• Haberi Oku..

    Kaju aslında meyvesinin sapıdır...

  • Haberi Oku..

    Ananas aslında meyve değildir.

  • Makale

    Çekilen fotolar

  • Makale

    Yıldız sayısı..

  • 29 Kasım 2012 Perşembe

    Her anne çocuğu için en iyisi olsun ister, onun için en iyisini düşünür.  Çocuğunun mutlu ve sağlıklı olması için çabalayan anneler elbette alışverişte de en iyisini seçecektir. Tabii, babaları da unutmayalım...

    Peki, ya anne-baba olmadan öncesi? Annelerin dilinden en iyi anlayan alışveriş kulübü unnado.com, ebeveyn olmaya doğru giden yolu bakın nasıl anlatmış!





    Türkiye’de tüm anne, baba ve çocuklara özel hizmet veren alışveriş kulübü unnado.com; çocukların mutluluğunu en az anneleri kadar düşünüyor. Hep daha iyisi olsun diye,  çocuklarınızın uykusundan sağlığına kadar tüm ihtiyaçlarını düşünen unnado.com’a  Facebook’tan bağlanabilir, hızlı ve kolay bir şekilde üye olup gönlünüzce alışveriş yapabilirsiniz.

    Bir bumads advertorial içeriğidir.

    Çocuğum İçin Çocuğuma Özel

    Konu Saati  01:22  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    Her anne çocuğu için en iyisi olsun ister, onun için en iyisini düşünür.  Çocuğunun mutlu ve sağlıklı olması için çabalayan anneler elbette alışverişte de en iyisini seçecektir. Tabii, babaları da unutmayalım...

    Peki, ya anne-baba olmadan öncesi? Annelerin dilinden en iyi anlayan alışveriş kulübü unnado.com, ebeveyn olmaya doğru giden yolu bakın nasıl anlatmış!





    Türkiye’de tüm anne, baba ve çocuklara özel hizmet veren alışveriş kulübü unnado.com; çocukların mutluluğunu en az anneleri kadar düşünüyor. Hep daha iyisi olsun diye,  çocuklarınızın uykusundan sağlığına kadar tüm ihtiyaçlarını düşünen unnado.com’a  Facebook’tan bağlanabilir, hızlı ve kolay bir şekilde üye olup gönlünüzce alışveriş yapabilirsiniz.

    Bir bumads advertorial içeriğidir.

    0 yorum:

    28 Kasım 2012 Çarşamba

    Bugünlerde yüzlerce, binlerce kadın aynı gün içinde şiddetin çeşitli şekillerine maruz kalıyor ve sadece ülkemizde değil bütün dünyada pek çok kadına fiziksel şiddet uygulanıyor. Kadına yönelik fiziksel şiddet, kadının sadece bedenine değil ruhuna da zarar veriyor. 

    Türkiye’de kadınlara yönelik fiziksel şiddetin sadece beden ve ruh sağlığına değil aynı zamanda kadınların cinsel yaşamlarında da derin yaralar açtığını belirten Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe, "Ülkemizde kadınlarımızın çoğu çocukluk yaşlarından itibaren, cinselliğin çok büyük bir ayıp, yasak ve günah kabul edildiği bir aile ve toplumsal ortamda büyüyor ve yaşıyor. Bu nedenle kızlık zarı ve bekârete aşırı bir önem veriliyor, kadın bedeninin ve bekâretinin korunması gereken en önemli husus olduğu vurgulanıyor, aşırı toplumsal ve ahlaki baskılar nedeniyle cinsel dürtüler konusunda aşırı koruyucu ve kollayıcı olunması gerektiği savunuluyor, küçük yaşta evlilikler yapılıyor, ilk gece ile ilgili abartılı ve yanlış inanışlar bir gerçekmiş gibi algılanıyor ve çevreden anlatılan yanlış bilgiler nedeniyle kadınlarımız çoğu kez cinsel yaşamdan uzak yetiştiriliyor. Ayrıca cinsel eğitimin verilmediği bir ortamda kadınlara yüklenen cinsel obje imajı, hali hazırda cinsel konularda kapalı birer kutu olan kadınlarımızı cinselliği doğal akışı içinde keşfetme şansından da mahrum ediyor. Tüm bu olumsuz koşullara bir de son dönemlerde medyada sıkça rastladığımız fiziksel şiddete maruz kalınması eklendiğinde, kadınlarımızda cinsel işlev bozukluklarının sıkça görülmesine hiç de şaşırtıcı olmamaktadır" diye konuşuyor.

    Özgüvenlerini Kaybediyorlar

    Ülkemizde kadınlarımızın yaklaşık yüzde 80’ninde cinsel işlev bozukluğu görüldüğünü kaydeden Dr. A. Cem Keçe, şu bilgileri veriyor:

    "Eşinden veya partnerinden kötü muamele, fiziksel şiddet gören, ilişkisinin cinsellik dışındaki alanlarında paylaşım hissetmeyen, cinsel ve duygusal ilişki ile ilgili beklentileri karşılanmayan kadınlarda cinsel isteksizliğe, cinsel tiksinti bozukluğuna, ağrılı cinsel ilişki olarak tanımlanan disparoniye, sekonder vajinismusa, orgazm olamamaya ve cinsel uyarılma bozukluklarına sıkça rastlanmaktadır. Şiddet uygulanan kadın, psikolojik olarak hasar görür, kendine olan güveni sarsılır ve özgüvenini kaybeder. Bu nedenle cinsel uyarılma yaşayamayan kadın cinselliği haz almadan yaşar, ağrı duyar, yeterince uyarılamaz ve orgazm olamaz. Cinselliği istedikleri bir şey olarak değil, 'kadınlık görevi' olarak algılayan ve fiziksel şiddet gördükleri halde evliliklerini devam ettirmek için kendilerini eşleriyle cinsel ilişki kurmak zorunda hisseden kadınların mutlu ve sağlıklı bir cinsellik yaşamaları mümkün değildir."

    Kadınların Canı ve Yüreği Acıyor

    Kadınların canının ve yüreklerinin acıdığını savunan CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise şu açıklamalarda bulunuyor:

    "Son 3 yıldır yaptığımız saha araştırmaları ve anket çalışmaları sonucunda kadınlarımızın yarısının fiziksel şiddete maruz kaldığını tespit ettik. Kadınlarımızın birçoğunun tokatlama, yumruk atma, tekmeleme ve itip kakmayı fiziksel şiddet olarak sınıflandırmadığını fark ettik. En üzücü olanı da “dayak cennetten çıkmadır, dayağı yiyen, dayağı hak eder” mantığının genel bir kabul olarak zihinlere yerleşmiş olmasıdır. Sebebi her ne olursa olsun kadına şiddet son bulmalı, anaokulundan itibaren cinsel eğitim verilmeli, evlenmeden önce anne-baba ve eş eğitimleri zorunlu hale getirilmeli, kadına yönelik şiddet konusundaki cezai yaptırımlar artırılmalı ve sosyo-kültürel çalışmalara ağırlık verilmelidir. Çünkü kadınlar sevilmek ister, dövülmeyi ve aşağılanmayı değil. Ancak bu şekilde bir kadınlar, kendilerini tekrar cazip, değerli ve beğenilir olarak görebilirler. Son olarak insanlar öfkelenebilir fakat önemli olan öfkenin şiddete dönüşmeden ifade edilebilmesidir. Şiddet yalnızca şiddet gören kişiyi değil, tanık olan kişilerin psikolojik durumlarını, özellikle çocukların psikososyal gelişimini de çok olumsuz etkilemektedir. Fiziksel şiddete maruz kalan kadınlarda pek çok ruhsal ve bedensel hastalık zamanla ortaya çıkmakta ve aile hayatımızın temel direği olan kadınlarımız mutsuz bir nesil yetiştirmek zorunda bırakılmaktadır. Bu nedenle kadınlara uygulanan şiddet sadece cinsel sorunlara yol açmıyor, toplum ruh sağlığını da tehdit ediyor."

    Kadınların Ruhu da Yaralanıyor

    Konu Saati  12:24  |  in  Kadın Sağlığı  |  Devamı»

    Bugünlerde yüzlerce, binlerce kadın aynı gün içinde şiddetin çeşitli şekillerine maruz kalıyor ve sadece ülkemizde değil bütün dünyada pek çok kadına fiziksel şiddet uygulanıyor. Kadına yönelik fiziksel şiddet, kadının sadece bedenine değil ruhuna da zarar veriyor. 

    Türkiye’de kadınlara yönelik fiziksel şiddetin sadece beden ve ruh sağlığına değil aynı zamanda kadınların cinsel yaşamlarında da derin yaralar açtığını belirten Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe, "Ülkemizde kadınlarımızın çoğu çocukluk yaşlarından itibaren, cinselliğin çok büyük bir ayıp, yasak ve günah kabul edildiği bir aile ve toplumsal ortamda büyüyor ve yaşıyor. Bu nedenle kızlık zarı ve bekârete aşırı bir önem veriliyor, kadın bedeninin ve bekâretinin korunması gereken en önemli husus olduğu vurgulanıyor, aşırı toplumsal ve ahlaki baskılar nedeniyle cinsel dürtüler konusunda aşırı koruyucu ve kollayıcı olunması gerektiği savunuluyor, küçük yaşta evlilikler yapılıyor, ilk gece ile ilgili abartılı ve yanlış inanışlar bir gerçekmiş gibi algılanıyor ve çevreden anlatılan yanlış bilgiler nedeniyle kadınlarımız çoğu kez cinsel yaşamdan uzak yetiştiriliyor. Ayrıca cinsel eğitimin verilmediği bir ortamda kadınlara yüklenen cinsel obje imajı, hali hazırda cinsel konularda kapalı birer kutu olan kadınlarımızı cinselliği doğal akışı içinde keşfetme şansından da mahrum ediyor. Tüm bu olumsuz koşullara bir de son dönemlerde medyada sıkça rastladığımız fiziksel şiddete maruz kalınması eklendiğinde, kadınlarımızda cinsel işlev bozukluklarının sıkça görülmesine hiç de şaşırtıcı olmamaktadır" diye konuşuyor.

    Özgüvenlerini Kaybediyorlar

    Ülkemizde kadınlarımızın yaklaşık yüzde 80’ninde cinsel işlev bozukluğu görüldüğünü kaydeden Dr. A. Cem Keçe, şu bilgileri veriyor:

    "Eşinden veya partnerinden kötü muamele, fiziksel şiddet gören, ilişkisinin cinsellik dışındaki alanlarında paylaşım hissetmeyen, cinsel ve duygusal ilişki ile ilgili beklentileri karşılanmayan kadınlarda cinsel isteksizliğe, cinsel tiksinti bozukluğuna, ağrılı cinsel ilişki olarak tanımlanan disparoniye, sekonder vajinismusa, orgazm olamamaya ve cinsel uyarılma bozukluklarına sıkça rastlanmaktadır. Şiddet uygulanan kadın, psikolojik olarak hasar görür, kendine olan güveni sarsılır ve özgüvenini kaybeder. Bu nedenle cinsel uyarılma yaşayamayan kadın cinselliği haz almadan yaşar, ağrı duyar, yeterince uyarılamaz ve orgazm olamaz. Cinselliği istedikleri bir şey olarak değil, 'kadınlık görevi' olarak algılayan ve fiziksel şiddet gördükleri halde evliliklerini devam ettirmek için kendilerini eşleriyle cinsel ilişki kurmak zorunda hisseden kadınların mutlu ve sağlıklı bir cinsellik yaşamaları mümkün değildir."

    Kadınların Canı ve Yüreği Acıyor

    Kadınların canının ve yüreklerinin acıdığını savunan CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise şu açıklamalarda bulunuyor:

    "Son 3 yıldır yaptığımız saha araştırmaları ve anket çalışmaları sonucunda kadınlarımızın yarısının fiziksel şiddete maruz kaldığını tespit ettik. Kadınlarımızın birçoğunun tokatlama, yumruk atma, tekmeleme ve itip kakmayı fiziksel şiddet olarak sınıflandırmadığını fark ettik. En üzücü olanı da “dayak cennetten çıkmadır, dayağı yiyen, dayağı hak eder” mantığının genel bir kabul olarak zihinlere yerleşmiş olmasıdır. Sebebi her ne olursa olsun kadına şiddet son bulmalı, anaokulundan itibaren cinsel eğitim verilmeli, evlenmeden önce anne-baba ve eş eğitimleri zorunlu hale getirilmeli, kadına yönelik şiddet konusundaki cezai yaptırımlar artırılmalı ve sosyo-kültürel çalışmalara ağırlık verilmelidir. Çünkü kadınlar sevilmek ister, dövülmeyi ve aşağılanmayı değil. Ancak bu şekilde bir kadınlar, kendilerini tekrar cazip, değerli ve beğenilir olarak görebilirler. Son olarak insanlar öfkelenebilir fakat önemli olan öfkenin şiddete dönüşmeden ifade edilebilmesidir. Şiddet yalnızca şiddet gören kişiyi değil, tanık olan kişilerin psikolojik durumlarını, özellikle çocukların psikososyal gelişimini de çok olumsuz etkilemektedir. Fiziksel şiddete maruz kalan kadınlarda pek çok ruhsal ve bedensel hastalık zamanla ortaya çıkmakta ve aile hayatımızın temel direği olan kadınlarımız mutsuz bir nesil yetiştirmek zorunda bırakılmaktadır. Bu nedenle kadınlara uygulanan şiddet sadece cinsel sorunlara yol açmıyor, toplum ruh sağlığını da tehdit ediyor."

    0 yorum:

    27 Kasım 2012 Salı

    Son dönemlerde değişen yaşam koşulları ile birlikte göbek bölgesi yağlanması kalça-basen bölgesi yağlanmasından daha büyük bir sorun haline geldi. Peki göbek yağlanmasına karşı neler yapabileceğinizi biliyor musunuz?

    Suadiye Memorial Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü uzmanlarının verdikleri bilgilere göre; lokal yani bölgesel olarak tabir edilen bu tür yağlanmalar zayıf kadınlarda bile görülüyor. Nedenleri arasında ise yüksek şekerli yiyecek alımının fazla olması, hareketsizlik (oturarak çalışma) ve insülin dengesizliği yer alıyor.

    İnsülin Dengesizliği

    Kandaki şekeri kontrol eden bu hormonun kandaki seviyesi çok önemlidir. İnsülin metabolizması bozulduğu zaman kan şekeri seviyelerinde ve bununla birlikte diğer kan değerlerinde bozulmalar ve özellikle bel-karın bölgesinde yağlanmalar oluşur. Bununla birlikte alınan yüksek karbonhidrat da bu rahatsızlığı tetikler.

    Yağlanmanın Önlenmesinde Kalori Miktarı Mı, İçerik Mi Önemli?

    2007 yılında Diyabet Merkezi’nin yaptığı bir çalışmada her ikisinin de önemli olduğu kanıtlanmıştır.
    Araştırma kapsamında; aynı kaloriye fakat farklı besin öğelerine sahip üç beslenme programı hazırlanmış, 62 yaş civarında ailesinde diyabet geçmişi olan ve vücutlarında insülin direnci gelişmiş 11 obez katılımcıya uygulanmıştır. Bu katılıcımlar 28 gün boyunca 1600 kalorilik ve dört öğüne bölünmüş (öğün başına 400 kal) bir program uygulamışlardır.

    Diyetler;

    1. Yüksek karbonhidrat içeren beslenme programı
    2. Yüksek doymuş yağ beslenme programı
    3. Akdeniz tipi diyet

    Sonuç olarak; kilo ve yağ değişimleri olmamış fakat yüksek karbonhidrat alındığı zaman vücut yağlarının göbek bölgesine doğru biriktiği gözlemlenmiştir. Diğer bir iddia ise; yüksek karbonhidrat ile birlikte alınan tekli doymamış yağların insülin metabolizmasını düzelttiği için göbek bölgesi yağlanmasını yavaşlattığı ve koruduğudur.

    Bu çalışmada tekli doymamış besin kaynağı olarak; avokado, ceviz, zeytinyağı, zeytin, çekirdek ve bitter çikolata kullanılmıştır. Bununla birlikte birçok çalışma tekli doymamış yağların insülin metabolizması üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu savunmaktadır.

    Tekli doymamış yağ asidi (mufa) kaynakları
    • Zeytinyağı, kanola yağı, badem yağı
    • Fındık, fıstık, ceviz
    • Avokado, zeytin

    Kontrol Altında Tutmak İçin: SED

    1. SIKILAŞTIRMA: Vücut kaslarını korumak için sıkılaştırma (kuvvetlendirme) hareketlerinin yapılması.

    2. EGZERSİZ: Yağ yakımı için aerobik egzersiz

    3. DİYET: Kalp sağlığını koruyan doymamış yağların çok, doymuş yağların az olduğu Akdeniz Tipi beslenme programı ve kilo yönetimi için gün başına alınan enerjiden 100 kal/gün kısıtlamak.

    a. Yüksek karbonhidrat yerine daha düzenli dağılmış öğünleri tercih etmek ve karbonhidrat alımında ise karışık karbonhidrat diye tanımlanan esmer tahıl ürünlerinin tüketilebilir.
    b. Salata ve yemeklerde zeytinyağı veya kanola yağı kullanılabilir.
    c. Öğün aralarında fındık veya ceviz tüketilebilir.

    Göbek Yağlarınızdan Kurtulun!

    Konu Saati  13:26  |  in  Diyet zayıflama  |  Devamı»

    Son dönemlerde değişen yaşam koşulları ile birlikte göbek bölgesi yağlanması kalça-basen bölgesi yağlanmasından daha büyük bir sorun haline geldi. Peki göbek yağlanmasına karşı neler yapabileceğinizi biliyor musunuz?

    Suadiye Memorial Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü uzmanlarının verdikleri bilgilere göre; lokal yani bölgesel olarak tabir edilen bu tür yağlanmalar zayıf kadınlarda bile görülüyor. Nedenleri arasında ise yüksek şekerli yiyecek alımının fazla olması, hareketsizlik (oturarak çalışma) ve insülin dengesizliği yer alıyor.

    İnsülin Dengesizliği

    Kandaki şekeri kontrol eden bu hormonun kandaki seviyesi çok önemlidir. İnsülin metabolizması bozulduğu zaman kan şekeri seviyelerinde ve bununla birlikte diğer kan değerlerinde bozulmalar ve özellikle bel-karın bölgesinde yağlanmalar oluşur. Bununla birlikte alınan yüksek karbonhidrat da bu rahatsızlığı tetikler.

    Yağlanmanın Önlenmesinde Kalori Miktarı Mı, İçerik Mi Önemli?

    2007 yılında Diyabet Merkezi’nin yaptığı bir çalışmada her ikisinin de önemli olduğu kanıtlanmıştır.
    Araştırma kapsamında; aynı kaloriye fakat farklı besin öğelerine sahip üç beslenme programı hazırlanmış, 62 yaş civarında ailesinde diyabet geçmişi olan ve vücutlarında insülin direnci gelişmiş 11 obez katılımcıya uygulanmıştır. Bu katılıcımlar 28 gün boyunca 1600 kalorilik ve dört öğüne bölünmüş (öğün başına 400 kal) bir program uygulamışlardır.

    Diyetler;

    1. Yüksek karbonhidrat içeren beslenme programı
    2. Yüksek doymuş yağ beslenme programı
    3. Akdeniz tipi diyet

    Sonuç olarak; kilo ve yağ değişimleri olmamış fakat yüksek karbonhidrat alındığı zaman vücut yağlarının göbek bölgesine doğru biriktiği gözlemlenmiştir. Diğer bir iddia ise; yüksek karbonhidrat ile birlikte alınan tekli doymamış yağların insülin metabolizmasını düzelttiği için göbek bölgesi yağlanmasını yavaşlattığı ve koruduğudur.

    Bu çalışmada tekli doymamış besin kaynağı olarak; avokado, ceviz, zeytinyağı, zeytin, çekirdek ve bitter çikolata kullanılmıştır. Bununla birlikte birçok çalışma tekli doymamış yağların insülin metabolizması üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu savunmaktadır.

    Tekli doymamış yağ asidi (mufa) kaynakları
    • Zeytinyağı, kanola yağı, badem yağı
    • Fındık, fıstık, ceviz
    • Avokado, zeytin

    Kontrol Altında Tutmak İçin: SED

    1. SIKILAŞTIRMA: Vücut kaslarını korumak için sıkılaştırma (kuvvetlendirme) hareketlerinin yapılması.

    2. EGZERSİZ: Yağ yakımı için aerobik egzersiz

    3. DİYET: Kalp sağlığını koruyan doymamış yağların çok, doymuş yağların az olduğu Akdeniz Tipi beslenme programı ve kilo yönetimi için gün başına alınan enerjiden 100 kal/gün kısıtlamak.

    a. Yüksek karbonhidrat yerine daha düzenli dağılmış öğünleri tercih etmek ve karbonhidrat alımında ise karışık karbonhidrat diye tanımlanan esmer tahıl ürünlerinin tüketilebilir.
    b. Salata ve yemeklerde zeytinyağı veya kanola yağı kullanılabilir.
    c. Öğün aralarında fındık veya ceviz tüketilebilir.

    0 yorum:

    İşte gerçek çift olup olmadığınızı anlamanız için size 30 kural okumadan geçmeyin!

    1. Konuşmaya başladığında, aynı fikirde olduğunu kanıtlarcasına neşe içinde cümleyi tamamlayan o oluyorsa ya da aynı şeyi sen de yapıyorsan,

    2. Yemeye çıktığınızda ne yiyeceğini tahmin ediyor ve senin yerine sipariş verebiliyorsa,

    3. Futbol maçlarından sonra hasta olmaması için üzerine kalın bir şeyler giymesini söylemekten kendini alıkoyamıyorsan,

    4. Kalabalık bir grup içinde o senin yanından ayrılmıyor, senin söylediklerini dikkatle dinliyorsa,

    5. Onun zevkleri hakkındaki olumsuz eleştirini bile ona rahatlıkla söyleyebiliyorsan, o da çekinmeden aynısını sana yapabiliyorsa,

    6. Cep telefonuna senin numaranı kendi bulduğu lakabınla kaydettiyse,

    7. Dikkati her daim üzerindeyse, bulunduğun ruh hallerini çok iyi anlıyor, seninle konuşmaya ve seni anlamaya çalışıyorsa,

    8. Arkadaşların, onun hakkında konuşurken çok daha özenli ve dikkatlilerse,

    9. Ona kıyafet seçmek ya da beraber alışverişe çıkmak hoşuna gidiyorsa,

    10. Yalnızken karşılaştığın bir arkadaşın, onu senin yanında göremediği için şaşırıyor ve nerede olduğunu sırıtarak soruyorsa,

    11. Sizin şarkınız çalmaya başladığında, gözlerinin içi gülmeye başlıyor, sana dönüp gülümsüyorsa (hele ki bu, çok romantik bir aşk parçasıysa),

    12. Sana eski kız arkadaşlarından bahsetmeye çekiniyor, gerekli durumlarda konuyu en kısa haliyle özet geçip bunu da utana sıkıla yapıyorsa,

    13. Kazayla birbirinize dokunduğunuzda uzun süre kendinize gelemiyor ve bir domates gibi kızarıyorsanız,

    14. Arkadaş grubundaki erkeklerden seni kıskanıyor ve mümkün olduğunca baş başa buluşmalar ayarlamaya çalışıyorsa,

    15. İkinizin de cümleleri, ‘ben’ yerine ‘biz’ ile başlıyorsa,

    16. Kendini kötü hissettiğin anlarda bir tek onu görmek sana iyi geliyorsa,

    17. Sık sık seni arıyor ve nasıl olduğunu merak ediyorsa,

    18. Sana bir derdini anlatmaktan çekinmiyorsa,

    19. Birbiriniz hakkında, çocukluğunuzda başınızdan geçen üzüntülü veya neşeli olaylar da dahil olmak üzere bir dolu bilgiye sahipseniz,

    20. Arkadaşlarının ‘siz beraber misiniz’ tarzı sorularına, ne ‘evet’ ne de ‘hayır’ diyebiliyor, hemen yüzün kızarıveriyorsa,

    21. Gömleğinin yakasını yamuk gördüğünde bir refleksle düzeltiyor, sonra da seni ‘yanlış’ anlar düşüncesiyle yaptığından utanıyorsan,

    22. Onunla, yemeğini, eşyalarını ve hatta harçlığını paylaşmaktan çekinmiyorsan, o da sana karşı aynı şekilde davranıyorsa,

    23. Süslenip püslenip arkadaşlarınla buluştuğun bir gün, hiç çekinmeden herkesin içinde sana iltifatlar yağdırıyor ve seni şımartıyorsa,

    24. Onun erkek arkadaşlarının sana karşı daha nazik olduklarını, özellikle konuşurken seçtikleri kelimelere ekstra dikkat ettiklerini hissediyorsan,

    25. Kız arkadaşların, onun hakkında kötü bir şey söylememek için çaba sarf ediyorlarsa (ki hatasız kul olmaz, unutma),

    26. Kimsenin bilmediği sırrını tek bilen o ise, o da şimdiye kadar kimselere söylemediği özelini bir tek seninle paylaştıysa,

    27. Birbirinize sık sık, belki de hiç gerçekleşmeyecek en tatlı hayallerinizden bahsediyorsanız,

    28. Ufak tefek anlaşmazlıklarınızı yakın arkadaşına anlattığında o bunu hiç ciddiye almıyor ve nasılsa barışacaksınız gözüyle bakıyorsa,

    29. Arkadaşlarına ondan bahsederken ‘o’ demen yetiyorsa, onlar da bahsedilenin kim olduğunu gayet iyi biliyorlarsa,

    30. Tek başına yapmaktan en keyif aldığın şeylerde artık eski tadı bulamıyor, onunla yaptığın her şey sana daha eğlenceli geliyorsa…

    Sen ve O Gerçekten aşıksınız demektir!

    Gerçek bir çift misiniz?

    Konu Saati  13:26  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    İşte gerçek çift olup olmadığınızı anlamanız için size 30 kural okumadan geçmeyin!

    1. Konuşmaya başladığında, aynı fikirde olduğunu kanıtlarcasına neşe içinde cümleyi tamamlayan o oluyorsa ya da aynı şeyi sen de yapıyorsan,

    2. Yemeye çıktığınızda ne yiyeceğini tahmin ediyor ve senin yerine sipariş verebiliyorsa,

    3. Futbol maçlarından sonra hasta olmaması için üzerine kalın bir şeyler giymesini söylemekten kendini alıkoyamıyorsan,

    4. Kalabalık bir grup içinde o senin yanından ayrılmıyor, senin söylediklerini dikkatle dinliyorsa,

    5. Onun zevkleri hakkındaki olumsuz eleştirini bile ona rahatlıkla söyleyebiliyorsan, o da çekinmeden aynısını sana yapabiliyorsa,

    6. Cep telefonuna senin numaranı kendi bulduğu lakabınla kaydettiyse,

    7. Dikkati her daim üzerindeyse, bulunduğun ruh hallerini çok iyi anlıyor, seninle konuşmaya ve seni anlamaya çalışıyorsa,

    8. Arkadaşların, onun hakkında konuşurken çok daha özenli ve dikkatlilerse,

    9. Ona kıyafet seçmek ya da beraber alışverişe çıkmak hoşuna gidiyorsa,

    10. Yalnızken karşılaştığın bir arkadaşın, onu senin yanında göremediği için şaşırıyor ve nerede olduğunu sırıtarak soruyorsa,

    11. Sizin şarkınız çalmaya başladığında, gözlerinin içi gülmeye başlıyor, sana dönüp gülümsüyorsa (hele ki bu, çok romantik bir aşk parçasıysa),

    12. Sana eski kız arkadaşlarından bahsetmeye çekiniyor, gerekli durumlarda konuyu en kısa haliyle özet geçip bunu da utana sıkıla yapıyorsa,

    13. Kazayla birbirinize dokunduğunuzda uzun süre kendinize gelemiyor ve bir domates gibi kızarıyorsanız,

    14. Arkadaş grubundaki erkeklerden seni kıskanıyor ve mümkün olduğunca baş başa buluşmalar ayarlamaya çalışıyorsa,

    15. İkinizin de cümleleri, ‘ben’ yerine ‘biz’ ile başlıyorsa,

    16. Kendini kötü hissettiğin anlarda bir tek onu görmek sana iyi geliyorsa,

    17. Sık sık seni arıyor ve nasıl olduğunu merak ediyorsa,

    18. Sana bir derdini anlatmaktan çekinmiyorsa,

    19. Birbiriniz hakkında, çocukluğunuzda başınızdan geçen üzüntülü veya neşeli olaylar da dahil olmak üzere bir dolu bilgiye sahipseniz,

    20. Arkadaşlarının ‘siz beraber misiniz’ tarzı sorularına, ne ‘evet’ ne de ‘hayır’ diyebiliyor, hemen yüzün kızarıveriyorsa,

    21. Gömleğinin yakasını yamuk gördüğünde bir refleksle düzeltiyor, sonra da seni ‘yanlış’ anlar düşüncesiyle yaptığından utanıyorsan,

    22. Onunla, yemeğini, eşyalarını ve hatta harçlığını paylaşmaktan çekinmiyorsan, o da sana karşı aynı şekilde davranıyorsa,

    23. Süslenip püslenip arkadaşlarınla buluştuğun bir gün, hiç çekinmeden herkesin içinde sana iltifatlar yağdırıyor ve seni şımartıyorsa,

    24. Onun erkek arkadaşlarının sana karşı daha nazik olduklarını, özellikle konuşurken seçtikleri kelimelere ekstra dikkat ettiklerini hissediyorsan,

    25. Kız arkadaşların, onun hakkında kötü bir şey söylememek için çaba sarf ediyorlarsa (ki hatasız kul olmaz, unutma),

    26. Kimsenin bilmediği sırrını tek bilen o ise, o da şimdiye kadar kimselere söylemediği özelini bir tek seninle paylaştıysa,

    27. Birbirinize sık sık, belki de hiç gerçekleşmeyecek en tatlı hayallerinizden bahsediyorsanız,

    28. Ufak tefek anlaşmazlıklarınızı yakın arkadaşına anlattığında o bunu hiç ciddiye almıyor ve nasılsa barışacaksınız gözüyle bakıyorsa,

    29. Arkadaşlarına ondan bahsederken ‘o’ demen yetiyorsa, onlar da bahsedilenin kim olduğunu gayet iyi biliyorlarsa,

    30. Tek başına yapmaktan en keyif aldığın şeylerde artık eski tadı bulamıyor, onunla yaptığın her şey sana daha eğlenceli geliyorsa…

    Sen ve O Gerçekten aşıksınız demektir!

    0 yorum:

    Aşk ve evlilik uzmanları, ilişkinin çıkmaz bir yola girmesine eşlerin yalnız vakit geçirmeleri, sorunlarını konuşmamaları, karşılıklı suçlamalar, cinsel mutsuzluk ve karamsarlık gibi problemlerin neden olduğunu belirtiyor. Bu tür durumlarda yapılacaklar için de uzmanlar ilişkiyi kurtarmak için bir dizi öneride bulunuyor.

    Güzel bir duygusal ilişki yaşarken, aşk hayatında her şey yolunda giderken bir anda ortaya çıkan iletişim kopuklukları, karşılıklı suçlamalar, kavgalar ve kısa bir süre öncesine kadar güneşli bir yolda ilerleyen ilişkinin karanlık bir çıkmaz sokağa girmesi… Sebepler bazen gözümüzün önündedir, bazen de onları fark etmeyiz bile. İşte bu etkenlerden bazıları…

    Çocuk sahibi olmak

    Bir çiftin hayatındaki en güzel olaylardan biri, aynı zamanda şaşırtıcı bir biçimde ikili ilişkinin katili de olabiliyor. Tabii iki tarafın da bilinçaltında yatan “Artık aramızda çocuk da var, benden ayrılması çok zor” düşüncesinin getirdiği bir rahatlık ve kaybetme korkusunun azalması durumu da söz konusu…

    Aile olmanın ikili ilişki üzerindeki negatif etkilerini en aza indirgemek için acilen yapılması gereken şey ise karı-kocanın çocukları yanlarında olmadan, yalnız vakit geçirmeleri, yaşadıkları sorunlar hakkında konuşmaları ve sıkıntılarını paylaşarak hafifletmeleri…

    Arada sırada da olsa aile olma duygusundan sıyrılıp sevgili olma duygusunun geri gelmesini sağlamak, bu noktada ilişkiyi kurtarabilir.

    Radikal değişimler önemli

    Başka bir şehre ya da ülkeye taşınmak, aileden birini kaybetmek, iş değişikliği gibi zor ve sarsıcı olaylar, duygusal ilişkiyi de tehdit edebiliyor. Bir tarafın psikolojisinin bozulması, derin bir bunalıma girmesi, karamsarlığa kapılması, kendine bir türlü yeni bir hayat kuramaması gibi sebepler, öteki tarafla olan iletişimi de olumsuz yönde etkiliyor.

    Suçlamalar, araya örülen sessizlik duvarları, sekteye uğrayan cinsel yaşam ve bireysel krizler arasında kaynayıp giden aşk duygusu, yaşanan radikal değişiklikler, ilişkinin çıkmaza girmesine neden oluyor. Anlayışlı davranmak, sabırlı olmak, ilişkide düğümü keskin bir bıçakla değil, yavaş yavaş çözmek, bu dönemin olabildiğince kolay ve hasarsız atlatılmasını sağlıyor.

    Kadının erkekten fazla para kazanması

    Emin olun ki bu, en modern çift için bile çok ciddi bir sorun. Kadınların çalışması toplumumuzda eskiye oranla artık çok daha doğal karşılanıyor ama “evin direğinin” kadın olması asla…

    Erkeğin aslında kendisinde olması gereken maddi üstünlüğü birlikte olduğu kadına kaptırdığını düşünmesinden kaynaklanan aşağılanmışlık duygusu, kadının bilinçsizce de olsa para vasıtasıyla birlikte olduğu erkek üzerinde iktidar kurma hakkına sahip olduğu gibi bir yanılgıya kapılması, çevrenin ve iki tarafın ailelerinin tepkisi, yavaş yavaş aşkı tüketmeye başlıyor. Üstelik bu kez, kariyer yolunda emin adımlarla ilerleyen ve hak ettiği maddi olanaklara sahip olan kadın için karar vermek oldukça güç…

    Erkeğini mi terk etmeli, yoksa mesleğini mi? Hangisinden fedakârlık ederse etsin, bunalıma gireceği ve kendisine güvenini yitireceği kesin. O yüzden sorunu çözmenin tek yolu, erkeğin bakış açısını değiştirmeye, en azından yaşadığı durumu kabullenmesini sağlamaya çalışmak…

    İlişkiyi kurtarma önerileri

    Konu Saati  13:25  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    Aşk ve evlilik uzmanları, ilişkinin çıkmaz bir yola girmesine eşlerin yalnız vakit geçirmeleri, sorunlarını konuşmamaları, karşılıklı suçlamalar, cinsel mutsuzluk ve karamsarlık gibi problemlerin neden olduğunu belirtiyor. Bu tür durumlarda yapılacaklar için de uzmanlar ilişkiyi kurtarmak için bir dizi öneride bulunuyor.

    Güzel bir duygusal ilişki yaşarken, aşk hayatında her şey yolunda giderken bir anda ortaya çıkan iletişim kopuklukları, karşılıklı suçlamalar, kavgalar ve kısa bir süre öncesine kadar güneşli bir yolda ilerleyen ilişkinin karanlık bir çıkmaz sokağa girmesi… Sebepler bazen gözümüzün önündedir, bazen de onları fark etmeyiz bile. İşte bu etkenlerden bazıları…

    Çocuk sahibi olmak

    Bir çiftin hayatındaki en güzel olaylardan biri, aynı zamanda şaşırtıcı bir biçimde ikili ilişkinin katili de olabiliyor. Tabii iki tarafın da bilinçaltında yatan “Artık aramızda çocuk da var, benden ayrılması çok zor” düşüncesinin getirdiği bir rahatlık ve kaybetme korkusunun azalması durumu da söz konusu…

    Aile olmanın ikili ilişki üzerindeki negatif etkilerini en aza indirgemek için acilen yapılması gereken şey ise karı-kocanın çocukları yanlarında olmadan, yalnız vakit geçirmeleri, yaşadıkları sorunlar hakkında konuşmaları ve sıkıntılarını paylaşarak hafifletmeleri…

    Arada sırada da olsa aile olma duygusundan sıyrılıp sevgili olma duygusunun geri gelmesini sağlamak, bu noktada ilişkiyi kurtarabilir.

    Radikal değişimler önemli

    Başka bir şehre ya da ülkeye taşınmak, aileden birini kaybetmek, iş değişikliği gibi zor ve sarsıcı olaylar, duygusal ilişkiyi de tehdit edebiliyor. Bir tarafın psikolojisinin bozulması, derin bir bunalıma girmesi, karamsarlığa kapılması, kendine bir türlü yeni bir hayat kuramaması gibi sebepler, öteki tarafla olan iletişimi de olumsuz yönde etkiliyor.

    Suçlamalar, araya örülen sessizlik duvarları, sekteye uğrayan cinsel yaşam ve bireysel krizler arasında kaynayıp giden aşk duygusu, yaşanan radikal değişiklikler, ilişkinin çıkmaza girmesine neden oluyor. Anlayışlı davranmak, sabırlı olmak, ilişkide düğümü keskin bir bıçakla değil, yavaş yavaş çözmek, bu dönemin olabildiğince kolay ve hasarsız atlatılmasını sağlıyor.

    Kadının erkekten fazla para kazanması

    Emin olun ki bu, en modern çift için bile çok ciddi bir sorun. Kadınların çalışması toplumumuzda eskiye oranla artık çok daha doğal karşılanıyor ama “evin direğinin” kadın olması asla…

    Erkeğin aslında kendisinde olması gereken maddi üstünlüğü birlikte olduğu kadına kaptırdığını düşünmesinden kaynaklanan aşağılanmışlık duygusu, kadının bilinçsizce de olsa para vasıtasıyla birlikte olduğu erkek üzerinde iktidar kurma hakkına sahip olduğu gibi bir yanılgıya kapılması, çevrenin ve iki tarafın ailelerinin tepkisi, yavaş yavaş aşkı tüketmeye başlıyor. Üstelik bu kez, kariyer yolunda emin adımlarla ilerleyen ve hak ettiği maddi olanaklara sahip olan kadın için karar vermek oldukça güç…

    Erkeğini mi terk etmeli, yoksa mesleğini mi? Hangisinden fedakârlık ederse etsin, bunalıma gireceği ve kendisine güvenini yitireceği kesin. O yüzden sorunu çözmenin tek yolu, erkeğin bakış açısını değiştirmeye, en azından yaşadığı durumu kabullenmesini sağlamaya çalışmak…

    0 yorum:

    Her 5 kişiden birini etkileyen kalp ritim bozukluğu, anne karnında bile ortaya çıkabilen ve kontrol altına alınmazsa ölümcül sonuçlar doğuran bir hastalık...

    Toplumun yüzde 20'sini ve ortalama her 5 kişiden birini etkileyen ritim bozukluğu, anne karnında bile ortaya çıkabilen ve kontrol altına alınması gereken önemli bir sağlık sorunudur. Ritim bozukluklarının hayatı tehdit edici boyutlara gelmemesi için doğru tanı ve düzenli takip şarttır. Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Kani Gemici, "Ritim bozukluğu, herhangi bir belirti vermeden de ortaya çıkabilir ve yaşam boyu devam edebilir. Bu nedenle aritminin erken evrede tanınması ve ileri boyutlara ulaşarak kalp sağlığını tehdit etmemesi için çocukluk döneminde yapılacak sağlık kontrollerinin önemi büyüktür.

    Bu nedenle bebeklere doğar doğmaz ya da çocuklara anaokulu döneminde EKG ve EKO gibi tetkikler yaptırarak, olası bir doğumsal kalp sorunu ortaya çıkarılabilir ve erken dönemde kontrol altına alınabilir" dedi.

    "Kalp hastalıklarına yol açabilecek bütün riskler, aritmi için de bir risktir" diyen Doç. Dr. Kani Gemici, "Göbek ve bel çevresindeki yağlanma, hipertansiyon, obezite, koroner damar sorunları aritminin en sık nedenlerindendir. Bel çevresinin erkeklerde 102, kadınlarda 88 santimetreyi geçmesi, kalp hastalıklarını ve aritmileri tetikleyici önemli bir risk oluşturur. Hipertansiyon en sık aritmi nedenlerinden biridir. Bunun yanında koroner kalp hastalıkları, kolesterol ve şeker yüksekliği de ritim bozukluğu gibi önemli kalp hastalıklarına yol açabildiği için; bu risklerin ortadan kaldırılması, ritim bozukluğu sorununu da ortadan kaldıracaktır" diye konuştu.

    Yaşam Şekli Ritim Bozukluğunu Etkiler

    - Kişinin yaşam biçimi, kalp ritmi üzerinde etkilidir. Beslenme alışkanlıkları, uyku düzeni, aktif ya da hareketsiz yaşam gibi etkenler, ritim bozukluğunu tetikleyebilir.

    - Enerji içeceklerinin tüketimi, çok şiddetli ritim bozukluklarına neden olabilir. Ancak bu geçici bir durumdur.

    - Elektrolit dengesizliği durumları; kandaki sodyum, potasyum ve magnezyum gibi elementlerin düzeylerinin bozulmasından kaynaklanmakta ve ritim bozukluğuna neden olmaktadır. Elektrolit dengesi sağlandığında ritim bozukluğu sorunu da ortadan kalkacaktır.

    - Tüm çocuklarımızın ilkokul döneminden başlayarak bir spor dalına yönlendirilmesi, sağlıklı yaşam için çok önemlidir. İleri yaşta spora başlayacak olanların ise kendisine ve yaşına uygun olan bir dalı seçerek günde bir saat spor yapması, kalp ritminin düzenlenmesi bakımından çok önemlidir. Özellikle yürüyüş ve yüzme, aritmi için en iyi sporlardandır.

    Kalbiniz Hayatın Ritmini Yakalayamıyorsa...

    Konu Saati  13:25  |  in  sağlıklı yaşam  |  Devamı»

    Her 5 kişiden birini etkileyen kalp ritim bozukluğu, anne karnında bile ortaya çıkabilen ve kontrol altına alınmazsa ölümcül sonuçlar doğuran bir hastalık...

    Toplumun yüzde 20'sini ve ortalama her 5 kişiden birini etkileyen ritim bozukluğu, anne karnında bile ortaya çıkabilen ve kontrol altına alınması gereken önemli bir sağlık sorunudur. Ritim bozukluklarının hayatı tehdit edici boyutlara gelmemesi için doğru tanı ve düzenli takip şarttır. Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Kani Gemici, "Ritim bozukluğu, herhangi bir belirti vermeden de ortaya çıkabilir ve yaşam boyu devam edebilir. Bu nedenle aritminin erken evrede tanınması ve ileri boyutlara ulaşarak kalp sağlığını tehdit etmemesi için çocukluk döneminde yapılacak sağlık kontrollerinin önemi büyüktür.

    Bu nedenle bebeklere doğar doğmaz ya da çocuklara anaokulu döneminde EKG ve EKO gibi tetkikler yaptırarak, olası bir doğumsal kalp sorunu ortaya çıkarılabilir ve erken dönemde kontrol altına alınabilir" dedi.

    "Kalp hastalıklarına yol açabilecek bütün riskler, aritmi için de bir risktir" diyen Doç. Dr. Kani Gemici, "Göbek ve bel çevresindeki yağlanma, hipertansiyon, obezite, koroner damar sorunları aritminin en sık nedenlerindendir. Bel çevresinin erkeklerde 102, kadınlarda 88 santimetreyi geçmesi, kalp hastalıklarını ve aritmileri tetikleyici önemli bir risk oluşturur. Hipertansiyon en sık aritmi nedenlerinden biridir. Bunun yanında koroner kalp hastalıkları, kolesterol ve şeker yüksekliği de ritim bozukluğu gibi önemli kalp hastalıklarına yol açabildiği için; bu risklerin ortadan kaldırılması, ritim bozukluğu sorununu da ortadan kaldıracaktır" diye konuştu.

    Yaşam Şekli Ritim Bozukluğunu Etkiler

    - Kişinin yaşam biçimi, kalp ritmi üzerinde etkilidir. Beslenme alışkanlıkları, uyku düzeni, aktif ya da hareketsiz yaşam gibi etkenler, ritim bozukluğunu tetikleyebilir.

    - Enerji içeceklerinin tüketimi, çok şiddetli ritim bozukluklarına neden olabilir. Ancak bu geçici bir durumdur.

    - Elektrolit dengesizliği durumları; kandaki sodyum, potasyum ve magnezyum gibi elementlerin düzeylerinin bozulmasından kaynaklanmakta ve ritim bozukluğuna neden olmaktadır. Elektrolit dengesi sağlandığında ritim bozukluğu sorunu da ortadan kalkacaktır.

    - Tüm çocuklarımızın ilkokul döneminden başlayarak bir spor dalına yönlendirilmesi, sağlıklı yaşam için çok önemlidir. İleri yaşta spora başlayacak olanların ise kendisine ve yaşına uygun olan bir dalı seçerek günde bir saat spor yapması, kalp ritminin düzenlenmesi bakımından çok önemlidir. Özellikle yürüyüş ve yüzme, aritmi için en iyi sporlardandır.

    0 yorum:

    Kimi zaman güneş, kimi zaman hormonlar nedeniyle birçok etken cildimizi tehdit ediyor ve leke oluşumuna sebep oluyor. Hepsinin oluşum nedenleri birbirinden farklı ancak, bilinçli koruma ve doğru tedavi yöntemiyle bütün bunlarla savaşmak mümkün.

    Çiller, güneş lekeleri (lentigo), hamilelik lekeleri (melasma), bazı iyi huylu cilt benleri, melanom... Bu lekeler, hem görüntü açısından sorunlara neden oluyor hem de sağlık açısından risk oluşturabiliyor. Neolife Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Hasibe Müzeyyen Özkılıç, lekelerden korunmak için ilk şartın kesinlikle güneşten korunmanın olduğunu önemle hatırlatıyor. Özkılıç, uygun bir güneş koruma ürünü kullanılmadığı takdirde lekeleri gidermek amacıyla yapılacak diğer tüm çabaların iyi sonuç veremeyeceğini ve ciltteki lekelerin tümünün tamamen tedavi edilemeyeceğini belirtiyor.

    Cilt renginden daha koyu lekelerin soldurma veya soyma şeklinde tedavi olabileceğini aktaran Hasibe Müzeyyen Özkılıç, deriden açık renkli bir lekede ise yeniden renklendirme için lokal veya sistemik tedavinin düzenlendiğini ifade ediyor. Aktinik keratoz olarak adlandırılan kronik güneş hasarında ilaç ya da elektrokoterizasyon tedavisi tercih ediliyor.
    Genetik ya da güneşle birlikte artan çillenmede ise güneşten korunma ve kötü huylu olabilme olasılığına karşı lekenin takibi öneriliyor.

    Tedaviye karşı oldukça dirençli olan pigment birikimlerinde tedavi süresinin uzun sürdüğüne dikkat çeken Özkılıç, son yıllarda tedavide lazerin kullanıldığını ancak sonuçların her zaman istenilen ve hayal edilen ölçüde yüz güldürücü olmadığını söylüyor. Örneğin, halk arasında şarap lekesi olarak bilinen ve yüzün büyük bölümünü kaplayan oluşumlarda lazer tedavisinin umut vaad etmekle birlikte yine de lekelerin tamamen iyileşmesinin söz konusu olmadığını belirtiyor.

    Tedavi planlamasında lekenin türü kadar, mevsim de önemli. Leke soldurmada kullanılan ilaçlar güneş ışığına karşı duyarlı olduğundan tedavi, lokal alerjiler nedeniyle güneşin en az olduğu mevsimde planlanıyor. Beyaz lekelerin renklendirmesinde ise aksine, güneş ışığına ihtiyaç duyuluyor. Açık renk lekelerde tedavinin en uygun olduğu mevsim, ışının çok kuvvetli olmadığı ama yeterince dik geldiği bahar ayları. Tedavinin etkinliği açısından koyu lekelerin tedavisi kış aylarında, açık renkli olanların ise ilkbahar ve sonbaharda yapılıyor.

    Cilt Lekeleriyle Savaşmak Mümkün

    Konu Saati  13:24  |  in  cilt bakımı  |  Devamı»

    Kimi zaman güneş, kimi zaman hormonlar nedeniyle birçok etken cildimizi tehdit ediyor ve leke oluşumuna sebep oluyor. Hepsinin oluşum nedenleri birbirinden farklı ancak, bilinçli koruma ve doğru tedavi yöntemiyle bütün bunlarla savaşmak mümkün.

    Çiller, güneş lekeleri (lentigo), hamilelik lekeleri (melasma), bazı iyi huylu cilt benleri, melanom... Bu lekeler, hem görüntü açısından sorunlara neden oluyor hem de sağlık açısından risk oluşturabiliyor. Neolife Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Hasibe Müzeyyen Özkılıç, lekelerden korunmak için ilk şartın kesinlikle güneşten korunmanın olduğunu önemle hatırlatıyor. Özkılıç, uygun bir güneş koruma ürünü kullanılmadığı takdirde lekeleri gidermek amacıyla yapılacak diğer tüm çabaların iyi sonuç veremeyeceğini ve ciltteki lekelerin tümünün tamamen tedavi edilemeyeceğini belirtiyor.

    Cilt renginden daha koyu lekelerin soldurma veya soyma şeklinde tedavi olabileceğini aktaran Hasibe Müzeyyen Özkılıç, deriden açık renkli bir lekede ise yeniden renklendirme için lokal veya sistemik tedavinin düzenlendiğini ifade ediyor. Aktinik keratoz olarak adlandırılan kronik güneş hasarında ilaç ya da elektrokoterizasyon tedavisi tercih ediliyor.
    Genetik ya da güneşle birlikte artan çillenmede ise güneşten korunma ve kötü huylu olabilme olasılığına karşı lekenin takibi öneriliyor.

    Tedaviye karşı oldukça dirençli olan pigment birikimlerinde tedavi süresinin uzun sürdüğüne dikkat çeken Özkılıç, son yıllarda tedavide lazerin kullanıldığını ancak sonuçların her zaman istenilen ve hayal edilen ölçüde yüz güldürücü olmadığını söylüyor. Örneğin, halk arasında şarap lekesi olarak bilinen ve yüzün büyük bölümünü kaplayan oluşumlarda lazer tedavisinin umut vaad etmekle birlikte yine de lekelerin tamamen iyileşmesinin söz konusu olmadığını belirtiyor.

    Tedavi planlamasında lekenin türü kadar, mevsim de önemli. Leke soldurmada kullanılan ilaçlar güneş ışığına karşı duyarlı olduğundan tedavi, lokal alerjiler nedeniyle güneşin en az olduğu mevsimde planlanıyor. Beyaz lekelerin renklendirmesinde ise aksine, güneş ışığına ihtiyaç duyuluyor. Açık renk lekelerde tedavinin en uygun olduğu mevsim, ışının çok kuvvetli olmadığı ama yeterince dik geldiği bahar ayları. Tedavinin etkinliği açısından koyu lekelerin tedavisi kış aylarında, açık renkli olanların ise ilkbahar ve sonbaharda yapılıyor.

    0 yorum:

    26 Kasım 2012 Pazartesi

    Pırasa Böreği
    Beşemal Soslu Pırasa Böreği
    Beşamel Soslu Pırasalı Börek
    Beşamel Soslu Pırasa Böreği,Beşamel Soslu Pırasalı Börek, Pırasa Böreği,Pırasa Böreği Tarifi, Pırasa Böreği Nasıl Yapılır, Pırasalı Börek Tarifi,Pırasa Böreği Yapılışı
    Kış mevsiminin en çok tüketilen yiyeceği pırasa, yemeği dışında böreği de yapılan bir sebze.. Üstelik pırasa böreği, gerçekten de enfes bir tada sahip. Bu gün sizlere, beşamel soslu pırasa böreği tarifi vermek istiyoruz..

    Beşamel Soslu Pırasalı Börek Yapımı İçin Gerekli Malzemeler ;
    *3 Adet Yufka,
    * 2 Su Bardağı Süt,
    * 2 Çorba Kaşığı Un,
    * 2 Çorba Kaşığı Margarin,
    * 1 Kase Rendelenmiş Kaşar Peyniri,
    * 1/2 kg Pırasa,
    *2 Adet Yumurta,
    *1 Demet Maydanoz,
    * 1 Çay Fincanı Sıvıyağ,
    * 1 Çay Kaşığı Tuz,
    * 1 Çay Kaşığı Karabiber
    Beşamel Soslu Pırasa Böreği,Beşamel Soslu Pırasalı Börek,Pırasa Böreği,Pırasa Böreği Tarifi, Pırasa Böreği Nasıl Yapılır,Pırasalı Börek Tarifi,Pırasa Böreği Yapılışı
    Öncelikle pırasaları ayıklayıp yıkayın. Pırasının ebatına göre, pırasayı boyuna 2 veya 4 parçaya bölün. 1 cm olacak şekilde doğrayın. Tavada sıvı yağı ısıtıp, puarasaları içine atın.  Pırasalar yumuşayıncaya kadar kavurun. Pırasaları ocaktan aldıktan sonra içine, yumurta, ince doğranmış maydonuz, tuz ve karabiber ilave edip karıştırın. 3 yufkayı üst üste serip, enine ve boyuna keserek 4 eşit parça elde edin. her parçanın kenarına, hazırladığız harçtan koyup,  rulo şeklinde sarın. Sonra da çevirerek gül şeklini verin. Böreklerei yağlamış olduğunzu tepsiye dizin.. Hemen beşemal sosu hazırlamaya başlayın.
    Pırasalı Börek İçin Beşemal Sos Tarifi
    Küçük bir tavanın içinde margarini eritin. Unu da ilave ederek, hafif sararıncaya kadar kavurun. Sütü azar azar ve sürekli karıştırarak tavaya dökün. Koyulaşıncaya dek sosu pişirip, altını kapatın. Böreklerin üzerine pişirdiğiniz beşemal sosunu gezdirin. Önceden ısıtmış olduğunuz 170 derecedeki fırında, üzeri kızarıncaya kadar pişirin.. Dilerseniz sıcak,dilerseniz ılık olarak servis edin..
    Beşamel Soslu Pırasa Böreği,Beşamel Soslu Pırasalı Börek,Pırasa Böreği,Pırasa Böreği Tarifi, Pırasa Böreği Nasıl Yapılır,Pırasalı Börek Tarifi,Pırasa Böreği Yapılışı

    BEŞEMAL SOSLU PIRASALI BÖREK

    Konu Saati  05:24  |  in  Pırasalı Börek Tarifi  |  Devamı»

    Pırasa Böreği
    Beşemal Soslu Pırasa Böreği
    Beşamel Soslu Pırasalı Börek
    Beşamel Soslu Pırasa Böreği,Beşamel Soslu Pırasalı Börek, Pırasa Böreği,Pırasa Böreği Tarifi, Pırasa Böreği Nasıl Yapılır, Pırasalı Börek Tarifi,Pırasa Böreği Yapılışı
    Kış mevsiminin en çok tüketilen yiyeceği pırasa, yemeği dışında böreği de yapılan bir sebze.. Üstelik pırasa böreği, gerçekten de enfes bir tada sahip. Bu gün sizlere, beşamel soslu pırasa böreği tarifi vermek istiyoruz..

    Beşamel Soslu Pırasalı Börek Yapımı İçin Gerekli Malzemeler ;
    *3 Adet Yufka,
    * 2 Su Bardağı Süt,
    * 2 Çorba Kaşığı Un,
    * 2 Çorba Kaşığı Margarin,
    * 1 Kase Rendelenmiş Kaşar Peyniri,
    * 1/2 kg Pırasa,
    *2 Adet Yumurta,
    *1 Demet Maydanoz,
    * 1 Çay Fincanı Sıvıyağ,
    * 1 Çay Kaşığı Tuz,
    * 1 Çay Kaşığı Karabiber
    Beşamel Soslu Pırasa Böreği,Beşamel Soslu Pırasalı Börek,Pırasa Böreği,Pırasa Böreği Tarifi, Pırasa Böreği Nasıl Yapılır,Pırasalı Börek Tarifi,Pırasa Böreği Yapılışı
    Öncelikle pırasaları ayıklayıp yıkayın. Pırasının ebatına göre, pırasayı boyuna 2 veya 4 parçaya bölün. 1 cm olacak şekilde doğrayın. Tavada sıvı yağı ısıtıp, puarasaları içine atın.  Pırasalar yumuşayıncaya kadar kavurun. Pırasaları ocaktan aldıktan sonra içine, yumurta, ince doğranmış maydonuz, tuz ve karabiber ilave edip karıştırın. 3 yufkayı üst üste serip, enine ve boyuna keserek 4 eşit parça elde edin. her parçanın kenarına, hazırladığız harçtan koyup,  rulo şeklinde sarın. Sonra da çevirerek gül şeklini verin. Böreklerei yağlamış olduğunzu tepsiye dizin.. Hemen beşemal sosu hazırlamaya başlayın.
    Pırasalı Börek İçin Beşemal Sos Tarifi
    Küçük bir tavanın içinde margarini eritin. Unu da ilave ederek, hafif sararıncaya kadar kavurun. Sütü azar azar ve sürekli karıştırarak tavaya dökün. Koyulaşıncaya dek sosu pişirip, altını kapatın. Böreklerin üzerine pişirdiğiniz beşemal sosunu gezdirin. Önceden ısıtmış olduğunuz 170 derecedeki fırında, üzeri kızarıncaya kadar pişirin.. Dilerseniz sıcak,dilerseniz ılık olarak servis edin..
    Beşamel Soslu Pırasa Böreği,Beşamel Soslu Pırasalı Börek,Pırasa Böreği,Pırasa Böreği Tarifi, Pırasa Böreği Nasıl Yapılır,Pırasalı Börek Tarifi,Pırasa Böreği Yapılışı

    0 yorum:

    25 Kasım 2012 Pazar

    Moskovanın Şifresi Temel Filmi Oyuncuları
    Moskovanın Şifresi Temel Filmi
    Moskovanın Şifresi Temel Filmi
    Moskovanın Şifresi,Moskovanın Şifresi Temel,Moskovanın Şifresi temel Filmi,Moskovanın Şifresi Temel Oyuncuları,Moskovanın Şifresi temel Konusu
    Sümelanın Şifresi Temel ile büyük beğeni toplayan film yapımcıları, Moskovanın Şifresi Temel adıyla ikinci filmi vizyona getirdi. 23 Kasım 2012 tarihinde vizyona giren Moskovanın Şifresi temel Filmi ile ilgili bilgiler paylaşmak istedik sizlerle..

    Moskovanın Şifresi,Moskovanın Şifresi Temel,Moskovanın Şifresi temel Filmi,Moskovanın Şifresi Temel Oyuncuları
    Çekimlerini ilk kısmı Rusyada yapılan Moskovanın Şifresi Temel filminde, Rusyadan  Trabzona uzanan komik bir macera anlatılıyor. Bol maceralı ve kahkahalı bir film..
    Moskovanın Şifresi Temel Oyuncuları,Moskovanın Şifresi Temel Oyuncu Kadrosu
    Altan Erkekli (Necati), Alper Kul (Temel), Ruhi Sarı (Turgay), Aslıhan Güner (Zuhal), Salih Kalyon (İmam Necati), Ayşegül Günay (Şehriye), İsmail Hakkı Ürün (Abromoviç), Çetin Altay (Sinan), Necip Memili (Ali Kemal), Emin Albayrak (Başkomiser), Anastasiya Pavelyeva (Anastasya), Duygu Şen (Filiz), İsrafil Köse (Cemil), Seymen Aydın (Bekir), M. Ceyhun Gen (Şoför Selim), Erdem Baş (Davut), Dilşah Demir (Songül), Barış Sezer (Sergei), Sinan Bengier (Diyanet Görevlisi)..Gördüğünüz gibi kadro oldukça geniş..
    Moskovanın Şifresi temel Konusu
    İlk film olam Sümelanın Şifresi Temel de Temel şifreyi çözdüğünü, bolmiktarda altın ve sevdiği kıza kavuştuğunu zannetmişti.. Tabi, durum aslında hiç de öyle değil..Altınların sahibi belalı mafya Korkunç İvan altınların Temelin eline geçmesi ile çılgına dönmüş ve Temelin öldürülmesi ile ilgili olarak adamlarını görevlendirmiştir. Bundan sonra da, yanlışlılar komedisi başlamaktadır.. Eğlenmek ve bol miktarda gülmek isteyen okurlarımıza şimdiden iyi seyirler dileriz..
    Moskovanın Şifresi,Moskovanın Şifresi Temel,Moskovanın Şifresi temel Filmi,Moskovanın Şifresi Temel Oyuncuları,Moskovanın Şifresi temel Konusu

    MOSKOVANIN ŞİFRESİ TEMEL FİLMİ

    Konu Saati  05:52  |  in  Moskovanın Şifresi Temel Oyuncuları  |  Devamı»

    Moskovanın Şifresi Temel Filmi Oyuncuları
    Moskovanın Şifresi Temel Filmi
    Moskovanın Şifresi Temel Filmi
    Moskovanın Şifresi,Moskovanın Şifresi Temel,Moskovanın Şifresi temel Filmi,Moskovanın Şifresi Temel Oyuncuları,Moskovanın Şifresi temel Konusu
    Sümelanın Şifresi Temel ile büyük beğeni toplayan film yapımcıları, Moskovanın Şifresi Temel adıyla ikinci filmi vizyona getirdi. 23 Kasım 2012 tarihinde vizyona giren Moskovanın Şifresi temel Filmi ile ilgili bilgiler paylaşmak istedik sizlerle..

    Moskovanın Şifresi,Moskovanın Şifresi Temel,Moskovanın Şifresi temel Filmi,Moskovanın Şifresi Temel Oyuncuları
    Çekimlerini ilk kısmı Rusyada yapılan Moskovanın Şifresi Temel filminde, Rusyadan  Trabzona uzanan komik bir macera anlatılıyor. Bol maceralı ve kahkahalı bir film..
    Moskovanın Şifresi Temel Oyuncuları,Moskovanın Şifresi Temel Oyuncu Kadrosu
    Altan Erkekli (Necati), Alper Kul (Temel), Ruhi Sarı (Turgay), Aslıhan Güner (Zuhal), Salih Kalyon (İmam Necati), Ayşegül Günay (Şehriye), İsmail Hakkı Ürün (Abromoviç), Çetin Altay (Sinan), Necip Memili (Ali Kemal), Emin Albayrak (Başkomiser), Anastasiya Pavelyeva (Anastasya), Duygu Şen (Filiz), İsrafil Köse (Cemil), Seymen Aydın (Bekir), M. Ceyhun Gen (Şoför Selim), Erdem Baş (Davut), Dilşah Demir (Songül), Barış Sezer (Sergei), Sinan Bengier (Diyanet Görevlisi)..Gördüğünüz gibi kadro oldukça geniş..
    Moskovanın Şifresi temel Konusu
    İlk film olam Sümelanın Şifresi Temel de Temel şifreyi çözdüğünü, bolmiktarda altın ve sevdiği kıza kavuştuğunu zannetmişti.. Tabi, durum aslında hiç de öyle değil..Altınların sahibi belalı mafya Korkunç İvan altınların Temelin eline geçmesi ile çılgına dönmüş ve Temelin öldürülmesi ile ilgili olarak adamlarını görevlendirmiştir. Bundan sonra da, yanlışlılar komedisi başlamaktadır.. Eğlenmek ve bol miktarda gülmek isteyen okurlarımıza şimdiden iyi seyirler dileriz..
    Moskovanın Şifresi,Moskovanın Şifresi Temel,Moskovanın Şifresi temel Filmi,Moskovanın Şifresi Temel Oyuncuları,Moskovanın Şifresi temel Konusu

    0 yorum:

    24 Kasım 2012 Cumartesi

    Kaymakla Yapılan Cilt Maskeleri
    Kaymak Maskesi
    Kaymakla Cilt Bakımı
    Kaymakla Yapılan Cilt Bakımı,Kaymakla Cilt Bakımı,Kaymakla Yapılan Cilt Maskeleri,Kaymak Maskesi,Kaymak Maskesi Nasıl Yapılır
    Eğer cildiniz kurumuş, gençliğini ve parlaklığını kaybetmiş ise, sizler için harika ve ciltte mucizeler yaratan kaymak maskesi tarifi vermek istiyoruz.
    20 li yaşlardan itibaren cildinize iyi bir bakım yaparak, cildinizin genç kalmasını sağlayabilirsiniz. Özellikle de kuru bir cildiniz var ise, kaymakla cilt bakımı
    yapmak, cildinizin erken kırışmasını önleyeceği gibi, hem cildinizin genç kalması hem de parlak görünmesi açısından oldukça faydalıdır.Kaymak maskesi sadece kuru ciltler için değil yağlı ciltler için de oldukça faydalıdır. Gelelim Kaymak maskesi nasıl yapılır konusuna..
    Kaymakla Yapılan Cilt Bakımı,Kaymakla Cilt Bakımı,Kaymakla Yapılan Cilt Maskeleri,Kaymak Maskesi,Kaymak Maskesi Nasıl Yapılır

    Eğer cildiniz yağlı ise ; Kaymak, un, ve bal eşit miktarda karıştırılarak bir maske hazırlanır.. Elde ettiğiniz maskeyi cildinize uygulayarak 20 dak. bekletin. Bol ılık su ile yıkayın.. Bu maskeyi 1 hafta boyunca her gün uygulayın. Hem cildinizin nem dengesini sağlamış olursunuz, hem de harika bir cilde sahip olursunuz..
    Eğer cildiniz kuru ise ; Kaymak ve salatalık suyunu karıştırıp, elde ettiğiniz maskeyi cildinize uygulayın. 20 dak. bekledikten sonra, bol ılık su ile cildinizi temizleyin. Bu işlemi haftada 1 defa uygulayın.
    Eğer siyah nokta probleminiz var ise ; 2 çorba kaşığı ıhlamur suyu ve kaymağı karıştırıp, siyah nokta olan bölgelere düzenli olarak maske şeklinde uygularsanız, bir süre sonra, siyah noktalardan tamamen kurtulabilirsiniz..
    Kaymakla Yapılan Cilt Bakımı,Kaymakla Cilt Bakımı,Kaymakla Yapılan Cilt Maskeleri,Kaymak Maskesi,Kaymak Maskesi Nasıl Yapılır

    KAYMAKLA CİLT BAKIMI

    Konu Saati  04:03  |  in  Kaymakla Yapılan Cilt Maskeleri  |  Devamı»

    Kaymakla Yapılan Cilt Maskeleri
    Kaymak Maskesi
    Kaymakla Cilt Bakımı
    Kaymakla Yapılan Cilt Bakımı,Kaymakla Cilt Bakımı,Kaymakla Yapılan Cilt Maskeleri,Kaymak Maskesi,Kaymak Maskesi Nasıl Yapılır
    Eğer cildiniz kurumuş, gençliğini ve parlaklığını kaybetmiş ise, sizler için harika ve ciltte mucizeler yaratan kaymak maskesi tarifi vermek istiyoruz.
    20 li yaşlardan itibaren cildinize iyi bir bakım yaparak, cildinizin genç kalmasını sağlayabilirsiniz. Özellikle de kuru bir cildiniz var ise, kaymakla cilt bakımı
    yapmak, cildinizin erken kırışmasını önleyeceği gibi, hem cildinizin genç kalması hem de parlak görünmesi açısından oldukça faydalıdır.Kaymak maskesi sadece kuru ciltler için değil yağlı ciltler için de oldukça faydalıdır. Gelelim Kaymak maskesi nasıl yapılır konusuna..
    Kaymakla Yapılan Cilt Bakımı,Kaymakla Cilt Bakımı,Kaymakla Yapılan Cilt Maskeleri,Kaymak Maskesi,Kaymak Maskesi Nasıl Yapılır

    Eğer cildiniz yağlı ise ; Kaymak, un, ve bal eşit miktarda karıştırılarak bir maske hazırlanır.. Elde ettiğiniz maskeyi cildinize uygulayarak 20 dak. bekletin. Bol ılık su ile yıkayın.. Bu maskeyi 1 hafta boyunca her gün uygulayın. Hem cildinizin nem dengesini sağlamış olursunuz, hem de harika bir cilde sahip olursunuz..
    Eğer cildiniz kuru ise ; Kaymak ve salatalık suyunu karıştırıp, elde ettiğiniz maskeyi cildinize uygulayın. 20 dak. bekledikten sonra, bol ılık su ile cildinizi temizleyin. Bu işlemi haftada 1 defa uygulayın.
    Eğer siyah nokta probleminiz var ise ; 2 çorba kaşığı ıhlamur suyu ve kaymağı karıştırıp, siyah nokta olan bölgelere düzenli olarak maske şeklinde uygularsanız, bir süre sonra, siyah noktalardan tamamen kurtulabilirsiniz..
    Kaymakla Yapılan Cilt Bakımı,Kaymakla Cilt Bakımı,Kaymakla Yapılan Cilt Maskeleri,Kaymak Maskesi,Kaymak Maskesi Nasıl Yapılır

    0 yorum:

    20 Kasım 2012 Salı

    Ezogelin Çorbasının Yararları
    Ezogelin Çorbasının Faydaları
    Ezogelin Çorbasının Faydaları
    Ezogelin Çorbası,Ezogelin Çorbasının Faydaları,Ezogelin Çorbasının Faydaları Nelerdir, Ezogelin Çorbasının Yararları
    Kış mevsimindse içimizi ısıtan ve bununlada kalmayıp, sağlığımıza sağlık katan ezogelin çorbası son derece faydalı bir çorba. Öncelikle hatırlatalım ki, çorbaların çoğu başta kanserden korumak üzere, pek çok hastalığı önceden önlyebiliyor. Bu gün sizlere ezogelin çorbasının faydaları hakkında bilgiler vereceğiz...

    Ezogelin Çorbası,Ezogelin Çorbasının Faydaları,Ezogelin Çorbasının Faydaları Nelerdir, Ezogelin Çorbasının Yararları
    * Mercimek içerdiği için,Besin değeri oldukça yüksektir ve hem vücuda hem de zihne güç verir.
    * Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
    * Gözler için oldukça faydalıdır.
    * Mercimeğin kalori değeri de yüksektir.
    * Anne Sütünü artırır.
    * Kansızlığa fayda sağlar.
    * Kandaki kolesy-terolü düşürür ve kan akışını hızlandırır.
    * Kalp krizi riskini azaltır.
    * Bağırsakları çalıştırarak kabızlığı giderir.
    Ezogelin Çorbası,Ezogelin Çorbasının Faydaları,Ezogelin Çorbasının Faydaları Nelerdir, Ezogelin Çorbasının Yararları

    EZOGELİN ÇORBASININ FAYDALARI

    Konu Saati  04:05  |  in  Ezogelin Çorbasının Yararları  |  Devamı»

    Ezogelin Çorbasının Yararları
    Ezogelin Çorbasının Faydaları
    Ezogelin Çorbasının Faydaları
    Ezogelin Çorbası,Ezogelin Çorbasının Faydaları,Ezogelin Çorbasının Faydaları Nelerdir, Ezogelin Çorbasının Yararları
    Kış mevsimindse içimizi ısıtan ve bununlada kalmayıp, sağlığımıza sağlık katan ezogelin çorbası son derece faydalı bir çorba. Öncelikle hatırlatalım ki, çorbaların çoğu başta kanserden korumak üzere, pek çok hastalığı önceden önlyebiliyor. Bu gün sizlere ezogelin çorbasının faydaları hakkında bilgiler vereceğiz...

    Ezogelin Çorbası,Ezogelin Çorbasının Faydaları,Ezogelin Çorbasının Faydaları Nelerdir, Ezogelin Çorbasının Yararları
    * Mercimek içerdiği için,Besin değeri oldukça yüksektir ve hem vücuda hem de zihne güç verir.
    * Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
    * Gözler için oldukça faydalıdır.
    * Mercimeğin kalori değeri de yüksektir.
    * Anne Sütünü artırır.
    * Kansızlığa fayda sağlar.
    * Kandaki kolesy-terolü düşürür ve kan akışını hızlandırır.
    * Kalp krizi riskini azaltır.
    * Bağırsakları çalıştırarak kabızlığı giderir.
    Ezogelin Çorbası,Ezogelin Çorbasının Faydaları,Ezogelin Çorbasının Faydaları Nelerdir, Ezogelin Çorbasının Yararları

    0 yorum:

    17 Kasım 2012 Cumartesi

    Evde Maske Tarifleri
    Evde Cilt Maskeleri
    Doğal Cilt Maskeleri
    Doğal Cilt Bakım Maskeleri,Doğal Cilt Bakımı,Evde Maske Tarifleri,Evde Maske Yapımı,Evde Cilt Maskeleri,Evde Cilt Maskesi Nasıl Yapılır
    Mutfağınızdaki malzemelerle cildinizde harikalar yaratmaya ne dersiniz? Doğru tarifler ve kolay kullanımları ile cildiniz, güzellik salonuna gitmeden de harika olacak.. Sizlere önereceğimiz doğal cilt maskeleri sayesinde, evde cilt bakımı nasıl yapılır öğrenebileceksiniz...

    Doğal Cilt Bakım Maskeleri,Doğal Cilt Bakımı,Evde Maske Tarifleri,Evde Maske Yapımı,Evde Cilt Maskeleri,Evde Cilt Maskesi Nasıl Yapılır
    Mayonez Maskesi,Mayonez Maskesi Ne İşe Yarar
    Mayonezin lezzeti bir tarafa, güzellik için son derece faydalı olduğunu biliyor muydunuz ? Mayonezi yüzünüze sürün ve yaklaşık 15-20 dakika bekleyin. Daha sonra soğuk suyla durulayın. Cildinizin hemen pürüzsüz ve esnek bir hale geldiğini göreceksiniz.
    Yumurta Maskesi,Yumurta Maskesi Ne İşe yarar ?
    Cilt bakımı için yumurta akını kullanabilirsiniz. Tek yapmanız gereken şey, yumurta akını iyice çırpmak ve doğrudan yüzünüze sürmektir. Bu hemen kurur. Cildinizi temizler ve sıkılaştırır. Üstelik ilk kullanımdan itibaren etkisini görmeniz mümkün. 
    * Normal ve karma cilt tipleri için de yumurta maskesi uygulanabilir. Bir yumurtayı, önceden pişirilmiş yarım fincan yulaf ezmesi ve bir çay kaşığı zeytinyağıyla pürüzsüz olana dek karıştırın. Bu karışımı yüzünüze sürün ve 15 dakika bekledikten sonra durulayın.
    * Kuru Ciltler İçin ; Bir yumurta sarısı, bir çay kaşığı bal, bir çay kaşığı zeytinyağı ve biraz E vitamini yağı, kuru cilt için mükemmeldir. Bu karışım, kuruluğu önler ve kuru cilt için gereken nemi sağlar. Ayrıca kışın bütün cilt tipleri için idealdir.
    Bal Maskesi,Bal Maskeleri
    Yaklaşık 15 dakika, doğrudan yüze ve boyna sürülen balın cilde ışıltı verdiği ve ayrıca cildin rengini hafifçe açtığı kanıtlanmıştır.
    * Domates ve bal karışımı, yağlı cilt için idealdir.
    * Muz ve bal da, cildi sıkılaştırmak için iyidir. Magnezyum sütünü cildinize sürün ve kurumasını bekleyin. Daha sonra ılık suyla durulayın.
    Gördüğünüz gibi, hazırlaması da kullanımda son derece klay doğal cilt maskeleri sayesinde, pürüzsüz gergin ve kırışıksız bir cilde sahip olmak hiç de zor bir şey değil. Üstelik, evda cilt maskeleri hazırlamak hem ekonomik açıdan sizi rahatlatır, hem de pahalı ve kimayasal içerikli maskelere oranla daha çabuk hedefe ulaşmanızı sağlar..
    Doğal Cilt Bakım Maskeleri,Doğal Cilt Bakımı,Evde Maske Tarifleri,Evde Maske Yapımı,Evde Cilt Maskeleri,Evde Cilt Maskesi Nasıl Yapılır

    DOĞAL CİLT MASKELERİ

    Konu Saati  03:46  |  in  Evde Maske Yapımı  |  Devamı»

    Evde Maske Tarifleri
    Evde Cilt Maskeleri
    Doğal Cilt Maskeleri
    Doğal Cilt Bakım Maskeleri,Doğal Cilt Bakımı,Evde Maske Tarifleri,Evde Maske Yapımı,Evde Cilt Maskeleri,Evde Cilt Maskesi Nasıl Yapılır
    Mutfağınızdaki malzemelerle cildinizde harikalar yaratmaya ne dersiniz? Doğru tarifler ve kolay kullanımları ile cildiniz, güzellik salonuna gitmeden de harika olacak.. Sizlere önereceğimiz doğal cilt maskeleri sayesinde, evde cilt bakımı nasıl yapılır öğrenebileceksiniz...

    Doğal Cilt Bakım Maskeleri,Doğal Cilt Bakımı,Evde Maske Tarifleri,Evde Maske Yapımı,Evde Cilt Maskeleri,Evde Cilt Maskesi Nasıl Yapılır
    Mayonez Maskesi,Mayonez Maskesi Ne İşe Yarar
    Mayonezin lezzeti bir tarafa, güzellik için son derece faydalı olduğunu biliyor muydunuz ? Mayonezi yüzünüze sürün ve yaklaşık 15-20 dakika bekleyin. Daha sonra soğuk suyla durulayın. Cildinizin hemen pürüzsüz ve esnek bir hale geldiğini göreceksiniz.
    Yumurta Maskesi,Yumurta Maskesi Ne İşe yarar ?
    Cilt bakımı için yumurta akını kullanabilirsiniz. Tek yapmanız gereken şey, yumurta akını iyice çırpmak ve doğrudan yüzünüze sürmektir. Bu hemen kurur. Cildinizi temizler ve sıkılaştırır. Üstelik ilk kullanımdan itibaren etkisini görmeniz mümkün. 
    * Normal ve karma cilt tipleri için de yumurta maskesi uygulanabilir. Bir yumurtayı, önceden pişirilmiş yarım fincan yulaf ezmesi ve bir çay kaşığı zeytinyağıyla pürüzsüz olana dek karıştırın. Bu karışımı yüzünüze sürün ve 15 dakika bekledikten sonra durulayın.
    * Kuru Ciltler İçin ; Bir yumurta sarısı, bir çay kaşığı bal, bir çay kaşığı zeytinyağı ve biraz E vitamini yağı, kuru cilt için mükemmeldir. Bu karışım, kuruluğu önler ve kuru cilt için gereken nemi sağlar. Ayrıca kışın bütün cilt tipleri için idealdir.
    Bal Maskesi,Bal Maskeleri
    Yaklaşık 15 dakika, doğrudan yüze ve boyna sürülen balın cilde ışıltı verdiği ve ayrıca cildin rengini hafifçe açtığı kanıtlanmıştır.
    * Domates ve bal karışımı, yağlı cilt için idealdir.
    * Muz ve bal da, cildi sıkılaştırmak için iyidir. Magnezyum sütünü cildinize sürün ve kurumasını bekleyin. Daha sonra ılık suyla durulayın.
    Gördüğünüz gibi, hazırlaması da kullanımda son derece klay doğal cilt maskeleri sayesinde, pürüzsüz gergin ve kırışıksız bir cilde sahip olmak hiç de zor bir şey değil. Üstelik, evda cilt maskeleri hazırlamak hem ekonomik açıdan sizi rahatlatır, hem de pahalı ve kimayasal içerikli maskelere oranla daha çabuk hedefe ulaşmanızı sağlar..
    Doğal Cilt Bakım Maskeleri,Doğal Cilt Bakımı,Evde Maske Tarifleri,Evde Maske Yapımı,Evde Cilt Maskeleri,Evde Cilt Maskesi Nasıl Yapılır

    0 yorum:

    15 Kasım 2012 Perşembe

    Nezleye Ne İyi Gelir
    Grip ve Nezleye Kesin Çözüm
    Gribe ve Nezleye Kesin Çözüm
    Gribe Ne İyi Gelir,Nezleye Ne İyi Gelir,Gribe Kesin Çözüm,Nezleye Kesin Çözüm,Gribe İyi Gelen Bitkiler,Nezleye İyi Gelen Bitkiler
    Kış mevsimine girmemizle birlikte, grip ve nezle de derhal kapımızı çaldı.. Yaklaşık 1 hafta gibi bir sürede iyileşen grip ve nezleye kesin çözüm önerisi sunmak istiyoruz sizlere.. Sizi 1-2 saat gibi kısa bir sürede ayağa kaldıracak ve hastalığınızı geçirecek olan müthiş formül, Taylan Kümeliden..

    Gribe Ne İyi Gelir,Nezleye Ne İyi Gelir,Gribe Kesin Çözüm,Nezleye Kesin Çözüm,Gribe İyi Gelen Bitkiler,Nezleye İyi Gelen Bitkiler
    Uygulaması son derece kolay olan Grip ve nezleye kesin çözüm olan bitkisel formül için Gerekli malzemeleri sayalım..
    Grip ve Nezleye Çözüm İçin Gerekli Malzemeler
    * 1 adet taze zencefil,
    * rende ve süzgeç
    Hazırlanışı : Zencefili rendeleyin.. Süzgeçten geçirerek suyunu çıkarın. Çıkan suyu 1 seferde için. Yalnız son derece acı bir tatı var.. Zencefil suyunu içtikten kısa süre sonra, terleme olacaktır. Yaptığınız işlemi 1 saat sonra tekrarlayın.. Hastalığınızdan eser kalmayacak..
    Gribe Ne İyi Gelir,Nezleye Ne İyi Gelir,Gribe Kesin Çözüm,Nezleye Kesin Çözüm,Gribe İyi Gelen Bitkiler,Nezleye İyi Gelen Bitkiler

    GRİBE VE NEZLEYE KESİN ÇÖZÜM

    Konu Saati  04:17  |  in  Nezleye Ne İyi Gelir  |  Devamı»

    Nezleye Ne İyi Gelir
    Grip ve Nezleye Kesin Çözüm
    Gribe ve Nezleye Kesin Çözüm
    Gribe Ne İyi Gelir,Nezleye Ne İyi Gelir,Gribe Kesin Çözüm,Nezleye Kesin Çözüm,Gribe İyi Gelen Bitkiler,Nezleye İyi Gelen Bitkiler
    Kış mevsimine girmemizle birlikte, grip ve nezle de derhal kapımızı çaldı.. Yaklaşık 1 hafta gibi bir sürede iyileşen grip ve nezleye kesin çözüm önerisi sunmak istiyoruz sizlere.. Sizi 1-2 saat gibi kısa bir sürede ayağa kaldıracak ve hastalığınızı geçirecek olan müthiş formül, Taylan Kümeliden..

    Gribe Ne İyi Gelir,Nezleye Ne İyi Gelir,Gribe Kesin Çözüm,Nezleye Kesin Çözüm,Gribe İyi Gelen Bitkiler,Nezleye İyi Gelen Bitkiler
    Uygulaması son derece kolay olan Grip ve nezleye kesin çözüm olan bitkisel formül için Gerekli malzemeleri sayalım..
    Grip ve Nezleye Çözüm İçin Gerekli Malzemeler
    * 1 adet taze zencefil,
    * rende ve süzgeç
    Hazırlanışı : Zencefili rendeleyin.. Süzgeçten geçirerek suyunu çıkarın. Çıkan suyu 1 seferde için. Yalnız son derece acı bir tatı var.. Zencefil suyunu içtikten kısa süre sonra, terleme olacaktır. Yaptığınız işlemi 1 saat sonra tekrarlayın.. Hastalığınızdan eser kalmayacak..
    Gribe Ne İyi Gelir,Nezleye Ne İyi Gelir,Gribe Kesin Çözüm,Nezleye Kesin Çözüm,Gribe İyi Gelen Bitkiler,Nezleye İyi Gelen Bitkiler

    0 yorum:

    12 Kasım 2012 Pazartesi

    Bebeğin Doymadığı Nasıl Anlaşılır
    Bebeğin Doyduğunu Nasıl Anlarız
    Bebeğin Doyduğu Nasıl anlaşılır ?
    Bebeğin Doyduğunu Nasıl Anlarız,Bebeğin Doyduğu Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doymadığı Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doyduğunu Anlamak
    Anne olmak, tam bir sanat. Helede yeni doğan bir bebeğin bakımı.. Oldukça dikkat ve özen isteyen bir iş. annelerin en çok sıkıntı duyduğu konuların başında, bebeğin doyduğunu anlamak gelir.
    Aceba bebeğim doydumu, yoksa aç mı kaldı endişesi, bütün annelerde mevcuttur. Bu makalemizde, Bebeğin Doyduğu nasıl anlaşılır konusunu sizlerle paylaşmak istedik..
    Bebeğin Doyduğunu Nasıl Anlarız,Bebeğin Doyduğu Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doymadığı Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doyduğunu Anlamak
    İlk bilmeniz gereken şey, bebek aç olduğunda anne göğsünü çok iştahlı bir şekilde kavrar, emmesi giderek yavaşlar, doyduğunda da bırakır. Bunu kendi gözlemnleriniz sonucunda da göremniz mümkün. Fakat,  3. ay civarında bebeklerin çevre ilgileri çok arttığında karnı doymasa bile ilk 2 dakikayı emdikten sonra gelen ses, görüntü, insan, ışık gibi dikkatini dağıtan şeylerleemmeyi bırakır ve çevresindekilerle ilgilenmeye başallar. Bu sebeple, bebeği emzirdiğiniz yerin, loş ve sakin bir ortam olmasında fayda vardır.
    Bebeğin doyduğunu anlamak için bezini kontrol etmenizde de fayda var.. Eğer, bebeğinizin bezi günde 3-4 defa idarar dolu oluyor ise ve yine günde 3-4 defa sarı yar kıvamlı kaka yapıyor ise, ebeğiniz doyuyor demektir..  
    Bebeğin Doyduğunu Nasıl Anlarız,Bebeğin Doyduğu Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doymadığı Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doyduğunu Anlamak

    BEBEĞİN DOYDUĞU NASIL ANLAŞILIR ?

    Konu Saati  06:57  |  in  Bebeğin Doymadığı Nasıl Anlaşılır  |  Devamı»

    Bebeğin Doymadığı Nasıl Anlaşılır
    Bebeğin Doyduğunu Nasıl Anlarız
    Bebeğin Doyduğu Nasıl anlaşılır ?
    Bebeğin Doyduğunu Nasıl Anlarız,Bebeğin Doyduğu Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doymadığı Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doyduğunu Anlamak
    Anne olmak, tam bir sanat. Helede yeni doğan bir bebeğin bakımı.. Oldukça dikkat ve özen isteyen bir iş. annelerin en çok sıkıntı duyduğu konuların başında, bebeğin doyduğunu anlamak gelir.
    Aceba bebeğim doydumu, yoksa aç mı kaldı endişesi, bütün annelerde mevcuttur. Bu makalemizde, Bebeğin Doyduğu nasıl anlaşılır konusunu sizlerle paylaşmak istedik..
    Bebeğin Doyduğunu Nasıl Anlarız,Bebeğin Doyduğu Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doymadığı Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doyduğunu Anlamak
    İlk bilmeniz gereken şey, bebek aç olduğunda anne göğsünü çok iştahlı bir şekilde kavrar, emmesi giderek yavaşlar, doyduğunda da bırakır. Bunu kendi gözlemnleriniz sonucunda da göremniz mümkün. Fakat,  3. ay civarında bebeklerin çevre ilgileri çok arttığında karnı doymasa bile ilk 2 dakikayı emdikten sonra gelen ses, görüntü, insan, ışık gibi dikkatini dağıtan şeylerleemmeyi bırakır ve çevresindekilerle ilgilenmeye başallar. Bu sebeple, bebeği emzirdiğiniz yerin, loş ve sakin bir ortam olmasında fayda vardır.
    Bebeğin doyduğunu anlamak için bezini kontrol etmenizde de fayda var.. Eğer, bebeğinizin bezi günde 3-4 defa idarar dolu oluyor ise ve yine günde 3-4 defa sarı yar kıvamlı kaka yapıyor ise, ebeğiniz doyuyor demektir..  
    Bebeğin Doyduğunu Nasıl Anlarız,Bebeğin Doyduğu Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doymadığı Nasıl Anlaşılır,Bebeğin Doyduğunu Anlamak

    0 yorum:

    9 Kasım 2012 Cuma

    Topuk Kremi Yapımı
    Topuk Çatlakları İçin Ne Yapılmalı
    Topuk Çatlaklarına Bitkisel Çözüm
    Topuk Çatlakları, Topuk Çatlakları İçin,Topuk Çatlakları İçin Ne Yapılmalı,Topuk Çatlakları Nasıl Giderilir, Topuk Çatlaklarına Çözüm,Topuk Çatlakları Neden Olur,Topuk Kremi Yapımı
    Dönem dönem topuk çatlakları oluşabilir. Bunun nedeni, çok yürümek, topuklu ayakkabı giymek ve bağırsak parazitleri gibi sebepler olabilir. Topuk çatlağını önlemek ve gidermek için mutlaka denemenizi önereceğimiz bitkisel bir kür tarifi vermek istiyoruz..
    Topuk Çatlakları, Topuk Çatlakları İçin,Topuk Çatlakları İçin Ne Yapılmalı,Topuk Çatlakları Nasıl Giderilir, Topuk Çatlaklarına Çözüm,Topuk Çatlakları Neden Olur,Topuk Kremi Yapımı
    Topuk Çatlaklarına Bitkisel Çözüm
    * 4 tatlı kaşığı vazalin,
    * 1 çay kaşığı hindistan cevizi yağı,
    * 1 çay kaşıgı zeytin yağı,
    * 1 tatlı kaşığı alovera yağı,
    Benmari usulü erittiğiniz vazelinin içine, diğer malzemeleri ekleyip,karıştırın. Akşam yatmadan topuklarınaza sürün. Pmuklu bir çorap giyin. Çorabı yatarken de çıkarmayın.
    Evde Topuk Kremi Nasıl Yapılır ?
    * 1 fincan vazelin kremi,
    * 5 adet dövülmüş aspirin,
    * 1/2 limon,
    * Yarım Kova su,
    * Deniz Tuzu,
    Topuk Kremi Yapımı ; Tüm malzemeyi karıştırın. Yarım kova suya deniz tuzu koyup ayaklarınızı yarım saat bekletin. Ayaklarınızı kuruladıktan sonra, hazırlamış olduğunuz topuk kremi ile topuklarınıza masaj yapın. Pamuklu bir çorap giyerek yatın.
    Topuk Çatlakları, Topuk Çatlakları İçin,Topuk Çatlakları İçin Ne Yapılmalı,Topuk Çatlakları Nasıl Giderilir, Topuk Çatlaklarına Çözüm,Topuk Çatlakları Neden Olur,Topuk Kremi Yapımı

    TOPUK ÇATLAKLARINA BİTKİSEL ÇÖZÜM

    Konu Saati  05:00  |  in  Topuk Kremi Yapımı  |  Devamı»

    Topuk Kremi Yapımı
    Topuk Çatlakları İçin Ne Yapılmalı
    Topuk Çatlaklarına Bitkisel Çözüm
    Topuk Çatlakları, Topuk Çatlakları İçin,Topuk Çatlakları İçin Ne Yapılmalı,Topuk Çatlakları Nasıl Giderilir, Topuk Çatlaklarına Çözüm,Topuk Çatlakları Neden Olur,Topuk Kremi Yapımı
    Dönem dönem topuk çatlakları oluşabilir. Bunun nedeni, çok yürümek, topuklu ayakkabı giymek ve bağırsak parazitleri gibi sebepler olabilir. Topuk çatlağını önlemek ve gidermek için mutlaka denemenizi önereceğimiz bitkisel bir kür tarifi vermek istiyoruz..
    Topuk Çatlakları, Topuk Çatlakları İçin,Topuk Çatlakları İçin Ne Yapılmalı,Topuk Çatlakları Nasıl Giderilir, Topuk Çatlaklarına Çözüm,Topuk Çatlakları Neden Olur,Topuk Kremi Yapımı
    Topuk Çatlaklarına Bitkisel Çözüm
    * 4 tatlı kaşığı vazalin,
    * 1 çay kaşığı hindistan cevizi yağı,
    * 1 çay kaşıgı zeytin yağı,
    * 1 tatlı kaşığı alovera yağı,
    Benmari usulü erittiğiniz vazelinin içine, diğer malzemeleri ekleyip,karıştırın. Akşam yatmadan topuklarınaza sürün. Pmuklu bir çorap giyin. Çorabı yatarken de çıkarmayın.
    Evde Topuk Kremi Nasıl Yapılır ?
    * 1 fincan vazelin kremi,
    * 5 adet dövülmüş aspirin,
    * 1/2 limon,
    * Yarım Kova su,
    * Deniz Tuzu,
    Topuk Kremi Yapımı ; Tüm malzemeyi karıştırın. Yarım kova suya deniz tuzu koyup ayaklarınızı yarım saat bekletin. Ayaklarınızı kuruladıktan sonra, hazırlamış olduğunuz topuk kremi ile topuklarınıza masaj yapın. Pamuklu bir çorap giyerek yatın.
    Topuk Çatlakları, Topuk Çatlakları İçin,Topuk Çatlakları İçin Ne Yapılmalı,Topuk Çatlakları Nasıl Giderilir, Topuk Çatlaklarına Çözüm,Topuk Çatlakları Neden Olur,Topuk Kremi Yapımı

    0 yorum:

    7 Kasım 2012 Çarşamba

    Ceviz Yağının Faydaları,
    Ceviz Ceviz Kabuğu Ceviz Yağı Faydaları
    Ceviz Ceviz Kabuğu ve Ceviz Yağının Faydaları
    Cevizin Faydaları,Ceviz Kabuğunun Faydaları,Ceviz Yağının Faydaları,Evde Nasır Tedavisisi, Ceviz Yaprağının Faydaları
    Ceviz meyvesi,yaprağı kabuğu ve yağı ile adeta şifa deposu bir besin. Ceviz özellikle beyin ve zeka gelişimi için çok faydalı. Sadece meyvesi değil, kabuğu,yaprağı ve yağı ile de şifa olan ceviz pek çok derde deva..Bu makalemizde, Cevizin Faydaları,Ceviz Kabuğunun Faydaları,Ceviz Yağının Faydaları,Evde Nasır Tedavisisi,Ceviz Yaprağının Faydaları gibi konularda sizleri bilgilendirmek istedik.

    * Ceviz yaprakları ve kabuklarıyla hazırlanan ilaçlar kanı temizler, kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir. Saç ve elleri boyamakta da kullanılır.
    * Bol miktarda A, B1, B2, C, E ve K vitaminleri ile Chinon Juglon adlı aktif madde içeren cevizin hem içi, hem ağacının kabukları hem de yaprakları pek çok sağlık sorununa iyi geliyor.
    * Her sabah kahvaltıda bir miktar ceviz içi yenmek zekayı geliştirir.
    * Yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde erkeklerde cinsel gücü artırır.
    * Vücudu besleyip güçlendirir.
    * Nasırlar üzerine konulan ceviz yağı zamanla bunların yok olmasını sağlar.
    * Taze dalların kabukları ve meyvelerinin kabukları ile karıştırılıp kaynatılarak elde edilen sıvı mideyi kuvvetlendirir.
    * Ceviz yapraklarından yapılan çay iştah açar, mideyi kuvvetlendirir, boğaz hastalıklarına iyi gelir.
    * Bir miktar ceviz yaprağı banyo suyuna karıştırılırsa cilt hastalıklarına iyi gelir.
    * Ceviz yaprakları pişirilerek çıbanların üzerine sarılırsa iyileşmesini sağlar.
    * Ceviz yağı yüz lekelerinin üzerine sürülüp masaj yapılırsa lekeler yok olur.
    Cevizin Faydaları,Ceviz Kabuğunun Faydaları,Ceviz Yağının Faydaları,Evde Nasır Tedavisisi, Ceviz Yaprağının Faydaları

    CEVİZ CEVİZ KABUĞU VE CEVİZ YAĞININ FAYDALARI

    Konu Saati  04:32  |  in  Evde Nasır Tedavisisi  |  Devamı»

    Ceviz Yağının Faydaları,
    Ceviz Ceviz Kabuğu Ceviz Yağı Faydaları
    Ceviz Ceviz Kabuğu ve Ceviz Yağının Faydaları
    Cevizin Faydaları,Ceviz Kabuğunun Faydaları,Ceviz Yağının Faydaları,Evde Nasır Tedavisisi, Ceviz Yaprağının Faydaları
    Ceviz meyvesi,yaprağı kabuğu ve yağı ile adeta şifa deposu bir besin. Ceviz özellikle beyin ve zeka gelişimi için çok faydalı. Sadece meyvesi değil, kabuğu,yaprağı ve yağı ile de şifa olan ceviz pek çok derde deva..Bu makalemizde, Cevizin Faydaları,Ceviz Kabuğunun Faydaları,Ceviz Yağının Faydaları,Evde Nasır Tedavisisi,Ceviz Yaprağının Faydaları gibi konularda sizleri bilgilendirmek istedik.

    * Ceviz yaprakları ve kabuklarıyla hazırlanan ilaçlar kanı temizler, kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir. Saç ve elleri boyamakta da kullanılır.
    * Bol miktarda A, B1, B2, C, E ve K vitaminleri ile Chinon Juglon adlı aktif madde içeren cevizin hem içi, hem ağacının kabukları hem de yaprakları pek çok sağlık sorununa iyi geliyor.
    * Her sabah kahvaltıda bir miktar ceviz içi yenmek zekayı geliştirir.
    * Yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde erkeklerde cinsel gücü artırır.
    * Vücudu besleyip güçlendirir.
    * Nasırlar üzerine konulan ceviz yağı zamanla bunların yok olmasını sağlar.
    * Taze dalların kabukları ve meyvelerinin kabukları ile karıştırılıp kaynatılarak elde edilen sıvı mideyi kuvvetlendirir.
    * Ceviz yapraklarından yapılan çay iştah açar, mideyi kuvvetlendirir, boğaz hastalıklarına iyi gelir.
    * Bir miktar ceviz yaprağı banyo suyuna karıştırılırsa cilt hastalıklarına iyi gelir.
    * Ceviz yaprakları pişirilerek çıbanların üzerine sarılırsa iyileşmesini sağlar.
    * Ceviz yağı yüz lekelerinin üzerine sürülüp masaj yapılırsa lekeler yok olur.
    Cevizin Faydaları,Ceviz Kabuğunun Faydaları,Ceviz Yağının Faydaları,Evde Nasır Tedavisisi, Ceviz Yaprağının Faydaları

    0 yorum:

    4 Kasım 2012 Pazar

    Kanser Belirtileri Nelerdir
    Kanser Belirtileri
    Kanser Belirtileri
    Kanser Belirtileri Nelerdir,Kanser Belirteçleri,Kanser Belirtileri, Kanser Belirtileri Neler
    Çağın vebası olarak nitelendirilen ve hala tedavisi tam olarak bulunamayan kanser hastalığının belirtileri konusunda sizlere bilgiler vermek istiyoruz. İngilterede yapılan bir araştırma ile, kanser hastalığının erken teşhisini kolaylaştıracak olan 8 kanser belirtisi bulunmuş. Buna Göre kanser belirtileri şunlar:

    Kanser Belirtileri Nelerdir,Kanser Belirteçleri,Kanser Belirtileri, Kanser Belirtileri Neler
    * Anemi ; Kansızlık, kanser belirtilerinin en başında yer alıyor..
    * İdrarda kan; İdrarda kan görülmesi de yine kanser belirtileri arasında önemli sayılıyor.
    * Kan öksürmek ; Özellikle akciğer kanseri açısından risk oluşturuyor. Zaman kaybetmeden hemen bir doktora başvurulması gerekiyor.
    * Memede şişlik veya kitle ; Meme kanseri açısından büyük risk oluşturuyor. Hemen bir uzmana başvurarak gerekli tetkiklerin yapılması gerekli..
    * Menopoz sonrası kanama ; Rahim kanseri riski çok yüksek olduğundan, menapoz sonrası kanama var ise, hemen bir Kadın Hastalıkları kliniğine gitmeniz öneriliyor.
    * Prostat testlerinde anormal sonuçlar ; Prostat kanseri açısından önemli bir bulgu olduğundan Uzman bir hekime muayene olunması ve gerekli tetkiklerin yapılması gerekiyor.
    * Rektal kanama ; Özellikle bağırsak kanseri açısından büyük risk oluşturduğu için dserhal bir hekime başvurmak gerekiyor.
    * Yutkunma zorluğu ; Özellikle 55 yaş üstü hastalar için gırtlak kanseri riski olduğundan gerekli muayene ve tekiklerin vakit kaybetmeden yapılması gerekiyor. Yaşınız 55 ten aşağı ise, siz yine de önemli bir şeyi atlamamak adına gerekli muayeneyi yaptırın..
    Kanser Belirtileri Nelerdir,Kanser Belirteçleri,Kanser Belirtileri,Kanser Belirtileri Neler

    KANSER BELİRTİLERİ

    Konu Saati  06:52  |  in  Kanser Belirtileri Nelerdir  |  Devamı»

    Kanser Belirtileri Nelerdir
    Kanser Belirtileri
    Kanser Belirtileri
    Kanser Belirtileri Nelerdir,Kanser Belirteçleri,Kanser Belirtileri, Kanser Belirtileri Neler
    Çağın vebası olarak nitelendirilen ve hala tedavisi tam olarak bulunamayan kanser hastalığının belirtileri konusunda sizlere bilgiler vermek istiyoruz. İngilterede yapılan bir araştırma ile, kanser hastalığının erken teşhisini kolaylaştıracak olan 8 kanser belirtisi bulunmuş. Buna Göre kanser belirtileri şunlar:

    Kanser Belirtileri Nelerdir,Kanser Belirteçleri,Kanser Belirtileri, Kanser Belirtileri Neler
    * Anemi ; Kansızlık, kanser belirtilerinin en başında yer alıyor..
    * İdrarda kan; İdrarda kan görülmesi de yine kanser belirtileri arasında önemli sayılıyor.
    * Kan öksürmek ; Özellikle akciğer kanseri açısından risk oluşturuyor. Zaman kaybetmeden hemen bir doktora başvurulması gerekiyor.
    * Memede şişlik veya kitle ; Meme kanseri açısından büyük risk oluşturuyor. Hemen bir uzmana başvurarak gerekli tetkiklerin yapılması gerekli..
    * Menopoz sonrası kanama ; Rahim kanseri riski çok yüksek olduğundan, menapoz sonrası kanama var ise, hemen bir Kadın Hastalıkları kliniğine gitmeniz öneriliyor.
    * Prostat testlerinde anormal sonuçlar ; Prostat kanseri açısından önemli bir bulgu olduğundan Uzman bir hekime muayene olunması ve gerekli tetkiklerin yapılması gerekiyor.
    * Rektal kanama ; Özellikle bağırsak kanseri açısından büyük risk oluşturduğu için dserhal bir hekime başvurmak gerekiyor.
    * Yutkunma zorluğu ; Özellikle 55 yaş üstü hastalar için gırtlak kanseri riski olduğundan gerekli muayene ve tekiklerin vakit kaybetmeden yapılması gerekiyor. Yaşınız 55 ten aşağı ise, siz yine de önemli bir şeyi atlamamak adına gerekli muayeneyi yaptırın..
    Kanser Belirtileri Nelerdir,Kanser Belirteçleri,Kanser Belirtileri,Kanser Belirtileri Neler

    0 yorum:

    1 Kasım 2012 Perşembe

    Elma Sirkesinin Saçta Kullanımı
    Elma Sirkesinin Saça Faydaları
    Elma Sirkesinin Saça Faydaları
    Elma Sirkesinin Saça Yararları,Elma Sirkesinin Saça Faydaları,Elma Sirkesinin Saçta Kullanımı,Elma Sirkesinin Saç Dökülmesine Faydaları,Sirkenin Saça Faydaları
    Elma Sirkesinin sağlık açısından faydaları sayılamayacak kadar çok. Sadece sağlık için değil güzellik için de kullanılan elma sirekesinin saça faydaları ve elma sirkesinin saçta kullanımı konusunu sizlerle paylaşacağız.

    Saç Derisinde Kaşıntı, boya, fön sonrası ya da yeni denediğiniz şampuanın yarattığı alerjiyle saç derisinde meydana gelen alerjik reaksiyonlar ve güçlü saçlara sahip olmak için, elma sirkesinden iyisi yoktur.
    Elma Sirkesinin Saça Yararları,Elma Sirkesinin Saça Faydaları,Elma Sirkesinin Saçta Kullanımı,Elma Sirkesinin Saç Dökülmesine Faydaları,Sirkenin Saça Faydaları
    * 1 su bardağı elma sirkesi
    * 2 yemek kaşığı mısır nişastası
    Elma Sirkesinin Saçta Kullanımı
    Malzemeleri cam bir kâsede karıştırın. Sorunlu bölgeye masaj yaparak sürün. 10 dakika bekleyin.
    Saç tipinize uygun bir şampuanla yıkayıp durulayın. Kaşıntı sorunu giderilene kadar kürü her gün uygulayabilirsiniz.
    Saçlar Güçlendirmek İçin Elma Sirkesi Kürü
    Saçlarınızın daha parlak bir görünüme kavuşması, kepek sorununun ortadan kaldırmak için,elma sirkesinden faydalanabilirsiniz. Haftada 1 kez uygulayacağınız elma sirkesi kürü; ilk kullanımdan itibaren farkı hissettiriyor.
    Saçlarınızı hafifçe ıslatıp elma sirkesini saç diplerine ve uçlarına bolca sürüp yedirin. Saçınıza sıcak havlu sarıp 1 saat bekletin. Sürenin sonunda şampuanlayıp durulayın.
    Elma Sirkesinin Saça Yararları,Elma Sirkesinin Saça Faydaları,Elma Sirkesinin Saçta Kullanımı,Elma Sirkesinin Saç Dökülmesine Faydaları,Sirkenin Saça Faydaları

    ELMA SİRKESİNİN SAÇA FAYDALARI

    Konu Saati  06:20  |  in  Sirkenin Saça Faydaları  |  Devamı»

    Elma Sirkesinin Saçta Kullanımı
    Elma Sirkesinin Saça Faydaları
    Elma Sirkesinin Saça Faydaları
    Elma Sirkesinin Saça Yararları,Elma Sirkesinin Saça Faydaları,Elma Sirkesinin Saçta Kullanımı,Elma Sirkesinin Saç Dökülmesine Faydaları,Sirkenin Saça Faydaları
    Elma Sirkesinin sağlık açısından faydaları sayılamayacak kadar çok. Sadece sağlık için değil güzellik için de kullanılan elma sirekesinin saça faydaları ve elma sirkesinin saçta kullanımı konusunu sizlerle paylaşacağız.

    Saç Derisinde Kaşıntı, boya, fön sonrası ya da yeni denediğiniz şampuanın yarattığı alerjiyle saç derisinde meydana gelen alerjik reaksiyonlar ve güçlü saçlara sahip olmak için, elma sirkesinden iyisi yoktur.
    Elma Sirkesinin Saça Yararları,Elma Sirkesinin Saça Faydaları,Elma Sirkesinin Saçta Kullanımı,Elma Sirkesinin Saç Dökülmesine Faydaları,Sirkenin Saça Faydaları
    * 1 su bardağı elma sirkesi
    * 2 yemek kaşığı mısır nişastası
    Elma Sirkesinin Saçta Kullanımı
    Malzemeleri cam bir kâsede karıştırın. Sorunlu bölgeye masaj yaparak sürün. 10 dakika bekleyin.
    Saç tipinize uygun bir şampuanla yıkayıp durulayın. Kaşıntı sorunu giderilene kadar kürü her gün uygulayabilirsiniz.
    Saçlar Güçlendirmek İçin Elma Sirkesi Kürü
    Saçlarınızın daha parlak bir görünüme kavuşması, kepek sorununun ortadan kaldırmak için,elma sirkesinden faydalanabilirsiniz. Haftada 1 kez uygulayacağınız elma sirkesi kürü; ilk kullanımdan itibaren farkı hissettiriyor.
    Saçlarınızı hafifçe ıslatıp elma sirkesini saç diplerine ve uçlarına bolca sürüp yedirin. Saçınıza sıcak havlu sarıp 1 saat bekletin. Sürenin sonunda şampuanlayıp durulayın.
    Elma Sirkesinin Saça Yararları,Elma Sirkesinin Saça Faydaları,Elma Sirkesinin Saçta Kullanımı,Elma Sirkesinin Saç Dökülmesine Faydaları,Sirkenin Saça Faydaları

    0 yorum:

    Etiketler

    Hakkımızda-Gizlilik-İletişim
    Copyright © 2013 Develi Kayseri. by Her Telden
    By Seven Blogcu.
    back to top