çıkmayın.

    Güneşi kaçırmayın

    Güneşli günleri değerlendirin. Her fırsatta güneşlenin. Güneş ışınlarının vücudun savunma sistemini güçlendirici etkileri vardır. D vitamini oluşumunu artırır, kalsiyum metabolizmasına destek olur.

    Ilık duş alın

    Mümkünse her gün ılık duş alın. Duş, vücuda dirilik, enerji ve güç verir. Günün yorgunluğunu daha kolay atarsınız. Sauna da sağlık için yararlıdır. Terleyerek vücudunuzu toksinlerden arındırabilirsiniz. Vücudun bir sıcak bir soğuk suya maruz kalması, kan dolaşımını canlandırır. Haftada 1 gün sauna yeterlidir.

    Ağız sağlığına önem verin

    Dişlerinizi ve diş etlerinizi günde en az 2 kere fırçalayın. Her gün birkaç kez ağzınızı soğuk suyla gargara yapın. Çürük dişleriniz varsa, mutlaka bir diş hekimine görünün.

    Spor yapın

    Spor insanı hem dinlendirir, hem sinir sistemini rahatlatır, hem de bağışıklık sistemini güçlendirir. Spor yapan kişiler enfeksiyonlara daha dirençlidirler. Düzenli spor yapın. Fırsat bulduğunuzda şehir yakınındaki orman ve parklarda yürüyüşe çıkın, bisiklete binin, tenis oynayın.

    Beslenme

    Bol sebze ve meyve yiyin. A, C ve E vitaminlerince zengin soğan, sarımsak, havuç, limon, portakal, mandalina, greyfurt, yeşilbiber, marul ve salatayı sofranızdan eksik etmeyin. Bitkisel yağları tercih edin. Haftada en az 1 kez balık yiyin.

    Sigaradan uzak durun

    Sigara ve alkolün her ikisi de vücudumuzun sinsi düşmanlarıdır. Bağışıklık sistemini çökertirler, enfeksiyon ve alerjilere zemin hazırlar. Birçok kanserin nedeni sigara ve alkoldür. Değil içmek, sigara içilen ortamlarda bulunmak bile zararlıdır.

    Odanızı havalandırın

    Bu mevsimde zamanımızın çoğunu kapalı ortamlarda geçirdiğimiz için, işyeri ve evimizin havasının temiz olması çok önemlidir. İdeal oda ısısı 20 derecedir. Odalarınızı her gün havalandırın. Kaloriferler yandığında radyatörlere su kapları koyarak ortamın havasının nemli olmasını sağlayın, çünkü kuru hava solunum yollarını tahriş eder. Alerjiniz varsa, evde kedi, köpek, kuş gibi tüylü hayvanları beslemeyin.

    0 yorum:

    İkili ilişkilerde yaşadığınız birçok başarısızlığın ardından artık kalbinizin daha fazlasını kaldıramayacağını düşünüyorsanız aşksız da yaşanabileceğini öğrenme zamanınız geldi demektir.

    Sonsuz aşkın sadece filmlerde yaşandığına iyice inandınız ve gönül işlerinden vazgeçtiniz. Her ne kadar radikal bir karar olsa da, bunu kısa bir süre için kendinizi dinleyip artı ve eksilerinizi daha iyi belirlemekte kullanıp bir sonraki ilişkinizde aynı hataları tekrarlama riskini en aza indirme şansını elde edebilirsiniz.

    Diğer tarafta, bu kararınız yaşamınızın sonuna dek karşı cinsle olan tüm gönül ilişkilerinin sonu anlamına geliyorsa, birtakım ciddi problemler söz konusu olabilir.

    Yalnızlık arzusu

    Yaşanılan kötü ilişkilerin sonucunda mantığın; ‘Artık her şey bitti…’ demesiyle, ilerisini düşünmeden yaşamın bir kenara atılması ise insanların çoğu kez öfkeyle kalkıp zararla oturmasına neden oluyor.

    Bazı kadınların bu kararları doğru insanla tanışana kadar sürüyor ve tekrar sırılsıklam aşık olmaktan çekinmiyorlar. Böyle durumda kadın, ilişkisini sadece erkeklerle kesmekle kalmayıp, sosyal yaşamdan da kopup tamamıyla yalnız bir yaşamı seçebiliyor. Kimi zaman arkadaşlarının sinema ya da yemek davetini bin bir yalan uydurarak geri çevirebilirken, giderek anti-sosyal bir hale gelen yaşamının onu depresyona sokması ise kaçınılmaz bir gerçek.

    Birisine açılmak…

    Uzmanlara göre insanın kendini en yakın arkadaşına bile açılamayacak kadar çaresiz hissettiği bu gibi durumlarda bir yakınınıza ya da bir psikologa açılmak olduğunu belirtiyorlar.

    İşlerin neden yolunda gitmediği hakkında başkalarından duyacağınız objektif yaklaşımlar belki de size yeni bakış açılan kazandırarak sorunun aslında sizden kaynaklandığını ortaya çıkarabilir. Bu cevaplara tek yolu ise sizi iyi dinlediğine inandığınız biriyle karşılıklı konuşmaktır.

    Aşksız da yaşanabileceğini öğrenmelisiniz

    Konu Saati  13:20  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    İkili ilişkilerde yaşadığınız birçok başarısızlığın ardından artık kalbinizin daha fazlasını kaldıramayacağını düşünüyorsanız aşksız da yaşanabileceğini öğrenme zamanınız geldi demektir.

    Sonsuz aşkın sadece filmlerde yaşandığına iyice inandınız ve gönül işlerinden vazgeçtiniz. Her ne kadar radikal bir karar olsa da, bunu kısa bir süre için kendinizi dinleyip artı ve eksilerinizi daha iyi belirlemekte kullanıp bir sonraki ilişkinizde aynı hataları tekrarlama riskini en aza indirme şansını elde edebilirsiniz.

    Diğer tarafta, bu kararınız yaşamınızın sonuna dek karşı cinsle olan tüm gönül ilişkilerinin sonu anlamına geliyorsa, birtakım ciddi problemler söz konusu olabilir.

    Yalnızlık arzusu

    Yaşanılan kötü ilişkilerin sonucunda mantığın; ‘Artık her şey bitti…’ demesiyle, ilerisini düşünmeden yaşamın bir kenara atılması ise insanların çoğu kez öfkeyle kalkıp zararla oturmasına neden oluyor.

    Bazı kadınların bu kararları doğru insanla tanışana kadar sürüyor ve tekrar sırılsıklam aşık olmaktan çekinmiyorlar. Böyle durumda kadın, ilişkisini sadece erkeklerle kesmekle kalmayıp, sosyal yaşamdan da kopup tamamıyla yalnız bir yaşamı seçebiliyor. Kimi zaman arkadaşlarının sinema ya da yemek davetini bin bir yalan uydurarak geri çevirebilirken, giderek anti-sosyal bir hale gelen yaşamının onu depresyona sokması ise kaçınılmaz bir gerçek.

    Birisine açılmak…

    Uzmanlara göre insanın kendini en yakın arkadaşına bile açılamayacak kadar çaresiz hissettiği bu gibi durumlarda bir yakınınıza ya da bir psikologa açılmak olduğunu belirtiyorlar.

    İşlerin neden yolunda gitmediği hakkında başkalarından duyacağınız objektif yaklaşımlar belki de size yeni bakış açılan kazandırarak sorunun aslında sizden kaynaklandığını ortaya çıkarabilir. Bu cevaplara tek yolu ise sizi iyi dinlediğine inandığınız biriyle karşılıklı konuşmaktır.

    0 yorum:

    Türk bilim adamları evde kullanılan deterjan ve temizlik ürünlerinin zehir saçtığını belirledi.

    Araştırmaya göre, evde kullanılan temizlik ve kişisel bakım ürünleri insanları zehirliyor. Bu ürünlerdeki çeşitli maddeler kısırlık, kanser, astım, akciğer ve böbrek hasarı yapabiliyor.

    Bugün'ün haberine göre; TÜBİTAK tarafından yayınlanan 'Bilim ve Teknik' dergisinin son sayısında yayımlanan bir araştırma evlerimizde kullandığımız temizlik ve kişisel bakım ürünlerinin ne tür tehlikeler içerdiğini göz önüne seriyor.

    Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Adil Denizli ve Doç. Dr. Handan Yavuz'un kaleme aldığı "Evdeki zararlı maddeler" adlı makalede, birçok evsel ürün ve kozmetikte bulunan PFC adlı kimyasal maddenin kadınlarda doğurganlığı azalttığını belirtiyor.

    YÜZDE 75'İ TEST EDİLMEMİŞ

    Binden fazla hamile kadın üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre kadınların kanlarında yüksek seviyelerde per floro kimyasalları (PFC) tespit edildiği ve kadınların çok daha zor hamile kaldığı ortaya çıktığını vurguluyor. Uzmanlar, su, kir veya yağa dayanıklı tekstil ve deri üretiminde kullanılan PFC'lerin ayrıca tırnak cilaları, diş macunları ve cilt nemlendiriciler gibi kişisel bakım ürünlerinde de bulunduğunu kaydediyor.

    Denizli ve Yavuz’a göre evsel temizlik malzemeleri, kısırlığın yanı sıra nörolojik, akciğer ve böbrek hasarları, kanser, körlük ve astım gibi ciddi rahatsızlıklara da yol açıyor. Çok kullanılan 15 bin kimyasal maddeden yaklaşık yüzde 75'inin henüz zehirlilik testi yapılmamış. Ortalama bir evde bulunan 150'den fazla kimyasal madde alerji, doğum kusurları, kanser ve psikolojik bozukluklara sebebiyet veriyor. Bunun yanı sıra kişisel bakım ürünlerinde bulunan kimyasal maddelerin 884'ü zehirli.

    Vücutta birikme yapıyor

    Zehirli kimyasalar hayatımıza girdikçe, vücudumuzdaki yağ dokusunda biriken zehir seviyesi de aynı oranda artıyor. Bu yönde yapılan biyobirikim çalışmaları, bazı zehirlerin yaşamımız boyunca vücudumuzda biriktiğini gösteriyor. Uzmanlara göre, evlerde kullanılan en tehlikeli üç temizleme ürünü; lavabo açıcılar, fırın ve asidik tuvalet temizleyiciler. Böcek öldürücüler ve oda spreylerinin kullanılması da tavsiye edilmiyor. Uzmanlar, genel amaçlı ürünlerden ziyade belirli amaçlara yönelik ürünler tercih edilmesini öneriyor.

    Evde temizlik kısır yapıyor!

    Konu Saati  13:19  |  in  sağlıklı yaşam  |  Devamı»

    Türk bilim adamları evde kullanılan deterjan ve temizlik ürünlerinin zehir saçtığını belirledi.

    Araştırmaya göre, evde kullanılan temizlik ve kişisel bakım ürünleri insanları zehirliyor. Bu ürünlerdeki çeşitli maddeler kısırlık, kanser, astım, akciğer ve böbrek hasarı yapabiliyor.

    Bugün'ün haberine göre; TÜBİTAK tarafından yayınlanan 'Bilim ve Teknik' dergisinin son sayısında yayımlanan bir araştırma evlerimizde kullandığımız temizlik ve kişisel bakım ürünlerinin ne tür tehlikeler içerdiğini göz önüne seriyor.

    Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Adil Denizli ve Doç. Dr. Handan Yavuz'un kaleme aldığı "Evdeki zararlı maddeler" adlı makalede, birçok evsel ürün ve kozmetikte bulunan PFC adlı kimyasal maddenin kadınlarda doğurganlığı azalttığını belirtiyor.

    YÜZDE 75'İ TEST EDİLMEMİŞ

    Binden fazla hamile kadın üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre kadınların kanlarında yüksek seviyelerde per floro kimyasalları (PFC) tespit edildiği ve kadınların çok daha zor hamile kaldığı ortaya çıktığını vurguluyor. Uzmanlar, su, kir veya yağa dayanıklı tekstil ve deri üretiminde kullanılan PFC'lerin ayrıca tırnak cilaları, diş macunları ve cilt nemlendiriciler gibi kişisel bakım ürünlerinde de bulunduğunu kaydediyor.

    Denizli ve Yavuz’a göre evsel temizlik malzemeleri, kısırlığın yanı sıra nörolojik, akciğer ve böbrek hasarları, kanser, körlük ve astım gibi ciddi rahatsızlıklara da yol açıyor. Çok kullanılan 15 bin kimyasal maddeden yaklaşık yüzde 75'inin henüz zehirlilik testi yapılmamış. Ortalama bir evde bulunan 150'den fazla kimyasal madde alerji, doğum kusurları, kanser ve psikolojik bozukluklara sebebiyet veriyor. Bunun yanı sıra kişisel bakım ürünlerinde bulunan kimyasal maddelerin 884'ü zehirli.

    Vücutta birikme yapıyor

    Zehirli kimyasalar hayatımıza girdikçe, vücudumuzdaki yağ dokusunda biriken zehir seviyesi de aynı oranda artıyor. Bu yönde yapılan biyobirikim çalışmaları, bazı zehirlerin yaşamımız boyunca vücudumuzda biriktiğini gösteriyor. Uzmanlara göre, evlerde kullanılan en tehlikeli üç temizleme ürünü; lavabo açıcılar, fırın ve asidik tuvalet temizleyiciler. Böcek öldürücüler ve oda spreylerinin kullanılması da tavsiye edilmiyor. Uzmanlar, genel amaçlı ürünlerden ziyade belirli amaçlara yönelik ürünler tercih edilmesini öneriyor.

    0 yorum:

    Kadınların neden makyaj yapmayı sevdiklerini araştıran bilim adamları, yüzünü aynada makyajsız gören kadının, makyajdan sonra yüzünün başkalarına nasıl görüneceği öngörüsü ve iyimserliğiyle harekete geçtiğini belirlediler.

    Daily Telegraph’ın haberine göre, bir Japon kozmetik firması için, beyin uzmanı Dr. Ken Mogi ve ekibi tarafından yapılan ve 2 yıl süren araştırmada, kadının yüzünü makyajlı ve makyajsız olarak nasıl algıladığıyla ilgili beyinde farklı faaliyetlerin bulunduğu belirlendi.

    Beyin tarama cihazı kullanan bilim adamları, beynin kaudat çekirdeğindeki faaliyetleri incelediler. Tarama sonucunda, bir kadın kendini makyajsız gördüğü vakit başkalarının kendisini nasıl göreceğini öngördüğünü ve beynin “ödül sisteminin” harekete geçerek zevk hissi veren dopamin salgıladığını saptadılar.

    Araştırmacılardan Keişi Saruwatari, “Daha önceki araştırmalardan biliyoruz ki, beynin bu bölümü harekete geçtiğinde belli faaliyetlerden zevk alırız. Bunu şöyle yorumluyoruz; bir kadın yüzüne baktığında makyaj yaptığı zaman nasıl görüneceğini tahayyül ediyor” dedi.

    Saruwatari, “Burada beklenti, teşvik ve hevesin bir karışımı söz konusu. Makyaj kadınlarda, diğerleriyle ilişki kurulmasına ve zevk duyulmasına katkıda bulunuyor” diye ekledi. Bilim adamları araştırmadan önce, kadınların makyajdan sonra pozitif hisler içine girdiklerini düşünüyorlardı.

    Bunun kadınlar arasında yapılan bir araştırma olduğunu hatırlatan bilim adamları, bir erkek sabah traş olduğunda ve yüzüne traş kolonyası sürdüğünde de benzeri hisler içinde olabileceğini söylediler.

    Makyaj kadınları iyimser yapıyor

    Konu Saati  02:08  |  in  makyaj sırları  |  Devamı»

    Kadınların neden makyaj yapmayı sevdiklerini araştıran bilim adamları, yüzünü aynada makyajsız gören kadının, makyajdan sonra yüzünün başkalarına nasıl görüneceği öngörüsü ve iyimserliğiyle harekete geçtiğini belirlediler.

    Daily Telegraph’ın haberine göre, bir Japon kozmetik firması için, beyin uzmanı Dr. Ken Mogi ve ekibi tarafından yapılan ve 2 yıl süren araştırmada, kadının yüzünü makyajlı ve makyajsız olarak nasıl algıladığıyla ilgili beyinde farklı faaliyetlerin bulunduğu belirlendi.

    Beyin tarama cihazı kullanan bilim adamları, beynin kaudat çekirdeğindeki faaliyetleri incelediler. Tarama sonucunda, bir kadın kendini makyajsız gördüğü vakit başkalarının kendisini nasıl göreceğini öngördüğünü ve beynin “ödül sisteminin” harekete geçerek zevk hissi veren dopamin salgıladığını saptadılar.

    Araştırmacılardan Keişi Saruwatari, “Daha önceki araştırmalardan biliyoruz ki, beynin bu bölümü harekete geçtiğinde belli faaliyetlerden zevk alırız. Bunu şöyle yorumluyoruz; bir kadın yüzüne baktığında makyaj yaptığı zaman nasıl görüneceğini tahayyül ediyor” dedi.

    Saruwatari, “Burada beklenti, teşvik ve hevesin bir karışımı söz konusu. Makyaj kadınlarda, diğerleriyle ilişki kurulmasına ve zevk duyulmasına katkıda bulunuyor” diye ekledi. Bilim adamları araştırmadan önce, kadınların makyajdan sonra pozitif hisler içine girdiklerini düşünüyorlardı.

    Bunun kadınlar arasında yapılan bir araştırma olduğunu hatırlatan bilim adamları, bir erkek sabah traş olduğunda ve yüzüne traş kolonyası sürdüğünde de benzeri hisler içinde olabileceğini söylediler.

    0 yorum:

    Havalar soğumaya başladıkça hastalıkların adını daha çok duymaya başladık, özellikle de gribin... Peki midenizin de grip olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?

    Aslında hastalıklar özellikle de bulaşıcı hastalıklar havanın soğumasından değil; insanların kapalı ortamlarda çok daha fazla bulunmasından dolayı artış gösteriyor. Özellikle çocuklarda kreş ve okul dönemlerinde görülen enfeksiyon ve hastalıklar çok daha bulaşıcı. Bunlardan biri de bu yıl itibariyle adını daha sık duymaya başladığımız norovirüsü. Adını ilk duyduğumuzda ‘O da ne!’ dediğimiz bu virüs rota virüsüyle karıştırılsa da çok daha farklı ve korunmak için bir aşısı yok…

    Hisar İntercontinental Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İzlem Göçmen’le A’dan Z’ye norovirüsünü konuştuk.

    - Norovirüsü nedir?
    Norovirüs daha önceleri “Norwalk-like virus” olarak bilinen ve calicivirus olarak adlandırılan bir virüs grubunun üyesidir. Bu virüsle enfeksiyon, mide ve bağırsakları etkileyerek mide gribi adı verilen gastroenterit hastalığına yol açar.

    - Hangi yaş grubunda etkilidir?
    Norovirüs herkese bulaşma özelliğine sahip ve bir insanın ömrü boyunca defalarca nüksedebilen bir virüstür. Norovirüsler, öncelikle büyük çocuklar ve erişkinlere bulaşırlar. Rotavirüslerden sonra, akut mide gribinin ikinci en önemli sebebi Norovirüslerdir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde Norovirüs enfeksiyonları erken çocukluk çağı sırasında görülmeye başlar.

    - Kimler risk altındadır?
    Birçok farklı Norovirüs alt grubu vardır ve hastalık geçirildikten sonra bağışıklık uzun süreli değildir. Bu yüzden Norovirüs infeksiyonu bir insanın ömrü boyunca nüksedebilir. Ek olarak, genetik faktörlerdeki farklılıktan dolayı, bazı insanlara bulaşıp, bunu daha şiddetli hastalıklara çevirmesi de söz konusu olabilir.

    - Belirtileri nelerdir?
    Norovirüs enfeksiyonu; mide, ince ve kalın bağırsaklarda iltihaplı bir hastalık olan mide gribine sebep olur. Bu hastalığın belirtileri; bulantı, kusma ve/veya kramplı ishaldir. Bazı insanlarda baş ağrısı, ateş/üşüme ve kas ağrılarına da sebep olabilir. Belirtiler genellikle kısadır ve yalnızca 1-2 gün sürer. Bununla birlikte bu kısa süre zarfında kişiler kendilerini çok hasta hissedebilir, kusabilir, genellikle hırçın ve dikkatsiz olabilir. Şikayetler genellikle mikrobun alımından 24 ila 48 saat sonra başlar, ancak en erken 12 saat sonra ortaya çıkar.

    - Kişiyi etkileme süresi nedir? Çocuklarda ve yetişkinlerde hastalık süresi nasıldır?
    Kuluçka süresi 12 ile 48 saat arasıdır. Bulantı, ani başlayan ishal, hafif baş ağrısı, ateş (%50) ve titreme görülür, semptomlar 36 saatte geriler. Sıvı alarak ve diyet ile geçer. Özellikle küçük çocuklarda, yaşlılarda, düşkünlerde ve vücut direncinin düşük olduğu; kalp hastalığı, akciğer hastalığı, şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı gibi hastalıkları bulunanlarda şiddetli seyredebilmektedir.

    - Dönemsel bir virüs müdür? 
    Norovirüs, kış aylarında mide-bağırsak sistemine yerleşip bulaşma olasılığı yüksek salgınlar şeklinde seyreder.

    - Bulaşıcı mıdır?
    Norovirüslar, enfeksiyonu kapmış insanların gaita ya da kusmuklarında bulunur. İnsanlar, Norovirüs bulaşmış yiyecek ya da içecekleri tüketerek, Norovirüs bulaşmış eşyalara dokunup, ellerini ağızlarına sürerek enfeksiyonu kapabilirler. Bulaşıcılık, kirli ellerle veya gaita ya da kusmuk bulaşmış çalışma yüzeyleriyle direkt temasla veya kusmuktan yayılan küçücük bir damlacığın hava yoluyla yiyecek, su ve yüzeylere taşınmasıyla gerçekleşebilir. Salgınlara özellikle kirli sularda yetişen kabuklu deniz hayvanlarının tüketimi, salatalar ve donmuş gıdalar sebep olur.

    - En çok hangi ortamlarda bulaşma riski vardır?
    Norovirüs enfeksiyonu; hastaneler, okullar, kamplar gibi kapalı ve kalabalık ortamlarda hızlı bir şekilde insandan insana ya da kirli gıdalarla bulaşır ve salgınlar yapar.

    - Hastalığın atlatılma sürecinde kan grubunun bir önemi var mıdır?
    Kan grubu 0 olanların norovirüs enfeksiyonuna karşı bir yatkınlığı vardır. Kan grubu B ve AB olanlar Norovirüs enfeksiyonuna karşı kısmi olarak korunurlar.

    - Virüsten korunmak mümkün mü?
    Salgınlar hijyen standartlarının yükseltilmesi ile önlenebilir. Bunun için eller sık sık yıkanmalıdır. Özellikle tuvaletlere girmeden önce ve sonra, yemek hazırlama ve yemek yeme öncesi ve sonrasında eller yıkanmalıdır. Norovirüs enfeksiyonu geçiren bir kişinin bulunduğu ortamda tuvaletlerdeki kusmuk ve gaitalar su ile uzaklaştırılmalı ve iyice temizlenmelidir. Hastanın temas ettiği yüzeyler dezenfekte edilmelidir.

    - Korunmak için bir aşı var mı? Tedavisi nasıl?
    Genellikle Norovirüslara karşı ilaç tedavisi ve koruyucu aşı yoktur. Norovirüs enfeksiyonlarına antibiyotiklerle de müdahale edilemez. Norovirüs hastalıkları, sağlıklı bireylerde kısadır. İshal ve kusmalı hastalıkları olan insanların, su kayıplarını önlemek adına bol sıvı tüketmeleri gerekir. Su kaybı çocuklar, yaşlılar, hastalar arasında Norovirüs enfeksiyonunun en ciddi sonucudur. İnsanlar, oral rehidrasyon sıvıları (ORS) ya da su içmek suretiyle su kaybı ihtimallerini azaltabilirler.

    - Kişi hastalığı geçirdikten sonra bağışıklık kazanır mı? Yoksa tekrarlayan bir hastalık mıdır?
    Evet, bir insan hayatı süresince birçok kereler Norovirüsla infekte olabilir. Bunun sebebi; çok farklı Norovirüs tipleri olması ve virüsün bir tipiyle infekte olmanın, daha sonra başka bir tipiyle infeksiyonunu önlememesidir. Bu sebepten dolayı, Norovirüsa karşı bir aşı geliştirmek zordur.

    Mideniz de Grip Olur!

    Konu Saati  02:08  |  in  sağlıklı yaşam  |  Devamı»

    Havalar soğumaya başladıkça hastalıkların adını daha çok duymaya başladık, özellikle de gribin... Peki midenizin de grip olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?

    Aslında hastalıklar özellikle de bulaşıcı hastalıklar havanın soğumasından değil; insanların kapalı ortamlarda çok daha fazla bulunmasından dolayı artış gösteriyor. Özellikle çocuklarda kreş ve okul dönemlerinde görülen enfeksiyon ve hastalıklar çok daha bulaşıcı. Bunlardan biri de bu yıl itibariyle adını daha sık duymaya başladığımız norovirüsü. Adını ilk duyduğumuzda ‘O da ne!’ dediğimiz bu virüs rota virüsüyle karıştırılsa da çok daha farklı ve korunmak için bir aşısı yok…

    Hisar İntercontinental Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İzlem Göçmen’le A’dan Z’ye norovirüsünü konuştuk.

    - Norovirüsü nedir?
    Norovirüs daha önceleri “Norwalk-like virus” olarak bilinen ve calicivirus olarak adlandırılan bir virüs grubunun üyesidir. Bu virüsle enfeksiyon, mide ve bağırsakları etkileyerek mide gribi adı verilen gastroenterit hastalığına yol açar.

    - Hangi yaş grubunda etkilidir?
    Norovirüs herkese bulaşma özelliğine sahip ve bir insanın ömrü boyunca defalarca nüksedebilen bir virüstür. Norovirüsler, öncelikle büyük çocuklar ve erişkinlere bulaşırlar. Rotavirüslerden sonra, akut mide gribinin ikinci en önemli sebebi Norovirüslerdir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde Norovirüs enfeksiyonları erken çocukluk çağı sırasında görülmeye başlar.

    - Kimler risk altındadır?
    Birçok farklı Norovirüs alt grubu vardır ve hastalık geçirildikten sonra bağışıklık uzun süreli değildir. Bu yüzden Norovirüs infeksiyonu bir insanın ömrü boyunca nüksedebilir. Ek olarak, genetik faktörlerdeki farklılıktan dolayı, bazı insanlara bulaşıp, bunu daha şiddetli hastalıklara çevirmesi de söz konusu olabilir.

    - Belirtileri nelerdir?
    Norovirüs enfeksiyonu; mide, ince ve kalın bağırsaklarda iltihaplı bir hastalık olan mide gribine sebep olur. Bu hastalığın belirtileri; bulantı, kusma ve/veya kramplı ishaldir. Bazı insanlarda baş ağrısı, ateş/üşüme ve kas ağrılarına da sebep olabilir. Belirtiler genellikle kısadır ve yalnızca 1-2 gün sürer. Bununla birlikte bu kısa süre zarfında kişiler kendilerini çok hasta hissedebilir, kusabilir, genellikle hırçın ve dikkatsiz olabilir. Şikayetler genellikle mikrobun alımından 24 ila 48 saat sonra başlar, ancak en erken 12 saat sonra ortaya çıkar.

    - Kişiyi etkileme süresi nedir? Çocuklarda ve yetişkinlerde hastalık süresi nasıldır?
    Kuluçka süresi 12 ile 48 saat arasıdır. Bulantı, ani başlayan ishal, hafif baş ağrısı, ateş (%50) ve titreme görülür, semptomlar 36 saatte geriler. Sıvı alarak ve diyet ile geçer. Özellikle küçük çocuklarda, yaşlılarda, düşkünlerde ve vücut direncinin düşük olduğu; kalp hastalığı, akciğer hastalığı, şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı gibi hastalıkları bulunanlarda şiddetli seyredebilmektedir.

    - Dönemsel bir virüs müdür? 
    Norovirüs, kış aylarında mide-bağırsak sistemine yerleşip bulaşma olasılığı yüksek salgınlar şeklinde seyreder.

    - Bulaşıcı mıdır?
    Norovirüslar, enfeksiyonu kapmış insanların gaita ya da kusmuklarında bulunur. İnsanlar, Norovirüs bulaşmış yiyecek ya da içecekleri tüketerek, Norovirüs bulaşmış eşyalara dokunup, ellerini ağızlarına sürerek enfeksiyonu kapabilirler. Bulaşıcılık, kirli ellerle veya gaita ya da kusmuk bulaşmış çalışma yüzeyleriyle direkt temasla veya kusmuktan yayılan küçücük bir damlacığın hava yoluyla yiyecek, su ve yüzeylere taşınmasıyla gerçekleşebilir. Salgınlara özellikle kirli sularda yetişen kabuklu deniz hayvanlarının tüketimi, salatalar ve donmuş gıdalar sebep olur.

    - En çok hangi ortamlarda bulaşma riski vardır?
    Norovirüs enfeksiyonu; hastaneler, okullar, kamplar gibi kapalı ve kalabalık ortamlarda hızlı bir şekilde insandan insana ya da kirli gıdalarla bulaşır ve salgınlar yapar.

    - Hastalığın atlatılma sürecinde kan grubunun bir önemi var mıdır?
    Kan grubu 0 olanların norovirüs enfeksiyonuna karşı bir yatkınlığı vardır. Kan grubu B ve AB olanlar Norovirüs enfeksiyonuna karşı kısmi olarak korunurlar.

    - Virüsten korunmak mümkün mü?
    Salgınlar hijyen standartlarının yükseltilmesi ile önlenebilir. Bunun için eller sık sık yıkanmalıdır. Özellikle tuvaletlere girmeden önce ve sonra, yemek hazırlama ve yemek yeme öncesi ve sonrasında eller yıkanmalıdır. Norovirüs enfeksiyonu geçiren bir kişinin bulunduğu ortamda tuvaletlerdeki kusmuk ve gaitalar su ile uzaklaştırılmalı ve iyice temizlenmelidir. Hastanın temas ettiği yüzeyler dezenfekte edilmelidir.

    - Korunmak için bir aşı var mı? Tedavisi nasıl?
    Genellikle Norovirüslara karşı ilaç tedavisi ve koruyucu aşı yoktur. Norovirüs enfeksiyonlarına antibiyotiklerle de müdahale edilemez. Norovirüs hastalıkları, sağlıklı bireylerde kısadır. İshal ve kusmalı hastalıkları olan insanların, su kayıplarını önlemek adına bol sıvı tüketmeleri gerekir. Su kaybı çocuklar, yaşlılar, hastalar arasında Norovirüs enfeksiyonunun en ciddi sonucudur. İnsanlar, oral rehidrasyon sıvıları (ORS) ya da su içmek suretiyle su kaybı ihtimallerini azaltabilirler.

    - Kişi hastalığı geçirdikten sonra bağışıklık kazanır mı? Yoksa tekrarlayan bir hastalık mıdır?
    Evet, bir insan hayatı süresince birçok kereler Norovirüsla infekte olabilir. Bunun sebebi; çok farklı Norovirüs tipleri olması ve virüsün bir tipiyle infekte olmanın, daha sonra başka bir tipiyle infeksiyonunu önlememesidir. Bu sebepten dolayı, Norovirüsa karşı bir aşı geliştirmek zordur.

    0 yorum:

    25 Aralık 2012 Salı

    ekonomiyekadiningucu

    Ekonomiye Kadın Gücü projesi, dar gelirli kadınların ekonomik üretime katılımını teşvik etmek, sosyal ve ekonomik olarak güçlenmelerine katkıda bulunmak amacıyla, kadınların gelir getirici bir işe başlamasına veya işini büyütmesine destek olmayı hedefliyor.

    Bu hedefin gerçekleşmesinde, küçük bir sermaye desteği ile dar gelirli kadınların ekonomik üretime başlamasına imkan tanıyan Mikrokredi Sistemi temel alınıyor. Mikrokredi, dünyada ilk olarak 1973 yılında Nobel Barış Ödülü sahibi Prof. Muhammed Yunus öncülüğünde yoksulluğun çok yoğun bir şekilde yaşandığı Bangladeş'te "Grameen Bank" altında faaliyetlere başladı. Prof. Muhammed Yunus, bu uygulamayı ilk olarak genç bir kadına bambu sepeti yapması için 6 $ kredi vererek başlattı.

    Küçük sermayelerle değişen hayatlar

    Türkiye'de 2003 yılında Prof. Muhammed Yunus'un girişimleriyle Grameen Trust ve Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) tarafından ortaklaşa başlatılan Türkiye Grameen Mikrofinans Programı pekçok dar gelirli kadının işe başlaması için cansuyu/başlangıç kredisi sağlayarak, teminat ve kefalet gerektirmeden finansman erişimi kısıtını ortadan kaldırarak onbinlerce kadının hayallerini gerçekleştirmesine destek oluyor.

    Yoksullukla Mücadelede Yenilikçi Yöntem: Sosyal Finansman

    Türkiye'de her 5 kadından biri yoksulluk sınırında olup kendi potansiyelini gerçekleştirmeyi, ailesine ve toplumsal üretime katkıda bulunmayı bekliyor. Türkiye Grameen Mikrofinans Programı'nın yaygınlaştırılması amacıyla, TİSVA ve Turkcell işbirliğinde hayata geçen Ekonomiye Kadın Gücü, Türkiye’de ilk defa sosyal borçlanma modelinin hayata geçirilerek kadınların gelir getirici işler yapması için küçük sermaye desteği sağlayan Mikrokredi Sistemi’ne yeni kaynak oluşturulmasını hedefliyor.

    Sosyal inovasyon niteliği taşıyan bu yenilikçi model sayesinde sayesinde artık dileyen herkes dar gelirli kadınlara borç verebilecek, bağış yapabilecek, dar gelirli kadınların hayallerine kavuşmasına bireysel olarak destek verebilecek .Çünkü, Kadına Destek, Topluma Destektir.
    Ekonomiye Kadın Gücü projesi ile kadınlarımız daha çok üreterek ekonomiye katılacak,
    hayallerini büyütecek, ailelerine ve geleceğe yatırım yapacak, Türkiye kazanacak.

    Bir bumads advertorial içeriğidir.

    Ekonomiye Kadın Gücü

    Konu Saati  10:53  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    ekonomiyekadiningucu

    Ekonomiye Kadın Gücü projesi, dar gelirli kadınların ekonomik üretime katılımını teşvik etmek, sosyal ve ekonomik olarak güçlenmelerine katkıda bulunmak amacıyla, kadınların gelir getirici bir işe başlamasına veya işini büyütmesine destek olmayı hedefliyor.

    Bu hedefin gerçekleşmesinde, küçük bir sermaye desteği ile dar gelirli kadınların ekonomik üretime başlamasına imkan tanıyan Mikrokredi Sistemi temel alınıyor. Mikrokredi, dünyada ilk olarak 1973 yılında Nobel Barış Ödülü sahibi Prof. Muhammed Yunus öncülüğünde yoksulluğun çok yoğun bir şekilde yaşandığı Bangladeş'te "Grameen Bank" altında faaliyetlere başladı. Prof. Muhammed Yunus, bu uygulamayı ilk olarak genç bir kadına bambu sepeti yapması için 6 $ kredi vererek başlattı.

    Küçük sermayelerle değişen hayatlar

    Türkiye'de 2003 yılında Prof. Muhammed Yunus'un girişimleriyle Grameen Trust ve Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) tarafından ortaklaşa başlatılan Türkiye Grameen Mikrofinans Programı pekçok dar gelirli kadının işe başlaması için cansuyu/başlangıç kredisi sağlayarak, teminat ve kefalet gerektirmeden finansman erişimi kısıtını ortadan kaldırarak onbinlerce kadının hayallerini gerçekleştirmesine destek oluyor.

    Yoksullukla Mücadelede Yenilikçi Yöntem: Sosyal Finansman

    Türkiye'de her 5 kadından biri yoksulluk sınırında olup kendi potansiyelini gerçekleştirmeyi, ailesine ve toplumsal üretime katkıda bulunmayı bekliyor. Türkiye Grameen Mikrofinans Programı'nın yaygınlaştırılması amacıyla, TİSVA ve Turkcell işbirliğinde hayata geçen Ekonomiye Kadın Gücü, Türkiye’de ilk defa sosyal borçlanma modelinin hayata geçirilerek kadınların gelir getirici işler yapması için küçük sermaye desteği sağlayan Mikrokredi Sistemi’ne yeni kaynak oluşturulmasını hedefliyor.

    Sosyal inovasyon niteliği taşıyan bu yenilikçi model sayesinde sayesinde artık dileyen herkes dar gelirli kadınlara borç verebilecek, bağış yapabilecek, dar gelirli kadınların hayallerine kavuşmasına bireysel olarak destek verebilecek .Çünkü, Kadına Destek, Topluma Destektir.
    Ekonomiye Kadın Gücü projesi ile kadınlarımız daha çok üreterek ekonomiye katılacak,
    hayallerini büyütecek, ailelerine ve geleceğe yatırım yapacak, Türkiye kazanacak.

    Bir bumads advertorial içeriğidir.

    0 yorum:

    22 Aralık 2012 Cumartesi

    Anti Aging Besleme
    Anti Aging Bitkiler ve Baharatlar
    Anti Aging Bitkiler
    Anti Aging Nedir,Anti Aging Ne Demek,Anti Aging Bitkiler, Anti Aging Beslenme,Anti Aging Bitkisel
    Son dönemlerin en sık kullanılan keliemsi Anti Aging nedir konusunu açıklığa kavuşturduktan sonra,Anti Aging Bitkiler ve Anti Aging Beslenme konusunda sizleri bilgilendirelim istedik.
    Anti Aging, kelime anlamı olarak yaşlanma karşıtı olarak dilimize çevrilebilir. Sağlık, hastalık ve yaşlanma olarak koruyuucu tedbirler olarak telaffuz etsek sanırım yanlış olmaz.. Anti Aging uygulamalar, yaşlanmayı ve yaşlanma etkilerini mümkün olduğu kadar yavaşlatmak ve vücudun bütünün de orantılı ve sağlıklı bir yaşlanma sağlamak için uygulanmaktadır.
    Gelelim Anti aging beslenme ve anti aging bitkiler konusuna..
    Anti Aging Nedir,Anti Aging Ne Demek,Anti Aging Bitkiler,Anti Aging Beslenme,Anti Aging Bitkisel
    Bazı bitkileri ve özellikle baharatların anti aging olduğu tıbbi olarak da kanıtlanmış durumda. Bu gün sizlere, en çok anti aging özellik içeren bir kaç baharat ve bitkiden söz etmek istiyoruz..
    Fesleğen : Özellikle İtalyan mutfağında sıklıkla kullanılan ve son dönemlerde bizim ülkemizde de oldukça rağbet gören fesleğen, cildin erken kırışmasını ve sarkmasını önleyen müthiş bir baharattır. ayrıca çok iyi bir antioksidandır. Fesleğen, Kardiyovasküler hastalıklar, Alzheimer ve osteoporoz gibi hastalıklara karşı direnci arttırır. Antioksidan olması, serbest radikallerin vücudunuzda oluşturacağı hasarı önlemeye yardımcı olur.
    Kekik : Et yemeklerinde sıklıkla kullandığımız ve pek çoğumuzun mutfağının baş köşesinde yer alan kekik, vücut enfeksiyonlarına karşı güçlüdür. Yaşlılığa karşı koruma sağlar. Viral enfeksiyonlarla savaşmak için en iyi baharatlardan biridir.
    Adaçayı : Vücuttaki doku ve hücrelerin yaşlanmasını durdurmak konusunda en önemli yardımcılardan biridir. Ayrıca astım, damar tedavisi ve iltihaplar konusunda destekleyicidir.
    Mercanköşk : Sindirim açısından çok faydalı bir bitkidir. Aynı zamanda rahat uyumanıza yardımcı olarak, size dinçlik ve huzur verir.
    Maydonoz : Salatalarda, dolmalarda ve yemeklerde ve hatta kahvaltıda taze olarak tüketilen maydonoz, ödem atmak için harika bir bitkidir. Üstelik karaciğer yağlanmasını önlemenin en iyi yoludur. Maydonoz gençlik ve dinçliğin anahtarıdır.
    Anti Aging Nedir,Anti Aging Ne Demek,Anti Aging Bitkiler,Anti Aging Beslenme,Anti Aging Bitkisel

    ANTİ AGİNG BİTKİLER

    Konu Saati  08:58  |  in  Anti Aging Nedir  |  Devamı»

    Anti Aging Besleme
    Anti Aging Bitkiler ve Baharatlar
    Anti Aging Bitkiler
    Anti Aging Nedir,Anti Aging Ne Demek,Anti Aging Bitkiler, Anti Aging Beslenme,Anti Aging Bitkisel
    Son dönemlerin en sık kullanılan keliemsi Anti Aging nedir konusunu açıklığa kavuşturduktan sonra,Anti Aging Bitkiler ve Anti Aging Beslenme konusunda sizleri bilgilendirelim istedik.
    Anti Aging, kelime anlamı olarak yaşlanma karşıtı olarak dilimize çevrilebilir. Sağlık, hastalık ve yaşlanma olarak koruyuucu tedbirler olarak telaffuz etsek sanırım yanlış olmaz.. Anti Aging uygulamalar, yaşlanmayı ve yaşlanma etkilerini mümkün olduğu kadar yavaşlatmak ve vücudun bütünün de orantılı ve sağlıklı bir yaşlanma sağlamak için uygulanmaktadır.
    Gelelim Anti aging beslenme ve anti aging bitkiler konusuna..
    Anti Aging Nedir,Anti Aging Ne Demek,Anti Aging Bitkiler,Anti Aging Beslenme,Anti Aging Bitkisel
    Bazı bitkileri ve özellikle baharatların anti aging olduğu tıbbi olarak da kanıtlanmış durumda. Bu gün sizlere, en çok anti aging özellik içeren bir kaç baharat ve bitkiden söz etmek istiyoruz..
    Fesleğen : Özellikle İtalyan mutfağında sıklıkla kullanılan ve son dönemlerde bizim ülkemizde de oldukça rağbet gören fesleğen, cildin erken kırışmasını ve sarkmasını önleyen müthiş bir baharattır. ayrıca çok iyi bir antioksidandır. Fesleğen, Kardiyovasküler hastalıklar, Alzheimer ve osteoporoz gibi hastalıklara karşı direnci arttırır. Antioksidan olması, serbest radikallerin vücudunuzda oluşturacağı hasarı önlemeye yardımcı olur.
    Kekik : Et yemeklerinde sıklıkla kullandığımız ve pek çoğumuzun mutfağının baş köşesinde yer alan kekik, vücut enfeksiyonlarına karşı güçlüdür. Yaşlılığa karşı koruma sağlar. Viral enfeksiyonlarla savaşmak için en iyi baharatlardan biridir.
    Adaçayı : Vücuttaki doku ve hücrelerin yaşlanmasını durdurmak konusunda en önemli yardımcılardan biridir. Ayrıca astım, damar tedavisi ve iltihaplar konusunda destekleyicidir.
    Mercanköşk : Sindirim açısından çok faydalı bir bitkidir. Aynı zamanda rahat uyumanıza yardımcı olarak, size dinçlik ve huzur verir.
    Maydonoz : Salatalarda, dolmalarda ve yemeklerde ve hatta kahvaltıda taze olarak tüketilen maydonoz, ödem atmak için harika bir bitkidir. Üstelik karaciğer yağlanmasını önlemenin en iyi yoludur. Maydonoz gençlik ve dinçliğin anahtarıdır.
    Anti Aging Nedir,Anti Aging Ne Demek,Anti Aging Bitkiler,Anti Aging Beslenme,Anti Aging Bitkisel

    0 yorum:

    21 Aralık 2012 Cuma

    Yeni doğan çocuklarda ürolojik muayene büyük önem taşır. Özellikle inmemiş testis ve fimozis denilen sünnet derisinin darlığı açısından yeni doğan erkek çocukların üroloji uzmanı tarafından kontrol edilmesi gerekir.

    İnmemiş Testis Nedir?

    Testislerin doğumda torbada olmama durumudur. Testisler sıcaktan çok etkilenir ve vücut sıcaklığı torbanın sıcaklığından daha yüksektir. Dolayısıyla torbaya inmemiş yani vücut içerisinde kalmış testisler yüksek ısıya maruz kalmaktadır. Yüksek ısının testisler üzerinde iki temel etkisi olmaktadır. Bir tanesi sperm üretiminin durması ve dolayısıyla erişkin dönemde kısırlığa yol açması, bir diğeri testiste tümör görülme ihtimalinin normal çocuklara göre 10 kat artmasıdır.

    Testis gelişimi 2 yaşında tamamlanır. Dolayısıyla 2 yaşından önce inmemiş testis saptandığı durumlarda en kısa zamanda tedavisinin planlanması gerekmektedir. Testislerin durumu, çapları, çocuğun yaşı gibi etkenlere göre ya bir ameliyat ya da hormon tedavisi uygulanmaktadır.

    Fimozis Nedir?

    Sünnet derisinin idrar yapmayı kısmen ya da tamamen engelleyecek derecede dar olmasıdır. Çocukta idrar yapmada güçlük, idrar yapma esnasında ağlama, büyüme geriliği, sebepsiz ateş ve böbrek fonksiyonlarında azalma ve hatta böbrek yetmezliğine kadar gidebilen sonuçlara yol açabilmektedir. Dolayısıyla fimozisin erken saptanması ve tedavi edilmesi gerekmektedir.

    Fimozis hastalığının ideal tedavisi sünnettir. Yeni doğan döneminde damar ve sinir gelişimi tamamlanmadığından sünnet daha kansız ve iyileşme hızlı olmaktadır.

    Sünnet Nedir?

    Sünnet, penisin ucunu örten derinin cerrahi olarak alınması ile penis ucunun açığa çıkarılmasıdır. Peki, sünnet ne zaman ve nasıl yapılmalıdır?  Sünnet konusunda çeşitli görüşler bulunmakla birlikte en yaygın olarak kabul gören ve en sağlıklı olanı, bebeklerin doğar doğmaz ve üroloji uzman tarafından sünnet edilmesidir.

    Sünnetin Faydaları

    • Sünnet derisi iltihabı hastalıkları sünnetten sonra görülmez.
    • Sünnet derisi altında idrar toplanması ve sonuçta iltihaba dönüşüp böbreklere zarar vermesi durumu sünnetten sonra görülmez.
    • Sünnetsiz olanlarda penis kanserleri görülmesi sıklığı 10 kat fazladır.
    • Sünnetsiz erkeklerin eşlerinde rahim ağzı kanserlerine daha sık rastlanır.
    • Sünnetsizlerde cinsel yolla bulaşan hastalıklar daha sık görülür.
    • Yeni doğan dönemde yapılan sünnet esnasında belirgin bir kanama olmaz.
    • Yeni doğan bebeklerde sünnetten sonra yara daha çabuk iyileşir.
    • Sünnetin erişkin yaş döneminde cinsel hayatta olumlu katkısı bulunmaktadır.

    Bebeklerde Ürolojik Muayene...

    Konu Saati  08:05  |  in  sağlık  |  Devamı»

    Yeni doğan çocuklarda ürolojik muayene büyük önem taşır. Özellikle inmemiş testis ve fimozis denilen sünnet derisinin darlığı açısından yeni doğan erkek çocukların üroloji uzmanı tarafından kontrol edilmesi gerekir.

    İnmemiş Testis Nedir?

    Testislerin doğumda torbada olmama durumudur. Testisler sıcaktan çok etkilenir ve vücut sıcaklığı torbanın sıcaklığından daha yüksektir. Dolayısıyla torbaya inmemiş yani vücut içerisinde kalmış testisler yüksek ısıya maruz kalmaktadır. Yüksek ısının testisler üzerinde iki temel etkisi olmaktadır. Bir tanesi sperm üretiminin durması ve dolayısıyla erişkin dönemde kısırlığa yol açması, bir diğeri testiste tümör görülme ihtimalinin normal çocuklara göre 10 kat artmasıdır.

    Testis gelişimi 2 yaşında tamamlanır. Dolayısıyla 2 yaşından önce inmemiş testis saptandığı durumlarda en kısa zamanda tedavisinin planlanması gerekmektedir. Testislerin durumu, çapları, çocuğun yaşı gibi etkenlere göre ya bir ameliyat ya da hormon tedavisi uygulanmaktadır.

    Fimozis Nedir?

    Sünnet derisinin idrar yapmayı kısmen ya da tamamen engelleyecek derecede dar olmasıdır. Çocukta idrar yapmada güçlük, idrar yapma esnasında ağlama, büyüme geriliği, sebepsiz ateş ve böbrek fonksiyonlarında azalma ve hatta böbrek yetmezliğine kadar gidebilen sonuçlara yol açabilmektedir. Dolayısıyla fimozisin erken saptanması ve tedavi edilmesi gerekmektedir.

    Fimozis hastalığının ideal tedavisi sünnettir. Yeni doğan döneminde damar ve sinir gelişimi tamamlanmadığından sünnet daha kansız ve iyileşme hızlı olmaktadır.

    Sünnet Nedir?

    Sünnet, penisin ucunu örten derinin cerrahi olarak alınması ile penis ucunun açığa çıkarılmasıdır. Peki, sünnet ne zaman ve nasıl yapılmalıdır?  Sünnet konusunda çeşitli görüşler bulunmakla birlikte en yaygın olarak kabul gören ve en sağlıklı olanı, bebeklerin doğar doğmaz ve üroloji uzman tarafından sünnet edilmesidir.

    Sünnetin Faydaları

    • Sünnet derisi iltihabı hastalıkları sünnetten sonra görülmez.
    • Sünnet derisi altında idrar toplanması ve sonuçta iltihaba dönüşüp böbreklere zarar vermesi durumu sünnetten sonra görülmez.
    • Sünnetsiz olanlarda penis kanserleri görülmesi sıklığı 10 kat fazladır.
    • Sünnetsiz erkeklerin eşlerinde rahim ağzı kanserlerine daha sık rastlanır.
    • Sünnetsizlerde cinsel yolla bulaşan hastalıklar daha sık görülür.
    • Yeni doğan dönemde yapılan sünnet esnasında belirgin bir kanama olmaz.
    • Yeni doğan bebeklerde sünnetten sonra yara daha çabuk iyileşir.
    • Sünnetin erişkin yaş döneminde cinsel hayatta olumlu katkısı bulunmaktadır.

    0 yorum:

    Büyük aşklarla başlayan evlilikler bile, bir süre sonra yerini monotonluğa bırakır… 

    Bunu önlemek için çiftler mutlaka kendilerine de zaman ayırmalıdır. Evliliklerde çiftler bazen etraflarında başka insanlar, aktiviteler olduğunu unuturlar ve sadece birbirlerine odaklanırlar. Bu, anlaşılır bir durum olmakla birlikte dışarıya açılan bir pencereniz olmazsa bir süre sonra birbirinizi boğabilirsiniz.

    Eşinizle tanışmadan önce bir sürü kız arkadaşınızla birlikte olurdunuz, ailenize daha fazla zaman ayırırdınız, iş yerinizde daha fazla vakit geçirirdiniz ya da kendinizi geliştirmek için kurslara giderdiniz.

    Bağımsız olun
    Peki, şimdi ne oldu, sevgili kocanız hayatınızın merkezi haline geldi. Bunun yerine, bir birey olarak değerinizin farkına varın ve arkadaşlarınızla birlikte ondan bağımsız aktivitelerde de bulunun. Böylece hem kendinizi iyi hissedersiniz hem de evliliğiniz monoton bir hale gelmez.

    Sosyal hayatınız sadece diğer çiftlerle birlikte geçiyorsa hayatınız çok sıradan hale gelebilir ve kendinizi ölmüş ve evlilik cehennemine gitmiş gibi hissedebilirsiniz. Bunu hem onun arkadaşlarıyla hem sizin arkadaşlarınızla, iş ve okul arkadaşlarınızla, komşularınızla, ailenizle, yeni edineceğiniz arkadaşlarınızla görüşerek aşabilirsiniz.

    Ailesine karşı saygılı davranın
    Kayınvalideniz ya da kayınpederiniz sizi sevmeyebilir ve dedikoducu olabilir, her şeye burunlarını sokabilirler ya da sizi bulunduğunuz ortamlarda utandırabilirler. Ne olursa olsun, her gördüğünüz yerde kollarınızı açıp onları kucaklamayı ihmal etmemelisiniz. Onlar hakkında ne düşündüğünüz önemli değil, kocanızı onların yetiştirdiğini düşünün.

    Sürekli aşkın formülleri

    Konu Saati  08:04  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    Büyük aşklarla başlayan evlilikler bile, bir süre sonra yerini monotonluğa bırakır… 

    Bunu önlemek için çiftler mutlaka kendilerine de zaman ayırmalıdır. Evliliklerde çiftler bazen etraflarında başka insanlar, aktiviteler olduğunu unuturlar ve sadece birbirlerine odaklanırlar. Bu, anlaşılır bir durum olmakla birlikte dışarıya açılan bir pencereniz olmazsa bir süre sonra birbirinizi boğabilirsiniz.

    Eşinizle tanışmadan önce bir sürü kız arkadaşınızla birlikte olurdunuz, ailenize daha fazla zaman ayırırdınız, iş yerinizde daha fazla vakit geçirirdiniz ya da kendinizi geliştirmek için kurslara giderdiniz.

    Bağımsız olun
    Peki, şimdi ne oldu, sevgili kocanız hayatınızın merkezi haline geldi. Bunun yerine, bir birey olarak değerinizin farkına varın ve arkadaşlarınızla birlikte ondan bağımsız aktivitelerde de bulunun. Böylece hem kendinizi iyi hissedersiniz hem de evliliğiniz monoton bir hale gelmez.

    Sosyal hayatınız sadece diğer çiftlerle birlikte geçiyorsa hayatınız çok sıradan hale gelebilir ve kendinizi ölmüş ve evlilik cehennemine gitmiş gibi hissedebilirsiniz. Bunu hem onun arkadaşlarıyla hem sizin arkadaşlarınızla, iş ve okul arkadaşlarınızla, komşularınızla, ailenizle, yeni edineceğiniz arkadaşlarınızla görüşerek aşabilirsiniz.

    Ailesine karşı saygılı davranın
    Kayınvalideniz ya da kayınpederiniz sizi sevmeyebilir ve dedikoducu olabilir, her şeye burunlarını sokabilirler ya da sizi bulunduğunuz ortamlarda utandırabilirler. Ne olursa olsun, her gördüğünüz yerde kollarınızı açıp onları kucaklamayı ihmal etmemelisiniz. Onlar hakkında ne düşündüğünüz önemli değil, kocanızı onların yetiştirdiğini düşünün.

    0 yorum:

    Kadınlar, fazla kilodan şikayet edip zayıflamanın yollarını aramasına rağmen biraz fazla kilonun kadınlara yararlı olduğu ortaya çıktı.

    İsveç'te yapılan bir araştırma, ortalamanın biraz üzerindeki bir kilonun, kadınların aynı anda birkaç işi daha iyi yapabilmesine ve daha zeki olmasına yardımcı olduğunu ortaya çıkardı.

    İsveç'in dünyaca ünlü araştırma merkezlerinden birisi olan Karolinska Enstitüsü'nce yapılan araştırmada, biraz fazla kilosu olan kadınların vücutlarının daha fazla östrojen hormonu salgıladıkları ve bunun da beyin fonksiyonlarını pozitif yönde etkilediği ortaya konuldu. Araştırmayı yürütenlerden Petra Thilers, bu konuda basına bilgilendirmede bulunurken, araştırmanın amacının "cinsellik hormonlarının beyin fonksiyonlarını nasıl etkilediğini tespiti" olduğunu kaydetti.

    Beyine Pozitif Etkisi Var

    On yıllık bir dönem içerisinde 40 ila 66 yaş arasındaki 301 kadını takip ettiklerini söyleyen Thilers, bu kadınların hormon seviyelerinin düzenli olarak ölçüldüğünü ve ona göre değişik testler yapıldığını aktardı. Buna bağlı olarak beyin ve hafıza kapasitesindeki değişiklikleri de incelediklerini dile getiren araştırmacı Thilers, kadınlardaki kilonun beyin üzerindeki bu pozitif etkisini gözlemlediklerini ifade etti. Thilers ayrıca bu fazla kilonun özellikle orta yaşa geçiş aşamasında yardımcı ve faydalı etkilerinin olduğunu ve beyni koruduğu iddia etti.

    Bu tespite rağmen, İsveçli araştırmacı Thilers, şöyle bir uyarıda bulunmayı da ihmal etmiyor: "Buna rağmen kimseye fazla kilolu olmasını tavsiye edemem. Çünkü fazla kilonun sağlığa birçok negatif etkileri var."

    Balık Etli Kadınlar Daha Zeki!

    Konu Saati  08:04  |  in  sağlıklı yaşam  |  Devamı»

    Kadınlar, fazla kilodan şikayet edip zayıflamanın yollarını aramasına rağmen biraz fazla kilonun kadınlara yararlı olduğu ortaya çıktı.

    İsveç'te yapılan bir araştırma, ortalamanın biraz üzerindeki bir kilonun, kadınların aynı anda birkaç işi daha iyi yapabilmesine ve daha zeki olmasına yardımcı olduğunu ortaya çıkardı.

    İsveç'in dünyaca ünlü araştırma merkezlerinden birisi olan Karolinska Enstitüsü'nce yapılan araştırmada, biraz fazla kilosu olan kadınların vücutlarının daha fazla östrojen hormonu salgıladıkları ve bunun da beyin fonksiyonlarını pozitif yönde etkilediği ortaya konuldu. Araştırmayı yürütenlerden Petra Thilers, bu konuda basına bilgilendirmede bulunurken, araştırmanın amacının "cinsellik hormonlarının beyin fonksiyonlarını nasıl etkilediğini tespiti" olduğunu kaydetti.

    Beyine Pozitif Etkisi Var

    On yıllık bir dönem içerisinde 40 ila 66 yaş arasındaki 301 kadını takip ettiklerini söyleyen Thilers, bu kadınların hormon seviyelerinin düzenli olarak ölçüldüğünü ve ona göre değişik testler yapıldığını aktardı. Buna bağlı olarak beyin ve hafıza kapasitesindeki değişiklikleri de incelediklerini dile getiren araştırmacı Thilers, kadınlardaki kilonun beyin üzerindeki bu pozitif etkisini gözlemlediklerini ifade etti. Thilers ayrıca bu fazla kilonun özellikle orta yaşa geçiş aşamasında yardımcı ve faydalı etkilerinin olduğunu ve beyni koruduğu iddia etti.

    Bu tespite rağmen, İsveçli araştırmacı Thilers, şöyle bir uyarıda bulunmayı da ihmal etmiyor: "Buna rağmen kimseye fazla kilolu olmasını tavsiye edemem. Çünkü fazla kilonun sağlığa birçok negatif etkileri var."

    0 yorum:

    Yapılan araştırmalar sonucunda, tüketilmesi halinde kilo vermeye kesinlikle yardımcı olan 6 besin çeşidi tespit edildi. Uzmanlar, her biri sağlıklı ve zayıflatıcı özelliğe sahip bu besinleri zayıflamak isteyenlerin sofralarından eksik etmemelerini tavsiye ediyor. İşte zayıflama garantili bu besinler…

    Yeşil çay

    Büyük boy bardak buzlu yeşil çay veya bir büyük bardak sıcak yeşil çay içmek farklılığı başlatabilir. Yapılan son çalışmalarda gönüllü olarak 3 ay boyunca her gün bir şişe yeşil çay içenler, diğer gruba oranla daha fazla yağ kaybetmiştir. Araştırmacılara göre yeşil çayın içinde bulunan kateşinler (yararlı bir fitokimyasal) kalori yakımını sağlayıp, kilo kaybını artırmıştır.

    Çorba (Et veya balık suyuna bol domatesli çorba)

    Ana yemeğe başlamadan önce içilen et veya balık suyuna bol domatesli çorba kişiye doygunluk hissi verir. Böylece kişi ana yemeğe geçişte kendisini tok hissettiği için daha az kalori alma eğiliminde olur. Düşük kalorili çorbalar açlığı bastırmakta çok işe yarar.

    Yeşil salata

    Düşük kalorili salatalar ana yemek öncesi kendinizi doymuş hissettirecek bir başka iyi seçenektir. Yapılan bir araştırmaya göre yemekle birlikte yenen düşük kalorili küçük salata, öğünde alınan toplam kaloriyi yüzde 7, büyük bir salata ise yüzde 12 azaltabiliyor. Ancak araştırmanın sonuçları yüksek kalorili salatalar için tersinin doğru olduğu ortaya koydu. Öğün sırasında yenen yüksek kalorili küçük bir salata alınan kaloriyi yüzde 8 artırırken, büyük bir salata yüzde 17 artırıyor. “Sağlıklı bir salata nasıl hazırlayabilirim” diye düşünüyorsanız; taze ıspanak yaprakları (2 bardak dolusu), 1 orta boy salatalık, 1 orta boy domates ve 1 /4 bardak rendelenmiş havuçla yaklaşık 70 kalorilik, 5,5 gram lif içeren sağlıklı bir salata hazırlayabilirsiniz.

    Yoğurt

    Yağsız yoğurdun içindeki kalsiyumun zayıflatıcı etkisi olduğu çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur. Bir çalışmaya göre günde 3 porsiyon yüksek kalsiyumlu ve yağsız yoğurt tüketen obez bireyler, düşük kalsiyum ve yağlı yoğurt tüketen obezlere göre yüzde 22 daha fazla kilo ve yüzde 61 daha fazla vücut yağı kaybetmiştir. Burada en etkileyici sonuç ise yüksek kalsiyumlu, yağsız yoğurt yiyenlerin yüzde 81 daha fazla trunkal (karın bölgesindeki) yağ kaybetmeleridir. Yoğurt hem karbonhidrat hem de proteini bir arada bulundurduğu için kan şekeri regülasyonunda ve açlık kontrolünde etkili olmaktadır.

    Kuru baklagiller

    Kuru baklagiller içeriğindeki lifler dolayısıyla kendinizi tok hissetmenizi daha çabuk sağlar. 1,5 bardak barbunya yaklaşık 8 gram lif, 7 gram protein ve yaklaşık 110 kalori içerir. Baklagilleri yemek olarak tüketebileceğiniz gibi haşlayıp, salata ve çorbalarınızın içine de ekleyebilirsiniz.

    Su

    Suyun süper besin olarak kabul edilmesinin en önemli nedeni “0” kalori olmasıdır. Eğer yüksek kalori içeren içeceklerden tüketirseniz bunu dengeleyebilmek için daha az yemek zorunda kalırsınız. Araştırmalar gösteriyor ki karbonhidratları içmektense yemek daha iyidir. Su, tüm vücut fonksiyonları için önem taşır ve günün her saatinde tüketilebilir. Suyunuzu sade olarak içmekten hoşlanmıyorsanız, içinde taze meyve dilimleri bekleterek tüketebilirsiniz.

    Zayıflama garantili besinler

    Konu Saati  08:04  |  in  Diyet zayıflama  |  Devamı»

    Yapılan araştırmalar sonucunda, tüketilmesi halinde kilo vermeye kesinlikle yardımcı olan 6 besin çeşidi tespit edildi. Uzmanlar, her biri sağlıklı ve zayıflatıcı özelliğe sahip bu besinleri zayıflamak isteyenlerin sofralarından eksik etmemelerini tavsiye ediyor. İşte zayıflama garantili bu besinler…

    Yeşil çay

    Büyük boy bardak buzlu yeşil çay veya bir büyük bardak sıcak yeşil çay içmek farklılığı başlatabilir. Yapılan son çalışmalarda gönüllü olarak 3 ay boyunca her gün bir şişe yeşil çay içenler, diğer gruba oranla daha fazla yağ kaybetmiştir. Araştırmacılara göre yeşil çayın içinde bulunan kateşinler (yararlı bir fitokimyasal) kalori yakımını sağlayıp, kilo kaybını artırmıştır.

    Çorba (Et veya balık suyuna bol domatesli çorba)

    Ana yemeğe başlamadan önce içilen et veya balık suyuna bol domatesli çorba kişiye doygunluk hissi verir. Böylece kişi ana yemeğe geçişte kendisini tok hissettiği için daha az kalori alma eğiliminde olur. Düşük kalorili çorbalar açlığı bastırmakta çok işe yarar.

    Yeşil salata

    Düşük kalorili salatalar ana yemek öncesi kendinizi doymuş hissettirecek bir başka iyi seçenektir. Yapılan bir araştırmaya göre yemekle birlikte yenen düşük kalorili küçük salata, öğünde alınan toplam kaloriyi yüzde 7, büyük bir salata ise yüzde 12 azaltabiliyor. Ancak araştırmanın sonuçları yüksek kalorili salatalar için tersinin doğru olduğu ortaya koydu. Öğün sırasında yenen yüksek kalorili küçük bir salata alınan kaloriyi yüzde 8 artırırken, büyük bir salata yüzde 17 artırıyor. “Sağlıklı bir salata nasıl hazırlayabilirim” diye düşünüyorsanız; taze ıspanak yaprakları (2 bardak dolusu), 1 orta boy salatalık, 1 orta boy domates ve 1 /4 bardak rendelenmiş havuçla yaklaşık 70 kalorilik, 5,5 gram lif içeren sağlıklı bir salata hazırlayabilirsiniz.

    Yoğurt

    Yağsız yoğurdun içindeki kalsiyumun zayıflatıcı etkisi olduğu çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur. Bir çalışmaya göre günde 3 porsiyon yüksek kalsiyumlu ve yağsız yoğurt tüketen obez bireyler, düşük kalsiyum ve yağlı yoğurt tüketen obezlere göre yüzde 22 daha fazla kilo ve yüzde 61 daha fazla vücut yağı kaybetmiştir. Burada en etkileyici sonuç ise yüksek kalsiyumlu, yağsız yoğurt yiyenlerin yüzde 81 daha fazla trunkal (karın bölgesindeki) yağ kaybetmeleridir. Yoğurt hem karbonhidrat hem de proteini bir arada bulundurduğu için kan şekeri regülasyonunda ve açlık kontrolünde etkili olmaktadır.

    Kuru baklagiller

    Kuru baklagiller içeriğindeki lifler dolayısıyla kendinizi tok hissetmenizi daha çabuk sağlar. 1,5 bardak barbunya yaklaşık 8 gram lif, 7 gram protein ve yaklaşık 110 kalori içerir. Baklagilleri yemek olarak tüketebileceğiniz gibi haşlayıp, salata ve çorbalarınızın içine de ekleyebilirsiniz.

    Su

    Suyun süper besin olarak kabul edilmesinin en önemli nedeni “0” kalori olmasıdır. Eğer yüksek kalori içeren içeceklerden tüketirseniz bunu dengeleyebilmek için daha az yemek zorunda kalırsınız. Araştırmalar gösteriyor ki karbonhidratları içmektense yemek daha iyidir. Su, tüm vücut fonksiyonları için önem taşır ve günün her saatinde tüketilebilir. Suyunuzu sade olarak içmekten hoşlanmıyorsanız, içinde taze meyve dilimleri bekleterek tüketebilirsiniz.

    0 yorum:

    Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yıllık faaliyet raporuna göre Türkiye’de her gün 234 ve her saat 10 ev soyuluyor. 

    Sadece 2011’de toplam 89 bin 349 evde hırsızlık vakasının yaşandığı ülkemizde, hırsızlar akla gelmedik yöntemlerle sadece sıradan konutları değil, güvenlik elemanlarıyla korunan siteleri dahi tehdit ediyor. Özellikle ihmal ve doğru sanılan yanlışlar nedeniyle yaşanan ve ev sahiplerinin travmalar yaşamasına neden olan soygunların önüne geçilmesinde en önemli görev ise yine ev sahiplerine düşüyor. Güvenlik şirketi Pronet, güvenlikte doğru sanılan yanlışlar konusunda toplumu bilinçlendirerek ihmallerin önüne geçmenin ve böylece daha güvenli bir yuvaya sahip olmanın mümkün olduğuna dikkat çekiyor.

    Yumurtayla Ev Soyuyorlar

    Hırsızlar ev sahiplerini her gün yeni bir yöntemle tehdit ediyor. Soyguncuların son olarak geliştirdiği yöntem, evlere yumurta atmak. Hırsızlar yumurtayı ev sahibinin görebileceği bir noktaya atıyor ve bir süre beklemeye başlıyor. Yumurta artıklarının birkaç gün boyunca temizlenmediğini gören hırsızlar, evde kimse olmadığını düşünüp evlere giriyor. Güvenlik güçleri bu yöntemle Marmaris’te son bir hafta içinde çok sayıda evin soyulduğunu belirtiyor.

    Yüzde 80’i Evini Değiştiriyor

    Türkiye’deki hırsızlık girişimlerinin önemli bir kısmının hane halkı evdeyken gerçekleştiğini ve bunun da büyük travmalara yol açtığını söyleyen Pronet Genel Müdürü Metin Kastro, “En kötüsü de hırsızlığın gece, hane halkı uyurken gerçekleşmesi. Ev sahibi yatağında uyurken bu sırada birisi odaya giriyor ve pantolonun cebinden cüzdanı çalıyor. Örneğin koca ya da eşi uyanıp kafayı kaldırınca, hırsız 'sen yat uyu, seninle işim yok bitirip gideceğim' diyor. Ev sahibi de mecburen korkuyla yatıp sesini çıkarmıyor. Bu aşamada cengaver çıkanlar da oluyor ama sonuçta bu büyük bir risk taşıyor. Karşınızdaki adamın ne olduğunu, neye güvendiğini bilmeden harekete geçmek, ailenizin güvenliğini tehlikeye sokuyor. O yüzden en doğrusu hırsıza bulaşmamak oluyor. Ama bunun sonucunda da büyük travmalar yaşanıyor. Bu travmayı yaşayanların yüzde 80'i de evlerini değiştiriyor" diye konuştu.

    Doğru Sanılan Yanlışlar...

    Yanlış: Bizim sitede 24 saat özel güvenlik var. Bizim eve hırsız giremez.
    Doğrusu: Site girişinde özel güvenlik de olsa, güvenlikçiler yüzlerce kişinin girdiği sitede kimin hırsız olduğunu bilemezler. Ancak olay olduktan sonra müdahale ederler.

    Yanlış: Bizim evin kapısı kasa gibi sapasağlam.
    Doğrusu: Tüm kapılar açılmak üzere tasarlanmıştır. Kapıda kaldığınızda bir çilingir açıyorsa, bir hırsızın da kapınızı açma ihtimali her zaman vardır.

    Yanlış: Benim sigortam var, gerek yok.
    Doğrusu: Sigorta ancak bir hırsızlık sonrası zararlarınızı karşılar, hırsızlığı engellemez, üstelik canınızı korumaya almaz. Sigorta ve güvenlik sistemleri birbirinin tamamlayıcısıdır, alternatifi değil

    Yanlış: Güvenlik sistemleri pahalıdır.
    Doğrusu: Hayır değildir. Abonelik sistemlerine artık yüksek bedeller ödenmiyor.

    Eviniz Yeterince Güvenli mi?

    Konu Saati  08:03  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yıllık faaliyet raporuna göre Türkiye’de her gün 234 ve her saat 10 ev soyuluyor. 

    Sadece 2011’de toplam 89 bin 349 evde hırsızlık vakasının yaşandığı ülkemizde, hırsızlar akla gelmedik yöntemlerle sadece sıradan konutları değil, güvenlik elemanlarıyla korunan siteleri dahi tehdit ediyor. Özellikle ihmal ve doğru sanılan yanlışlar nedeniyle yaşanan ve ev sahiplerinin travmalar yaşamasına neden olan soygunların önüne geçilmesinde en önemli görev ise yine ev sahiplerine düşüyor. Güvenlik şirketi Pronet, güvenlikte doğru sanılan yanlışlar konusunda toplumu bilinçlendirerek ihmallerin önüne geçmenin ve böylece daha güvenli bir yuvaya sahip olmanın mümkün olduğuna dikkat çekiyor.

    Yumurtayla Ev Soyuyorlar

    Hırsızlar ev sahiplerini her gün yeni bir yöntemle tehdit ediyor. Soyguncuların son olarak geliştirdiği yöntem, evlere yumurta atmak. Hırsızlar yumurtayı ev sahibinin görebileceği bir noktaya atıyor ve bir süre beklemeye başlıyor. Yumurta artıklarının birkaç gün boyunca temizlenmediğini gören hırsızlar, evde kimse olmadığını düşünüp evlere giriyor. Güvenlik güçleri bu yöntemle Marmaris’te son bir hafta içinde çok sayıda evin soyulduğunu belirtiyor.

    Yüzde 80’i Evini Değiştiriyor

    Türkiye’deki hırsızlık girişimlerinin önemli bir kısmının hane halkı evdeyken gerçekleştiğini ve bunun da büyük travmalara yol açtığını söyleyen Pronet Genel Müdürü Metin Kastro, “En kötüsü de hırsızlığın gece, hane halkı uyurken gerçekleşmesi. Ev sahibi yatağında uyurken bu sırada birisi odaya giriyor ve pantolonun cebinden cüzdanı çalıyor. Örneğin koca ya da eşi uyanıp kafayı kaldırınca, hırsız 'sen yat uyu, seninle işim yok bitirip gideceğim' diyor. Ev sahibi de mecburen korkuyla yatıp sesini çıkarmıyor. Bu aşamada cengaver çıkanlar da oluyor ama sonuçta bu büyük bir risk taşıyor. Karşınızdaki adamın ne olduğunu, neye güvendiğini bilmeden harekete geçmek, ailenizin güvenliğini tehlikeye sokuyor. O yüzden en doğrusu hırsıza bulaşmamak oluyor. Ama bunun sonucunda da büyük travmalar yaşanıyor. Bu travmayı yaşayanların yüzde 80'i de evlerini değiştiriyor" diye konuştu.

    Doğru Sanılan Yanlışlar...

    Yanlış: Bizim sitede 24 saat özel güvenlik var. Bizim eve hırsız giremez.
    Doğrusu: Site girişinde özel güvenlik de olsa, güvenlikçiler yüzlerce kişinin girdiği sitede kimin hırsız olduğunu bilemezler. Ancak olay olduktan sonra müdahale ederler.

    Yanlış: Bizim evin kapısı kasa gibi sapasağlam.
    Doğrusu: Tüm kapılar açılmak üzere tasarlanmıştır. Kapıda kaldığınızda bir çilingir açıyorsa, bir hırsızın da kapınızı açma ihtimali her zaman vardır.

    Yanlış: Benim sigortam var, gerek yok.
    Doğrusu: Sigorta ancak bir hırsızlık sonrası zararlarınızı karşılar, hırsızlığı engellemez, üstelik canınızı korumaya almaz. Sigorta ve güvenlik sistemleri birbirinin tamamlayıcısıdır, alternatifi değil

    Yanlış: Güvenlik sistemleri pahalıdır.
    Doğrusu: Hayır değildir. Abonelik sistemlerine artık yüksek bedeller ödenmiyor.

    0 yorum:

    Adem ve Havva'nın çıplak bedenlerini süslemek istedikleri Cennet bahçesinden, Paris ve Milano'nun podyumlarına, kadınlar ve erkekler çok eskilerden beri nasıl göründüklerinin hep bilincinde olmuşlardır. 

    Günümüzde giyim, benlik ve kişiliğin dışavurumu, bireysellik ve kimliğin uzantısı haline gelmiştir. Ve tarihin bir yerlerinde insan, üzerine kuşandığı giysileri yumuşatmak gibi bir gereksinime yanıt verme çabasıyla ütünün ilk temellerini atmıştır.

    Ütünün ya da presin ilk izleri, ilkel insanın yeryüzüne adım attığı çağa uzanıyor. Ancak teknoloji, aşama aşama, zamanın çehresini değiştirdi. Eski iskandinav kadınların mezarlarında, kumaşları düzeltme aracı olarak cam toplar ve biçimlendirilmiş taşlar bulunmuştur. Çinlilere ait eski kayıtlar ise, onların bu iş için seçtigi aracın evde yanan kömürle ısıtılan ve tahta ya da fildişi bir sapla bastırılan pirinç ya da bronz bir tava olduğunu gösteriyor.

    Geleneksel pres yaklaşımından ütülemeye ilk geçiş i.Ö. 4. yüzyıl kadar erken bir tarihteYunanlıların kıvrımlı ütüyü icat etmesiyle gerçekleşti. Ocak karıştırma demirine benzeyen ve ısıtılarak kullanılan bu araç daha sonra, karmaşık yüzey ve kıvrımlardaki kırışıklıkları gidermek için kullanılınca, 16. yüzyıl boyunca,  Avrupa'da moda oldu. Ancak Avrupalılar, ısıtılan tavaya benzer bir yaklaşımı, 13. yüzyılda, kendilerine ait kömürlü sıcak kutu biçiminde ortaya koydular. Bu kez kutu, ateşi yanık tutmak için kullanılan bir baca ya da yanma desteği dışında bütünüyle kapatılmıştı. Ne yazık ki bu kutuların oksijen deliğinden kurum dökülmesi gibi bir kusurları vardı ki bu da temiz çamaşırları ütüleme amacını bozguna uğratıyordu.

    Orijinali "iron" olan "ütü" sözcüğünün, kökeninde yer alan anlamın belirginlik kazanması fazla zaman almadı. Demir parçasından yapılan ve harici olarak ısıtılabilen bir presleme aracı icat edildi. isteğe bağlı bir araç olan bu ilk ütü neyse ki zamanla değişim ve gelişim gösterdi. icat edilen ilk ütü, tahmin edebileceğiniz gibi, son derece ağırdı ve kumaşı düzelten güç ağırlık ve sıcaklığın birleşiminden oluşuyordu. Zamanla ütünün sapı tahtadan yapılmaya, parmakları korumak için ısı deflektörleri kullanılmaya ve ısı transferini en aza indirmek için çıkarılabilir saplar üretilmeye başladı.  Ancak büyük devrim 17 yaşındaki Mary Webber ütüyü sarmak için plasterler kullanarak hem ısı sağlamayı hem de parmakları ve tahta sapı korumayı başarınca gerçekleşti.

    Çok geçmeden kömür gazı (doğal gaz), beyaz gaz (bir tür benzin) ve alkolle işlev gören, kendi kendine ısınan ütüler icat edildi. Ve son olarak da elektrikli buharsız ütüyü buharlı ütü izledi.

    Günümüzde ütü, yıkama ve temizleme işlemlerinde, kendine ait önemli yeri korumaktadır. Zaman içinde, teknolojinin getirdiği kolaylıklarla, ütüleme işleminin zorlukları giderilmiştir. Bunun sonucu ise daha zarif kumaşları kullanabilme olanağı ve çok daha canlı bir görünüm olmuştur. Diğer bir deyişle, düzgün kişiliğin gerçek bir yansıması...

    Ütü Alışkanlığı Nereden Geliyor

    Konu Saati  08:03  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    Adem ve Havva'nın çıplak bedenlerini süslemek istedikleri Cennet bahçesinden, Paris ve Milano'nun podyumlarına, kadınlar ve erkekler çok eskilerden beri nasıl göründüklerinin hep bilincinde olmuşlardır. 

    Günümüzde giyim, benlik ve kişiliğin dışavurumu, bireysellik ve kimliğin uzantısı haline gelmiştir. Ve tarihin bir yerlerinde insan, üzerine kuşandığı giysileri yumuşatmak gibi bir gereksinime yanıt verme çabasıyla ütünün ilk temellerini atmıştır.

    Ütünün ya da presin ilk izleri, ilkel insanın yeryüzüne adım attığı çağa uzanıyor. Ancak teknoloji, aşama aşama, zamanın çehresini değiştirdi. Eski iskandinav kadınların mezarlarında, kumaşları düzeltme aracı olarak cam toplar ve biçimlendirilmiş taşlar bulunmuştur. Çinlilere ait eski kayıtlar ise, onların bu iş için seçtigi aracın evde yanan kömürle ısıtılan ve tahta ya da fildişi bir sapla bastırılan pirinç ya da bronz bir tava olduğunu gösteriyor.

    Geleneksel pres yaklaşımından ütülemeye ilk geçiş i.Ö. 4. yüzyıl kadar erken bir tarihteYunanlıların kıvrımlı ütüyü icat etmesiyle gerçekleşti. Ocak karıştırma demirine benzeyen ve ısıtılarak kullanılan bu araç daha sonra, karmaşık yüzey ve kıvrımlardaki kırışıklıkları gidermek için kullanılınca, 16. yüzyıl boyunca,  Avrupa'da moda oldu. Ancak Avrupalılar, ısıtılan tavaya benzer bir yaklaşımı, 13. yüzyılda, kendilerine ait kömürlü sıcak kutu biçiminde ortaya koydular. Bu kez kutu, ateşi yanık tutmak için kullanılan bir baca ya da yanma desteği dışında bütünüyle kapatılmıştı. Ne yazık ki bu kutuların oksijen deliğinden kurum dökülmesi gibi bir kusurları vardı ki bu da temiz çamaşırları ütüleme amacını bozguna uğratıyordu.

    Orijinali "iron" olan "ütü" sözcüğünün, kökeninde yer alan anlamın belirginlik kazanması fazla zaman almadı. Demir parçasından yapılan ve harici olarak ısıtılabilen bir presleme aracı icat edildi. isteğe bağlı bir araç olan bu ilk ütü neyse ki zamanla değişim ve gelişim gösterdi. icat edilen ilk ütü, tahmin edebileceğiniz gibi, son derece ağırdı ve kumaşı düzelten güç ağırlık ve sıcaklığın birleşiminden oluşuyordu. Zamanla ütünün sapı tahtadan yapılmaya, parmakları korumak için ısı deflektörleri kullanılmaya ve ısı transferini en aza indirmek için çıkarılabilir saplar üretilmeye başladı.  Ancak büyük devrim 17 yaşındaki Mary Webber ütüyü sarmak için plasterler kullanarak hem ısı sağlamayı hem de parmakları ve tahta sapı korumayı başarınca gerçekleşti.

    Çok geçmeden kömür gazı (doğal gaz), beyaz gaz (bir tür benzin) ve alkolle işlev gören, kendi kendine ısınan ütüler icat edildi. Ve son olarak da elektrikli buharsız ütüyü buharlı ütü izledi.

    Günümüzde ütü, yıkama ve temizleme işlemlerinde, kendine ait önemli yeri korumaktadır. Zaman içinde, teknolojinin getirdiği kolaylıklarla, ütüleme işleminin zorlukları giderilmiştir. Bunun sonucu ise daha zarif kumaşları kullanabilme olanağı ve çok daha canlı bir görünüm olmuştur. Diğer bir deyişle, düzgün kişiliğin gerçek bir yansıması...

    0 yorum:

    Çocukluk çağı çürükleri, ülkemizde yaygın olarak görülen ağız ve diş sağlığı sorunlarından biri.  Bunu engellemenin yolu,  annelerin önce kendi ağız ve diş sağlığını korumalarından geçiyor.

    Halk arasında "biberon çürüğü" olarak bilinen erken dönem çocukluk çağı çürüklerinden korunmak için ebeveynlerin ağız diş sağlığına dikkat etmelerin gerektiğine işaret eden Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Doç. Dr. Şule Çıldır, annelere uyarılarda bulunuyor.

    Bebeğinizin sütüne bal, pekmez koymayın

    Biberon çürüğüne annelerin kendi ağız-diş sağlığına dikkat etmemelerinin yanı sıra yanlış beslenme alışkanlıkları da neden oluyor. Bazı ailelerin besleyici değerini artırmak ya da çocuğun sakinleşmesini kolaylaştırmak amacı ile süte bal, pekmez ya da şeker gibi tatlandırıcılar kattığını ve "biberon çürüğü" gelişimini hızlandırdığını söyleyen Doç. Dr. Şule Çıldır bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Uykudan önce biberonla verilen süt, uyku sırasında tükürük salgısı azaldığı için dişlerin üzerinde varolan çürük yapıcı bakterilerin asidik bir ortam oluşturmasına neden oluyor. Bu asitler dişlerde önce tebeşirimsi beyaz renkte lekeler, daha sonra da "biberon çürüğü" olarak tanımlanan sarı kahverengi renkte çürükler oluşmasına neden oluyor. Bebeğinizin sağlıklı dişlere sahip olması için bir yaşından itibaren gece boyunca bebeğinize anne sütü dahil süt, meyve suyu, bitki çayı gibi herhangi bir şey vermeyin, sadece su verin.”

    Bebeğinizin dişlerini korumanın yolları…

    Bir yaşından itibaren bebeğinizi biberonla veya anne memesi vererek uyutmayın.

    Biberonla verilen sütten ya da anne sütünden sonra bebeğinize mutlaka su içirerek ağzının çalkalanmasını sağlayın.

    Bebeğinizin dişlerini, beslenme sonrasında temiz ve hafif nemli bir gazlı bezi işaret parmağınıza sararak veya parmak fırçalar yardımıyla fırçalayın.

    Bebeğinizi özellikle bir yaşından itibaren düzenli olarak bir pedodontiste (çocuk dişleri uzmanına) götürerek, onu erken dönem çocukluk çağı çürüklerinden koruyun.

    Ara öğünlerde bebeğinizi mümkün olduğunca dişler üzerine yapışıp kalan karbonhidratlı, şekerli yiyecekler yerine lifli besinler, sebze, meyve, kuruyemişle besleyin.

    Üç buçuk, dört yaşına kadar tükürme refleksi tam olarak gelişmediğinden diş macunsuz ya da pedodontistinizin önereceği fluorid içermeyen diş macunları ile bebeğinizin dişlerini fırçalayın. Diş fırçasını mümkün olduğunca küçük başlı ve yumuşak kıllı seçin, ayda bir yenileyin.

    Çocukların el gelişimlerinde fırçalamanın önemi büyüktür. Bu nedenle bir buçuk, iki yaşından itibaren çocukların kendi kendine dişlerini fırçalamasına izin verin. Ancak çocuğunuzun el yetenekleri dişlerin tüm yüzeylerini etkili olarak fırçalamasında yeterli olamayacağından sekiz yaşına kadar dişlerini fırçalamalarına yardımcı olmalı, altı yaşına kadar da diş fırçası üzerine konulan diş macunu miktarını kontrol etmelisiniz.

    Bebeklerin diş sağlığı annede başlıyor

    Konu Saati  08:02  |  in  Anne- bebek  |  Devamı»

    Çocukluk çağı çürükleri, ülkemizde yaygın olarak görülen ağız ve diş sağlığı sorunlarından biri.  Bunu engellemenin yolu,  annelerin önce kendi ağız ve diş sağlığını korumalarından geçiyor.

    Halk arasında "biberon çürüğü" olarak bilinen erken dönem çocukluk çağı çürüklerinden korunmak için ebeveynlerin ağız diş sağlığına dikkat etmelerin gerektiğine işaret eden Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Doç. Dr. Şule Çıldır, annelere uyarılarda bulunuyor.

    Bebeğinizin sütüne bal, pekmez koymayın

    Biberon çürüğüne annelerin kendi ağız-diş sağlığına dikkat etmemelerinin yanı sıra yanlış beslenme alışkanlıkları da neden oluyor. Bazı ailelerin besleyici değerini artırmak ya da çocuğun sakinleşmesini kolaylaştırmak amacı ile süte bal, pekmez ya da şeker gibi tatlandırıcılar kattığını ve "biberon çürüğü" gelişimini hızlandırdığını söyleyen Doç. Dr. Şule Çıldır bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Uykudan önce biberonla verilen süt, uyku sırasında tükürük salgısı azaldığı için dişlerin üzerinde varolan çürük yapıcı bakterilerin asidik bir ortam oluşturmasına neden oluyor. Bu asitler dişlerde önce tebeşirimsi beyaz renkte lekeler, daha sonra da "biberon çürüğü" olarak tanımlanan sarı kahverengi renkte çürükler oluşmasına neden oluyor. Bebeğinizin sağlıklı dişlere sahip olması için bir yaşından itibaren gece boyunca bebeğinize anne sütü dahil süt, meyve suyu, bitki çayı gibi herhangi bir şey vermeyin, sadece su verin.”

    Bebeğinizin dişlerini korumanın yolları…

    Bir yaşından itibaren bebeğinizi biberonla veya anne memesi vererek uyutmayın.

    Biberonla verilen sütten ya da anne sütünden sonra bebeğinize mutlaka su içirerek ağzının çalkalanmasını sağlayın.

    Bebeğinizin dişlerini, beslenme sonrasında temiz ve hafif nemli bir gazlı bezi işaret parmağınıza sararak veya parmak fırçalar yardımıyla fırçalayın.

    Bebeğinizi özellikle bir yaşından itibaren düzenli olarak bir pedodontiste (çocuk dişleri uzmanına) götürerek, onu erken dönem çocukluk çağı çürüklerinden koruyun.

    Ara öğünlerde bebeğinizi mümkün olduğunca dişler üzerine yapışıp kalan karbonhidratlı, şekerli yiyecekler yerine lifli besinler, sebze, meyve, kuruyemişle besleyin.

    Üç buçuk, dört yaşına kadar tükürme refleksi tam olarak gelişmediğinden diş macunsuz ya da pedodontistinizin önereceği fluorid içermeyen diş macunları ile bebeğinizin dişlerini fırçalayın. Diş fırçasını mümkün olduğunca küçük başlı ve yumuşak kıllı seçin, ayda bir yenileyin.

    Çocukların el gelişimlerinde fırçalamanın önemi büyüktür. Bu nedenle bir buçuk, iki yaşından itibaren çocukların kendi kendine dişlerini fırçalamasına izin verin. Ancak çocuğunuzun el yetenekleri dişlerin tüm yüzeylerini etkili olarak fırçalamasında yeterli olamayacağından sekiz yaşına kadar dişlerini fırçalamalarına yardımcı olmalı, altı yaşına kadar da diş fırçası üzerine konulan diş macunu miktarını kontrol etmelisiniz.

    0 yorum:

    20 Aralık 2012 Perşembe


    Alix Avien Sexy Black Mascara ile uzun ve dolgun kirpiklere, hayalinizdeki etkileyici bakışlara sahip olabilirsiniz.

    Kullanışlı fırçası en ufak kirpiğe bile kolayca ulaşabiliyor ve bu özelliğiyle siyahın çekiciliği tüm kirpiklere teker teker yayılıyor.

    Sexy Black Mascara eşsiz etkisini çekici ambalajına da yansıtıyor ve tüm ilgiyi üzerinde topluyor.
    Seksi ve baştan çıkartıcı bakışların sırrı Sexy Black Mascara…

    http://www.alixavien.com.tr
    http://www.cosmofresh.com

    Bir bumads advertorial içeriğidir.

    Sexy Black Mascara İle Etkileyici Bakışlara Sahip Olun

    Konu Saati  04:31  |  in  makyaj sırları  |  Devamı»


    Alix Avien Sexy Black Mascara ile uzun ve dolgun kirpiklere, hayalinizdeki etkileyici bakışlara sahip olabilirsiniz.

    Kullanışlı fırçası en ufak kirpiğe bile kolayca ulaşabiliyor ve bu özelliğiyle siyahın çekiciliği tüm kirpiklere teker teker yayılıyor.

    Sexy Black Mascara eşsiz etkisini çekici ambalajına da yansıtıyor ve tüm ilgiyi üzerinde topluyor.
    Seksi ve baştan çıkartıcı bakışların sırrı Sexy Black Mascara…

    http://www.alixavien.com.tr
    http://www.cosmofresh.com

    Bir bumads advertorial içeriğidir.

    0 yorum:

    19 Aralık 2012 Çarşamba

    Yağ Yakmaya Yardımcı Besinler
    Yağ Yaktıran Besinler
    Yağ Yaktıran Besinler
    Yağ Yakan Besinler,Yağ Yaktıran Besinler,Yağ Yaktıran Yiyecekler,Yağ Yaktıran Bitkiler,Yağ Yakmaya Yardımcı Besinler,Yağ Yakmaya Yardımcı Bitkiler
    Zayıflamak isteyenler için bazı besinler ve bitkiler, yağ yakmaya yardımcıdır.. Bu kanıtlanmış ve inkar edilemez bir gerçektir. Diyet yaparken günde 1 yemek kaşığı yağ yakmaya yardımcı besinler ve bitkiler tüketen kişilerin daha çabuk kilo verdiği ve forma girdiği gözlenmiştir. Bu güz sizlere yağ yaktıran besinler konusunda bilgi vermek istiyoruz.

    Yağ Yakan Besinler,Yağ Yaktıran Besinler,Yağ Yaktıran Yiyecekler,Yağ Yaktıran Bitkiler,Yağ Yakmaya Yardımcı Besinler,Yağ Yakmaya Yardımcı Bitkiler
    Kırmızı Acı Biber;
    Kırmızı biber, içerdiği acı madde ile, kan dolaşımını artırır ve buna bağlı olarak da vücut ısısı artar. Vucut ısısı arttığı için de yağ yakımı hızlanır.
    Lifli Gıdalar ;Marul, domates, ıspanak gibi bol lif içeren besinler, vücutta yağ tutulmasını önler. Tokluk hissini artırdıkları için de daha kolay kilo verilmesini sağlar.
    C Vitamini ;
    Elma, soğan, kiraz, yabanmersini, pırasa, lahana, brokoli, domates, maydanoz, vişne, erik, ıspanak, yeşil çay ve turunçgillerde bol miktarda C Vitamini flavonoidl içerir. C Vitamini ve Flavonoidler yağ yakımında yardımcıdır. Ayrıca bağışıklık sisteminin de kuvvetlendirirler..
    Keten Tohumu;
    Özellikle kadınlar için mucize besin olarak nitelendirilen keten tohumu, menopozla birlikte, kadınlarda artan vücut yağlarının ve dolayısıyle kiloların azalmasını sağlar. soHer gün bir kase yoğurdun içine veya salata sosuna 1 yemek kaşığı keten tohumu ilave etmek, çok faydalı olacaktır.
    Kuruyemişler;
    Özellikle, ceviz, badem ve fındık  gibi kuru yemişler, İçerdiği iyi yağlar, lif ve protein sayesinde, kilo vermeye yardımcı oluyor. Yüksek lif oranları sayesinde bağırsakları çalıştırırlar. Günde 10 adet fındık, 6-8 adet badem veya 2 adet ceviz tüketmek yeterlidir.
    Süt ve Süt Ürünleri;
    Az yağlı olmak kaydıyla tüketilecek olan süt,peynir ve yoğurt, içerdiği kalsiyum ile, yağ yakıcı besinlerin en başında yer alır. Gece yatmadan 1 saat önce 1 bardak süt ve öğünlerde tüketilecek olan yoğurt ile sağlıklı ve formda kalabilirsiniz.
    Yeşilçay ;
    Sağlık açısından pek çok faydası bulunan yeşilçay metabolizmayı hızlandırdığı için, yağ yakımını da hızlandırır. Günce 2-3 fincan içmek yeterlidir.
    Yağ Yakan Besinler,Yağ Yaktıran Besinler,Yağ Yaktıran Yiyecekler,Yağ Yaktıran Bitkiler,Yağ Yakmaya Yardımcı Besinler,Yağ Yakmaya Yardımcı Bitkiler

    YAĞ YAKTIRAN BESİNLER

    Konu Saati  05:26  |  in  Yağ Yaktıran Yiyecekler  |  Devamı»

    Yağ Yakmaya Yardımcı Besinler
    Yağ Yaktıran Besinler
    Yağ Yaktıran Besinler
    Yağ Yakan Besinler,Yağ Yaktıran Besinler,Yağ Yaktıran Yiyecekler,Yağ Yaktıran Bitkiler,Yağ Yakmaya Yardımcı Besinler,Yağ Yakmaya Yardımcı Bitkiler
    Zayıflamak isteyenler için bazı besinler ve bitkiler, yağ yakmaya yardımcıdır.. Bu kanıtlanmış ve inkar edilemez bir gerçektir. Diyet yaparken günde 1 yemek kaşığı yağ yakmaya yardımcı besinler ve bitkiler tüketen kişilerin daha çabuk kilo verdiği ve forma girdiği gözlenmiştir. Bu güz sizlere yağ yaktıran besinler konusunda bilgi vermek istiyoruz.

    Yağ Yakan Besinler,Yağ Yaktıran Besinler,Yağ Yaktıran Yiyecekler,Yağ Yaktıran Bitkiler,Yağ Yakmaya Yardımcı Besinler,Yağ Yakmaya Yardımcı Bitkiler
    Kırmızı Acı Biber;
    Kırmızı biber, içerdiği acı madde ile, kan dolaşımını artırır ve buna bağlı olarak da vücut ısısı artar. Vucut ısısı arttığı için de yağ yakımı hızlanır.
    Lifli Gıdalar ;Marul, domates, ıspanak gibi bol lif içeren besinler, vücutta yağ tutulmasını önler. Tokluk hissini artırdıkları için de daha kolay kilo verilmesini sağlar.
    C Vitamini ;
    Elma, soğan, kiraz, yabanmersini, pırasa, lahana, brokoli, domates, maydanoz, vişne, erik, ıspanak, yeşil çay ve turunçgillerde bol miktarda C Vitamini flavonoidl içerir. C Vitamini ve Flavonoidler yağ yakımında yardımcıdır. Ayrıca bağışıklık sisteminin de kuvvetlendirirler..
    Keten Tohumu;
    Özellikle kadınlar için mucize besin olarak nitelendirilen keten tohumu, menopozla birlikte, kadınlarda artan vücut yağlarının ve dolayısıyle kiloların azalmasını sağlar. soHer gün bir kase yoğurdun içine veya salata sosuna 1 yemek kaşığı keten tohumu ilave etmek, çok faydalı olacaktır.
    Kuruyemişler;
    Özellikle, ceviz, badem ve fındık  gibi kuru yemişler, İçerdiği iyi yağlar, lif ve protein sayesinde, kilo vermeye yardımcı oluyor. Yüksek lif oranları sayesinde bağırsakları çalıştırırlar. Günde 10 adet fındık, 6-8 adet badem veya 2 adet ceviz tüketmek yeterlidir.
    Süt ve Süt Ürünleri;
    Az yağlı olmak kaydıyla tüketilecek olan süt,peynir ve yoğurt, içerdiği kalsiyum ile, yağ yakıcı besinlerin en başında yer alır. Gece yatmadan 1 saat önce 1 bardak süt ve öğünlerde tüketilecek olan yoğurt ile sağlıklı ve formda kalabilirsiniz.
    Yeşilçay ;
    Sağlık açısından pek çok faydası bulunan yeşilçay metabolizmayı hızlandırdığı için, yağ yakımını da hızlandırır. Günce 2-3 fincan içmek yeterlidir.
    Yağ Yakan Besinler,Yağ Yaktıran Besinler,Yağ Yaktıran Yiyecekler,Yağ Yaktıran Bitkiler,Yağ Yakmaya Yardımcı Besinler,Yağ Yakmaya Yardımcı Bitkiler

    0 yorum:

    15 Aralık 2012 Cumartesi

    Yılbaşı Hediyesi İçin Öneri
    Burca Göre Yılbaşı Hediyesi
    Yılbaşı Hediye Önerileri
    Yılbaşı Hediyesi,Yılbaşında Ne Alsam,Yılbaşı Hediyesi İçin Öneri,Yılbaşı Hediye Önerileri,Burca Göre Yılbaşı Hediyesi, Burcuna Göre Yılbaşı Hediyesi,Burca Göre Yılbaşı Hediyeleri
    Yılbaşı geldi çattı. En önemli konulardan birisi.. Yılbaşı Hediyesi.. Sevgilimize, eşimize veya sevdiklerimize ne hediye alsak ? sorusu her daim sorulan bir soru. Sürekli kıyafet veya parfüm almaktan bıktıysanız, bir de bizim önerimizi dinleyin deriz. Bu yıl başında sevdiklerinize, burcuna göre hediye alın.

    Yılbaşı Hediyesi,Yılbaşında Ne Alsam,Yılbaşı Hediyesi İçin Öneri,Yılbaşı Hediye Önerileri,Burca Göre Yılbaşı Hediyesi,Burca Göre Yılbaşı Hediyesi,Burca Göre Yılbaşı Hediyeleri
    Koç burcu
    Koç kadınına kaliteli bir saç fırçası ya da saçları için hoş aksesuarlar alabilirsiniz. Bir güzellik salonunda makyaj ve yüz bakımı yaptırması için de hediye çeki verebilirsiniz. Heyecan duygusunu tatmin için yarış bisikleti ve paten de alabilirsiniz. Mücevher almak isterseniz en sevdiği taş elmastır. İpek ve saten iç çamaşırlarına bayılır.
    Koç erkeğine, şık bir çakı ya da mangal seti ile sürpriz yapabilirsiniz. Savaşçıların burcu olan Koç erkeği, bilgisayarda oynayabileceği bir savaş oyunu armağanını beğenir. Ayrıca kovboy çizmesi de alabilirsiniz.
    * Boğa burcu
    Venüs tarafından yönetilen Boğa kadınının parfüme olan ihtiyacı hiç bitmez. Teni çok duyarlı olduğu için kaşmir, angora gibi tene batmayan yumuşak dokunuşlu atkı ve eldivenler de çok hoşuna gidecektir. Pahalı mücevherlerde favorisi zümrüttür.
    Boğa erkeği için klasik, caz, opera ve rock müzik konser biletleri iyi bir armağan olacaktır. Ayrıca, müzik seti için yeni bir hoparlör, video, DVD alabilirsiniz. Bir şişe kaliteli şarap ile içinde ithal peynirler bulunan bir sepet de armağan edebilirsiniz.
    * İkizler burcu
    İkizler kadını İçin en iyi yılbaşı hediyesi, haberleşme ihtiyacını gideren bir hediye olurdu. Ona şık bir kalem hediye edebilirsiniz. Cep telefonu da çok hoşuna gider. Kendi görüntüsünü sık sık değiştirmek isteyen ikizler kadınına, gümüş tokalı ince bir kemer, küçük deri sırt çantası armağan edebilirsiniz.
    İkizler erkeği için çok satan yeni kitaplardan armağan edebilirsiniz. Seyahat burcunda olduğu için çanta da hoşuna gidebilir. Herhangi bir yere gidebileceği uçak biletine de çok sevinir.
    * Yengeç burcu
    Hassas yengeç kadını, alacağınız şiir kitabına bayılacaktır. Mutfağı için iyi bir tava, ahşap salata seti türünde hediyeler alabilirsiniz. Duygusal yengeç kadını, gümüş ve cam şamdanları çok severler.
    Evde oturmayı seven yengeç erkeği, kablolu veya dijital televizyon aboneliği armağanına çok sevinir. Çalışma odasına eski bir yelkenli gemi resmini çerçeveletip verebilirsiniz. Erkekler için yazılmış bir yemek kitabı da alabilirsiniz.
    * Aslan burcu
    Aslan Burcu Kadınına ne alırsanız alın, paranızın yettiği en iyi, en şık ve en kaliteli olanını almalısınız. Siyah bir gece elbisesi ya da kaliteli saten iç çamaşırları armağanına sevinecektir. Aslan kadınına iki düzine kırmızı gül yollayabilirsiniz. Mücevher alacaksanız, kolye ve küpe takımı ya da pırlanta taşlı bir bilezik seçebilirsiniz. Favori taşı yakuttur.
    Aslan erkeğini bol miktarda havyar memnun eder. Arabası için bir aksesuar ya da yeni bir müzik seti sevebileceği hediyedir. Az bulunan orijinal şeylerden hoşlanır, bu yüzden de her türlü sanat eserine bayılır.
    * Başak burcu
    Başak kadını elleriyle çalışmaktan zevk alır. Bir aylık piyano dersi, seramik ve heykel malzemeleri gibi hediyeler alabilirsiniz. İletişimci bir burç olduğu için sanal ortam ona göredir. Bir yıllık internet aboneliği hediye edebilirsiniz. Başak burcunun taşı yeşimdir. Yeşim taşından bir kolye, yüzük ona uğur getirecektir.
    Okumayı çok seven başak erkeğine, okuma lambası veya kitaba tutturulabilin pilli okuma lambaları alabilirsiniz. İyi bir kitapevinden verilecek hediye çeki de onu mutlu eder.
    * Terazi burcu
    Terazi Burcu kadını, kaliteli takı ve mücevhere çok meraklıdır. Ona zarif bir opal yüzük ya da safir bir kolye alabilirsiniz. Küçük bir gece çantası, ipek şal ya da topuklu gece ayakkabısı alırsanız mutlaka sık sık kullanacaktır.
    Müzik dinlemeye bayılan terazi erkeğine, beğendiği grupların cd’lerini alabirsiniz. Sosyal yaşamı çok hareketli olan terazi erkeğinin, elektronik takvim, avuç içi bilgisayar gibi hediyeler hoşuna gidecektir.
    * Akrep burcu
    İyi dikilmiş, klasik kesimli giysilerden hoşlanan akrep kadınına, klasik bir trençkot, şık bir şemsiye veya deri bir çanta hediye edebilirsiniz. Özel hayatına düşkün akrep kadınına, baş harflerinin işlendiği kaliteli masa üstü aksesuarlar da verebilirsiniz.
    Akrep erkeği, deriden ceket, cüzdan, evrak çantası veya kemeri sever. Heyecanlı casus veya cinayet türü roman hediye edebilirsiniz.
    * Yay burcu
    Hareketli ve atletik yay kadınına spor salonu için üyelik hediye edebilirsiniz. Giysi olarak konforlu ve rahat spor kıyafetleri tercih eder. Seyahati seven yay kadınına bir bavul da hediye edebilirsiniz. Burcun taşı firuzedir.
    Yay erkeği için kayak ayakkabısı, futbol veya basket topu, tenis raketi, spor kıyafeti, kamp yaparken kullanabileceği çadır hediye edebilirsiniz.
    * Oğlak burcu
    Oğlak kadınına bej, krem ya da yumuşak pastel renklerden kaşmir bluz, hırka takımı alabilirsiniz. Geçmişe büyük önem veren oğlak kadınına, büyükannenizin inci ya da pırlanta küpelerini de hediye edebilirsiniz. Antikalara bayılırlar.
    Oğlak erkeğine ise, değerli pullar, eski paralar ya da antika bir yüzük hediye edebilirsiniz.
    * Kova burcu
    Son derece modern olan kova kadını, elektrikle çalışan aletlere bayılır. Ona cd çalar, video kamera alabilirsiniz. Astroloji ile ilgili kitaplar ve yıldız haritası çıkartması da ona ilginç gelecek armağanlar arasındadır. Kristalden kolyeleri beğenir. Giysi alacak iseniz, moda olanları tercih edin.
    Dizüstü bilgisayar ya da elektrikli masaj aleti kova erkeğini sevindirir. Yıldızları gözlemesi için teleskop ya da bilim kurgu film kaseti de alabilirsizin.
    * Balık burcu
    Romantik balık kadınına, kar beyazı ipek gecelik, pijama, sabahlık alabirsiniz. Kokulu mumlara da bayılırlar. Sevdiği parfümün banyo sabununu, vücut losyonunu hediye edebilirsiniz.
    Balık burcu erkeğine, el yapımı ahşap bir gemi, yelkenli modeli hediye edilmesi hoşuna gider. Büyük bir yüzme havuzu olan spor kulübü üyeliği armağanına da sevinir.
    Yılbaşı Hediyesi,Yılbaşında Ne Alsam,Yılbaşı Hediyesi İçin Öneri,Yılbaşı Hediye Önerileri,Burca Göre Yılbaşı Hediyesi,Burca Göre Yılbaşı Hediyesi,Burca Göre Yılbaşı Hediyeleri

    YILBAŞI HEDİYE ÖNERİLERİ

    Konu Saati  22:00  |  in  Yılbaşında Ne Alsam  |  Devamı»

    Yılbaşı Hediyesi İçin Öneri
    Burca Göre Yılbaşı Hediyesi
    Yılbaşı Hediye Önerileri
    Yılbaşı Hediyesi,Yılbaşında Ne Alsam,Yılbaşı Hediyesi İçin Öneri,Yılbaşı Hediye Önerileri,Burca Göre Yılbaşı Hediyesi, Burcuna Göre Yılbaşı Hediyesi,Burca Göre Yılbaşı Hediyeleri
    Yılbaşı geldi çattı. En önemli konulardan birisi.. Yılbaşı Hediyesi.. Sevgilimize, eşimize veya sevdiklerimize ne hediye alsak ? sorusu her daim sorulan bir soru. Sürekli kıyafet veya parfüm almaktan bıktıysanız, bir de bizim önerimizi dinleyin deriz. Bu yıl başında sevdiklerinize, burcuna göre hediye alın.

    Yılbaşı Hediyesi,Yılbaşında Ne Alsam,Yılbaşı Hediyesi İçin Öneri,Yılbaşı Hediye Önerileri,Burca Göre Yılbaşı Hediyesi,Burca Göre Yılbaşı Hediyesi,Burca Göre Yılbaşı Hediyeleri
    Koç burcu
    Koç kadınına kaliteli bir saç fırçası ya da saçları için hoş aksesuarlar alabilirsiniz. Bir güzellik salonunda makyaj ve yüz bakımı yaptırması için de hediye çeki verebilirsiniz. Heyecan duygusunu tatmin için yarış bisikleti ve paten de alabilirsiniz. Mücevher almak isterseniz en sevdiği taş elmastır. İpek ve saten iç çamaşırlarına bayılır.
    Koç erkeğine, şık bir çakı ya da mangal seti ile sürpriz yapabilirsiniz. Savaşçıların burcu olan Koç erkeği, bilgisayarda oynayabileceği bir savaş oyunu armağanını beğenir. Ayrıca kovboy çizmesi de alabilirsiniz.
    * Boğa burcu
    Venüs tarafından yönetilen Boğa kadınının parfüme olan ihtiyacı hiç bitmez. Teni çok duyarlı olduğu için kaşmir, angora gibi tene batmayan yumuşak dokunuşlu atkı ve eldivenler de çok hoşuna gidecektir. Pahalı mücevherlerde favorisi zümrüttür.
    Boğa erkeği için klasik, caz, opera ve rock müzik konser biletleri iyi bir armağan olacaktır. Ayrıca, müzik seti için yeni bir hoparlör, video, DVD alabilirsiniz. Bir şişe kaliteli şarap ile içinde ithal peynirler bulunan bir sepet de armağan edebilirsiniz.
    * İkizler burcu
    İkizler kadını İçin en iyi yılbaşı hediyesi, haberleşme ihtiyacını gideren bir hediye olurdu. Ona şık bir kalem hediye edebilirsiniz. Cep telefonu da çok hoşuna gider. Kendi görüntüsünü sık sık değiştirmek isteyen ikizler kadınına, gümüş tokalı ince bir kemer, küçük deri sırt çantası armağan edebilirsiniz.
    İkizler erkeği için çok satan yeni kitaplardan armağan edebilirsiniz. Seyahat burcunda olduğu için çanta da hoşuna gidebilir. Herhangi bir yere gidebileceği uçak biletine de çok sevinir.
    * Yengeç burcu
    Hassas yengeç kadını, alacağınız şiir kitabına bayılacaktır. Mutfağı için iyi bir tava, ahşap salata seti türünde hediyeler alabilirsiniz. Duygusal yengeç kadını, gümüş ve cam şamdanları çok severler.
    Evde oturmayı seven yengeç erkeği, kablolu veya dijital televizyon aboneliği armağanına çok sevinir. Çalışma odasına eski bir yelkenli gemi resmini çerçeveletip verebilirsiniz. Erkekler için yazılmış bir yemek kitabı da alabilirsiniz.
    * Aslan burcu
    Aslan Burcu Kadınına ne alırsanız alın, paranızın yettiği en iyi, en şık ve en kaliteli olanını almalısınız. Siyah bir gece elbisesi ya da kaliteli saten iç çamaşırları armağanına sevinecektir. Aslan kadınına iki düzine kırmızı gül yollayabilirsiniz. Mücevher alacaksanız, kolye ve küpe takımı ya da pırlanta taşlı bir bilezik seçebilirsiniz. Favori taşı yakuttur.
    Aslan erkeğini bol miktarda havyar memnun eder. Arabası için bir aksesuar ya da yeni bir müzik seti sevebileceği hediyedir. Az bulunan orijinal şeylerden hoşlanır, bu yüzden de her türlü sanat eserine bayılır.
    * Başak burcu
    Başak kadını elleriyle çalışmaktan zevk alır. Bir aylık piyano dersi, seramik ve heykel malzemeleri gibi hediyeler alabilirsiniz. İletişimci bir burç olduğu için sanal ortam ona göredir. Bir yıllık internet aboneliği hediye edebilirsiniz. Başak burcunun taşı yeşimdir. Yeşim taşından bir kolye, yüzük ona uğur getirecektir.
    Okumayı çok seven başak erkeğine, okuma lambası veya kitaba tutturulabilin pilli okuma lambaları alabilirsiniz. İyi bir kitapevinden verilecek hediye çeki de onu mutlu eder.
    * Terazi burcu
    Terazi Burcu kadını, kaliteli takı ve mücevhere çok meraklıdır. Ona zarif bir opal yüzük ya da safir bir kolye alabilirsiniz. Küçük bir gece çantası, ipek şal ya da topuklu gece ayakkabısı alırsanız mutlaka sık sık kullanacaktır.
    Müzik dinlemeye bayılan terazi erkeğine, beğendiği grupların cd’lerini alabirsiniz. Sosyal yaşamı çok hareketli olan terazi erkeğinin, elektronik takvim, avuç içi bilgisayar gibi hediyeler hoşuna gidecektir.
    * Akrep burcu
    İyi dikilmiş, klasik kesimli giysilerden hoşlanan akrep kadınına, klasik bir trençkot, şık bir şemsiye veya deri bir çanta hediye edebilirsiniz. Özel hayatına düşkün akrep kadınına, baş harflerinin işlendiği kaliteli masa üstü aksesuarlar da verebilirsiniz.
    Akrep erkeği, deriden ceket, cüzdan, evrak çantası veya kemeri sever. Heyecanlı casus veya cinayet türü roman hediye edebilirsiniz.
    * Yay burcu
    Hareketli ve atletik yay kadınına spor salonu için üyelik hediye edebilirsiniz. Giysi olarak konforlu ve rahat spor kıyafetleri tercih eder. Seyahati seven yay kadınına bir bavul da hediye edebilirsiniz. Burcun taşı firuzedir.
    Yay erkeği için kayak ayakkabısı, futbol veya basket topu, tenis raketi, spor kıyafeti, kamp yaparken kullanabileceği çadır hediye edebilirsiniz.
    * Oğlak burcu
    Oğlak kadınına bej, krem ya da yumuşak pastel renklerden kaşmir bluz, hırka takımı alabilirsiniz. Geçmişe büyük önem veren oğlak kadınına, büyükannenizin inci ya da pırlanta küpelerini de hediye edebilirsiniz. Antikalara bayılırlar.
    Oğlak erkeğine ise, değerli pullar, eski paralar ya da antika bir yüzük hediye edebilirsiniz.
    * Kova burcu
    Son derece modern olan kova kadını, elektrikle çalışan aletlere bayılır. Ona cd çalar, video kamera alabilirsiniz. Astroloji ile ilgili kitaplar ve yıldız haritası çıkartması da ona ilginç gelecek armağanlar arasındadır. Kristalden kolyeleri beğenir. Giysi alacak iseniz, moda olanları tercih edin.
    Dizüstü bilgisayar ya da elektrikli masaj aleti kova erkeğini sevindirir. Yıldızları gözlemesi için teleskop ya da bilim kurgu film kaseti de alabilirsizin.
    * Balık burcu
    Romantik balık kadınına, kar beyazı ipek gecelik, pijama, sabahlık alabirsiniz. Kokulu mumlara da bayılırlar. Sevdiği parfümün banyo sabununu, vücut losyonunu hediye edebilirsiniz.
    Balık burcu erkeğine, el yapımı ahşap bir gemi, yelkenli modeli hediye edilmesi hoşuna gider. Büyük bir yüzme havuzu olan spor kulübü üyeliği armağanına da sevinir.
    Yılbaşı Hediyesi,Yılbaşında Ne Alsam,Yılbaşı Hediyesi İçin Öneri,Yılbaşı Hediye Önerileri,Burca Göre Yılbaşı Hediyesi,Burca Göre Yılbaşı Hediyesi,Burca Göre Yılbaşı Hediyeleri

    0 yorum:

    Vücut hatlarının ince ya da kalın olması hiç farketmez; genellikle bedenlerinin çeşitli bölgelerini şikayet edenler kadınlar olur. Hatta çoğu zaman tüm bu şikayetlerin geçerli bir dayanağı bile yoktur. Çirkin olmadıkları halde kendilerini öyle hisseden kadınların sayısı oldukça fazladır. 

    Böyle durumlarda arkadaşlarının kadına güven verici sözler sarfetmesi ya da onu cesaretlendirmesi çoğu zaman bir işe yaramaz. Bütün bu duygu karmaşası kadının kendine olan güvenini ve beğenisini azaltırken, partneri hayal kırıklığına uğratma korkusunu da artırır.

    Eksiklik duygusu sadece kadına has değil
    Bir ilişki başladığında, gerçekten erkeğin ciddi ciddi kadını gözlemleyip, onun en küçük kusurunu bile farkedeceğini mi sanıyorsunuz? Gerçekler hiç de öyle değil! Erkeklerin yüzde 99’unun yeni bir ilişkinin başında kendisinden endişe duyduğunu, yeterli olup olamamaktan korktuğunu biliyor muydunuz?

    Günümüz reklam mesajları, filmleri, haberleşme kanalları cinsel ilişkiye çok fazla yer veriyor. Kadın figürünün yanında, erkek cinselliği de işleniyor. Erkek imajı daha çok güçlü, performansı yüksek ve çekici olarak vurgulanıyor. Oysa gerçek hayatta hiçbir erkek kendini bu düzeyde görmüyor. Tabii bütün bu yargılar da erkeğin kendisiyle ilgili kaygısını artıyor. Bunun sonucu olarak erkek, kendi güvensizliğini örtbas ermek için kadın vücudunda kusur ve eksik aramaya başlıyor. Fakat erkek uyarıldığında ve heyecanlandığında, kafasındaki bu tür yargılardan arınıyor ve kadının küçük kusurlarını görmüyor. Hatta o noktaya gelindiğinde, kadının gözünde büyüttüğü kusurları, erkek için uyarıcı etken bile olabiliyor.  

    Kendini beğenmişler incitebilir
    Bir ilişkide başarıyı, sadece vücudun güzel olması ya da idealize edilmiş bir modele benzemesi sağlamaz. Duygusal seçimin de doğru yapılması çok önemlidir. Eğer partner, kadının fiziksel görünüşünü her şeyin üstünde tutar ve karşılıklı hisleri ifade etmek yerine, sert bir yargıç gibi hareket ederse, böyle bir erkeğin karşısına çıplak olarak çıkmak hiç kolay olmayacaktır.

    Bir ilişkide çıplaklığa değil, tutkuya ve vücudu aşan hislere yer verilmelidir. İlk birleşmedeki zorluk, çıplak görülmekten ya da estetik olarak yetersiz olmaktan değil, kendine güvensizlikten kaynaklanır. Fakat kişiler bu faktörleri aşarlarsa, tutku ve heyecanı kazanan tabii ki vücutlar olur!

    Eğer bir erkek sadece partnerinin dış görünüşüne önem veriyorsa, ya narsisttir ya da çevresine karşı kadını, kendisine tapan ve her söylediğini onaylayan biri olarak kullanıyordur. Bu tip partnerler en küçük kusurları bile incitici bir şekilde eleştirir, onur kırar ve karşısındaki insanı zayıf düşürüp, yönetmek için kendilerine zemin hazırlarlar.

    Korkularınızı ve endişelerinizi paylaşın
    Erkek, seçimini yaparken en fazla yüzde iki oranında estetik kaygılardan etkilenir. Aslında eş seçiminde aile yapısı, kültürel mekanizmalar, bilinçaltı gibi faktörler daha etkilidir. Kişilerin ufak tefek farklılıklar dışında, hep kendine benzer karakterdeki kişilere aşık oldukları savunulur. Bu nedenle narsistler dışında genelde erkekler, kadınları tahmin edilenin aksine daha az eleştirirler.

    Kadın her şeye rağmen yatak odasındaki ilk buluşmada güvensizlik ve korku duyuyorsa, yapması gereken şey, partnerine bu korku ve sıkıntısını açıklamak olmalı. Bu sembolik olarak erkeğin güçlü olduğunu hissetmesini, hayecanlanmasını, koruyucu, güven verici rolünü üstlenmesini sağlayabilir. Asla yapmamanız gereken şey ise, çok rahat görünerek güvensizliği saklamaktır. Unutmayın, vücutların uyarılmasında ve elektriklenmede beynin önemi çok büyüktür.

    Vücudunuza Güvenmiyor musunuz?

    Konu Saati  03:50  |  in  Kadın Sağlığı  |  Devamı»

    Vücut hatlarının ince ya da kalın olması hiç farketmez; genellikle bedenlerinin çeşitli bölgelerini şikayet edenler kadınlar olur. Hatta çoğu zaman tüm bu şikayetlerin geçerli bir dayanağı bile yoktur. Çirkin olmadıkları halde kendilerini öyle hisseden kadınların sayısı oldukça fazladır. 

    Böyle durumlarda arkadaşlarının kadına güven verici sözler sarfetmesi ya da onu cesaretlendirmesi çoğu zaman bir işe yaramaz. Bütün bu duygu karmaşası kadının kendine olan güvenini ve beğenisini azaltırken, partneri hayal kırıklığına uğratma korkusunu da artırır.

    Eksiklik duygusu sadece kadına has değil
    Bir ilişki başladığında, gerçekten erkeğin ciddi ciddi kadını gözlemleyip, onun en küçük kusurunu bile farkedeceğini mi sanıyorsunuz? Gerçekler hiç de öyle değil! Erkeklerin yüzde 99’unun yeni bir ilişkinin başında kendisinden endişe duyduğunu, yeterli olup olamamaktan korktuğunu biliyor muydunuz?

    Günümüz reklam mesajları, filmleri, haberleşme kanalları cinsel ilişkiye çok fazla yer veriyor. Kadın figürünün yanında, erkek cinselliği de işleniyor. Erkek imajı daha çok güçlü, performansı yüksek ve çekici olarak vurgulanıyor. Oysa gerçek hayatta hiçbir erkek kendini bu düzeyde görmüyor. Tabii bütün bu yargılar da erkeğin kendisiyle ilgili kaygısını artıyor. Bunun sonucu olarak erkek, kendi güvensizliğini örtbas ermek için kadın vücudunda kusur ve eksik aramaya başlıyor. Fakat erkek uyarıldığında ve heyecanlandığında, kafasındaki bu tür yargılardan arınıyor ve kadının küçük kusurlarını görmüyor. Hatta o noktaya gelindiğinde, kadının gözünde büyüttüğü kusurları, erkek için uyarıcı etken bile olabiliyor.  

    Kendini beğenmişler incitebilir
    Bir ilişkide başarıyı, sadece vücudun güzel olması ya da idealize edilmiş bir modele benzemesi sağlamaz. Duygusal seçimin de doğru yapılması çok önemlidir. Eğer partner, kadının fiziksel görünüşünü her şeyin üstünde tutar ve karşılıklı hisleri ifade etmek yerine, sert bir yargıç gibi hareket ederse, böyle bir erkeğin karşısına çıplak olarak çıkmak hiç kolay olmayacaktır.

    Bir ilişkide çıplaklığa değil, tutkuya ve vücudu aşan hislere yer verilmelidir. İlk birleşmedeki zorluk, çıplak görülmekten ya da estetik olarak yetersiz olmaktan değil, kendine güvensizlikten kaynaklanır. Fakat kişiler bu faktörleri aşarlarsa, tutku ve heyecanı kazanan tabii ki vücutlar olur!

    Eğer bir erkek sadece partnerinin dış görünüşüne önem veriyorsa, ya narsisttir ya da çevresine karşı kadını, kendisine tapan ve her söylediğini onaylayan biri olarak kullanıyordur. Bu tip partnerler en küçük kusurları bile incitici bir şekilde eleştirir, onur kırar ve karşısındaki insanı zayıf düşürüp, yönetmek için kendilerine zemin hazırlarlar.

    Korkularınızı ve endişelerinizi paylaşın
    Erkek, seçimini yaparken en fazla yüzde iki oranında estetik kaygılardan etkilenir. Aslında eş seçiminde aile yapısı, kültürel mekanizmalar, bilinçaltı gibi faktörler daha etkilidir. Kişilerin ufak tefek farklılıklar dışında, hep kendine benzer karakterdeki kişilere aşık oldukları savunulur. Bu nedenle narsistler dışında genelde erkekler, kadınları tahmin edilenin aksine daha az eleştirirler.

    Kadın her şeye rağmen yatak odasındaki ilk buluşmada güvensizlik ve korku duyuyorsa, yapması gereken şey, partnerine bu korku ve sıkıntısını açıklamak olmalı. Bu sembolik olarak erkeğin güçlü olduğunu hissetmesini, hayecanlanmasını, koruyucu, güven verici rolünü üstlenmesini sağlayabilir. Asla yapmamanız gereken şey ise, çok rahat görünerek güvensizliği saklamaktır. Unutmayın, vücutların uyarılmasında ve elektriklenmede beynin önemi çok büyüktür.

    0 yorum:

    14 Aralık 2012 Cuma

    Yılbaşı Pastası Yapma
    Yılbaşı Pastası Nasıl Yapılır ?
    Yılbaşı Pastası Nasıl Yapılır ?
    Yılbaşı Pastası,Yılbaşı Pastası Tarifi,Yılbaşı Pastası Nasıl Yapılır,Yılbaşı Pastası Yapılışı,Yılbaşı Pastası Yapma,Evde Yılbaşı Pastası Yapımı,Yılbaşı Pastası Yapımı
    Yılbaşına çok az bir vakit kaldı.. Belki de pek çoğunuz program yaparak, yılbaşını ev dışında bir yerde kutlamaya karar verdiniz. Bu yıl başı evde kalıp kutlama yapmak isteyen okurlarıız için, evde yılbaşı pastası yapımı önermek istedik.
    Yılbaşı menüsünde, en çok beğenilecek olan tarif diyebiliriz..Bakalım  yılbaşı Patası Nasıl yapılır ? İşte size nefis bir yılbaşı pastası tarifi.
    Yılbaşı Pastası Yapımı İçin Gerekli Malzemeler ;
    Keki icin :
    3 adet yumurta,
    1 fincan sıvı yağ,
    1 fincan şeker,
    2 su bardağı un,
    Sosu için :
    Bir iki yemek kaşığı nişasta ve un,
    Yarım kilo süt,
    2-3 yemek kaşığı margarin,
    Kakao veya çikolata,
    Bir fincan toz şeker,
    Yılbaşı Pastası,Yılbaşı Pastası Tarifi,Yılbaşı Pastası Nasıl Yapılır,Yılbaşı Pastası Yapılışı,Yılbaşı Pastası Yapma,Evde Yılbaşı Pastası Yapımı,Yılbaşı Pastası Yapımı
     Bir fincan su (kabartma tozuna gerek yok çünkü yumurta köpürdüğü zaman kabartma tozu yerine geciyor.) altı yumurtayı bir fincan yağ ve bir fincan şekerle iyice çırpın ve içine bir fincan su ekleyin ve hepsini birlikte iyice köpürene kadar çırpın. (eger mixeriniz varsa mixerle çırpmanızı tavsiye ederim)
    Sonra 200-225 derecede ısıtılmış sıcak fırına verin. Kabardıktan sonra derecesini 175 veya 200 dereceye ayarlayıp keki pişirin.
    Sosunun hazırlanışı :Nişasta un ve kakaoyu bir miktar sütle karıştırın ve bütün sütü icine ekleyin. Karışımı karıştırarak kaynatın. Margarini içine ekleyin karıştırın. Sıcakken kekin üzerine dökün. Pastayı sabahtan yapın ki, akşama kadar tam kıvamına gelsin. Afiyet olsun...Şimdiden Mutlu Yıllar Dileriz.. Yılbaşı Pastası,Yılbaşı Pastası Tarifi,Yılbaşı Pastası Nasıl Yapılır,Yılbaşı Pastası Yapılışı,Yılbaşı Pastası Yapma,Evde Yılbaşı Pastası Yapımı,Yılbaşı Pastası Yapımı

    YILBAŞI PASTASI NASIL YAPILIR ?

    Konu Saati  22:00  |  in  Yılbaşı Pastası Yapma  |  Devamı»

    Yılbaşı Pastası Yapma
    Yılbaşı Pastası Nasıl Yapılır ?
    Yılbaşı Pastası Nasıl Yapılır ?
    Yılbaşı Pastası,Yılbaşı Pastası Tarifi,Yılbaşı Pastası Nasıl Yapılır,Yılbaşı Pastası Yapılışı,Yılbaşı Pastası Yapma,Evde Yılbaşı Pastası Yapımı,Yılbaşı Pastası Yapımı
    Yılbaşına çok az bir vakit kaldı.. Belki de pek çoğunuz program yaparak, yılbaşını ev dışında bir yerde kutlamaya karar verdiniz. Bu yıl başı evde kalıp kutlama yapmak isteyen okurlarıız için, evde yılbaşı pastası yapımı önermek istedik.
    Yılbaşı menüsünde, en çok beğenilecek olan tarif diyebiliriz..Bakalım  yılbaşı Patası Nasıl yapılır ? İşte size nefis bir yılbaşı pastası tarifi.
    Yılbaşı Pastası Yapımı İçin Gerekli Malzemeler ;
    Keki icin :
    3 adet yumurta,
    1 fincan sıvı yağ,
    1 fincan şeker,
    2 su bardağı un,
    Sosu için :
    Bir iki yemek kaşığı nişasta ve un,
    Yarım kilo süt,
    2-3 yemek kaşığı margarin,
    Kakao veya çikolata,
    Bir fincan toz şeker,
    Yılbaşı Pastası,Yılbaşı Pastası Tarifi,Yılbaşı Pastası Nasıl Yapılır,Yılbaşı Pastası Yapılışı,Yılbaşı Pastası Yapma,Evde Yılbaşı Pastası Yapımı,Yılbaşı Pastası Yapımı
     Bir fincan su (kabartma tozuna gerek yok çünkü yumurta köpürdüğü zaman kabartma tozu yerine geciyor.) altı yumurtayı bir fincan yağ ve bir fincan şekerle iyice çırpın ve içine bir fincan su ekleyin ve hepsini birlikte iyice köpürene kadar çırpın. (eger mixeriniz varsa mixerle çırpmanızı tavsiye ederim)
    Sonra 200-225 derecede ısıtılmış sıcak fırına verin. Kabardıktan sonra derecesini 175 veya 200 dereceye ayarlayıp keki pişirin.
    Sosunun hazırlanışı :Nişasta un ve kakaoyu bir miktar sütle karıştırın ve bütün sütü icine ekleyin. Karışımı karıştırarak kaynatın. Margarini içine ekleyin karıştırın. Sıcakken kekin üzerine dökün. Pastayı sabahtan yapın ki, akşama kadar tam kıvamına gelsin. Afiyet olsun...Şimdiden Mutlu Yıllar Dileriz.. Yılbaşı Pastası,Yılbaşı Pastası Tarifi,Yılbaşı Pastası Nasıl Yapılır,Yılbaşı Pastası Yapılışı,Yılbaşı Pastası Yapma,Evde Yılbaşı Pastası Yapımı,Yılbaşı Pastası Yapımı

    0 yorum:

    Etiketler

    Hakkımızda-Gizlilik-İletişim
    Copyright © 2013 Develi Kayseri. by Her Telden
    By Seven Blogcu.
    back to top