• Haberi Oku..

    Kaju aslında meyvesinin sapıdır...

  • Haberi Oku..

    Ananas aslında meyve değildir.

  • Makale

    Çekilen fotolar

  • Makale

    Yıldız sayısı..

  • 31 Aralık 2013 Salı


    İnsanlar olarak tarih öncesi dönemlerden bugüne kadar merakımızı cezbeden uzayın nadide gezegenlerinden olan Mars'ın uzaylıları yine biz insanlar olacağız. Mars'ın ilk sakinleri olmaya aday 1.058 gönüllü Mars One projesinin ilk elemesini geçmiş bulunuyorlar.







    Mars One isimli proje kapsamında Mars'ta bir daha geri dönmemek üzere yani kalıcı olarak ikamet edecek gönüllü seçim işlemini

    Mars One Projesi: Doğma Büyüme Marslılar Geliyor

    Konu Saati  05:20  |  in  İlginçlikler  |  Devamı»


    İnsanlar olarak tarih öncesi dönemlerden bugüne kadar merakımızı cezbeden uzayın nadide gezegenlerinden olan Mars'ın uzaylıları yine biz insanlar olacağız. Mars'ın ilk sakinleri olmaya aday 1.058 gönüllü Mars One projesinin ilk elemesini geçmiş bulunuyorlar.







    Mars One isimli proje kapsamında Mars'ta bir daha geri dönmemek üzere yani kalıcı olarak ikamet edecek gönüllü seçim işlemini

    0 yorum:

    30 Aralık 2013 Pazartesi


    Büyüme hızıyla, dünyanın kaynaklarını aşırı derecede sömürme hızıyla, dünyayı çok daha kirli bir yer haline getirmesiyle, kendisine ait olmayan toprakları(D.Türkistan, Tibet vb.) hala işgal altında tutmasıyla, komşularına sürekli şov yapmasıyla  dünya gündemine sık sık gelen Asya devi Çin bu büyüklüğüyle tezat oluşturacak kadar da "korkak" bir ülke!..







    Öyle ki ülkenin yetkilileri

    Çin BattleField 4 Oyununa Yasak Koydu

    Konu Saati  10:22  |  in  PC Oyun  |  Devamı»


    Büyüme hızıyla, dünyanın kaynaklarını aşırı derecede sömürme hızıyla, dünyayı çok daha kirli bir yer haline getirmesiyle, kendisine ait olmayan toprakları(D.Türkistan, Tibet vb.) hala işgal altında tutmasıyla, komşularına sürekli şov yapmasıyla  dünya gündemine sık sık gelen Asya devi Çin bu büyüklüğüyle tezat oluşturacak kadar da "korkak" bir ülke!..







    Öyle ki ülkenin yetkilileri

    0 yorum:


    Hep konuşulan bir şeydir Türk bankacılığının dünya teknolojisinin çok ilerisinde olduğu. Gerçekten de öyle, herhangi başka bir ülkede bankacılık deneyiminiz olduysa Türk bankalarının değerini anlarsınız o yoklukta. Garanti Bankası’nın yeni mobil bankacılık platformu iGaranti ile birlikte, bu yargımı bir kez daha haklı çıkaracak bir servis ile tanıştım iGaranti  bankacılığın mobil tarafında can

    Hayatımızı Kolaylaştıran Servisler "iGaranti"

    Konu Saati  06:26  |  in  Sponsor  |  Devamı»


    Hep konuşulan bir şeydir Türk bankacılığının dünya teknolojisinin çok ilerisinde olduğu. Gerçekten de öyle, herhangi başka bir ülkede bankacılık deneyiminiz olduysa Türk bankalarının değerini anlarsınız o yoklukta. Garanti Bankası’nın yeni mobil bankacılık platformu iGaranti ile birlikte, bu yargımı bir kez daha haklı çıkaracak bir servis ile tanıştım iGaranti  bankacılığın mobil tarafında can

    0 yorum:

    Bahar aylarına yaklaştığımız şu günlerde, kıştan kalma portakal kabuğu görünümünden kurtulmak isteyenler sağlıklı beslenme önerileriyle selülitsiz bir bahar ve yaza merhaba diyebilir.

    Selülit ile savaşmanın önemli bir yolu da sağlıklı beslenmeden geçmektedir. Peki, selülite karşı hangi besinlerin tüketilmesi, hangi yiyecek ve içeceklerden kaçınılması gerekiyor? Memorial Hizmet Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden diyetisyen Aysu Aydın, selülitsiz bir vücut için yapılması gereken sağlıklı beslenme önerileri hakkında bilgi verdi.

    HATALI BESLENME ŞEKLİ SELÜLİT NEDENİ

    Vücuttaki portakal kabuğu görünümlü sıkışmış yağ hücreleri ile kendini gösteren selülit; genetik eğilim, özellikle östrojen seviyesinin oluşturduğu dolaşım bozukluğu gibi hormonal nedenler, kilo almak ve egzersiz yapmamak, ilerleyen yaşla birlikte cilt altı bağ dokusunun zayıflaması, hamilelik ve hatalı beslenme gibi pek çok neden ile daha sık görülüyor.

    BU BESİNLERDEN EN AZ ÜÇÜNÜ HER GÜN TÜKETİN

    Üzüm çekirdeği, toz kakao: İçeriğinde bioflavonoid olan bu besinler kolajeni yıkan enzimleri bloke ediyor ve bağ dokusuna destek oluyorlar. Üzüm çekirdeği ve toz kakao bu maddeden zengin besinlerden olarak biliniyor.

    Maydanoz, brokoli, karnabahar, portakal: Zengin bir antioksidan olan C vitamini kolajen yapımında önemli bir rol oynuyor. Böylece deri altındaki bağ dokusunu güçlendiriyor. C vitamininden zengin olan brokoli, turunçgiller, maydanoz, yeşilbiber ve karnabahar gibi sebze ve meyvelerin sofranızda bolca bulunmasına fayda vardır.

    Kuşkonmaz, beyaz ve karalahana: Ödem söktürücü ve toksin atma özelliği nedeniyle bu besinler sofranızda sık sık yer almalı. Toksin atmak için beyaz lahana kürü de yapabilirsiniz.

    Somon balığı: Somon gibi yağlı balıkta bolca bulunan Omega 3 damarları genişleterek kan akışının ve dolaşımının rahatlamasına katkıda bulunuyor. Haftada 2-3 gün yağlı balık tüketin.

    Keten tohumu: Omega 3 yağ asidinden zengin olan keten tohumu damarları genişleterek kan dolaşımını rahatlamasına katkıda bulunuyor. Her sabah kalktıktan sonra 2-3 tatlı kaşığı öğütülmemiş keten tohumu yiyin. İsterseniz, keten tohumunu yoğurtla karıştırarak da tüketebilirsiniz.

    Soğan ve sarımsak: Kan basıncının ve dolaşımının rahatlamasını sağlıyorlar. Her gün yemeklerinizde ve salatalarınızda bu ikiliden bolca bulunsun.

    Zencefil: Kanı inceltici fonksiyonu sayesinde dolaşımı rahatlatıyor. Her gün 5-6 kibrit çöpü şeklinde kestiğiniz zencefili çayınızın içine katabilirsiniz.

    Muz: İçerisinde yer alan potasyum ile kan basıncını düşürerek dolaşıma yardımcı oluyor ve dokuları atık maddelerden temizliyor. Sindirim ve düşük tansiyon sorununuz yoksa günde bir adet muz tüketmenizde fayda var. Karpuz, avokado, havuç, fasulye ve bezelye de fazla miktarda potasyum içeriyorlar.

    Kereviz: Kan damarlarının kasılmasını engelleyerek dolaşımın rahatlamasını sağlıyor.

    Yeşil çay: İçeriğindeki kateşin ile yağ yakımını hızlandırıyor. Günde iki fincan yeşil çay içmenizde fayda var.

    Domates suyu: Domates vücudu toksinlerden arındırıyor. Günde 2-3 bardak domates suyu içerek selülitlerin giderilmesine yardımcı olabilirsiniz.

    Su: Bol su içmek kan dolaşımının düzenlenmesini sağlıyor ve ödemin oluşmasını önlüyor. Ayrıca yağ hücrelerinin emilimini sağlamak gibi önemli bir rol de üstleniyor. Günde en az 2,5-3 litre sıvı almaya özen gösterin. Bunun büyük bir kısmını su olarak almanızı öneriyoruz.

    BU BESİNLERDEN UZAK DURUN

    Trans yağlar: Damar tıkanıklığına neden olan salam, sosis ve sucuk gibi şarküteri ürünlerinden kaçının.
    Tuz: Vücutta su tutulumuna ve dolaşım bozukluğuna yol açtığı için tuzu asgari miktarda tüketin. İçeriğinde yüksek oranda sodyum bulunan fast food türü gıdaları tüketmemeye çalışın.

    Rafine şeker:  Şeker, tam bir kalori deposudur. Ayrıca cildi sıkılaştıran kolajeni yıkarak sarkmaya neden olduğu için beslenme listenizden şekeri çıkarın.
    Doymuş yağlar: Kırmızı et, salam, sosis ve sakakatlarda bolca bulunur.  Bunlar yağ hücrelerini şişirir, vücudun atıklardan temizlenmesini engeller ve dokularda su tutulmasına yol açar.

    Alkol: Haftada bir kadehten fazla alkol tüketmeyin. Çünkü fazla tüketilen alkol vücutta doğrudan yağ olarak depolanır ve su kaybına yol açarak cildin görünümünü bozar.

    Yüksek miktarda hayvansal protein: Vücutta yağlanmayı artırdığı için hayvansal proteinleri tüketirken aşırıya kaçmayın. Tavuğu derisiz, kırmızı eti de yağsız yemeyi alışkanlık haline getirin.

    HER GÜN 1 SAAT YÜRÜYÜN

    Selülitlerinizden kurtulmak için her gün öğünler arasında bir saat tempolu bir şekilde yürüyün. Ayrıca fitness merkezinde veya evinizde selülitlerin giderilmesine yönelik uygulanan egzersizleri de haftanın en az 3 günü uygularsanız daha kısa sürede sonuç alabilirsiniz.

    Bu besinler selülitten kurtarıyor

    Konu Saati  03:59  |  in  Kadın Sağlığı  |  Devamı»

    Bahar aylarına yaklaştığımız şu günlerde, kıştan kalma portakal kabuğu görünümünden kurtulmak isteyenler sağlıklı beslenme önerileriyle selülitsiz bir bahar ve yaza merhaba diyebilir.

    Selülit ile savaşmanın önemli bir yolu da sağlıklı beslenmeden geçmektedir. Peki, selülite karşı hangi besinlerin tüketilmesi, hangi yiyecek ve içeceklerden kaçınılması gerekiyor? Memorial Hizmet Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden diyetisyen Aysu Aydın, selülitsiz bir vücut için yapılması gereken sağlıklı beslenme önerileri hakkında bilgi verdi.

    HATALI BESLENME ŞEKLİ SELÜLİT NEDENİ

    Vücuttaki portakal kabuğu görünümlü sıkışmış yağ hücreleri ile kendini gösteren selülit; genetik eğilim, özellikle östrojen seviyesinin oluşturduğu dolaşım bozukluğu gibi hormonal nedenler, kilo almak ve egzersiz yapmamak, ilerleyen yaşla birlikte cilt altı bağ dokusunun zayıflaması, hamilelik ve hatalı beslenme gibi pek çok neden ile daha sık görülüyor.

    BU BESİNLERDEN EN AZ ÜÇÜNÜ HER GÜN TÜKETİN

    Üzüm çekirdeği, toz kakao: İçeriğinde bioflavonoid olan bu besinler kolajeni yıkan enzimleri bloke ediyor ve bağ dokusuna destek oluyorlar. Üzüm çekirdeği ve toz kakao bu maddeden zengin besinlerden olarak biliniyor.

    Maydanoz, brokoli, karnabahar, portakal: Zengin bir antioksidan olan C vitamini kolajen yapımında önemli bir rol oynuyor. Böylece deri altındaki bağ dokusunu güçlendiriyor. C vitamininden zengin olan brokoli, turunçgiller, maydanoz, yeşilbiber ve karnabahar gibi sebze ve meyvelerin sofranızda bolca bulunmasına fayda vardır.

    Kuşkonmaz, beyaz ve karalahana: Ödem söktürücü ve toksin atma özelliği nedeniyle bu besinler sofranızda sık sık yer almalı. Toksin atmak için beyaz lahana kürü de yapabilirsiniz.

    Somon balığı: Somon gibi yağlı balıkta bolca bulunan Omega 3 damarları genişleterek kan akışının ve dolaşımının rahatlamasına katkıda bulunuyor. Haftada 2-3 gün yağlı balık tüketin.

    Keten tohumu: Omega 3 yağ asidinden zengin olan keten tohumu damarları genişleterek kan dolaşımını rahatlamasına katkıda bulunuyor. Her sabah kalktıktan sonra 2-3 tatlı kaşığı öğütülmemiş keten tohumu yiyin. İsterseniz, keten tohumunu yoğurtla karıştırarak da tüketebilirsiniz.

    Soğan ve sarımsak: Kan basıncının ve dolaşımının rahatlamasını sağlıyorlar. Her gün yemeklerinizde ve salatalarınızda bu ikiliden bolca bulunsun.

    Zencefil: Kanı inceltici fonksiyonu sayesinde dolaşımı rahatlatıyor. Her gün 5-6 kibrit çöpü şeklinde kestiğiniz zencefili çayınızın içine katabilirsiniz.

    Muz: İçerisinde yer alan potasyum ile kan basıncını düşürerek dolaşıma yardımcı oluyor ve dokuları atık maddelerden temizliyor. Sindirim ve düşük tansiyon sorununuz yoksa günde bir adet muz tüketmenizde fayda var. Karpuz, avokado, havuç, fasulye ve bezelye de fazla miktarda potasyum içeriyorlar.

    Kereviz: Kan damarlarının kasılmasını engelleyerek dolaşımın rahatlamasını sağlıyor.

    Yeşil çay: İçeriğindeki kateşin ile yağ yakımını hızlandırıyor. Günde iki fincan yeşil çay içmenizde fayda var.

    Domates suyu: Domates vücudu toksinlerden arındırıyor. Günde 2-3 bardak domates suyu içerek selülitlerin giderilmesine yardımcı olabilirsiniz.

    Su: Bol su içmek kan dolaşımının düzenlenmesini sağlıyor ve ödemin oluşmasını önlüyor. Ayrıca yağ hücrelerinin emilimini sağlamak gibi önemli bir rol de üstleniyor. Günde en az 2,5-3 litre sıvı almaya özen gösterin. Bunun büyük bir kısmını su olarak almanızı öneriyoruz.

    BU BESİNLERDEN UZAK DURUN

    Trans yağlar: Damar tıkanıklığına neden olan salam, sosis ve sucuk gibi şarküteri ürünlerinden kaçının.
    Tuz: Vücutta su tutulumuna ve dolaşım bozukluğuna yol açtığı için tuzu asgari miktarda tüketin. İçeriğinde yüksek oranda sodyum bulunan fast food türü gıdaları tüketmemeye çalışın.

    Rafine şeker:  Şeker, tam bir kalori deposudur. Ayrıca cildi sıkılaştıran kolajeni yıkarak sarkmaya neden olduğu için beslenme listenizden şekeri çıkarın.
    Doymuş yağlar: Kırmızı et, salam, sosis ve sakakatlarda bolca bulunur.  Bunlar yağ hücrelerini şişirir, vücudun atıklardan temizlenmesini engeller ve dokularda su tutulmasına yol açar.

    Alkol: Haftada bir kadehten fazla alkol tüketmeyin. Çünkü fazla tüketilen alkol vücutta doğrudan yağ olarak depolanır ve su kaybına yol açarak cildin görünümünü bozar.

    Yüksek miktarda hayvansal protein: Vücutta yağlanmayı artırdığı için hayvansal proteinleri tüketirken aşırıya kaçmayın. Tavuğu derisiz, kırmızı eti de yağsız yemeyi alışkanlık haline getirin.

    HER GÜN 1 SAAT YÜRÜYÜN

    Selülitlerinizden kurtulmak için her gün öğünler arasında bir saat tempolu bir şekilde yürüyün. Ayrıca fitness merkezinde veya evinizde selülitlerin giderilmesine yönelik uygulanan egzersizleri de haftanın en az 3 günü uygularsanız daha kısa sürede sonuç alabilirsiniz.

    0 yorum:

    "Saatlerce yemek vermesem, umurunda bile olmuyor", "Elimde tabak yemesi için peşinden koşuyorum"... Bu tür yakınmaları özellikle annelerden sıkça duyuyoruz, çünkü hemen her anne aynı sorundan dert yanıyor. 

    İştahsız çocuklar! Özellikle 8-9 aydan başlayarak okul çağına kadar süren dönemde, anneler en çok çocuklarının iştahsız olmasından yakınıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İbrahim Çelik her yaş döneminin ayrı beslenme güçlükleri olsa da iştahsızlık sorununun genellikle 9 ay-2 yaş arasında daha sık görüldüğünü belirterek, "Ailelerin beslenme hataları ve alışkanlıkları iştahsızlık, daha doğrusu yemek seçme olarak tanımlanan durumun en sık görülen nedeni. Bu  yüzden ailelerin doğuştan itibaren bebeklerini beslerken doğru yaklaşımda bulunmaları çok önemli" diyor.

    İştahsızlığın kabaca fizyolojik ve patalojik etkenler ile yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle oluştuğunu belirten Dr. İbrahim Çelik'in verdiği bilgilere göre, fizyolojik iştahsızlığın temelinde bir hastalık etkeni olmaksızın çocuğun gelişim sürecinde karşılaştığı adaptasyon sorunları yatıyor. Örneğin diş çıkarma atakları en bilinen iştahsızlık nedeni olarak görülüyor. Bir başka fizyolojik etken ise 1 yaşından sonra yavaşlayan büyüme-gelişmeye bağlı olarak çocuğun beslenme gereksiniminin düşmesi. Ayrıca besinlerdeki geçiş dönemleri çocukların en yoğun iştahsız olduğu fizyolojik evreleri oluşturuyor: Sütten püreli gıdalara geçiş, yeni tatların denenmesi, bu yeni tat ve kıvama alışma sürecinde ciddi beslenme isteksizliği görülebiliyor.

    3 Haftadan Uzun Süren İştahsızlık İhmale Gelmez

    Patolojik nedenlerde iştahsızlığın altında ise genellikle; gribal enfeksiyonlar, idrar yolu enfeksiyonları, viral bağırsak enfeksiyonları, viral hepatitler, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları gibi fizyolojik hastalıklar yatıyor. Bu hastalıklar birkaç gün ile birkaç hafta arasında iştahsızlık yapıyor ve çocuğun büyüme gelişme sürecine belirgin olumsuz etkide bulunmuyor. Ancak 3 haftadan daha uzun süreli iştahsızlığın altında ise genellikle tüberküloz, kronik enfeksiyonlar, gastrik reflü, kronik böbrek hastalıkları, kalp  veya karaciğer hastalıkları hastalıkları ve bazı doğumsal metabolik hastalıklar yatıyor. Bu nedenle 3 haftadan uzun süren iştahsızlık durumlarında çocuğun mutlaka kontrolden geçmesi gerekiyor.

    İştah Artıran 12 Öneri

    1- Üst kat komşunun tariflerini denemeyin: 6 bisküvit, 1 kaşık pekmez, bir  yumurta sarısı ve bir dilim peynir... Bulamaç besinler diye tanımlanan bu tür tarifler yüksek kalorili oldukları gibi, baskın tatları severek yiyen çocukların dilinde sadece yoğun şeker tadı kalmasına yol açıyor. Bu da çocuklarda şekerli tatlar konusunda seçici bir yapı gelişmesine neden oluyor. Buna alışan çocukların damak tadı duyuları da yeni lezzetlere karşı oldukça dirençli hale geliyor.

    2- İlk denemelerde sabırlı olun: Çocuklar her yeni besine ortalama 8-10 denemeden sonra alışıyor. Bu nedenle ilk denemede bir kase dolusu havuç püresini bitirmesini beklemeyin. Ancak bir kaşık bile olsa her gün bu yeni besini çocuğunuza tattırarak alışma sürecini sabırla bekleyin.

    3- Enerjinizi doğru besinlerde kullanın: Ispanak yedirmek için çocuğunuzla kılıç kalkan oyunu oynamak yerine, enerji ve sabrınızı; süt - süt  ürünleri, et, yumurta, balık ve tahıl yedirmeye saklayın. Çünkü bu besinler çocuğunuzun gelişimi için çok daha yaşamsal öneme sahipler.

    4- 7. aydan itibaren pütürlü gıdalar yedirin: Yiyecekleri çatalla ezip, yumuşatarak yedirmeye çalışın. İlk denemelerde pütürlü yiyemeyen çocuğunuza karşı soğukkanlılığınızı koruyun. Sabır ve inatla denemelere devam edin.

    5- Sofraya birlikte oturun: 9 aylıktan sonra çocuğunuzu tok bile olsa mutlaka sizinle birlikte sofraya oturtun. Çocuğunuz erişkinlerin tükettiği gıdaları yiyebilecek yaşa geldiyse sofrada olan yemeklerden yedirmeye çalışın. Çocuğunuzun önüne koyacağınız küçük bir ekmek parçası veya köfte ile kendi kendine yemek yeme hazzına varmasını sağlayın.

    6- 1 yaşından sonra kontrollü emzirin: Anne sütüne çok alışkın ve düşkün bebekler, bir yaşından sonra anne memesini bir nevi tiryaki gibi emiyor. Anneyi her gördüğü yerde, her canı istediğinde emmeye çalışıyor. Anne memesi emip bir şekilde doyduğu için de ekstra gıda yemek istemeyebiliyor. Siz de bu durumdaysanız 1 yaşından sonra emzirme konusunda çok daha kontrollü olun.

    7- Çocuğunuza örnek olun: Çocuğunuzun sizin yemek yeme alışkanlıklarınızı aynen taklit edeceğini unutmayın. Sebze yemeğini sevmeyen bir babanın, makarnadan maydanozları ayıklayan bir kardeşin bulunduğu bir ailede küçük bebeğin önüne koyulan her şeyi yiyip bitirmesi beklenmemeli. Elinizde tabakla televizyon izliyorsanız, çocuğunuzu sofrada oturup yemek yemeye  ikna etmeniz kolay olmayacaktır.

    8- Yemek öncesinde abur cubur yedirmeyin: Yemek öncesi verilen abur cubur atıştırmalıkların, ara öğünlerin yemek saatinde kabusa neden olacağını unutmayın.

    9- “Yemek sofrada yenir” mesajını verin: Çocukların dikkat süresi çok kısadır ve uzun süre sofrada sabit halde oturmaya tahammül edemezler. İki lokma yedikten sonra ayağa kalkan çocuğunuzun peşinden, elinizde tabak çatalla koşuşturmayın. Onu birkaç kez uyardıktan sonra hızla sofrayı kaldırıp, yediği besinle yetinmesini sağlayın ve bir sonraki yemek saatine kadar da herhangi bir gıda almasına engel olun.

    10- Israr etmeyin, ancak alternatif de yaratmayın: Çocuğunuza 'teklif var ısrar yok,  ancak alternatif de yok' deyin. İşin sırrı gaddar anne kavramında yatıyor. Kereviz yemeğini yemeyi  reddeden çocuğa karşı doğru yaklaşım makarna pişirmek değil, bir hafta süreyle her öğünde kereviz yemeği sunmaktan geçiyor.

    11- Oyun oynayarak yedirin: Çocuğunuz 1 yaşında ise belli oranda  oyunla, kandırmaca ile yemek seanslarını daha çekici hale getirilebilirsiniz. Ancak bunu, videoya kaydedilmiş reklam serilerinin önüne oturtularak, her reklam döngüsünde  ağzını robot gibi açan bir çocuk noktasına kadar götürmeyin.

    12- Ceza ya da ödül vermeyin: Yemek seanslarıyla ilişkilendirilmiş ceza/ödül yöntemleri başlangıçta işe yarıyor gibi görünebilir, ancak' yaşamak için yemeliyiz' algısının kurulmasına  olumlu katkısı olmaz.

    Çocuklarda İştah Artıran 12 Altın Öneri!

    Konu Saati  03:59  |  in  Anne- bebek  |  Devamı»

    "Saatlerce yemek vermesem, umurunda bile olmuyor", "Elimde tabak yemesi için peşinden koşuyorum"... Bu tür yakınmaları özellikle annelerden sıkça duyuyoruz, çünkü hemen her anne aynı sorundan dert yanıyor. 

    İştahsız çocuklar! Özellikle 8-9 aydan başlayarak okul çağına kadar süren dönemde, anneler en çok çocuklarının iştahsız olmasından yakınıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İbrahim Çelik her yaş döneminin ayrı beslenme güçlükleri olsa da iştahsızlık sorununun genellikle 9 ay-2 yaş arasında daha sık görüldüğünü belirterek, "Ailelerin beslenme hataları ve alışkanlıkları iştahsızlık, daha doğrusu yemek seçme olarak tanımlanan durumun en sık görülen nedeni. Bu  yüzden ailelerin doğuştan itibaren bebeklerini beslerken doğru yaklaşımda bulunmaları çok önemli" diyor.

    İştahsızlığın kabaca fizyolojik ve patalojik etkenler ile yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle oluştuğunu belirten Dr. İbrahim Çelik'in verdiği bilgilere göre, fizyolojik iştahsızlığın temelinde bir hastalık etkeni olmaksızın çocuğun gelişim sürecinde karşılaştığı adaptasyon sorunları yatıyor. Örneğin diş çıkarma atakları en bilinen iştahsızlık nedeni olarak görülüyor. Bir başka fizyolojik etken ise 1 yaşından sonra yavaşlayan büyüme-gelişmeye bağlı olarak çocuğun beslenme gereksiniminin düşmesi. Ayrıca besinlerdeki geçiş dönemleri çocukların en yoğun iştahsız olduğu fizyolojik evreleri oluşturuyor: Sütten püreli gıdalara geçiş, yeni tatların denenmesi, bu yeni tat ve kıvama alışma sürecinde ciddi beslenme isteksizliği görülebiliyor.

    3 Haftadan Uzun Süren İştahsızlık İhmale Gelmez

    Patolojik nedenlerde iştahsızlığın altında ise genellikle; gribal enfeksiyonlar, idrar yolu enfeksiyonları, viral bağırsak enfeksiyonları, viral hepatitler, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları gibi fizyolojik hastalıklar yatıyor. Bu hastalıklar birkaç gün ile birkaç hafta arasında iştahsızlık yapıyor ve çocuğun büyüme gelişme sürecine belirgin olumsuz etkide bulunmuyor. Ancak 3 haftadan daha uzun süreli iştahsızlığın altında ise genellikle tüberküloz, kronik enfeksiyonlar, gastrik reflü, kronik böbrek hastalıkları, kalp  veya karaciğer hastalıkları hastalıkları ve bazı doğumsal metabolik hastalıklar yatıyor. Bu nedenle 3 haftadan uzun süren iştahsızlık durumlarında çocuğun mutlaka kontrolden geçmesi gerekiyor.

    İştah Artıran 12 Öneri

    1- Üst kat komşunun tariflerini denemeyin: 6 bisküvit, 1 kaşık pekmez, bir  yumurta sarısı ve bir dilim peynir... Bulamaç besinler diye tanımlanan bu tür tarifler yüksek kalorili oldukları gibi, baskın tatları severek yiyen çocukların dilinde sadece yoğun şeker tadı kalmasına yol açıyor. Bu da çocuklarda şekerli tatlar konusunda seçici bir yapı gelişmesine neden oluyor. Buna alışan çocukların damak tadı duyuları da yeni lezzetlere karşı oldukça dirençli hale geliyor.

    2- İlk denemelerde sabırlı olun: Çocuklar her yeni besine ortalama 8-10 denemeden sonra alışıyor. Bu nedenle ilk denemede bir kase dolusu havuç püresini bitirmesini beklemeyin. Ancak bir kaşık bile olsa her gün bu yeni besini çocuğunuza tattırarak alışma sürecini sabırla bekleyin.

    3- Enerjinizi doğru besinlerde kullanın: Ispanak yedirmek için çocuğunuzla kılıç kalkan oyunu oynamak yerine, enerji ve sabrınızı; süt - süt  ürünleri, et, yumurta, balık ve tahıl yedirmeye saklayın. Çünkü bu besinler çocuğunuzun gelişimi için çok daha yaşamsal öneme sahipler.

    4- 7. aydan itibaren pütürlü gıdalar yedirin: Yiyecekleri çatalla ezip, yumuşatarak yedirmeye çalışın. İlk denemelerde pütürlü yiyemeyen çocuğunuza karşı soğukkanlılığınızı koruyun. Sabır ve inatla denemelere devam edin.

    5- Sofraya birlikte oturun: 9 aylıktan sonra çocuğunuzu tok bile olsa mutlaka sizinle birlikte sofraya oturtun. Çocuğunuz erişkinlerin tükettiği gıdaları yiyebilecek yaşa geldiyse sofrada olan yemeklerden yedirmeye çalışın. Çocuğunuzun önüne koyacağınız küçük bir ekmek parçası veya köfte ile kendi kendine yemek yeme hazzına varmasını sağlayın.

    6- 1 yaşından sonra kontrollü emzirin: Anne sütüne çok alışkın ve düşkün bebekler, bir yaşından sonra anne memesini bir nevi tiryaki gibi emiyor. Anneyi her gördüğü yerde, her canı istediğinde emmeye çalışıyor. Anne memesi emip bir şekilde doyduğu için de ekstra gıda yemek istemeyebiliyor. Siz de bu durumdaysanız 1 yaşından sonra emzirme konusunda çok daha kontrollü olun.

    7- Çocuğunuza örnek olun: Çocuğunuzun sizin yemek yeme alışkanlıklarınızı aynen taklit edeceğini unutmayın. Sebze yemeğini sevmeyen bir babanın, makarnadan maydanozları ayıklayan bir kardeşin bulunduğu bir ailede küçük bebeğin önüne koyulan her şeyi yiyip bitirmesi beklenmemeli. Elinizde tabakla televizyon izliyorsanız, çocuğunuzu sofrada oturup yemek yemeye  ikna etmeniz kolay olmayacaktır.

    8- Yemek öncesinde abur cubur yedirmeyin: Yemek öncesi verilen abur cubur atıştırmalıkların, ara öğünlerin yemek saatinde kabusa neden olacağını unutmayın.

    9- “Yemek sofrada yenir” mesajını verin: Çocukların dikkat süresi çok kısadır ve uzun süre sofrada sabit halde oturmaya tahammül edemezler. İki lokma yedikten sonra ayağa kalkan çocuğunuzun peşinden, elinizde tabak çatalla koşuşturmayın. Onu birkaç kez uyardıktan sonra hızla sofrayı kaldırıp, yediği besinle yetinmesini sağlayın ve bir sonraki yemek saatine kadar da herhangi bir gıda almasına engel olun.

    10- Israr etmeyin, ancak alternatif de yaratmayın: Çocuğunuza 'teklif var ısrar yok,  ancak alternatif de yok' deyin. İşin sırrı gaddar anne kavramında yatıyor. Kereviz yemeğini yemeyi  reddeden çocuğa karşı doğru yaklaşım makarna pişirmek değil, bir hafta süreyle her öğünde kereviz yemeği sunmaktan geçiyor.

    11- Oyun oynayarak yedirin: Çocuğunuz 1 yaşında ise belli oranda  oyunla, kandırmaca ile yemek seanslarını daha çekici hale getirilebilirsiniz. Ancak bunu, videoya kaydedilmiş reklam serilerinin önüne oturtularak, her reklam döngüsünde  ağzını robot gibi açan bir çocuk noktasına kadar götürmeyin.

    12- Ceza ya da ödül vermeyin: Yemek seanslarıyla ilişkilendirilmiş ceza/ödül yöntemleri başlangıçta işe yarıyor gibi görünebilir, ancak' yaşamak için yemeliyiz' algısının kurulmasına  olumlu katkısı olmaz.

    0 yorum:

    Kendine güven, seksi görünüş, karşı cinsi kendinize çekebilmenin anahtar kelimeleri. 

    Amerika'da bu aralar pek çok kadının okuduğu 'How to be a Super Hot Woman' kitabının yazarları Mandy Simons ve Emily J. Terry'den beş küçük tüyo...

    1. VÜCUDUNUZU İLK ÖNCE KENDİNİZ SEKSİ HİSSEDİN
    Çok kulanılan bir klişe olarak bakarız çoğumuz, içimizde gerçekten hissettiğimiz şeylerin dışa yansıdığı fikrine. Ama eğer çekici görünmek istiyorsanız önce kendinizle flört etmeyi ve negatif önyargıları bir kenara bırakmanız diyor, yukarıda bahsedilen kitabın yazarları. Eğer kötü bir gece geçirip bunu tüm makyajınıza ve şıklığınıza rağmen bütün gün yanınızda taşıdıysanız kesinlikle etrafa 'çekici' vibrasyonlar göndermeyeceksiniz. Pozitif olmayı öğrenmenin yanısıra kendinizi seksi bir kadın gibi hissetirecek özelliklerinizi bulmanız gerekir. Gerisi bu yönlerinize tam olarak güvenmekle alakalı...

    2- BAĞIMSIZ OLUN 
    Geçmiş dönemlerin bağımlı kadın tipi artık kitaplarda kaldı. Günümüz kadını kendine yettiği ve güvendiği kadar erkeklere çekici geliyor. Erkeğin vereceği güvenlik hissine değil onunla birlikte ama kendi ayaklarınızın üzerinde durduğunuz bir yaşam daha çarpıcı ve istenen bir kadın tipi sunuyor günümüzde. Bir ilişkide bile olsanız erkek sizin de etkin olduğunuz, küçük romantik geziler ve geceler bplanladığınız ve herşeyi ona bırakmadığınız bir yaşamı arzuluyor.

    3-  İÇİNDE  RAHAT ETTİĞİNİZ VE SEKSİ KIYAFETLER SEÇİN
    Seksi olmanın anlamı illla ki bol dekolte değildir. Herşeyden önce hangimiz bir model vücuduna sahibiz? Önemli olan kendini taşıdığın kıyafetin için güvenli hissetmen, bu güvenli duruş herşeyden daha çok çekici görünmeni sağlayacaktır. Çünkü en kötü görünen kadın, kendini içinde güvenli hissetmediği kıyafetlerle ortada dolaşan kadındır. Rahat bir kıyafetin içine de süper seksi iç çamaşırlar giyebileceğinizi ve bunun hissetirdiği yükselmeyi etrafınıza hissetireceğiniz unutmayın.

    4- KIRKLI YA DA ELLİLİ YAŞLARDA OLMAK SİZİ DAHA AZ ÇEKİCİ YAPMAZ
    Yaşınızla barışık olun, ne demişler 'her yaşın ayrı bir tadı var'. 40'lı y ada 50'li yaşlardaki Hollywood yıldızlarını gözünüzün önüne getirin ve hissetikleri kendine güveni kendinize örnek almaya çalışın. Olgunluk ve yaşam hakkında sahip olduğunu  bilgi sizi pek çok genç rakibenizin önüne geçiriyor, bunu unutmayın. Ve kimse görmese dahi asla pazardan alınmış pamuklu iç çamaşırlarını giymeyin. Unutmayın herşeyden önce kendinizi seksi görmeniz gerekiyor.

    5- HANGİ YAŞTA OLURSANIZ OLUN SPOR YAPIN
    Ana Kournikova, Danika Patrick ya da  Maria Sharapova olun demiyor tabi bize yazarlarımız ancak bir sporu ucundan da olsa yapabilmek sizi fit kılacağı gibi erkeklerin gözünde daha eğlenceli kılacaktır. Sevgili kadınlar belki sizin hiçbir tüyoya ihtiyacınız yoktur ancak bu tavsiyeleride aklınızın bir köşesinde tutmak günün birinde işinize yarayabilir.

    Beş adımda çekici kadın olma tüyoları

    Konu Saati  03:58  |  in  Kadın Sağlığı  |  Devamı»

    Kendine güven, seksi görünüş, karşı cinsi kendinize çekebilmenin anahtar kelimeleri. 

    Amerika'da bu aralar pek çok kadının okuduğu 'How to be a Super Hot Woman' kitabının yazarları Mandy Simons ve Emily J. Terry'den beş küçük tüyo...

    1. VÜCUDUNUZU İLK ÖNCE KENDİNİZ SEKSİ HİSSEDİN
    Çok kulanılan bir klişe olarak bakarız çoğumuz, içimizde gerçekten hissettiğimiz şeylerin dışa yansıdığı fikrine. Ama eğer çekici görünmek istiyorsanız önce kendinizle flört etmeyi ve negatif önyargıları bir kenara bırakmanız diyor, yukarıda bahsedilen kitabın yazarları. Eğer kötü bir gece geçirip bunu tüm makyajınıza ve şıklığınıza rağmen bütün gün yanınızda taşıdıysanız kesinlikle etrafa 'çekici' vibrasyonlar göndermeyeceksiniz. Pozitif olmayı öğrenmenin yanısıra kendinizi seksi bir kadın gibi hissetirecek özelliklerinizi bulmanız gerekir. Gerisi bu yönlerinize tam olarak güvenmekle alakalı...

    2- BAĞIMSIZ OLUN 
    Geçmiş dönemlerin bağımlı kadın tipi artık kitaplarda kaldı. Günümüz kadını kendine yettiği ve güvendiği kadar erkeklere çekici geliyor. Erkeğin vereceği güvenlik hissine değil onunla birlikte ama kendi ayaklarınızın üzerinde durduğunuz bir yaşam daha çarpıcı ve istenen bir kadın tipi sunuyor günümüzde. Bir ilişkide bile olsanız erkek sizin de etkin olduğunuz, küçük romantik geziler ve geceler bplanladığınız ve herşeyi ona bırakmadığınız bir yaşamı arzuluyor.

    3-  İÇİNDE  RAHAT ETTİĞİNİZ VE SEKSİ KIYAFETLER SEÇİN
    Seksi olmanın anlamı illla ki bol dekolte değildir. Herşeyden önce hangimiz bir model vücuduna sahibiz? Önemli olan kendini taşıdığın kıyafetin için güvenli hissetmen, bu güvenli duruş herşeyden daha çok çekici görünmeni sağlayacaktır. Çünkü en kötü görünen kadın, kendini içinde güvenli hissetmediği kıyafetlerle ortada dolaşan kadındır. Rahat bir kıyafetin içine de süper seksi iç çamaşırlar giyebileceğinizi ve bunun hissetirdiği yükselmeyi etrafınıza hissetireceğiniz unutmayın.

    4- KIRKLI YA DA ELLİLİ YAŞLARDA OLMAK SİZİ DAHA AZ ÇEKİCİ YAPMAZ
    Yaşınızla barışık olun, ne demişler 'her yaşın ayrı bir tadı var'. 40'lı y ada 50'li yaşlardaki Hollywood yıldızlarını gözünüzün önüne getirin ve hissetikleri kendine güveni kendinize örnek almaya çalışın. Olgunluk ve yaşam hakkında sahip olduğunu  bilgi sizi pek çok genç rakibenizin önüne geçiriyor, bunu unutmayın. Ve kimse görmese dahi asla pazardan alınmış pamuklu iç çamaşırlarını giymeyin. Unutmayın herşeyden önce kendinizi seksi görmeniz gerekiyor.

    5- HANGİ YAŞTA OLURSANIZ OLUN SPOR YAPIN
    Ana Kournikova, Danika Patrick ya da  Maria Sharapova olun demiyor tabi bize yazarlarımız ancak bir sporu ucundan da olsa yapabilmek sizi fit kılacağı gibi erkeklerin gözünde daha eğlenceli kılacaktır. Sevgili kadınlar belki sizin hiçbir tüyoya ihtiyacınız yoktur ancak bu tavsiyeleride aklınızın bir köşesinde tutmak günün birinde işinize yarayabilir.

    0 yorum:

    İnsan doğası gereği hata yapar ve mükemmel bir yaratık değildir. Diğer yandan kadın ve erkek de iki ayrı dünyaya sahiptir. İşte tüm bu tehlikeli karışım ortaya ilişkilerdeki hataları meydana getiriyor. 

    CİSED evlilik ve ilişki terapistlerine göre, yapılan ilk hata, çatışmasız, kavgasız mükemmel bir ilişki yaşama arzusudur.

    Mükemmel ilişki ütopya!
    Çatışmasız mükemmel ilişki diye bir şey yoktur. Sadece huzurlu, dengeli ve her iki tarafın da tatmin olduğu bir ilişki vardır. Her iki tarafın da bunu kabullenip ilişkisine bu perspektifle yaklaşması gerekli. İlişkiler söz konusu olan kadın ve erkekse elbette problemsiz olmaz. Çatışmalı bir ilişkide çözüm arap saçına dönmüşse iletişim, karşılıklı yaklaşım ve tutumlar göz önüne alınmalı. CİSED evlilik ve ilişki terapistlerine göre, çift ilişkilerinin dinamiği 3 unsur ile belirleniyor. Bunlar, Etkileşimsel Sistem, Nesillerarası Sistem ve Bireysel Sistem'dir.

    Etkileşimsel sistem, çiftin birbirleriyle olan iletişimi ile ilişkilerinin kuruluşundaki dinamikleri kapsıyor. Yani çift çatışmaları çözmek yerine büyütmeyi seçtiğinde sorunlar artıyor. Bireysel sistem denildiğinde özellikle bireylerin 0-7 yaş döneminde ve ergenlikte yaşadıkları birtakım yanlışlıklardan bahsediliyor. Yani çocukluk yaraları şu anki ilişkilerde sorun yaratabiliyor. İlişki dinamiklerine yönelik belirleyici olan diğer bir unsur da Nesillerarası sistem. Yani kişilerin anne-babalarının birbirleriyle ve diğer aile üyeleri ile yaşadıkları ilişkiler bu başlık altında ele alınıyor. Çiftin geçmişten gelen aile sırlarının aynen bugünkü ilişkilerine de yansıdığına dikkat çeken evlilik ve ilişki terapistleri, tüm bu faktörlerin bir araya gelmesiyle dinamiklerin belirlendiğini vurguluyorlar. İşte bu dinamikler de tarafların bir ilişkiyi sağlıklı götürüp götüremeyeceklerini belirliyor. Bir insanın mükemmel bir ilişki arayışını, cennet arayışına benzeten CİSED evlilik terapistleri, tüm bu gerçekleri göz önüne alarak çiftlere şunları tavsiye ediyorlar:

    Çatışmalarınızda birbirinizi adam etmeye çalışmaktan vazgeçin. Her olayda kendi hatalarınıza odaklanıp, önce kendinizi değiştirmeye çalışın, bunu yaparken de koşulsuz olun. Ben bunu yapıyorum, ben kendimi değiştiriyorum sen de bunu yap, sen de değiştir kendini şeklindeki ifadeyi aklınızdan silin. Konuşmak ve iletişim kurmak zorundasınız. Haklı olmak veya üste çıkmak genellikle size hiçbir şey kazandırmaz. Bunun yerine suçlamadan dinleyin, mutlu olmayı, anlamayı, karşı tarafın söylediklerini sanki Cumhurbaşkanı veya Başbakan konuşuyormuşçasına ciddiyetle dinleyin. Anlaşılmak güveni, güven de yakınlığı getirir. Bunun tam tersi ise öfke ve yıkıma neden olur. Suçlamak, haklı olmak ve üste çıkmak hiçbir şeyi çözmeyecektir.

    CİSED terapistleri, ilişkilerde kadınların ve erkeklerin kendi doğalarına göre birtakım hataları olduğuna dikkat çekiyor. İşte evlilik ve ilişki terapistlerin gözüyle kadınların 10 hatası:

    1. Kutsal anneyi oynamak:
    Annelik tartışmasız kutsal bir olgudur. Bugün hangi topluma bakarsanız bakın annelik kimliğin getirdiği aseksüelite vardır. Ancak bu kimliğinizi yatak odasının kapısına asmanız gerek. Çünkü eşiniz için siz onun evlenmeden önce aşık olduğu ve arzu duyduğu kadınsınızdır. Bu bakış açısı evliliğinizin en sağlam temelidir. Sizin annelik kimliği ile sevgili kimliğini birbirine karıştırmanız da bu temele balyozla vurmak gibi olacaktır.  Bu nedenle evlilik hayatında önce kadın, sonra anne olmalısınız. Kadınlığınız anneliğin içinde yok olmamalıdır.

    2. Orgazm taklidi yapmak:
    Her şeyden önce bilmeniz gerekir ki, her cinsel ilişkinin sonunda orgazm olmak zorunda değilsiniz. Bu hurafeyi bir kenara bırakın. Üstüne üstlük orgazm taklidi yapmak erkeklerin tamamı tarafından reddedilen ve istenmeyen bir tutumdur. Kadınlar böyle yaparak erkeğin kendisine olan saygısını kaybetmesini engelleyerek ona iyilik yaptığını düşünür. Belki eşiniz o anda fark etmeyebilir ama daha sonra öğrenmesi ile kısır bir döngü içine girer. Sürekli sizin orgazm taklidi yapıp yapmadığınızdan şüphelenecektir. Bu durum da onda performans anksiyetesine dönüşür. Taklit yapmak yerine dürüst olun. Samimiyet ilişkilerde her zaman yerini bulacak bir tavırdır. Cinsellik salt orgazmlardan meydana gelen ve mutlaka orgazmla sonuçlanması gereken bir süreç değildir. Cinselliğinizin sonunda cebinizde kalması gerekenler, paylaşımların ve yaşanan haz anlarının bolluğudur. Başta göze alamadığınız küçük hayal kırıklıkları, daha sonra çok derin hayal kırıklıklarına yol açabilir ve hem sizi hem de ilişkinizi geri dönülmez bir noktaya taşıyabilir.

    3. İlişkideki gizemi kaybetmek:
    Bir kadının yaptığı en büyük hatalardan biri kocasına ya da erkek arkadaşına en yakın kız arkadaşıymış, 'kankasıymış' gibi muamele yapmasıdır. Birçok kadın ilişki süresi uzayınca erkekle her şeyini paylaşmaya başlar. Oysa kadının da erkeğinden ayrı birer dünyası vardır. Kız arkadaşlarınızla konuştuğunuz kadınsı birtakım konuları eşinizle paylaşmamanızda fayda var. Çünkü zaten sizi anlamayacaktır. Kadının da erkeğin de kendine has bir gizemi olmalıdır. Bu da her iki tarafın birbirinde aradığı bir özelliktir. Bu durumun deformasyonu da karşılıklı cinsel beklentilerin azalmasıyla ilişkinizi istemediğiniz bir noktaya sürükleyebilir. Partnerinizin size olan arzusunun devam etmesini istiyorsanız onunla kadınlığa has mahremiyetinizi paylaşmayın.

    4. Eşin erotik filme veya porno izleme isteğini aşağılamak:
    Siz bu durumu istediğiniz kadar reddedin ama günümüzde birçok erkek ergenliğinde veya hayatının bir yerinde mutlaka erotik film veya porno izlemiştir. Öncelikle bunu kabullenmeniz gerekir. Diğer yandan erotik filmler cinsel terapistler tarafından cinsel sorunları olan çiftlere tavsiye olarak sunulmaktadır. Eşinizi yargılamak ve aşağılamak yerine onun neden böyle bir seçimde bulunduğunu anlamak daha doğru. Bunu konuşulabilir bir konu olarak görmek ve gerektiğinde eşinizin erotik film izleme teklifine önyargısız yaklaşmak yatak odanıza renk getirebilir.

    5. İlişki sırasında sessiz kalmak:
    Erkek doğasında cinsel olarak uyarılmak için duymaya ve görmeye ihtiyaç vardır. Bunu ondan esirgemeniz de en az onun kadar sizin de cinsel uyumunuza etki edebilir. Hissettiğinizi daha çok hissedebilmek için duygularınızı dile dökmek, gerektiğinde inlemek, çığlık atmak gibi bedensel duyumlarla dışa vurmak mutlu bir yatağın altın sırrıdır.

    6. Kendi bedeninde kusur bulmak:
    O sizi olduğunuz gibi beğendi ve sevdi. Sizin de kendinizi sevmeniz ve beğenmeniz hayatınızı kurtaracak kadar önemlidir. Unutmayın kendini sevmeyeni bir başkası gerçekten sevemez. Kendine değer vermeyene kimse gerçekten değer vermez, veremez. Kısa ya da uzunsunuz, şişman ya da çok zayıf fark etmez. O sizinle olduğunuz gibi birlikte olmak istiyor. Kendinizi sevmeniz ve bedeninizle barışık olmanız, cinsel hayattan zevk almanızın ilk ve en önemli koşuldur. Eşinizle gerektiğinde aydınlıkta, açık ışıkta birlikte olun, evde iç çamaşırlarınızla dolaşın. İlk önce kendi bedeninizle flört edin.

    7. Başka kadınları aşağılamak ve hakaret etmek:
    Başka insanları bedensel veya kişiliksel özellikleriyle aşağılamak kimse tarafından hoş karşılanmaz. Kimse kimseye benzemediği gibi farklı farklı özellikleri veya kusurları olabilir. Ancak kendini mükemmel kabul edip herkesi küçük görmek, sürekli eleştirmek ve açıklarını dile getirmek partneriniz için rahatsız edici bir hal alabilir. Kadınlar eleştirmek söz konusu olunca erkeklere göre hemcinslerine karşı acımasızdırlar. Bu tutum da erkeklerin hoşuna gitmez. Annesinin, kız kardeşinin veya kadın bir iş arkadaşının durup dururken eleştirilmesi bir süre sonra erkeğin bu eleştirileri içselleştirmesine yol açabilir. Bir gün o eleştiriler birikip size dönebilir. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Her şeye rağmen insanlarla ve kendinizle barışık bir karakter çizerek kendinize olan güveninizi ortaya koyun. Bu size yönelik, akıllarda daha olumlu bir portre çizecektir.

    8. Seksi amaçlar için kullanmak:
    Cinselliği bir armağan gibi ruhun ve bedenin paylaşılması dışında bir amaç için kullanmak ilişkinizin kalitesini bozacaktır. Bu durum kadınlarda çok eskilere dayanan bir taktiktir. Ancak taş yerinde ağırdır. Cinsellikle günlük hayatın birtakım kazanımlarını birbirinden ayrı tutmanızda yarar var. Yatakta elde edebileceğiniz en büyük kazanç partnerinizle paylaştığınız hazlar ve güzel anlardır. Olguya bu şekilde yaklaşmalısınız. Aklınızdan çıkarmayın ki cinsellikle daha fazla sevgiyi veya gelecek garantisini elde edemezsiniz.

    9. Erkeğe özensiz davranmak:
    Her erkek ve elbette her insan beğenilmek, adam yerine konulmak, önemsenmek ister. Kendine saygı duyulmasını bekler. Partnerinin sadece davranışlarına değil kendine bakmasını, özen göstermesini de ister. Akşam partnerinin güzel kıyafetlerle kendini karşılamasını, güzel kokmasını, küçük sürprizler hazırlamasını hayal eder. Kadının bu şekilde erkeğe özenli davranması kendine ve ilişkisine verdiği değerin bir göstergesidir.

    10. Sadece penise odaklanmak:
    Erkeklerin cinsel hazzı sadece penisten aldığı doğru bir bilgi değildir. Kadın erkek fark etmeksizin insan bedeni tamamen sinir ağları ile örülmüştür. Bir erkeğin cinsel hazzı peniste yoğunlaşmış olabilir ancak tıpkı kadın gibi göğüs uçları da hassastır. Önemli olan kadının partnerinin bedenini keşfetmesidir. Bu nedenle partnerinizle çıktığınız bedensel yolculuğun önemli yol ve kavşaklarını keşfedin.

    İşte kadınların 10 hatası!

    Konu Saati  03:58  |  in  Cinsel Sağlık  |  Devamı»

    İnsan doğası gereği hata yapar ve mükemmel bir yaratık değildir. Diğer yandan kadın ve erkek de iki ayrı dünyaya sahiptir. İşte tüm bu tehlikeli karışım ortaya ilişkilerdeki hataları meydana getiriyor. 

    CİSED evlilik ve ilişki terapistlerine göre, yapılan ilk hata, çatışmasız, kavgasız mükemmel bir ilişki yaşama arzusudur.

    Mükemmel ilişki ütopya!
    Çatışmasız mükemmel ilişki diye bir şey yoktur. Sadece huzurlu, dengeli ve her iki tarafın da tatmin olduğu bir ilişki vardır. Her iki tarafın da bunu kabullenip ilişkisine bu perspektifle yaklaşması gerekli. İlişkiler söz konusu olan kadın ve erkekse elbette problemsiz olmaz. Çatışmalı bir ilişkide çözüm arap saçına dönmüşse iletişim, karşılıklı yaklaşım ve tutumlar göz önüne alınmalı. CİSED evlilik ve ilişki terapistlerine göre, çift ilişkilerinin dinamiği 3 unsur ile belirleniyor. Bunlar, Etkileşimsel Sistem, Nesillerarası Sistem ve Bireysel Sistem'dir.

    Etkileşimsel sistem, çiftin birbirleriyle olan iletişimi ile ilişkilerinin kuruluşundaki dinamikleri kapsıyor. Yani çift çatışmaları çözmek yerine büyütmeyi seçtiğinde sorunlar artıyor. Bireysel sistem denildiğinde özellikle bireylerin 0-7 yaş döneminde ve ergenlikte yaşadıkları birtakım yanlışlıklardan bahsediliyor. Yani çocukluk yaraları şu anki ilişkilerde sorun yaratabiliyor. İlişki dinamiklerine yönelik belirleyici olan diğer bir unsur da Nesillerarası sistem. Yani kişilerin anne-babalarının birbirleriyle ve diğer aile üyeleri ile yaşadıkları ilişkiler bu başlık altında ele alınıyor. Çiftin geçmişten gelen aile sırlarının aynen bugünkü ilişkilerine de yansıdığına dikkat çeken evlilik ve ilişki terapistleri, tüm bu faktörlerin bir araya gelmesiyle dinamiklerin belirlendiğini vurguluyorlar. İşte bu dinamikler de tarafların bir ilişkiyi sağlıklı götürüp götüremeyeceklerini belirliyor. Bir insanın mükemmel bir ilişki arayışını, cennet arayışına benzeten CİSED evlilik terapistleri, tüm bu gerçekleri göz önüne alarak çiftlere şunları tavsiye ediyorlar:

    Çatışmalarınızda birbirinizi adam etmeye çalışmaktan vazgeçin. Her olayda kendi hatalarınıza odaklanıp, önce kendinizi değiştirmeye çalışın, bunu yaparken de koşulsuz olun. Ben bunu yapıyorum, ben kendimi değiştiriyorum sen de bunu yap, sen de değiştir kendini şeklindeki ifadeyi aklınızdan silin. Konuşmak ve iletişim kurmak zorundasınız. Haklı olmak veya üste çıkmak genellikle size hiçbir şey kazandırmaz. Bunun yerine suçlamadan dinleyin, mutlu olmayı, anlamayı, karşı tarafın söylediklerini sanki Cumhurbaşkanı veya Başbakan konuşuyormuşçasına ciddiyetle dinleyin. Anlaşılmak güveni, güven de yakınlığı getirir. Bunun tam tersi ise öfke ve yıkıma neden olur. Suçlamak, haklı olmak ve üste çıkmak hiçbir şeyi çözmeyecektir.

    CİSED terapistleri, ilişkilerde kadınların ve erkeklerin kendi doğalarına göre birtakım hataları olduğuna dikkat çekiyor. İşte evlilik ve ilişki terapistlerin gözüyle kadınların 10 hatası:

    1. Kutsal anneyi oynamak:
    Annelik tartışmasız kutsal bir olgudur. Bugün hangi topluma bakarsanız bakın annelik kimliğin getirdiği aseksüelite vardır. Ancak bu kimliğinizi yatak odasının kapısına asmanız gerek. Çünkü eşiniz için siz onun evlenmeden önce aşık olduğu ve arzu duyduğu kadınsınızdır. Bu bakış açısı evliliğinizin en sağlam temelidir. Sizin annelik kimliği ile sevgili kimliğini birbirine karıştırmanız da bu temele balyozla vurmak gibi olacaktır.  Bu nedenle evlilik hayatında önce kadın, sonra anne olmalısınız. Kadınlığınız anneliğin içinde yok olmamalıdır.

    2. Orgazm taklidi yapmak:
    Her şeyden önce bilmeniz gerekir ki, her cinsel ilişkinin sonunda orgazm olmak zorunda değilsiniz. Bu hurafeyi bir kenara bırakın. Üstüne üstlük orgazm taklidi yapmak erkeklerin tamamı tarafından reddedilen ve istenmeyen bir tutumdur. Kadınlar böyle yaparak erkeğin kendisine olan saygısını kaybetmesini engelleyerek ona iyilik yaptığını düşünür. Belki eşiniz o anda fark etmeyebilir ama daha sonra öğrenmesi ile kısır bir döngü içine girer. Sürekli sizin orgazm taklidi yapıp yapmadığınızdan şüphelenecektir. Bu durum da onda performans anksiyetesine dönüşür. Taklit yapmak yerine dürüst olun. Samimiyet ilişkilerde her zaman yerini bulacak bir tavırdır. Cinsellik salt orgazmlardan meydana gelen ve mutlaka orgazmla sonuçlanması gereken bir süreç değildir. Cinselliğinizin sonunda cebinizde kalması gerekenler, paylaşımların ve yaşanan haz anlarının bolluğudur. Başta göze alamadığınız küçük hayal kırıklıkları, daha sonra çok derin hayal kırıklıklarına yol açabilir ve hem sizi hem de ilişkinizi geri dönülmez bir noktaya taşıyabilir.

    3. İlişkideki gizemi kaybetmek:
    Bir kadının yaptığı en büyük hatalardan biri kocasına ya da erkek arkadaşına en yakın kız arkadaşıymış, 'kankasıymış' gibi muamele yapmasıdır. Birçok kadın ilişki süresi uzayınca erkekle her şeyini paylaşmaya başlar. Oysa kadının da erkeğinden ayrı birer dünyası vardır. Kız arkadaşlarınızla konuştuğunuz kadınsı birtakım konuları eşinizle paylaşmamanızda fayda var. Çünkü zaten sizi anlamayacaktır. Kadının da erkeğin de kendine has bir gizemi olmalıdır. Bu da her iki tarafın birbirinde aradığı bir özelliktir. Bu durumun deformasyonu da karşılıklı cinsel beklentilerin azalmasıyla ilişkinizi istemediğiniz bir noktaya sürükleyebilir. Partnerinizin size olan arzusunun devam etmesini istiyorsanız onunla kadınlığa has mahremiyetinizi paylaşmayın.

    4. Eşin erotik filme veya porno izleme isteğini aşağılamak:
    Siz bu durumu istediğiniz kadar reddedin ama günümüzde birçok erkek ergenliğinde veya hayatının bir yerinde mutlaka erotik film veya porno izlemiştir. Öncelikle bunu kabullenmeniz gerekir. Diğer yandan erotik filmler cinsel terapistler tarafından cinsel sorunları olan çiftlere tavsiye olarak sunulmaktadır. Eşinizi yargılamak ve aşağılamak yerine onun neden böyle bir seçimde bulunduğunu anlamak daha doğru. Bunu konuşulabilir bir konu olarak görmek ve gerektiğinde eşinizin erotik film izleme teklifine önyargısız yaklaşmak yatak odanıza renk getirebilir.

    5. İlişki sırasında sessiz kalmak:
    Erkek doğasında cinsel olarak uyarılmak için duymaya ve görmeye ihtiyaç vardır. Bunu ondan esirgemeniz de en az onun kadar sizin de cinsel uyumunuza etki edebilir. Hissettiğinizi daha çok hissedebilmek için duygularınızı dile dökmek, gerektiğinde inlemek, çığlık atmak gibi bedensel duyumlarla dışa vurmak mutlu bir yatağın altın sırrıdır.

    6. Kendi bedeninde kusur bulmak:
    O sizi olduğunuz gibi beğendi ve sevdi. Sizin de kendinizi sevmeniz ve beğenmeniz hayatınızı kurtaracak kadar önemlidir. Unutmayın kendini sevmeyeni bir başkası gerçekten sevemez. Kendine değer vermeyene kimse gerçekten değer vermez, veremez. Kısa ya da uzunsunuz, şişman ya da çok zayıf fark etmez. O sizinle olduğunuz gibi birlikte olmak istiyor. Kendinizi sevmeniz ve bedeninizle barışık olmanız, cinsel hayattan zevk almanızın ilk ve en önemli koşuldur. Eşinizle gerektiğinde aydınlıkta, açık ışıkta birlikte olun, evde iç çamaşırlarınızla dolaşın. İlk önce kendi bedeninizle flört edin.

    7. Başka kadınları aşağılamak ve hakaret etmek:
    Başka insanları bedensel veya kişiliksel özellikleriyle aşağılamak kimse tarafından hoş karşılanmaz. Kimse kimseye benzemediği gibi farklı farklı özellikleri veya kusurları olabilir. Ancak kendini mükemmel kabul edip herkesi küçük görmek, sürekli eleştirmek ve açıklarını dile getirmek partneriniz için rahatsız edici bir hal alabilir. Kadınlar eleştirmek söz konusu olunca erkeklere göre hemcinslerine karşı acımasızdırlar. Bu tutum da erkeklerin hoşuna gitmez. Annesinin, kız kardeşinin veya kadın bir iş arkadaşının durup dururken eleştirilmesi bir süre sonra erkeğin bu eleştirileri içselleştirmesine yol açabilir. Bir gün o eleştiriler birikip size dönebilir. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Her şeye rağmen insanlarla ve kendinizle barışık bir karakter çizerek kendinize olan güveninizi ortaya koyun. Bu size yönelik, akıllarda daha olumlu bir portre çizecektir.

    8. Seksi amaçlar için kullanmak:
    Cinselliği bir armağan gibi ruhun ve bedenin paylaşılması dışında bir amaç için kullanmak ilişkinizin kalitesini bozacaktır. Bu durum kadınlarda çok eskilere dayanan bir taktiktir. Ancak taş yerinde ağırdır. Cinsellikle günlük hayatın birtakım kazanımlarını birbirinden ayrı tutmanızda yarar var. Yatakta elde edebileceğiniz en büyük kazanç partnerinizle paylaştığınız hazlar ve güzel anlardır. Olguya bu şekilde yaklaşmalısınız. Aklınızdan çıkarmayın ki cinsellikle daha fazla sevgiyi veya gelecek garantisini elde edemezsiniz.

    9. Erkeğe özensiz davranmak:
    Her erkek ve elbette her insan beğenilmek, adam yerine konulmak, önemsenmek ister. Kendine saygı duyulmasını bekler. Partnerinin sadece davranışlarına değil kendine bakmasını, özen göstermesini de ister. Akşam partnerinin güzel kıyafetlerle kendini karşılamasını, güzel kokmasını, küçük sürprizler hazırlamasını hayal eder. Kadının bu şekilde erkeğe özenli davranması kendine ve ilişkisine verdiği değerin bir göstergesidir.

    10. Sadece penise odaklanmak:
    Erkeklerin cinsel hazzı sadece penisten aldığı doğru bir bilgi değildir. Kadın erkek fark etmeksizin insan bedeni tamamen sinir ağları ile örülmüştür. Bir erkeğin cinsel hazzı peniste yoğunlaşmış olabilir ancak tıpkı kadın gibi göğüs uçları da hassastır. Önemli olan kadının partnerinin bedenini keşfetmesidir. Bu nedenle partnerinizle çıktığınız bedensel yolculuğun önemli yol ve kavşaklarını keşfedin.

    0 yorum:

    Doğa mucizesi olan bazı bitkileri o kadar yanlış kullanmaya başladık ki "bitkisel tedavi" artık tedavi olmaktan çıktı. Önüne gelen herkes, her türlü "otu, çöpü, sapı, kökü" ilaç gibi öneriyor.

    Çoğunun iyi niyetle yapıldığından hiç kuşku duymadığım bu bilimsel onaydan uzak tavsiyeler bazen tehlikeli olabiliyor. Nerede, nasıl yapıldığı kaç kişi üzerinde uygulandığı bilimsel olup olmadığı belli olmayan ön görüler insanlara onaylanmış güvenli sağlık bilgileri gibi anlatılınca fayda yerine zarar veriyor.

    Biz de her yıl eskiden başımıza gelen olaylardan ders almadan yeni bir veya birkaç kötü örneği yaşamak zorunda kalıyoruz. Bu bazen zayıflama tozlarıyla hayatını kaybeden Kahramanmaraşlı dondurmacı Ahmet Bey, bazen zayıflatıcı yosun kapsülleriyle genç yaşta öbür dünyaya göç eden basın camiasından bir arkadaş bazen de genç bir yavrumuz olabiliyor.

    ÇAYLA, OTLA, ÇÖPLE KİLO VERİLMEZ! 

    Mesela son yıllarda zayıflamak ve forma girmek amacıyla içilen bitkisel çaylar, prostatı iyileştirmek amacıyla kullanılan sebze suları böbrek iltihaplanması veya adet düzensizliklerini önlemek amacıyla kullanılan bitki karışımlarına bağlı karaciğer hastalıklarına çok sık rastlanmaya başlandı.

    Karaciğer uzmanı doktor arkadaşlarımız (gastroenterologlar) infial içindeler. Söylediklerine göre bitkisel desteklerin veya ürünlerin yanlış kullanılmasına bağlı karaciğer hastalıklarında müthiş bir artış var. Bu ürünlerin içinde bulunan bazı toksik kimyasalların karaciğer hücrelerine ciddi zararlar verdiğini söylüyorlar. Özellikle zayıflama çayları olarak satılan ürünlerden çok şikáyetçiler.

    DOĞAL OLAN HER ŞEY ZARARSIZ DEĞİLDİR

    Doğal olan her şeyin yararlı olduğunu düşünmek yanlış bir yaklaşımdır. Doğada da birçok bitki zararlı veya zehirli kimyasallar içerebiliyor. Ayrıca düşük dozlarıyla faydalı olabilen bu bitkisel kimyasallar fazla miktarlarda ya da uzun sürelerle kullanıldıklarında zararlı olabiliyorlar. Bu nedenle bitkisel destekleri kullanırken de dikkatli olmakta onlara da ilaç muamelesi yapmakta fayda var.

    Tıbbi bitkileri bile doğru kullanmak beceri istiyor. Eğer dikkat edilmezse bu doğal mucizeler bile bazen zararlı toksik maddelere dönüşebiliyor. İster ekinezya, sarıkantoron, zerdeçal, ister ginseng, deve dikeni, meyan kökü, ısırgan kullanın, bilgisizlik her zaman sorun yaratabiliyor. Bitkisel bir tedavi önerisi ya da koruyucu mucizesi ile karşılaştığınızda biraz "mütereddit" ve "ihtiyatlı" yaklaşmakta fayda var.

    Bitkisel çaylar zayıflatmaz mı?

    Konu Saati  03:57  |  in  sağlıklı yaşam  |  Devamı»

    Doğa mucizesi olan bazı bitkileri o kadar yanlış kullanmaya başladık ki "bitkisel tedavi" artık tedavi olmaktan çıktı. Önüne gelen herkes, her türlü "otu, çöpü, sapı, kökü" ilaç gibi öneriyor.

    Çoğunun iyi niyetle yapıldığından hiç kuşku duymadığım bu bilimsel onaydan uzak tavsiyeler bazen tehlikeli olabiliyor. Nerede, nasıl yapıldığı kaç kişi üzerinde uygulandığı bilimsel olup olmadığı belli olmayan ön görüler insanlara onaylanmış güvenli sağlık bilgileri gibi anlatılınca fayda yerine zarar veriyor.

    Biz de her yıl eskiden başımıza gelen olaylardan ders almadan yeni bir veya birkaç kötü örneği yaşamak zorunda kalıyoruz. Bu bazen zayıflama tozlarıyla hayatını kaybeden Kahramanmaraşlı dondurmacı Ahmet Bey, bazen zayıflatıcı yosun kapsülleriyle genç yaşta öbür dünyaya göç eden basın camiasından bir arkadaş bazen de genç bir yavrumuz olabiliyor.

    ÇAYLA, OTLA, ÇÖPLE KİLO VERİLMEZ! 

    Mesela son yıllarda zayıflamak ve forma girmek amacıyla içilen bitkisel çaylar, prostatı iyileştirmek amacıyla kullanılan sebze suları böbrek iltihaplanması veya adet düzensizliklerini önlemek amacıyla kullanılan bitki karışımlarına bağlı karaciğer hastalıklarına çok sık rastlanmaya başlandı.

    Karaciğer uzmanı doktor arkadaşlarımız (gastroenterologlar) infial içindeler. Söylediklerine göre bitkisel desteklerin veya ürünlerin yanlış kullanılmasına bağlı karaciğer hastalıklarında müthiş bir artış var. Bu ürünlerin içinde bulunan bazı toksik kimyasalların karaciğer hücrelerine ciddi zararlar verdiğini söylüyorlar. Özellikle zayıflama çayları olarak satılan ürünlerden çok şikáyetçiler.

    DOĞAL OLAN HER ŞEY ZARARSIZ DEĞİLDİR

    Doğal olan her şeyin yararlı olduğunu düşünmek yanlış bir yaklaşımdır. Doğada da birçok bitki zararlı veya zehirli kimyasallar içerebiliyor. Ayrıca düşük dozlarıyla faydalı olabilen bu bitkisel kimyasallar fazla miktarlarda ya da uzun sürelerle kullanıldıklarında zararlı olabiliyorlar. Bu nedenle bitkisel destekleri kullanırken de dikkatli olmakta onlara da ilaç muamelesi yapmakta fayda var.

    Tıbbi bitkileri bile doğru kullanmak beceri istiyor. Eğer dikkat edilmezse bu doğal mucizeler bile bazen zararlı toksik maddelere dönüşebiliyor. İster ekinezya, sarıkantoron, zerdeçal, ister ginseng, deve dikeni, meyan kökü, ısırgan kullanın, bilgisizlik her zaman sorun yaratabiliyor. Bitkisel bir tedavi önerisi ya da koruyucu mucizesi ile karşılaştığınızda biraz "mütereddit" ve "ihtiyatlı" yaklaşmakta fayda var.

    0 yorum:

    Bir erkeğin size aşık olup olmadığını anlamak hiç de zor değil. İşte bir kaç ipucu...

    İltifat eder 
    Erkekler her ne kadar "Benim için iç güzelliği önemli, fiziki değerlere çok önem vermem" deseler bile mutlaka dış güzelliğe bakarlar, öncelikle bir erkek âşık olduğunu ilk olarak sizi baştan aşağı süzerek belli eder.

    Giyiminize, makyajınıza, yüz hatlarınıza, kilonuza, el- ayak bakımınıza, saçlarınıza, gözlerinize… Kısacası onun tarafından baştan sona fiziksel bir sınavdan geçirilirsiniz. Sınav bitiminin ardından, "Ne güzel gözlerin var", "Saçlarını çok beğeniyorum", "Mini etek sana çok yakışıyor" gibi iltifatlarla karşılaşmaya başlarsınız.

    Sözün kısası, iç güzelliğiniz de olsun ama yine de siz her zaman güzel ve bakımlı olmaya gayret edin. Çünkü bir gün mutlaka bir erkek tarafından iltifat alacaksınız.

    Dinler 
    Eğer bir erkek sizden hoşlandıysa ses tonunuzu, diksiyonunuzu; kısacası onu sözlerinizle nasıl etkileyeceğinizi merak eder. Yanınıza gelip sizinle konuşmak ve sorular sormak ister. Mümkün olduğunca ikinizin de hoşuna gidecek güncel konular bulmaya çalışın. Ona soracağınız sorular hem kendisiyle ilgilendiğinizi gösterecek hem de onun nelerden zevk aldığına dair size ipuçları verecek.

    Erkekler güldüren ve zeki kızlardan hoşlanırlar. Örneğin ona çocukluğunuzun komik anılarını anlatabilirsiniz. Ayrıca tane tane konuşmaya gayret edin. İyi bir diksiyon ve etkileyici bir ses tonuna önem verdiklerini de unutmayın.

    Fedakâr olur
    Eğer bir erkek sizden hoşlanıyorsa içgüdüsel olarak sizi korumak ister, örneğin kalabalık ortamlarda rahatsız olduğunuzu düşünürse sizin için tartışmaya girebilir. Size sorular sorarak ihtiyaçlarınızı anlamaya çalışır.

    Sağlığınızın ve keyfinizin yerinde olmasını herkesten çok o ister. Sizi her koşulda korumaya çalışıp üzülmemeniz için elinden geleni yapar.

    Zaman ayırmanızı ister
    Bir erkeğin hayatta en önem verdiği şeylerden biri de ilgilenilmektir. Kısacası ona önem vermenizi ve onunla vakit geçirmenizi bekler. "Bu akşam ne yapıyorsun?", "Kiminle çıkıyorsun?", "Seni evine bırakmamı ister misin?" gibi hafif kıskançlık kokan sözlerle de hayatınıza dâhil olmaya çalışır.

    Onunla ilgilendiğiniz zaman mutlu olup, ona vakit ayırmadığınız zamanlarda ise kıskançlık duyguları ön plana çıkar. Eğer bir akşam eski aşkınızla yemeğe çıkacak olursanız, "Neden, ne gerek var ki?" veya "Ben varken neden onunla yemeğe çıkıyorsun?" gibi onlarca soruyla karşılaşabilirsiniz. Yani dikkat! İlişkinizin tehlikeye girmesini istemiyorsanız eski sevgililerinizle görüşmemeye çalışın. Eğer görüşecekseniz de bunu ölçülü tutmaya çalışın.

    Bilin ki o sadece sizin tarafınızdan ilgi görmek istiyordur. Ona olan konsantrasyonunuzun azaldığını hissettiği andan itibaren aklına "Acaba başka bir erkek mi var?" sorularını getiriyor olabilir.

    Her halinizle güzel bulur
    Elbette ki de saçlarınız yapılı olduğunda ve ışıl ışıl parladığınızda size iltifat etmesini doğal karşılıyor olabilirsiniz. Yataktan kalktığınız andan gece uyuyana kadar geçen her saniyenizde, ister bakımlı görünmek için tonlarca para harcayın isterseniz de en doğal halinizle, makyaj bile yapmadan gezin, o sizi yine de güzel bulacaktır. Bu durumda gözü sizden başkasını görmüyor demektir.

    Öncelik sizsinizdir
    Seven erkek sevgilisine öncelik tanır. Onun için siz, zaman zaman ailesinden ve en yakın arkadaşlarından bile önce gelirsiniz, örneğin kız kardeşiyle ve sizinle alışverişe çıktığında en güzel kıyafetleri öncelikle size alır. Önce sizin iyi olmanızı, sizin gülmenizi ve mutlu olmanızı ister.

    Soğuk bir yerde sizden başka üşüyen biri varsa ceketini önce size verir, hasta olduğunuzda işine gitmek yerine önce sizi ziyaret eder, hafta sonlarını ailesiyle geçirmek yerine sizinle program yapmaya çalışır. Çünkü siz onun hayatının en önemli değerisinizdir.

    Gerçekten aşık olduğunu nasıl anlarsın?

    Konu Saati  03:56  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    Bir erkeğin size aşık olup olmadığını anlamak hiç de zor değil. İşte bir kaç ipucu...

    İltifat eder 
    Erkekler her ne kadar "Benim için iç güzelliği önemli, fiziki değerlere çok önem vermem" deseler bile mutlaka dış güzelliğe bakarlar, öncelikle bir erkek âşık olduğunu ilk olarak sizi baştan aşağı süzerek belli eder.

    Giyiminize, makyajınıza, yüz hatlarınıza, kilonuza, el- ayak bakımınıza, saçlarınıza, gözlerinize… Kısacası onun tarafından baştan sona fiziksel bir sınavdan geçirilirsiniz. Sınav bitiminin ardından, "Ne güzel gözlerin var", "Saçlarını çok beğeniyorum", "Mini etek sana çok yakışıyor" gibi iltifatlarla karşılaşmaya başlarsınız.

    Sözün kısası, iç güzelliğiniz de olsun ama yine de siz her zaman güzel ve bakımlı olmaya gayret edin. Çünkü bir gün mutlaka bir erkek tarafından iltifat alacaksınız.

    Dinler 
    Eğer bir erkek sizden hoşlandıysa ses tonunuzu, diksiyonunuzu; kısacası onu sözlerinizle nasıl etkileyeceğinizi merak eder. Yanınıza gelip sizinle konuşmak ve sorular sormak ister. Mümkün olduğunca ikinizin de hoşuna gidecek güncel konular bulmaya çalışın. Ona soracağınız sorular hem kendisiyle ilgilendiğinizi gösterecek hem de onun nelerden zevk aldığına dair size ipuçları verecek.

    Erkekler güldüren ve zeki kızlardan hoşlanırlar. Örneğin ona çocukluğunuzun komik anılarını anlatabilirsiniz. Ayrıca tane tane konuşmaya gayret edin. İyi bir diksiyon ve etkileyici bir ses tonuna önem verdiklerini de unutmayın.

    Fedakâr olur
    Eğer bir erkek sizden hoşlanıyorsa içgüdüsel olarak sizi korumak ister, örneğin kalabalık ortamlarda rahatsız olduğunuzu düşünürse sizin için tartışmaya girebilir. Size sorular sorarak ihtiyaçlarınızı anlamaya çalışır.

    Sağlığınızın ve keyfinizin yerinde olmasını herkesten çok o ister. Sizi her koşulda korumaya çalışıp üzülmemeniz için elinden geleni yapar.

    Zaman ayırmanızı ister
    Bir erkeğin hayatta en önem verdiği şeylerden biri de ilgilenilmektir. Kısacası ona önem vermenizi ve onunla vakit geçirmenizi bekler. "Bu akşam ne yapıyorsun?", "Kiminle çıkıyorsun?", "Seni evine bırakmamı ister misin?" gibi hafif kıskançlık kokan sözlerle de hayatınıza dâhil olmaya çalışır.

    Onunla ilgilendiğiniz zaman mutlu olup, ona vakit ayırmadığınız zamanlarda ise kıskançlık duyguları ön plana çıkar. Eğer bir akşam eski aşkınızla yemeğe çıkacak olursanız, "Neden, ne gerek var ki?" veya "Ben varken neden onunla yemeğe çıkıyorsun?" gibi onlarca soruyla karşılaşabilirsiniz. Yani dikkat! İlişkinizin tehlikeye girmesini istemiyorsanız eski sevgililerinizle görüşmemeye çalışın. Eğer görüşecekseniz de bunu ölçülü tutmaya çalışın.

    Bilin ki o sadece sizin tarafınızdan ilgi görmek istiyordur. Ona olan konsantrasyonunuzun azaldığını hissettiği andan itibaren aklına "Acaba başka bir erkek mi var?" sorularını getiriyor olabilir.

    Her halinizle güzel bulur
    Elbette ki de saçlarınız yapılı olduğunda ve ışıl ışıl parladığınızda size iltifat etmesini doğal karşılıyor olabilirsiniz. Yataktan kalktığınız andan gece uyuyana kadar geçen her saniyenizde, ister bakımlı görünmek için tonlarca para harcayın isterseniz de en doğal halinizle, makyaj bile yapmadan gezin, o sizi yine de güzel bulacaktır. Bu durumda gözü sizden başkasını görmüyor demektir.

    Öncelik sizsinizdir
    Seven erkek sevgilisine öncelik tanır. Onun için siz, zaman zaman ailesinden ve en yakın arkadaşlarından bile önce gelirsiniz, örneğin kız kardeşiyle ve sizinle alışverişe çıktığında en güzel kıyafetleri öncelikle size alır. Önce sizin iyi olmanızı, sizin gülmenizi ve mutlu olmanızı ister.

    Soğuk bir yerde sizden başka üşüyen biri varsa ceketini önce size verir, hasta olduğunuzda işine gitmek yerine önce sizi ziyaret eder, hafta sonlarını ailesiyle geçirmek yerine sizinle program yapmaya çalışır. Çünkü siz onun hayatının en önemli değerisinizdir.

    0 yorum:

    29 Aralık 2013 Pazar


    İskoçya'daki Glasgow Üniversitesi'nin bilim insanlarının yaptıkları çalışmaya göre suçlular artık yer almadıkları bir fotoğraf karesindeki insanların göz yansımalarından bulunabilecekler.







    Göz yansıması kullanılacak fotoğrafı çekilen kişinin bir metre ötesinde duran insanların neredeyse yüz hatları bu yeni yakınlaştırma işlemi sayesinde ortaya çıkarılabiliyor.



    Şu ana kadar gönüllüler

    Suçlular Fotoğraflarlardaki Göz Yansımasından Bulunabilecek

    Konu Saati  09:10  |  in  İlginçlikler  |  Devamı»


    İskoçya'daki Glasgow Üniversitesi'nin bilim insanlarının yaptıkları çalışmaya göre suçlular artık yer almadıkları bir fotoğraf karesindeki insanların göz yansımalarından bulunabilecekler.







    Göz yansıması kullanılacak fotoğrafı çekilen kişinin bir metre ötesinde duran insanların neredeyse yüz hatları bu yeni yakınlaştırma işlemi sayesinde ortaya çıkarılabiliyor.



    Şu ana kadar gönüllüler

    0 yorum:

    26 Aralık 2013 Perşembe


    Ülkemizin eğitim seferberlik projesi olan ve tamamen teknolojinin nimetlerini kullanacak olan FATİH Projesinin tablet dağıtımı için yapılan ihaleden Apple'ı çok üzecek bir haber geldi.




    FATİH projesiyle öğrencilere ve öğretmenlere dağıtılması planlanan tabletlerinin üretim süreci için yapılan ihalede "mali yetersizlik" gerekçesiyle Apple elenmiş oldu. Toplamda 10.6 milyon tabletin dağıtılması

    Apple, FATİH Projesini Fethedemedi!

    Konu Saati  05:08  |  in  Tablet PC  |  Devamı»


    Ülkemizin eğitim seferberlik projesi olan ve tamamen teknolojinin nimetlerini kullanacak olan FATİH Projesinin tablet dağıtımı için yapılan ihaleden Apple'ı çok üzecek bir haber geldi.




    FATİH projesiyle öğrencilere ve öğretmenlere dağıtılması planlanan tabletlerinin üretim süreci için yapılan ihalede "mali yetersizlik" gerekçesiyle Apple elenmiş oldu. Toplamda 10.6 milyon tabletin dağıtılması

    0 yorum:

    23 Aralık 2013 Pazartesi

    Bazı besinlerden ne kadar kıssanız da kilo veremiyor olabilirsiniz, ama bazı besinlerde yağ yakma özelliklerinden dolayı kilo kaybetmenize yardımcı oluyor.

    Vücuttan en zor atılan, kilo vermeyi en zorlaştıran şeyler yağlardır. Kendinize uymayan diyet programları yüzünden ya da yanlış yemekleri yediğiniz için yağ yakamıyor olabilirsiniz. Ama bunun da doğal bir çözümü var. Bazı yağ yakıcı besinler sayesinde vücudunuzdan bir türlü atamadığınız kilolarınızdan kurtulabilirsiniz. İşte o besinler;

    Suyosunu: Düşük kalorili suyosunu için adeta ilaç tanımlamasını yapmak kesinlikle yanlış değil: içindeki vitamin ve minerallerle tiroid bezlerinin çalışmasını düzene sokuyor, metabolizmayı hızlandırıyor ve tüketilen besinler kolay yakılmasına yardımcı oluyor.

    Ananas: Ananastaki bazı enzimler, balık ve kırmızı etteki proteinin daha kolay parçalanmasına yardımcı oluyor. Böylece protein, hücreler içinde daha kolay emilebiliyor, vücut bu proteinlerden daha fazla yarar sağlıyor. Ananas aynı zamanda vücudun enerjisini artırarak daha fazla yağ yakılmasını da sağlıyor.

    Elma: Elmanın sağlımıza pek çok faydası olduğunu artık herkes biliyor. Bu faydaların arasında özellikle bir tanesi kilo vermenize yardımcı olabilir. Hangisi mi? Tabii ki iştah kapatması. Elmadaki pektin sizi uzun süre tok tutar ve gereksiz atıştırmaları önler. Üstelik bir tanesi ile doymazsanız bir ikincisini yemekte hiç sakınca yok!

    Enginar: Enginarda bulunan “cynarin” isimli madde vücuttaki toksinlerin atımını kolaylaştırıyor. Karaciğerin dostu olarak bilinen bu sebze bol magnezyum içeriyor ve yağ yakımını hızlandırıyor. Ayrıca bağırsakların çalışmasını da düzene sokuyor.

    Fasulye: Yağ oranı düşük ve protein açısından zengin fasulyenin her türü, zayıflamak isteyenlerin listesinde mutlaka bulunmalı. Tok tuttuğu için atıştırmayı da önleyen fasulye, Kolesterolü düzenliyor, metabolizmayı hızlandırıyor, yağ yakımın kolaylaştırıyor. Tüm bu özelliklerin, nohut ve mercimekte de bulunduğunu hatırlatalım…

    Kırmızı acı biber: Bibere acı tadın veren “capsaicin” maddesi metabolizmayı hızlandırıyor, vücut ısısını artırıyor. Vücut yükselen ısıyı düşürmek için ekstra enerjiye ihtiyaç duyuyor ve böylece yağ yakımı kolaylaşıyor. Zerdeçal da, vücutta kırmızıbibere benzer etkiye sahip.

    Yabanmersini: C vitamini bombası yabanmersini aynı zamanda çok güçlü bir antioksidan. Ona koyu rengini veren madde serbest radikalleri yok ederek, toksinlerin dışarıya atılmasını kolaylaştırıyor. Yabanmersini yağ hücrelerinin çözülmesine de yardımcı oluyor.

    Rezene: Çok güçlü bir aromaya sahip bu bitkinin içindeki uçucu yağlar metabolizmayı hızlandırıyor, enzim oluşumunu artırıyor ve bu enzimler yağların vücutta depolanmasını önlüyor.

    Tavuk eti: Derisinden ayrılan beyaz tavuk eti protein açısından zengin, yağ açısından ise son derece fakirdir. Tavuğun yanı sıra piliç, deve kuşu ve hindi eti de aynı özelliğe sahip. Ayrıca bu gıdalar zengin birer protein kaynağı olarak cildin yağ dokusunu güçlendirirler.

    Salatalık: Hemen hemen hiç kalori içermeyen salatalık, potasyum, kalsiyum ve demir açısından çok zengin. Selülitlere karşı kullanabileceğiniz bu gizli silah, vücudun su ihtiyacını karşılamaya da yardımcı.

    Zencefil: Zencefil de, içerdiği yağlarla, tıpkı kırmızı acı biber gibi kalori yakımını hızlandırır. Aynı zamanda midenin yeterli derecede enzim salgılamasına yardım ederek sindirimi kolaylaştırır.

    Yağ yakıcı besinlerle zayıflayın

    Konu Saati  10:39  |  in  Diyet zayıflama  |  Devamı»

    Bazı besinlerden ne kadar kıssanız da kilo veremiyor olabilirsiniz, ama bazı besinlerde yağ yakma özelliklerinden dolayı kilo kaybetmenize yardımcı oluyor.

    Vücuttan en zor atılan, kilo vermeyi en zorlaştıran şeyler yağlardır. Kendinize uymayan diyet programları yüzünden ya da yanlış yemekleri yediğiniz için yağ yakamıyor olabilirsiniz. Ama bunun da doğal bir çözümü var. Bazı yağ yakıcı besinler sayesinde vücudunuzdan bir türlü atamadığınız kilolarınızdan kurtulabilirsiniz. İşte o besinler;

    Suyosunu: Düşük kalorili suyosunu için adeta ilaç tanımlamasını yapmak kesinlikle yanlış değil: içindeki vitamin ve minerallerle tiroid bezlerinin çalışmasını düzene sokuyor, metabolizmayı hızlandırıyor ve tüketilen besinler kolay yakılmasına yardımcı oluyor.

    Ananas: Ananastaki bazı enzimler, balık ve kırmızı etteki proteinin daha kolay parçalanmasına yardımcı oluyor. Böylece protein, hücreler içinde daha kolay emilebiliyor, vücut bu proteinlerden daha fazla yarar sağlıyor. Ananas aynı zamanda vücudun enerjisini artırarak daha fazla yağ yakılmasını da sağlıyor.

    Elma: Elmanın sağlımıza pek çok faydası olduğunu artık herkes biliyor. Bu faydaların arasında özellikle bir tanesi kilo vermenize yardımcı olabilir. Hangisi mi? Tabii ki iştah kapatması. Elmadaki pektin sizi uzun süre tok tutar ve gereksiz atıştırmaları önler. Üstelik bir tanesi ile doymazsanız bir ikincisini yemekte hiç sakınca yok!

    Enginar: Enginarda bulunan “cynarin” isimli madde vücuttaki toksinlerin atımını kolaylaştırıyor. Karaciğerin dostu olarak bilinen bu sebze bol magnezyum içeriyor ve yağ yakımını hızlandırıyor. Ayrıca bağırsakların çalışmasını da düzene sokuyor.

    Fasulye: Yağ oranı düşük ve protein açısından zengin fasulyenin her türü, zayıflamak isteyenlerin listesinde mutlaka bulunmalı. Tok tuttuğu için atıştırmayı da önleyen fasulye, Kolesterolü düzenliyor, metabolizmayı hızlandırıyor, yağ yakımın kolaylaştırıyor. Tüm bu özelliklerin, nohut ve mercimekte de bulunduğunu hatırlatalım…

    Kırmızı acı biber: Bibere acı tadın veren “capsaicin” maddesi metabolizmayı hızlandırıyor, vücut ısısını artırıyor. Vücut yükselen ısıyı düşürmek için ekstra enerjiye ihtiyaç duyuyor ve böylece yağ yakımı kolaylaşıyor. Zerdeçal da, vücutta kırmızıbibere benzer etkiye sahip.

    Yabanmersini: C vitamini bombası yabanmersini aynı zamanda çok güçlü bir antioksidan. Ona koyu rengini veren madde serbest radikalleri yok ederek, toksinlerin dışarıya atılmasını kolaylaştırıyor. Yabanmersini yağ hücrelerinin çözülmesine de yardımcı oluyor.

    Rezene: Çok güçlü bir aromaya sahip bu bitkinin içindeki uçucu yağlar metabolizmayı hızlandırıyor, enzim oluşumunu artırıyor ve bu enzimler yağların vücutta depolanmasını önlüyor.

    Tavuk eti: Derisinden ayrılan beyaz tavuk eti protein açısından zengin, yağ açısından ise son derece fakirdir. Tavuğun yanı sıra piliç, deve kuşu ve hindi eti de aynı özelliğe sahip. Ayrıca bu gıdalar zengin birer protein kaynağı olarak cildin yağ dokusunu güçlendirirler.

    Salatalık: Hemen hemen hiç kalori içermeyen salatalık, potasyum, kalsiyum ve demir açısından çok zengin. Selülitlere karşı kullanabileceğiniz bu gizli silah, vücudun su ihtiyacını karşılamaya da yardımcı.

    Zencefil: Zencefil de, içerdiği yağlarla, tıpkı kırmızı acı biber gibi kalori yakımını hızlandırır. Aynı zamanda midenin yeterli derecede enzim salgılamasına yardım ederek sindirimi kolaylaştırır.

    0 yorum:

    Sevgilinizin aklını başından almak, düşündüğünüz kadar zor değil. Yapmanız gereken tek şey, sizden ne istediklerini bilmek…

    Erkekler seks yapabildikleri her anı sonuna kadar değerlendirmek ister ama rutine beklenmedik bir hareket getirdiğinizde akılları başlarından gider. Üstelik bunun için çok da çılgın şeyler yapmanıza gerek yok. İstediğiniz sonuca ulaşmak için aşağıdaki kurnaz önerilerimizden birini mutlaka deneyin.

    Rahatlamadan önce canlanın
    Ofiste geçen uzun bir günden veya sporda geçirdiğiniz yorucu saatlerden sonra tek isteğiniz eve gidip duş yapmak değil midir? Deneyimlerimizden biliyoruz ki, bu 15 dakika ile sonsuzluk arasında değişebilir. Teninizin duştan sonraki kokusu sevgilinizin hoşuna gitse de, üzerinize atlamak için zaman kaybetmek İstemez.

    27 yaşındaki Taygun "Bir hafta sonu kız arkadaşımla gün boyunca bisiklete binmiştik. Eve geldiğimizde bitmiş bir haldeydik, hemen duşa gireceğini düşünürken beni yatak odasına sürükledi. Kesinlikle süperdi" diye anlatıyor.

    Onun ateşli alarmı olun
    Her erkek, bir kadın tarafından heyecanlı bir şekilde uyandırılmak ister. Bunun, sadece yaramazlık tarafı değil, yararlı tarafı onların ilgisini çeker. Zaten tetikte bekliyorlardır ama yine de bir sürprizin hiç de fena olmayacağını düşünürler. Cahit kendi deneyimini şöyle anlatıyor: "Kız arkadaşımın şimdiye kadar yaptığı en harika şey, bir pazar sabahı aşağılara doğru harekete geçmesiydi. Yarı yarıya uyanık olduğumdan başta olayın gerçek olup olmadığını kavrayamadım. Ama sonra, rüyalarımdan bile daha güzel bir deneyim yaşadığımı fark ettim."

    Elbiselerinizin hepsini çıkarmayın
    Erkeklere göre çıplaklık harika bir şey. Ama bazen seks esnasında üstünüzdeki bir parçayı çıkarmamak, onunla sevişmek için bir saniye bile bekleyemediğinizi gösterir. 27 yaşındaki Ali "Kız arkadaşım genelde beklenmedik sevişmelerden hoşlanır. O yüzden üstünden bazı şeyleri çıkarmadığı olur ve buna bayılırım" diye anlatıyor.

    Işıkları söndürmeyin
    Erkeklerin sevişme esnasında neden ışıkların açık olduğundan hoşlandığını Ercan'dan dinleyin: "Tutucu olduğunu düşündüğüm bir kız ışıkları söndürmememi söylemişti. Vücudunu net bir şekilde görmek çok hoşuma gitmişti. Ne yapacak diye meraklanmıştım" diyor. Kadınların çoğu sevişme sırasında vücutlarını göstermekten hoşlanmaz. Erkekler bunun aksi bir durumla karşılaştıklarında çok şaşırırlar. Bu ayrıca kendi çıplaklıklarının da sizin hoşunuza gittiğini düşünmelerini sağlar.

    İstediğiniz sonuca ulaşmak için öneriler

    Konu Saati  10:38  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    Sevgilinizin aklını başından almak, düşündüğünüz kadar zor değil. Yapmanız gereken tek şey, sizden ne istediklerini bilmek…

    Erkekler seks yapabildikleri her anı sonuna kadar değerlendirmek ister ama rutine beklenmedik bir hareket getirdiğinizde akılları başlarından gider. Üstelik bunun için çok da çılgın şeyler yapmanıza gerek yok. İstediğiniz sonuca ulaşmak için aşağıdaki kurnaz önerilerimizden birini mutlaka deneyin.

    Rahatlamadan önce canlanın
    Ofiste geçen uzun bir günden veya sporda geçirdiğiniz yorucu saatlerden sonra tek isteğiniz eve gidip duş yapmak değil midir? Deneyimlerimizden biliyoruz ki, bu 15 dakika ile sonsuzluk arasında değişebilir. Teninizin duştan sonraki kokusu sevgilinizin hoşuna gitse de, üzerinize atlamak için zaman kaybetmek İstemez.

    27 yaşındaki Taygun "Bir hafta sonu kız arkadaşımla gün boyunca bisiklete binmiştik. Eve geldiğimizde bitmiş bir haldeydik, hemen duşa gireceğini düşünürken beni yatak odasına sürükledi. Kesinlikle süperdi" diye anlatıyor.

    Onun ateşli alarmı olun
    Her erkek, bir kadın tarafından heyecanlı bir şekilde uyandırılmak ister. Bunun, sadece yaramazlık tarafı değil, yararlı tarafı onların ilgisini çeker. Zaten tetikte bekliyorlardır ama yine de bir sürprizin hiç de fena olmayacağını düşünürler. Cahit kendi deneyimini şöyle anlatıyor: "Kız arkadaşımın şimdiye kadar yaptığı en harika şey, bir pazar sabahı aşağılara doğru harekete geçmesiydi. Yarı yarıya uyanık olduğumdan başta olayın gerçek olup olmadığını kavrayamadım. Ama sonra, rüyalarımdan bile daha güzel bir deneyim yaşadığımı fark ettim."

    Elbiselerinizin hepsini çıkarmayın
    Erkeklere göre çıplaklık harika bir şey. Ama bazen seks esnasında üstünüzdeki bir parçayı çıkarmamak, onunla sevişmek için bir saniye bile bekleyemediğinizi gösterir. 27 yaşındaki Ali "Kız arkadaşım genelde beklenmedik sevişmelerden hoşlanır. O yüzden üstünden bazı şeyleri çıkarmadığı olur ve buna bayılırım" diye anlatıyor.

    Işıkları söndürmeyin
    Erkeklerin sevişme esnasında neden ışıkların açık olduğundan hoşlandığını Ercan'dan dinleyin: "Tutucu olduğunu düşündüğüm bir kız ışıkları söndürmememi söylemişti. Vücudunu net bir şekilde görmek çok hoşuma gitmişti. Ne yapacak diye meraklanmıştım" diyor. Kadınların çoğu sevişme sırasında vücutlarını göstermekten hoşlanmaz. Erkekler bunun aksi bir durumla karşılaştıklarında çok şaşırırlar. Bu ayrıca kendi çıplaklıklarının da sizin hoşunuza gittiğini düşünmelerini sağlar.

    0 yorum:

    Her 6 kadından birinde vajinal bölgede aniden başlayan ağrı, yanma, batma ve kaşıntı ile kendini gösteren nedeni kesin olarak belirlenemeyen ''Vulvadini'' hastalığı görüldüğü belirtildi. 

    Hastalığı tamamen ortadan kaldıran bir tedavinin bulunmadığını ifade eden Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) 2. Başkanı, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ali Baloğlu, antidepresanlar ve ağrı kesici kremlerin kullanılabileceğini kaydetti.

    Doç. Dr. Ali Baloğlu, tıpta 'Vulvadini' diye bilinen hastalığın vajina ve çevresinde görülen, zamanla kronikleşen bir hastalık olarak tanımlandığını vurgulayarak, "Dünya genelinde hastalığın görülme sıklığı yüzde 16-18'dir. Her 6 kadından biri, yaşamının bir döneminde, vajinal bölgede ağrı, yanma, batma ve kaşıntı şikayetleriyle hekime başvurmaktadır. Birçok kadın ise bu durumu saklamakta ve hekime başvurmamaktadır" dedi.

    TAMAMEN YOK ETMEK MÜMKÜN DEĞİL
    Vulvadini hastalığında şikayetlerin yeri ve derecesinin gün içerisinde dalgalanmalar gösterdiğini ifade eden Baloğlu, ağrıların kalıcı, dönemsel, yaygın ya da bölgesel olabileceğini söyledi. Baloğlu, Vulvadini'ye etki eden birçok faktörün olduğunu ancak kanıtlanmış bir neden bulunamadığını belirterek, vajinal bölgedeki sinirlerde zedelenme, mantar enfeksiyonlarına karşı aşırı hassasiyet, ped ve tuvalet kağıdı gibi çevresel faktörlere karşı alerji, idrar ve bölgedeki kasların yapısının en önemli etkenler olduğunu kaydetti. Hastalığı tamamen ortadan kaldırıcı bir tedavinin bulunmadığını ancak dönemsel olarak şikayetlerin giderilmesini sağlayan tedavilerin yapılabildiğini ifade eden Baloğlu, tedavide özellikle sakinleştirici özelliği olan antidepresanların kullanıldığını söyledi.

    Baloğlu, antidepresanların hastalığa bağlı gelişen psikolojik bozuklukları önlediğini, sinir ve kas sisteminde rahatlama sağladığı için ağrılı bölgede gevşemeye neden olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Antidepresanlar, bu ve benzeri nedenlerden dolayı diğer krem ya da ağrı kesicilerden daha etkilidir. Bununla birlikte çeşitli ağrı kesici kremler, mantar ve enfeksiyon tedavisinde kullanılan antibiyotikler, adalelerin rahatlaması için fizik tedavi uygulamaları ve psikolojik davranışsal terapi yöntemleri uygulanmalıdır. Tedaviler, tek tek değil bir arada uygulanmalıdır. Bu yöntemlerle hastalığın tedavisindeki başarı oranı yüzde 60'ı geçmemektedir."

    CERRAHİ TEDAVİ MÜMKÜN
    Baloğlu, bu yöntemlerden sonuç alınamadığı durumlarda cerrahi yöntemin de bir seçenek olduğunu ifade ederek, "Ağrılı bölge ameliyatla çıkartılıyor ancak bu yöntemde de hastaların yüzde 10'unda bir süre sonra hastalık tekrarlıyor" diye konuştu.

    Cerrahi müdahale sonrasında fiziksel bir deformasyonun da söz konusu olduğunu dile getiren Baloğlu, operasyon sonrasında hastaya psikolojik destek verilmesi gerektiğini söyledi. Baloğlu, hastalığın kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkilediğine, sosyal yaşamdan, iş hayatından koparabildiğine ve cinsel yaşamdan uzaklaştırabildiğine dikkati çekerek, bu ve benzeri kısıtlamaların kadında güven kaybına yol açabildiğini kaydetti. Vulvadini hastalığına bağlı olarak cinsel yaşamında sorun yaşayan, bu nedenle eşinden uzaklaşan birçok kadının aile düzeninin bozulduğunu belirten Baloğlu, aktif yaşamdan kopan kadının bir süre sonra içine kapanmaya başlayabileceğini, öz güvenini yitirebileceğini söyledi.

    ÖNERİLER
    Vulvadini hastalığından korunmak için genital bölgenin çok sık yıkanmaması, temizlikte sabun kullanılmaması, bölgenin yıkandıktan sonra iyice kurulanması gerektiğini anlatan Baloğlu, şu önerilerde bulundu:
    "- Parfümlü tuvalet malzemeleri kullanmayın,
    - Genital bölgeye asla sprey ya da parfüm sıkmayın,
    - Çamaşırlarınızı yıkarken daha önceden bilmediğiniz deterjanları kullanmayın,
    - Yüzde 100 pamuklu iç çamaşırı tercih edin,
    - Tayt giymekten kaçının,
    - Sürtünmeye neden olacak bisiklete binme gibi aktivitelerden mümkün olduğunca uzak durun,
    - Gece yatarken mümkünse iç çamaşırı ve pijama altı giymeyin."

    Her altı kadindan birinin derdi bu!

    Konu Saati  10:38  |  in  Kadın Sağlığı  |  Devamı»

    Her 6 kadından birinde vajinal bölgede aniden başlayan ağrı, yanma, batma ve kaşıntı ile kendini gösteren nedeni kesin olarak belirlenemeyen ''Vulvadini'' hastalığı görüldüğü belirtildi. 

    Hastalığı tamamen ortadan kaldıran bir tedavinin bulunmadığını ifade eden Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) 2. Başkanı, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ali Baloğlu, antidepresanlar ve ağrı kesici kremlerin kullanılabileceğini kaydetti.

    Doç. Dr. Ali Baloğlu, tıpta 'Vulvadini' diye bilinen hastalığın vajina ve çevresinde görülen, zamanla kronikleşen bir hastalık olarak tanımlandığını vurgulayarak, "Dünya genelinde hastalığın görülme sıklığı yüzde 16-18'dir. Her 6 kadından biri, yaşamının bir döneminde, vajinal bölgede ağrı, yanma, batma ve kaşıntı şikayetleriyle hekime başvurmaktadır. Birçok kadın ise bu durumu saklamakta ve hekime başvurmamaktadır" dedi.

    TAMAMEN YOK ETMEK MÜMKÜN DEĞİL
    Vulvadini hastalığında şikayetlerin yeri ve derecesinin gün içerisinde dalgalanmalar gösterdiğini ifade eden Baloğlu, ağrıların kalıcı, dönemsel, yaygın ya da bölgesel olabileceğini söyledi. Baloğlu, Vulvadini'ye etki eden birçok faktörün olduğunu ancak kanıtlanmış bir neden bulunamadığını belirterek, vajinal bölgedeki sinirlerde zedelenme, mantar enfeksiyonlarına karşı aşırı hassasiyet, ped ve tuvalet kağıdı gibi çevresel faktörlere karşı alerji, idrar ve bölgedeki kasların yapısının en önemli etkenler olduğunu kaydetti. Hastalığı tamamen ortadan kaldırıcı bir tedavinin bulunmadığını ancak dönemsel olarak şikayetlerin giderilmesini sağlayan tedavilerin yapılabildiğini ifade eden Baloğlu, tedavide özellikle sakinleştirici özelliği olan antidepresanların kullanıldığını söyledi.

    Baloğlu, antidepresanların hastalığa bağlı gelişen psikolojik bozuklukları önlediğini, sinir ve kas sisteminde rahatlama sağladığı için ağrılı bölgede gevşemeye neden olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Antidepresanlar, bu ve benzeri nedenlerden dolayı diğer krem ya da ağrı kesicilerden daha etkilidir. Bununla birlikte çeşitli ağrı kesici kremler, mantar ve enfeksiyon tedavisinde kullanılan antibiyotikler, adalelerin rahatlaması için fizik tedavi uygulamaları ve psikolojik davranışsal terapi yöntemleri uygulanmalıdır. Tedaviler, tek tek değil bir arada uygulanmalıdır. Bu yöntemlerle hastalığın tedavisindeki başarı oranı yüzde 60'ı geçmemektedir."

    CERRAHİ TEDAVİ MÜMKÜN
    Baloğlu, bu yöntemlerden sonuç alınamadığı durumlarda cerrahi yöntemin de bir seçenek olduğunu ifade ederek, "Ağrılı bölge ameliyatla çıkartılıyor ancak bu yöntemde de hastaların yüzde 10'unda bir süre sonra hastalık tekrarlıyor" diye konuştu.

    Cerrahi müdahale sonrasında fiziksel bir deformasyonun da söz konusu olduğunu dile getiren Baloğlu, operasyon sonrasında hastaya psikolojik destek verilmesi gerektiğini söyledi. Baloğlu, hastalığın kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkilediğine, sosyal yaşamdan, iş hayatından koparabildiğine ve cinsel yaşamdan uzaklaştırabildiğine dikkati çekerek, bu ve benzeri kısıtlamaların kadında güven kaybına yol açabildiğini kaydetti. Vulvadini hastalığına bağlı olarak cinsel yaşamında sorun yaşayan, bu nedenle eşinden uzaklaşan birçok kadının aile düzeninin bozulduğunu belirten Baloğlu, aktif yaşamdan kopan kadının bir süre sonra içine kapanmaya başlayabileceğini, öz güvenini yitirebileceğini söyledi.

    ÖNERİLER
    Vulvadini hastalığından korunmak için genital bölgenin çok sık yıkanmaması, temizlikte sabun kullanılmaması, bölgenin yıkandıktan sonra iyice kurulanması gerektiğini anlatan Baloğlu, şu önerilerde bulundu:
    "- Parfümlü tuvalet malzemeleri kullanmayın,
    - Genital bölgeye asla sprey ya da parfüm sıkmayın,
    - Çamaşırlarınızı yıkarken daha önceden bilmediğiniz deterjanları kullanmayın,
    - Yüzde 100 pamuklu iç çamaşırı tercih edin,
    - Tayt giymekten kaçının,
    - Sürtünmeye neden olacak bisiklete binme gibi aktivitelerden mümkün olduğunca uzak durun,
    - Gece yatarken mümkünse iç çamaşırı ve pijama altı giymeyin."

    0 yorum:

    21 Aralık 2013 Cumartesi

    Kemik Temizliği Nasıl Yapılır, Eklem ve Kemik Temizliği,Kemik ve Eklemlerimizi Nasıl Korumalıyız
    Kemik ve Eklem Temizliği
    Kemik ve Eklem Temizliği Nasıl Yapılır ?
    Eklem Temizliği,Eklem Temizliği Nasıl Yapılır,Kemik Temizliği,Kemik Temizliği Nasıl Yapılır, Eklem ve Kemik Temizliği,Kemik ve Eklemlerimizi Nasıl Korumalıyız
    Kemik ve eklem ağrısının adı veya sebebi ne olursa olsun, çeken kişi için son derece ızdırap verici bir durumdur. Günümüzde pek çok insan eklem ve kemik ağrıları probleminden şikayetçidir. Peki kemik ve eklemlerimiz nasıl korumalıyız sizce ? Ya da eklemeleri ve kemikleri temizlemenin bir yolu var mıdır ? Eğer siz de sorumuzun cevabını merak ediyorsanız, makalemizi mutlaka okuyun deriz. Eminiz ki sizin için son derece faydalı bilgiler bulacaksınız.

    Eklem Temizliği,Eklem Temizliği Nasıl Yapılır,Kemik Temizliği,Kemik Temizliği Nasıl Yapılır, Eklem ve Kemik Temizliği,Kemik ve Eklemlerimizi Nasıl Korumalıyız
    Kemik ve eklem ağrısı genç,yaşlı,çocuk, erkk, kadın demeden herkesin başına gelebilecek rahatsızlıklardır. Bu tür ağrılara maruz kalmamak için düzenli olarak yılda 1 defa kemik ve eklem temizliği yapmanız gereklidir. Çünkü güçlü kemikler ve esnek eklemler, sağlıklık bir yaşam için sigorta niteliğindedir.
    Bedenimizi hangi detoks kürü ile temizlersek temizleyelim, kemiklerde ve eklemlerde toksik tuzlu maddeler birikmesini engelleyemeyiz. Bedenimizin içsel temizliğine ne denli özen gösterirsek gösterelim, her zaman kemiklerimizde ve eklemlerimizde toksik tuzlu birikintiler oluşacaktır. Bu tuzlar eklemlerimizin hareket alanını kısıtlar ve ağrılı iltihaplara yol açar. Bu hastalıklardan korunmanın yollarından biri kemiklerimizi ve eklemlerimizi düzenli olarak temizlemektir.
    Bu iki aşamalı bir tedavidir ve her iki aşaması da birbirini takip eden üç gün boyunca yapılır. On beş gram defneyaprağı kullanmak gerekir.
    Birinci gün:
    5 gram kırılmış defneyaprağını 300 ml. kaynayan suya atın ve kısık ateşte beş dakika kadar yavaş yavaş kaynatın. Bir termosa boşaltıp beş saat dinlenmeye bırakın. Suyu bir başka kaba süzün ve on iki saat boyunca, on beş yirmi dakika aralıklarla, küçük yudumlar halinde için.
    Önemli Hatırlatma : Bütün suyu asla bir kerede içmeye kalkışmayın; kanamalara neden olabilir.
    İkinci ve üçüncü gün:
    İlk gün yaptıklarınızı aynen tekrarlayın.
    Bu tedavi süresince beslenme rejiminizden eti, yumurtayı, peyniri çıkarın.
    Tedavi süresince tuzlar ve kumlar bedenden atıldıkça, idrarınızın rengi yeşilden açık kırmızıya kadar renk değiştirebilir. Bu olağan bir durumdur.
    Bu, yedi gün arayla yapılması gereken iki aşamalı bir tedavidir ve yılda bir kez uygulanmalıdır.En uygun zaman yaz ve sonbahar mevsimleridir.
    Eklem Temizliği,Eklem Temizliği Nasıl Yapılır,Kemik Temizliği,Kemik Temizliği Nasıl Yapılır, Eklem ve Kemik Temizliği,Kemik ve Eklemlerimizi Nasıl Korumalıyız

    Kemik ve Eklem Temizliği Nasıl Yapılır ?

    Konu Saati  22:00  |  in  Kemik ve Eklemlerimizi Nasıl Korumalıyız  |  Devamı»

    Kemik Temizliği Nasıl Yapılır, Eklem ve Kemik Temizliği,Kemik ve Eklemlerimizi Nasıl Korumalıyız
    Kemik ve Eklem Temizliği
    Kemik ve Eklem Temizliği Nasıl Yapılır ?
    Eklem Temizliği,Eklem Temizliği Nasıl Yapılır,Kemik Temizliği,Kemik Temizliği Nasıl Yapılır, Eklem ve Kemik Temizliği,Kemik ve Eklemlerimizi Nasıl Korumalıyız
    Kemik ve eklem ağrısının adı veya sebebi ne olursa olsun, çeken kişi için son derece ızdırap verici bir durumdur. Günümüzde pek çok insan eklem ve kemik ağrıları probleminden şikayetçidir. Peki kemik ve eklemlerimiz nasıl korumalıyız sizce ? Ya da eklemeleri ve kemikleri temizlemenin bir yolu var mıdır ? Eğer siz de sorumuzun cevabını merak ediyorsanız, makalemizi mutlaka okuyun deriz. Eminiz ki sizin için son derece faydalı bilgiler bulacaksınız.

    Eklem Temizliği,Eklem Temizliği Nasıl Yapılır,Kemik Temizliği,Kemik Temizliği Nasıl Yapılır, Eklem ve Kemik Temizliği,Kemik ve Eklemlerimizi Nasıl Korumalıyız
    Kemik ve eklem ağrısı genç,yaşlı,çocuk, erkk, kadın demeden herkesin başına gelebilecek rahatsızlıklardır. Bu tür ağrılara maruz kalmamak için düzenli olarak yılda 1 defa kemik ve eklem temizliği yapmanız gereklidir. Çünkü güçlü kemikler ve esnek eklemler, sağlıklık bir yaşam için sigorta niteliğindedir.
    Bedenimizi hangi detoks kürü ile temizlersek temizleyelim, kemiklerde ve eklemlerde toksik tuzlu maddeler birikmesini engelleyemeyiz. Bedenimizin içsel temizliğine ne denli özen gösterirsek gösterelim, her zaman kemiklerimizde ve eklemlerimizde toksik tuzlu birikintiler oluşacaktır. Bu tuzlar eklemlerimizin hareket alanını kısıtlar ve ağrılı iltihaplara yol açar. Bu hastalıklardan korunmanın yollarından biri kemiklerimizi ve eklemlerimizi düzenli olarak temizlemektir.
    Bu iki aşamalı bir tedavidir ve her iki aşaması da birbirini takip eden üç gün boyunca yapılır. On beş gram defneyaprağı kullanmak gerekir.
    Birinci gün:
    5 gram kırılmış defneyaprağını 300 ml. kaynayan suya atın ve kısık ateşte beş dakika kadar yavaş yavaş kaynatın. Bir termosa boşaltıp beş saat dinlenmeye bırakın. Suyu bir başka kaba süzün ve on iki saat boyunca, on beş yirmi dakika aralıklarla, küçük yudumlar halinde için.
    Önemli Hatırlatma : Bütün suyu asla bir kerede içmeye kalkışmayın; kanamalara neden olabilir.
    İkinci ve üçüncü gün:
    İlk gün yaptıklarınızı aynen tekrarlayın.
    Bu tedavi süresince beslenme rejiminizden eti, yumurtayı, peyniri çıkarın.
    Tedavi süresince tuzlar ve kumlar bedenden atıldıkça, idrarınızın rengi yeşilden açık kırmızıya kadar renk değiştirebilir. Bu olağan bir durumdur.
    Bu, yedi gün arayla yapılması gereken iki aşamalı bir tedavidir ve yılda bir kez uygulanmalıdır.En uygun zaman yaz ve sonbahar mevsimleridir.
    Eklem Temizliği,Eklem Temizliği Nasıl Yapılır,Kemik Temizliği,Kemik Temizliği Nasıl Yapılır, Eklem ve Kemik Temizliği,Kemik ve Eklemlerimizi Nasıl Korumalıyız

    0 yorum:


    Bilim kurgu filmlerinin sıklıkla kullandığı hava araçlarının ekserisi bulunduğu konumdan dikey olarak havalanabiliyorlar. Günümüzde ise çılgın senaristlerin bu teknolojisine en yakın F-35B tipi savaş uçakları var. Ancak aşırı maliyetli olmalarının yanında çok da efektif olmayan bu savaş uçaklarından daha ucuz ve çok daha başarılı bir şekilde -kısa süre içerisinde- dikey kalkış yapabilen

    Dikey Kalkış Yapabilen Hava Aracı: AirMule

    Konu Saati  02:02  |  in  Robot Teknolojisi  |  Devamı»


    Bilim kurgu filmlerinin sıklıkla kullandığı hava araçlarının ekserisi bulunduğu konumdan dikey olarak havalanabiliyorlar. Günümüzde ise çılgın senaristlerin bu teknolojisine en yakın F-35B tipi savaş uçakları var. Ancak aşırı maliyetli olmalarının yanında çok da efektif olmayan bu savaş uçaklarından daha ucuz ve çok daha başarılı bir şekilde -kısa süre içerisinde- dikey kalkış yapabilen

    0 yorum:

    20 Aralık 2013 Cuma

    Yeni yıl heyecanının hepimizi iyiden iyiye sardığı bugünlerde, bir yandan yılbaşı akşamı için planlar yaparken bir yandan da “ne hediye alacağım?” endişesi içerisine giriyoruz. Yılbaşına kısa bir zaman kala alışveriş merkezlerinde telaşla gezmek yerine sizin için hazırladığımız alternatif hediye ve kampanya önerilerini mutlaka inceleyin!

    Sizin için ilk seçtiğim hediye alternatifi ev hediyesi almayı düşünenlerin oldukça ilgisini çekecek!

    2014'ün en güzel kahvaltıları, en hoş sohbetleri için Vestel’in sunduğu kahvaltı setlerine mutlaka göz atın derim!


    Vestel yılbaşına özel hazırladığı kahvaltı setleri ile hediye alışverişini kolaylaştırıyor. Kırmızı, Inox ve Siyah Kahvaltı Setleri hem şıklığı ile göz dolduracak, hem de sevdiklerinizi çok mutlu edecek. “Hediyem yılbaşı ruhuna uygun olsun!” diyenler için kırmızı set ideal bir seçim.

    Vestel Inox Su Isıtıcı, Dijital Tost Makinesi, Türk Kahve Makinesi'nden oluşan Inox set de çok şık ve pratik bir alternatif. Bu setin farkı ızgara olarak da kullanılabilen Vestel Dijital Inox Tost Makinesi.

    Modern ve şık bir hediye arayanlar içinse önerimiz Siyah Set. Vestel Siyah Su Isıtıcı, Ekmek Kızartma Makinesi ve Filtre Kahve Makinesi içeren bu set farklı tasarımı ile benzersiz bir hediye olmaya aday.

    Setler için buradan online sipariş verebilir, ücretsiz kargoyla hemen hediyelerinize kavuşabilirsiniz! Unutmadan, Vestel Kahvaltı Setleri 2014 yeni yıla özel hazırlandı. Yılbaşı’ndan sonra bu şekilde set olarak bu fiyatlarda bulmanız pek mümkün değil.

    Özel, başka hiçbir yerde olmayan bir hediye arıyorsanız Vestel'de harika bir öneri daha var: Yılbaşı özel tasarımlı Türk Kahvesi Makinesi yeni yıla özel indirimli sadece 59 TL!

    Yeni yıl, yeni umutlar, yeni hediyeler… Peki 2014 için dileğiniz hazır mı?

    Siz sevdiklerinizi unutmayıp yeni yıl hediyeleri alırken Garanti de sizi unutmamış!
    2013 yılını geride bırakırken yeni yıldan yeni dilekler eksik olmuyor. Yeni yıla girerken Garanti Bankası bazılarımızın dileklerini duymuş gibi sosyal medya takipçilerini sevindirecek bir kampanya yapmış!

    Yeni yıl hediyeniz Garanti Link’ten!

    Yıl boyunca farklı kampanyalarla fırsatlar sunan Garanti Link, 2014’e girerken çuvalını hediyelerle doldurmuş bir Noel Baba gibi bacanızdan inmeye hazırlanıyor. Günde en az 10 kere kontrol ettiğimiz sosyal medya hesaplarımızı Garanti Link ile Link’leyerek 14 şahane hediyeden birini kazanmaya hak kazanıyoruz. Televizyondan tablet bilgisayara, telefondan fotoğraf makinasına kadar birbirinden değerli hediyelerden birine sahip olmak çok da kolay. Benim dileğim yeni yılda sevdiklerimle her anımı ölümsüzleştirebileceğim bir fotoğraf makinası. Sizin dileğiniz ne?


    Siz de buradan sosyal medya hesaplarınızı Link’leyin, 14 şahane hediyeden birini kazanma şansı yakalayın!

    Diğer bir önerim ise moda ile teknolojiyi bir araya getiren Samsung Galaxy Gear! Çarpıcı renk seçenekleri, ince ve zarif tasarımı ile giyilebilir teknolojileri günlük yaşama daha da entegre eden Samsung Galaxy Gear alan herkese, 32GB microSD kart hediye ediliyor. 31 Aralık’a kadar geçerli olan kampanya ile hem yeni yılın en şık hediyesi olmaya aday Galaxy Gear’a, hem de yeni yılda en güzel anılarınızı rahatça saklayabileceğiniz 32GB microSD karta sahip olabilirsiniz.


    Yenilikçi ve modaya önem veren kullanıcılara siyah, beyaz, gri, turuncu, sarı ve roze gibi çarpıcı renk seçenekleri sunan Galaxy Gear, 1.9 megapiksel BSI sensörlü kamerası ve 1.63 inç Super AMOLED ekranı ile kullanıcıları cezbediyor.

    Telefonunuz cebinizdeyken bile bağlantıda kalmanızı sağlayan Galaxy Gear’da bulunan dahili hoparlör sayesinde telefonsuz konuşma deneyimini sunuyor. Örneğin, bir yandan yılbaşı partiniz için hazırlanırken, diğer taraftan telefon konuşmalarınızı yapabilir, alarmınızı kurabilir, mesaj yazabilir ya da takvim girişlerinizi oluşturabilirsiniz.

    Kampanya hakkında detaylı bilgi için buraya tıklayın: http://www.samsung.com/tr/campaigns/galaksidenhediye/


    Bir boomads advertorial içeriğidir.

    Yılbaşı Hediye Öneriniz Benden

    Konu Saati  11:49  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    Yeni yıl heyecanının hepimizi iyiden iyiye sardığı bugünlerde, bir yandan yılbaşı akşamı için planlar yaparken bir yandan da “ne hediye alacağım?” endişesi içerisine giriyoruz. Yılbaşına kısa bir zaman kala alışveriş merkezlerinde telaşla gezmek yerine sizin için hazırladığımız alternatif hediye ve kampanya önerilerini mutlaka inceleyin!

    Sizin için ilk seçtiğim hediye alternatifi ev hediyesi almayı düşünenlerin oldukça ilgisini çekecek!

    2014'ün en güzel kahvaltıları, en hoş sohbetleri için Vestel’in sunduğu kahvaltı setlerine mutlaka göz atın derim!


    Vestel yılbaşına özel hazırladığı kahvaltı setleri ile hediye alışverişini kolaylaştırıyor. Kırmızı, Inox ve Siyah Kahvaltı Setleri hem şıklığı ile göz dolduracak, hem de sevdiklerinizi çok mutlu edecek. “Hediyem yılbaşı ruhuna uygun olsun!” diyenler için kırmızı set ideal bir seçim.

    Vestel Inox Su Isıtıcı, Dijital Tost Makinesi, Türk Kahve Makinesi'nden oluşan Inox set de çok şık ve pratik bir alternatif. Bu setin farkı ızgara olarak da kullanılabilen Vestel Dijital Inox Tost Makinesi.

    Modern ve şık bir hediye arayanlar içinse önerimiz Siyah Set. Vestel Siyah Su Isıtıcı, Ekmek Kızartma Makinesi ve Filtre Kahve Makinesi içeren bu set farklı tasarımı ile benzersiz bir hediye olmaya aday.

    Setler için buradan online sipariş verebilir, ücretsiz kargoyla hemen hediyelerinize kavuşabilirsiniz! Unutmadan, Vestel Kahvaltı Setleri 2014 yeni yıla özel hazırlandı. Yılbaşı’ndan sonra bu şekilde set olarak bu fiyatlarda bulmanız pek mümkün değil.

    Özel, başka hiçbir yerde olmayan bir hediye arıyorsanız Vestel'de harika bir öneri daha var: Yılbaşı özel tasarımlı Türk Kahvesi Makinesi yeni yıla özel indirimli sadece 59 TL!

    Yeni yıl, yeni umutlar, yeni hediyeler… Peki 2014 için dileğiniz hazır mı?

    Siz sevdiklerinizi unutmayıp yeni yıl hediyeleri alırken Garanti de sizi unutmamış!
    2013 yılını geride bırakırken yeni yıldan yeni dilekler eksik olmuyor. Yeni yıla girerken Garanti Bankası bazılarımızın dileklerini duymuş gibi sosyal medya takipçilerini sevindirecek bir kampanya yapmış!

    Yeni yıl hediyeniz Garanti Link’ten!

    Yıl boyunca farklı kampanyalarla fırsatlar sunan Garanti Link, 2014’e girerken çuvalını hediyelerle doldurmuş bir Noel Baba gibi bacanızdan inmeye hazırlanıyor. Günde en az 10 kere kontrol ettiğimiz sosyal medya hesaplarımızı Garanti Link ile Link’leyerek 14 şahane hediyeden birini kazanmaya hak kazanıyoruz. Televizyondan tablet bilgisayara, telefondan fotoğraf makinasına kadar birbirinden değerli hediyelerden birine sahip olmak çok da kolay. Benim dileğim yeni yılda sevdiklerimle her anımı ölümsüzleştirebileceğim bir fotoğraf makinası. Sizin dileğiniz ne?


    Siz de buradan sosyal medya hesaplarınızı Link’leyin, 14 şahane hediyeden birini kazanma şansı yakalayın!

    Diğer bir önerim ise moda ile teknolojiyi bir araya getiren Samsung Galaxy Gear! Çarpıcı renk seçenekleri, ince ve zarif tasarımı ile giyilebilir teknolojileri günlük yaşama daha da entegre eden Samsung Galaxy Gear alan herkese, 32GB microSD kart hediye ediliyor. 31 Aralık’a kadar geçerli olan kampanya ile hem yeni yılın en şık hediyesi olmaya aday Galaxy Gear’a, hem de yeni yılda en güzel anılarınızı rahatça saklayabileceğiniz 32GB microSD karta sahip olabilirsiniz.


    Yenilikçi ve modaya önem veren kullanıcılara siyah, beyaz, gri, turuncu, sarı ve roze gibi çarpıcı renk seçenekleri sunan Galaxy Gear, 1.9 megapiksel BSI sensörlü kamerası ve 1.63 inç Super AMOLED ekranı ile kullanıcıları cezbediyor.

    Telefonunuz cebinizdeyken bile bağlantıda kalmanızı sağlayan Galaxy Gear’da bulunan dahili hoparlör sayesinde telefonsuz konuşma deneyimini sunuyor. Örneğin, bir yandan yılbaşı partiniz için hazırlanırken, diğer taraftan telefon konuşmalarınızı yapabilir, alarmınızı kurabilir, mesaj yazabilir ya da takvim girişlerinizi oluşturabilirsiniz.

    Kampanya hakkında detaylı bilgi için buraya tıklayın: http://www.samsung.com/tr/campaigns/galaksidenhediye/


    Bir boomads advertorial içeriğidir.

    0 yorum:


    Akıllı cihazların yaygınlaşması ile gün içerisinde sıklıkla kullandığımız İnternetin mobil destekli olması cepleri biraz yakabiliyor. Her şey iyi hoş kablolar yok, mesafeler kapsama alanları kadar geniş ancak büyük bir sorun en başından beri hep var "kota"... Opera'nın ise yeni bir çözümü var, artık mobil operatörler düşünsün :)







    Opera'nın mobil tarayıcılar arasında popüler olması bir

    Opera Max Mobil İnternet Kotasına Derman

    Konu Saati  09:17  |  in  İnternet Tarayıcılar  |  Devamı»


    Akıllı cihazların yaygınlaşması ile gün içerisinde sıklıkla kullandığımız İnternetin mobil destekli olması cepleri biraz yakabiliyor. Her şey iyi hoş kablolar yok, mesafeler kapsama alanları kadar geniş ancak büyük bir sorun en başından beri hep var "kota"... Opera'nın ise yeni bir çözümü var, artık mobil operatörler düşünsün :)







    Opera'nın mobil tarayıcılar arasında popüler olması bir

    0 yorum:

    Yeni yıl heyecanının hepimizi iyiden iyiye sardığı bugünlerde, bir yandan yılbaşı akşamı için planlar yaparken bir yandan da “ne hediye alacağım?” endişesi içerisine giriyoruz. Yılbaşına kısa bir zaman kala alışveriş merkezlerinde telaşla gezmek yerine sizin için hazırladığımız alternatif hediye ve kampanya önerilerine mutlaka göz atın derim!

    Sizin için ilk seçtiğim hediye alternatifi moda ile

    Bloggerlardan Yılbaşı Alışveriş Rehberi

    Konu Saati  08:42  |  in  Sponsor  |  Devamı»

    Yeni yıl heyecanının hepimizi iyiden iyiye sardığı bugünlerde, bir yandan yılbaşı akşamı için planlar yaparken bir yandan da “ne hediye alacağım?” endişesi içerisine giriyoruz. Yılbaşına kısa bir zaman kala alışveriş merkezlerinde telaşla gezmek yerine sizin için hazırladığımız alternatif hediye ve kampanya önerilerine mutlaka göz atın derim!

    Sizin için ilk seçtiğim hediye alternatifi moda ile

    0 yorum:

    19 Aralık 2013 Perşembe

    Hayatınızın dönüm noktasına sayılı günler var. Düğün hazırlıklarında ve düğün sırasında neler yapmalısınız merak ediyorsanız işte size 10 altın kural...

    Siz nasıl düğününüzün muhteşem geçmesini istiyor ve bekliyorsanız insanlarda aynı şeyi sizden bekliyorlar. Mükemmel bir gelinlik, harika bir dans, yeterli bir mekan ve olağan üstü bir damat... En önemli hikayenizi kusursuz hale getirmeniz için size farklı ipuçları sunuyoruz.

    Fazla aksesuardan kaçının. Anne yadigarı bir yüzük, dudağınız, gelin çiçeğiniz ve küpenizle gelinliğinizi tamamlayın.
    Abartılı makyajdan kaçının. Işıltılı bir kremle parlak bir cilt, gözlerinizi ortaya çıkaran rimeller, allık ve daha güzel bir gülümseme için ışıltılı ruj kullanın.

    Saçınızı açık bırakmak istiyorsanız kısa bir duvak alın. Eğer yüzünüz yuvarlar ise dar bir duvak, yüzünüz uzun ise daha hacimli bir model seçin.

    Straplez gelinlikler şüphesiz ki çok güzel duruyor ama sürekli aşağı kaydığı için sık sık yukarı çekmeniz ve düzeltmeniz gerekebilir. Buda hoş bir görüntü olmaz. Bu durumu göz önünde bulundurun. V yaka ya da tam bir üst seçebilirsiniz.
    Seçtiğiniz aksesuarların gelinliğinizle uyumlu olmasına özen gösterin. Parlak beyaz bir elbise giyiyorsanız altından uzak durun. inci ve ya platin takılar kullanın. Fil dişi rengi bir elbise tercih ettiyseniz altın ve gümüş takılar tercih edin.

    Gelin çiçeği tutmak önemsiz bir ayrıntı gibi gözükse de işin aslı önemlidir. Buketiniz sizi sollamamalı aksine sizi tamamlamalıdır. Buketinizi rahat tutun ve onu tutarken kasılmayın.

    Nikah kıyıldığı sırada çok heyecanlanacağınız için kambur durabilir, oturduğunuz yerde sallanabilirsiniz. Onlarca insanın gözü sizin üzerindeyken bunları yapmayın. Dik oturun ve derin nefes alıp rahatlamaya çalışın.

    İlk dansınızda bütün gözler üzerinizde olacak. Sakin olun ve eğer dansızının karmaşık bir koreografisi yoksa kendinizi eşinizin kollarına bırakın.

    Düğünden önce hızlıca kilo vermek istemeniz normal. Düğün günü çok güzel görünmek istiyorsunuz. Ama aç kalmak, yeterli besini alamamak ve stres sizi güçsüz kılar, yüzünüz solar ve sinirli yapar.

    Gülümseyin. Gülücükler yüzünüzden eksik olmasın... Gülmenin en güzel makyaj olduğunu unutmayın. Sahte kahkahalar atmak yerine doğal olun ve anın tadını çıkarın.

    Düğünden önce bilinmesi gereken 10 kural

    Konu Saati  01:03  |  in  Yaşam  |  Devamı»

    Hayatınızın dönüm noktasına sayılı günler var. Düğün hazırlıklarında ve düğün sırasında neler yapmalısınız merak ediyorsanız işte size 10 altın kural...

    Siz nasıl düğününüzün muhteşem geçmesini istiyor ve bekliyorsanız insanlarda aynı şeyi sizden bekliyorlar. Mükemmel bir gelinlik, harika bir dans, yeterli bir mekan ve olağan üstü bir damat... En önemli hikayenizi kusursuz hale getirmeniz için size farklı ipuçları sunuyoruz.

    Fazla aksesuardan kaçının. Anne yadigarı bir yüzük, dudağınız, gelin çiçeğiniz ve küpenizle gelinliğinizi tamamlayın.
    Abartılı makyajdan kaçının. Işıltılı bir kremle parlak bir cilt, gözlerinizi ortaya çıkaran rimeller, allık ve daha güzel bir gülümseme için ışıltılı ruj kullanın.

    Saçınızı açık bırakmak istiyorsanız kısa bir duvak alın. Eğer yüzünüz yuvarlar ise dar bir duvak, yüzünüz uzun ise daha hacimli bir model seçin.

    Straplez gelinlikler şüphesiz ki çok güzel duruyor ama sürekli aşağı kaydığı için sık sık yukarı çekmeniz ve düzeltmeniz gerekebilir. Buda hoş bir görüntü olmaz. Bu durumu göz önünde bulundurun. V yaka ya da tam bir üst seçebilirsiniz.
    Seçtiğiniz aksesuarların gelinliğinizle uyumlu olmasına özen gösterin. Parlak beyaz bir elbise giyiyorsanız altından uzak durun. inci ve ya platin takılar kullanın. Fil dişi rengi bir elbise tercih ettiyseniz altın ve gümüş takılar tercih edin.

    Gelin çiçeği tutmak önemsiz bir ayrıntı gibi gözükse de işin aslı önemlidir. Buketiniz sizi sollamamalı aksine sizi tamamlamalıdır. Buketinizi rahat tutun ve onu tutarken kasılmayın.

    Nikah kıyıldığı sırada çok heyecanlanacağınız için kambur durabilir, oturduğunuz yerde sallanabilirsiniz. Onlarca insanın gözü sizin üzerindeyken bunları yapmayın. Dik oturun ve derin nefes alıp rahatlamaya çalışın.

    İlk dansınızda bütün gözler üzerinizde olacak. Sakin olun ve eğer dansızının karmaşık bir koreografisi yoksa kendinizi eşinizin kollarına bırakın.

    Düğünden önce hızlıca kilo vermek istemeniz normal. Düğün günü çok güzel görünmek istiyorsunuz. Ama aç kalmak, yeterli besini alamamak ve stres sizi güçsüz kılar, yüzünüz solar ve sinirli yapar.

    Gülümseyin. Gülücükler yüzünüzden eksik olmasın... Gülmenin en güzel makyaj olduğunu unutmayın. Sahte kahkahalar atmak yerine doğal olun ve anın tadını çıkarın.

    0 yorum:

    Saçların sağlıklı görünmesi, güzelliğin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.

    Günde 50-100 saç teli kaybı normaldir

    Peki saçlar dökülmeye ya da kırılmaya başlamışlarsa? İşte yalnızca güzelliğiniz için değil, sağlığınız için de tehlike sinyali olabilecek bu belirtileri önemsemeniz şart!

    Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeşim Tekin, saç dökülmelerinin nedenleri hakkında bilgi verdi.

    İster uzun, ister kısa olsun saçlar, güzelliğin ayrılmaz bir parçası. İşte bu yüzden kadınların pek çoğu, saçlarının gerek renginde gerekse modelinde yaptıkları değişikliklerle farklı güzellikleri yakalayabiliyorlar. Ancak bazen saçlar, çok iyi bakılmasına rağmen dökülmeye başlıyor. İşte o zaman bir panik yaşanıyor. Bu duruda akla gelen ilk soru; 'hepsi dökülecek mi?' oluyor. Oysa her dökülme karşısında endişe etmenize gerek yoktur. Çünkü saçlar her 4 yılda bir yenileniyor!

    Saç teli vücudun diğer kılları gibi 'büyüme, geçiş, dinlenme' olmak üzere üç aşamadan geçiyor. Saç telinin kaybı bu dönemlerin herhangi birinde olsa da, sıklıkla dinlenme fazında meydana geliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeşim Tekin, saç tellerinin %85'inin büyüme fazında %'15'i dinlenme fazında olduğunu belirterek, ortalama her dört yılda bir saçların büyük kısmının yenilendiğini söylüyor.

    GÜNDE 50-100 ADET SAÇ KAYBI NORMALDİR!

    Günde ortalama 50-100 adet saç telinin kaybı normal sınırlarda olduğundan endişe etmemek gerekiyor. Ancak kişinin saç yoğunluğu çevresindekiler tarafından fark ediliyorsa, bu toplam saçın %25'lik kısmında kayıp olduğu anlamına geliyor. Bu durumda günlük saç kaybı 100-200 adedi bulduğundan, hekime başvurma zamanının geldiğini gösteriyor.

    Saçları dökülmeye başlayan kişilerin doktorlardan öğrenmek istediği ilk şey saç dökülmesinin kalıcı olup olmayacağı... Çünkü kalıcı saç dökülmeleri tedavi edilmediği takdirde saç kaybı giderek artıyor. Hatta bazen tedavi uygulansa bile saç kaybı devam edebiliyor. Kalıcı dökülmelerin bir kısmı saçlı deride harabiyet yaparak belli bir alanda iz bırakabiliyor.

    Dr. Yeşim Tekin, saç kaybının başlıca nedenlerini şöyle sıralıyor: - Bazı genetik hastalıklar
    - Radyasyon
    - Termal ve kimyasal yanıklar
    - Mekanik travma
    - Tümörler
    - Bazı enfeksiyonlar (frengi, cüzzam, mantar, zona)
    - Bazı cilt hastalıkları (liken, lupus vb.)

    KADINDA VE ERKEKTEKİ DÖKÜLMELERİN YÜZDE 95'İ ERKEK TİPİ

    Kalıcı saç dökülmelerinin hatta tüm saç dökülmelerinin büyük bir kısmı saçlı deride harabiyet yapmayan ve 'androjenik' olarak adlandırılan genetik veya erkek tipi dökülmeden kaynaklanıyor. Bu da kadın ve erkeklere ait tüm saç dökülmeleri içinde %95'lik kısmı oluşturuyor. Saç dökülmesinde; genetik yatkınlık, yaş ve androjen düzeyleri belirleyici oluyor. Anne ve kız kardeşte benzer saç dökülmesi varsa tedavisi daha güç hale geliyor. Bu tipte saçlar giderek incelerek sert kıllardan yumuşak-ince tüylere dönüşüyor. Bu durum bazı psikolojik problemlere neden olabileceği için erken başvuru ve tanı önemli. Tedavisinin ise mutlaka doktor kontrolünde yapılması gerekiyor. Saçlı deride hormon dönüşümünü sağlayan ilaçların ya da incelmiş saç kılının çapını artıran losyonların lokal uygulanması söz konusu olabiliyor.

    İLAÇ TEDAVİLERİ KISIRLIĞA YOL AÇMAZ!

    Tabletle tedavinin yaygın yanlış kanının aksine kısırlık gibi bir yan etkisi yok! Sadece yüzde bir oranında libido azalmasına yol açabiliyor ancak bu etki de geçici. Bir süre sonra azalan libido yerine geliyor. Büyük oranda saç kaybı yaşanan kişilerde, bir başka seçenek, saç ekimi. Saç ekimi yöntemlerinin başarılı olabilmesi için çok büyük alanlarda dökülme olmaması gerekiyor. Kadınlarda bu tip saç dökülmesi görüldüğünde tıbbi olarak da müdahale ediliyor. Bu kadınların mutlaka hormon düzeylerine bakılıyor gerekiyorsa doğum kontrol hapı ve antiandrojenlerle tedaviye geçiliyor.

    BAZI DÖKÜLMELERİN GERİ DÖNÜŞÜ MÜMKÜN

    Geri dönüşlü saç dökülmeleri büyüme veya dinlenme fazında meydana gelebiliyor. Büyüme fazındakiler aniden ortaya çıkıyor. Bu tip dökülmelerinin nedenleri arasında; kemoterapi ilaçları, kolçisin, haşere ilaçlarıyla zehirlenme, ileri derecede açlık, radyasyona maruz kalma geliyor. Saçların %90'ı haftalar içinde kaybediliyor ancak neden ortadan kalkınca kendiliğinden düzeliyor.

    Dökülmeye neden olan sebebin ortaya çıkışından yaklaşık 2-5 ay sonra dökülme yoğunlaşıyor. Bu tip şikayetlerle gelen kişilerde uzmanlar, dökülmelere neden olabilecek pek çok faktörü sorguluyorlar. Bunlar; yüksek ateş, tifo, AIDS benzeri enfeksiyonlar, ilaçlar (pıhtılaşma önleyiciler, hormonlar, lipid düşürücüler, epilepsi ilaçları, düşük doz kemoterapötikler, ağır metaller, tiroid ilaçları, A vitamini vb.), hormonal değişimler (doğumdan sonra 2-4. ayda, doğum kontrol haplarının başlanması veya bırakılması, tiroid hastalıkları vb.), yeme bozuklukları, emilim sorunları, demir eksikliği, çinko/biotin eksikliği, fiziksel stres (kaza, ameliyat vb.), emosyonel stres (boşanma, yakın kaybı, savaş vb.) Bu tip dökülmeler de, nedenin ortadan kalkmasıyla birlikte geri dönüşlü oluyor.

    SAÇLARINIZI İKİ GÜNDEN FAZLA KİRLİ BIRAKMAYIN

    Günlük saç kaybının 150 telden fazla olması nedeniyle endişelenen hastalar sıklıkla saçlarını yıkamaktan kaçınıyor. Oysa kirlenen ve yıkama süresi 2 günden daha uzun olan saçlar yıkandığı zaman neredeyse 2 günlük döküleceği için daha endişe verici olabiliyor.

    NELERE DİKKAT ETMELİ?

    Saçların sağlıklı olabilmesi için de şu noktalara dikkat edilmesi gerekiyor.

    - Saçlar yumuşak bir şekilde günaşırı yıkanmalı.

    - Çekerek kopmaları önlemek amacıyla şampuandan sonra krem uygulanmalı.

    - Dökülmeyi artırdığı için eşlik eden egzama gibi sorunlar, mutlaka tedavi edilmeli.

    - Yapılan testlerde yolunda gitmeyen bir durum tespit edilirse düzeltilmeli, eksik vitamin/ mineraller takviye edilmeli. Buna rağmen iyileşmenin 6 aya kadar uzaması mümkün.

    - Test sonuçları doğal sınırlarda olsa bile jelatin, keratin, darı ekstresi, biotin, çinko, çeşitli vitaminler içeren tabletler kısmen de olsa faydalı olabiliyor. Ancak hepsinin doktor kontrolünde alınması gerekiyor.

    Saçların dökülmeye başladıysa

    Konu Saati  01:03  |  in  Kadın Sağlığı  |  Devamı»

    Saçların sağlıklı görünmesi, güzelliğin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.

    Günde 50-100 saç teli kaybı normaldir

    Peki saçlar dökülmeye ya da kırılmaya başlamışlarsa? İşte yalnızca güzelliğiniz için değil, sağlığınız için de tehlike sinyali olabilecek bu belirtileri önemsemeniz şart!

    Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeşim Tekin, saç dökülmelerinin nedenleri hakkında bilgi verdi.

    İster uzun, ister kısa olsun saçlar, güzelliğin ayrılmaz bir parçası. İşte bu yüzden kadınların pek çoğu, saçlarının gerek renginde gerekse modelinde yaptıkları değişikliklerle farklı güzellikleri yakalayabiliyorlar. Ancak bazen saçlar, çok iyi bakılmasına rağmen dökülmeye başlıyor. İşte o zaman bir panik yaşanıyor. Bu duruda akla gelen ilk soru; 'hepsi dökülecek mi?' oluyor. Oysa her dökülme karşısında endişe etmenize gerek yoktur. Çünkü saçlar her 4 yılda bir yenileniyor!

    Saç teli vücudun diğer kılları gibi 'büyüme, geçiş, dinlenme' olmak üzere üç aşamadan geçiyor. Saç telinin kaybı bu dönemlerin herhangi birinde olsa da, sıklıkla dinlenme fazında meydana geliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeşim Tekin, saç tellerinin %85'inin büyüme fazında %'15'i dinlenme fazında olduğunu belirterek, ortalama her dört yılda bir saçların büyük kısmının yenilendiğini söylüyor.

    GÜNDE 50-100 ADET SAÇ KAYBI NORMALDİR!

    Günde ortalama 50-100 adet saç telinin kaybı normal sınırlarda olduğundan endişe etmemek gerekiyor. Ancak kişinin saç yoğunluğu çevresindekiler tarafından fark ediliyorsa, bu toplam saçın %25'lik kısmında kayıp olduğu anlamına geliyor. Bu durumda günlük saç kaybı 100-200 adedi bulduğundan, hekime başvurma zamanının geldiğini gösteriyor.

    Saçları dökülmeye başlayan kişilerin doktorlardan öğrenmek istediği ilk şey saç dökülmesinin kalıcı olup olmayacağı... Çünkü kalıcı saç dökülmeleri tedavi edilmediği takdirde saç kaybı giderek artıyor. Hatta bazen tedavi uygulansa bile saç kaybı devam edebiliyor. Kalıcı dökülmelerin bir kısmı saçlı deride harabiyet yaparak belli bir alanda iz bırakabiliyor.

    Dr. Yeşim Tekin, saç kaybının başlıca nedenlerini şöyle sıralıyor: - Bazı genetik hastalıklar
    - Radyasyon
    - Termal ve kimyasal yanıklar
    - Mekanik travma
    - Tümörler
    - Bazı enfeksiyonlar (frengi, cüzzam, mantar, zona)
    - Bazı cilt hastalıkları (liken, lupus vb.)

    KADINDA VE ERKEKTEKİ DÖKÜLMELERİN YÜZDE 95'İ ERKEK TİPİ

    Kalıcı saç dökülmelerinin hatta tüm saç dökülmelerinin büyük bir kısmı saçlı deride harabiyet yapmayan ve 'androjenik' olarak adlandırılan genetik veya erkek tipi dökülmeden kaynaklanıyor. Bu da kadın ve erkeklere ait tüm saç dökülmeleri içinde %95'lik kısmı oluşturuyor. Saç dökülmesinde; genetik yatkınlık, yaş ve androjen düzeyleri belirleyici oluyor. Anne ve kız kardeşte benzer saç dökülmesi varsa tedavisi daha güç hale geliyor. Bu tipte saçlar giderek incelerek sert kıllardan yumuşak-ince tüylere dönüşüyor. Bu durum bazı psikolojik problemlere neden olabileceği için erken başvuru ve tanı önemli. Tedavisinin ise mutlaka doktor kontrolünde yapılması gerekiyor. Saçlı deride hormon dönüşümünü sağlayan ilaçların ya da incelmiş saç kılının çapını artıran losyonların lokal uygulanması söz konusu olabiliyor.

    İLAÇ TEDAVİLERİ KISIRLIĞA YOL AÇMAZ!

    Tabletle tedavinin yaygın yanlış kanının aksine kısırlık gibi bir yan etkisi yok! Sadece yüzde bir oranında libido azalmasına yol açabiliyor ancak bu etki de geçici. Bir süre sonra azalan libido yerine geliyor. Büyük oranda saç kaybı yaşanan kişilerde, bir başka seçenek, saç ekimi. Saç ekimi yöntemlerinin başarılı olabilmesi için çok büyük alanlarda dökülme olmaması gerekiyor. Kadınlarda bu tip saç dökülmesi görüldüğünde tıbbi olarak da müdahale ediliyor. Bu kadınların mutlaka hormon düzeylerine bakılıyor gerekiyorsa doğum kontrol hapı ve antiandrojenlerle tedaviye geçiliyor.

    BAZI DÖKÜLMELERİN GERİ DÖNÜŞÜ MÜMKÜN

    Geri dönüşlü saç dökülmeleri büyüme veya dinlenme fazında meydana gelebiliyor. Büyüme fazındakiler aniden ortaya çıkıyor. Bu tip dökülmelerinin nedenleri arasında; kemoterapi ilaçları, kolçisin, haşere ilaçlarıyla zehirlenme, ileri derecede açlık, radyasyona maruz kalma geliyor. Saçların %90'ı haftalar içinde kaybediliyor ancak neden ortadan kalkınca kendiliğinden düzeliyor.

    Dökülmeye neden olan sebebin ortaya çıkışından yaklaşık 2-5 ay sonra dökülme yoğunlaşıyor. Bu tip şikayetlerle gelen kişilerde uzmanlar, dökülmelere neden olabilecek pek çok faktörü sorguluyorlar. Bunlar; yüksek ateş, tifo, AIDS benzeri enfeksiyonlar, ilaçlar (pıhtılaşma önleyiciler, hormonlar, lipid düşürücüler, epilepsi ilaçları, düşük doz kemoterapötikler, ağır metaller, tiroid ilaçları, A vitamini vb.), hormonal değişimler (doğumdan sonra 2-4. ayda, doğum kontrol haplarının başlanması veya bırakılması, tiroid hastalıkları vb.), yeme bozuklukları, emilim sorunları, demir eksikliği, çinko/biotin eksikliği, fiziksel stres (kaza, ameliyat vb.), emosyonel stres (boşanma, yakın kaybı, savaş vb.) Bu tip dökülmeler de, nedenin ortadan kalkmasıyla birlikte geri dönüşlü oluyor.

    SAÇLARINIZI İKİ GÜNDEN FAZLA KİRLİ BIRAKMAYIN

    Günlük saç kaybının 150 telden fazla olması nedeniyle endişelenen hastalar sıklıkla saçlarını yıkamaktan kaçınıyor. Oysa kirlenen ve yıkama süresi 2 günden daha uzun olan saçlar yıkandığı zaman neredeyse 2 günlük döküleceği için daha endişe verici olabiliyor.

    NELERE DİKKAT ETMELİ?

    Saçların sağlıklı olabilmesi için de şu noktalara dikkat edilmesi gerekiyor.

    - Saçlar yumuşak bir şekilde günaşırı yıkanmalı.

    - Çekerek kopmaları önlemek amacıyla şampuandan sonra krem uygulanmalı.

    - Dökülmeyi artırdığı için eşlik eden egzama gibi sorunlar, mutlaka tedavi edilmeli.

    - Yapılan testlerde yolunda gitmeyen bir durum tespit edilirse düzeltilmeli, eksik vitamin/ mineraller takviye edilmeli. Buna rağmen iyileşmenin 6 aya kadar uzaması mümkün.

    - Test sonuçları doğal sınırlarda olsa bile jelatin, keratin, darı ekstresi, biotin, çinko, çeşitli vitaminler içeren tabletler kısmen de olsa faydalı olabiliyor. Ancak hepsinin doktor kontrolünde alınması gerekiyor.

    0 yorum:

    18 Aralık 2013 Çarşamba

    Evli ya da uzun süre birlikteliği olan çiftler cinsel isteksizliğin faturasını genellikle partnerlerine veya stresli yaşam koşullarına çıkarırlar ama uzmanlara göre cinsellik için her zaman isteğe gerek yok. Doğru şeyler yapıldığında beden cinselliğe her zaman hazır olabilir ve kişi istemese de seks yapabilir.

    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinegöre, cinsellik kişinin istediğine bağlı bir durum değil. Çünkü beden adeta bir makine gibi "uygun mekan, uygun partner ve uygun uyarı" ile her zaman cinselliği hazır hale gelebilir.

    Terapistler, cinselliğin, diğer tüm güdüler gibi bazen içgüdüsel bazen de beyin tarafından salgılanan hormonlarla başlayan kompleks bir süreç olduğunu hatırlattı. Seks dürtüsünü harekete geçiren ve hareketli tutan en önemli unsurun testosteron miktarı olduğunu ifade eden terapistler, kadınlarda bu hormonun vücuttaki oranın erkeklere göre çok daha az olduğunu vurguluyorlar. Ancak yorgunluk ve stres, testosteron miktarını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Hurafelerden (mitler) dolayı çiftlerin cinsel hayatının sosyal, kültürel ve durumsal gerçeklere dayalı olarak şekil değiştirdiğine dikkat çeken CİSED terapistlerine göre, bu durum ilişkilerde tehlike çanlarının çalmasına da yol açabiliyor.

    Cinsel terapistler, çiftlerin “Seks doğal olarak başlamalı, isteğin yoksa ne yapabilirsin ki?” inanışlarının, cinsel ve ilişkisel sorunları içinden çıkılmaz bir hale getirdiğini kaydederken, çok çarpıcı tespitler yaptılar.

    Görev Diye Algılamak Yanlış Değil

    Uzun birlikteliklerde yıllar içinde her şeyde olduğu gibi cinsel olarak uyarılma şekilleri de değişebilir. Doğru yöntem ise duruma uygun olarak kişinin yeni bir cinsel yaklaşım geliştirmesidir. Şunu da kabullenmek gerekiyor; cinsel istek cinsel temas başlamadan önce sizi yakıp tutuşturan türden olmasa bile çoğu zaman olay başladıktan sonra gelişecek ve alacağınız zevk eskisinden farklı olmayacak. Yani uygun mekan, uygun partner ve uygun uyarı ile cinsellik seks görev olarak da başlıyorsa bir zararı yok. Görev olsun diye cinsel ilişkiye başlayan çiftlerin çoğu bu aktiviteyi büyük zevk alarak noktalayabiliyor. Öyleyse cinsel aktivite, görev olarak başlayıp zevkle bittiği sürece amacına ulaşmıştır.

    İstemeseniz de Yapın!

    İlerleyen yıllar içinde çiftin sekse karşı körelmeye başlayan ilgiyi canlandırabilmesinin anahtarı düşüncelerinden geçiyor. Cinsel terapistlerin bu konuda önemli uyarıları var:

    Sürekli cinsel teması başlatmaya çalışan ve sürekli reddedilip gururu kırılan kişi, bir zaman sonra partnerine bunu sormamayı tercih ediyor. Bu da ilişkilerin uzun vadede ciddi hasarlar almasına neden olabiliyor. İlerde yaşanması muhtemel cinsel işlev bozukluklarının önüne geçmek için cinselliği istemeyi beklemeyin, istemeseniz de seks yapın. Seks yapmak demek ille de penis-vajina birlikteliği değildir. Bazen sevişmek, okşamak, öpüşmek, erotik masaj yapmak, birlikte banyo yapmak veya sarılarak uyumaya çalışmak da seks yapmaktır. Çünkü cinsellik, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilmedir. Ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır.
    Peki cinsel soğukluktan yakınan çiftler bunun üstesinden nasıl gelebilir?

    İşte Sıcak Tavsiyeler

    • Öncelikle mevcut cinsel sorunu, düşük istekli bireyin sorunu olmaktan ziyade ortak sorununuz olarak görmeye çalışın.
    • Cinselliğe yaklaşım tarzınızı değiştirin. Bir kere başladı mı zevkin kendiliğinden geleceğini düşünüp, kabul edip ona göre davranmanız şart.
    • Gün içinde zaman buldukça seksten alacağınız zevki düşünün. Geçmişte sizi etkileyip aklınızda kalmış olan bir cinsel ilişki hatırasını ya da sizi hakikaten uyaran bir fanteziniz varsa onu düşünün.
    • Cinsel teması başlatmadan önce 5 dakikalık bir motivasyon yapın. Hayal dünyanıza başvurun ve aklınızda cinsel fanteziler kurun. Partnerinizle paylaşılmasında sakınca olmayacak olan cinsel fantezilerinizi paylaşın.
    • Aşk kaslarınız için Kegel Egzersizleri adı verilen uygulamaları yapın. Yani erkekte makat, yumurtalıklar ve kasıkları, kadınlarda vajina çevresini kapsayan aşk kaslarınızı belli bir disiplin içinde peş peşe kasıp yavaşça gevşetin.
    • Cinsel ilişki sırasında sadece dokunmanın ve sevişmenin verdiği hazza, alacağınız zevke odaklanmanız gerekli. Asla eşinizden karşılanmayan beklentilerinizi veya onun bu beklentilerinizi yerine getirmeyerek sizi nasıl çileden çıkardığını düşünmeyin.
    • Cinsel istek günlüğü tutun. Cinsel açıdan uyarıcı televizyon şovları ile filmlerdeki sahneleri not edin. Romantik/erotik içeriğe sahip kitapları okuyun ve kendi erotik fantezilerini oluşturun.
    • Nefes ve gevşeme egzersizleriyle arada bir kendinizi ödüllendirin.
    • Arada bir cinsel birleşmeyi kendi kendinize yasaklayın.
    • İlişkinizde yeniden bir flört etme dönemi yaratın. Daha fazla keyif alacağınız veya yakınlaşacağınız sıcakkanlı davranışları arttıracak metotları araştırın. Sarılmalar, elle şakalaşmalar, küçük öpücükler, el ele tutuşmak, televizyon izlerken birinin diğerinin kucağına oturması, kol kola yürüyüş yapmak gibi davranışlar sıcakkanlı davranışlara örnek verilebilir.
    • Partnerinizle birlikte cinselliğe bakış açınızı ve cinsel davranış özelliklerinizi konuşun ve yanlış davranış kalıplarınızı düzeltmeye çalışın.

    Cinsel Soğukluğa 'Çok Sıcak' Tavsiyeler

    Konu Saati  06:01  |  in  Cinsel Sağlık  |  Devamı»

    Evli ya da uzun süre birlikteliği olan çiftler cinsel isteksizliğin faturasını genellikle partnerlerine veya stresli yaşam koşullarına çıkarırlar ama uzmanlara göre cinsellik için her zaman isteğe gerek yok. Doğru şeyler yapıldığında beden cinselliğe her zaman hazır olabilir ve kişi istemese de seks yapabilir.

    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinegöre, cinsellik kişinin istediğine bağlı bir durum değil. Çünkü beden adeta bir makine gibi "uygun mekan, uygun partner ve uygun uyarı" ile her zaman cinselliği hazır hale gelebilir.

    Terapistler, cinselliğin, diğer tüm güdüler gibi bazen içgüdüsel bazen de beyin tarafından salgılanan hormonlarla başlayan kompleks bir süreç olduğunu hatırlattı. Seks dürtüsünü harekete geçiren ve hareketli tutan en önemli unsurun testosteron miktarı olduğunu ifade eden terapistler, kadınlarda bu hormonun vücuttaki oranın erkeklere göre çok daha az olduğunu vurguluyorlar. Ancak yorgunluk ve stres, testosteron miktarını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Hurafelerden (mitler) dolayı çiftlerin cinsel hayatının sosyal, kültürel ve durumsal gerçeklere dayalı olarak şekil değiştirdiğine dikkat çeken CİSED terapistlerine göre, bu durum ilişkilerde tehlike çanlarının çalmasına da yol açabiliyor.

    Cinsel terapistler, çiftlerin “Seks doğal olarak başlamalı, isteğin yoksa ne yapabilirsin ki?” inanışlarının, cinsel ve ilişkisel sorunları içinden çıkılmaz bir hale getirdiğini kaydederken, çok çarpıcı tespitler yaptılar.

    Görev Diye Algılamak Yanlış Değil

    Uzun birlikteliklerde yıllar içinde her şeyde olduğu gibi cinsel olarak uyarılma şekilleri de değişebilir. Doğru yöntem ise duruma uygun olarak kişinin yeni bir cinsel yaklaşım geliştirmesidir. Şunu da kabullenmek gerekiyor; cinsel istek cinsel temas başlamadan önce sizi yakıp tutuşturan türden olmasa bile çoğu zaman olay başladıktan sonra gelişecek ve alacağınız zevk eskisinden farklı olmayacak. Yani uygun mekan, uygun partner ve uygun uyarı ile cinsellik seks görev olarak da başlıyorsa bir zararı yok. Görev olsun diye cinsel ilişkiye başlayan çiftlerin çoğu bu aktiviteyi büyük zevk alarak noktalayabiliyor. Öyleyse cinsel aktivite, görev olarak başlayıp zevkle bittiği sürece amacına ulaşmıştır.

    İstemeseniz de Yapın!

    İlerleyen yıllar içinde çiftin sekse karşı körelmeye başlayan ilgiyi canlandırabilmesinin anahtarı düşüncelerinden geçiyor. Cinsel terapistlerin bu konuda önemli uyarıları var:

    Sürekli cinsel teması başlatmaya çalışan ve sürekli reddedilip gururu kırılan kişi, bir zaman sonra partnerine bunu sormamayı tercih ediyor. Bu da ilişkilerin uzun vadede ciddi hasarlar almasına neden olabiliyor. İlerde yaşanması muhtemel cinsel işlev bozukluklarının önüne geçmek için cinselliği istemeyi beklemeyin, istemeseniz de seks yapın. Seks yapmak demek ille de penis-vajina birlikteliği değildir. Bazen sevişmek, okşamak, öpüşmek, erotik masaj yapmak, birlikte banyo yapmak veya sarılarak uyumaya çalışmak da seks yapmaktır. Çünkü cinsellik, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilmedir. Ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır.
    Peki cinsel soğukluktan yakınan çiftler bunun üstesinden nasıl gelebilir?

    İşte Sıcak Tavsiyeler

    • Öncelikle mevcut cinsel sorunu, düşük istekli bireyin sorunu olmaktan ziyade ortak sorununuz olarak görmeye çalışın.
    • Cinselliğe yaklaşım tarzınızı değiştirin. Bir kere başladı mı zevkin kendiliğinden geleceğini düşünüp, kabul edip ona göre davranmanız şart.
    • Gün içinde zaman buldukça seksten alacağınız zevki düşünün. Geçmişte sizi etkileyip aklınızda kalmış olan bir cinsel ilişki hatırasını ya da sizi hakikaten uyaran bir fanteziniz varsa onu düşünün.
    • Cinsel teması başlatmadan önce 5 dakikalık bir motivasyon yapın. Hayal dünyanıza başvurun ve aklınızda cinsel fanteziler kurun. Partnerinizle paylaşılmasında sakınca olmayacak olan cinsel fantezilerinizi paylaşın.
    • Aşk kaslarınız için Kegel Egzersizleri adı verilen uygulamaları yapın. Yani erkekte makat, yumurtalıklar ve kasıkları, kadınlarda vajina çevresini kapsayan aşk kaslarınızı belli bir disiplin içinde peş peşe kasıp yavaşça gevşetin.
    • Cinsel ilişki sırasında sadece dokunmanın ve sevişmenin verdiği hazza, alacağınız zevke odaklanmanız gerekli. Asla eşinizden karşılanmayan beklentilerinizi veya onun bu beklentilerinizi yerine getirmeyerek sizi nasıl çileden çıkardığını düşünmeyin.
    • Cinsel istek günlüğü tutun. Cinsel açıdan uyarıcı televizyon şovları ile filmlerdeki sahneleri not edin. Romantik/erotik içeriğe sahip kitapları okuyun ve kendi erotik fantezilerini oluşturun.
    • Nefes ve gevşeme egzersizleriyle arada bir kendinizi ödüllendirin.
    • Arada bir cinsel birleşmeyi kendi kendinize yasaklayın.
    • İlişkinizde yeniden bir flört etme dönemi yaratın. Daha fazla keyif alacağınız veya yakınlaşacağınız sıcakkanlı davranışları arttıracak metotları araştırın. Sarılmalar, elle şakalaşmalar, küçük öpücükler, el ele tutuşmak, televizyon izlerken birinin diğerinin kucağına oturması, kol kola yürüyüş yapmak gibi davranışlar sıcakkanlı davranışlara örnek verilebilir.
    • Partnerinizle birlikte cinselliğe bakış açınızı ve cinsel davranış özelliklerinizi konuşun ve yanlış davranış kalıplarınızı düzeltmeye çalışın.

    0 yorum:


    Baş döndüren, seksi ve şehvetli kokular...Çekici şişelerinin yanı sıra cezbedici etkiye sahip kokularla, sevgilinizi veya eşinizi çekim alanınıza alabilirsiniz. İşte, kadınların denemeleri gereken birkaç öneri...

    Parfüm, kadınların girdikleri her ortamda iz bırakabilmelerini sağlayan, erkekleri tahrik eden, çantalarından ayırmadıkları en önemli aksesuarlar. Eğer karşınızdaki erkeğin ayaklarını yerden kesmek istiyorsanız gül, yasemin, vanilya, misk ve nanenin baştan çıkarıcı gücüne başvurun. Bu beş ana kokunun ağırlıkta olduğu parfümleri sizler için hazırladık...

    Elizabeth Arden Green Tea 
    İçindekiler: Nane, bergamot, portakal, limon, kehribar, ravent ve yasemin.

    Emilio Pucci Vivara Variazioni Verde
    İçindekiler: Nane, bergamot, portakal, gül, misk, sedir.

    Giorgio Armani Acqua di Gioia
    İçindekiler: Nane, yasemin, sedir ağacı, kahverengi şeker, labdanum.

    Lucky Scent Hermès Eau D'Orange Verte
    İçindekiler: Nane, limon, bergamot, portakal,yasemin, mandalina.

    Sephora Annick Goutal Eau de Sud
    İçindekiler: Nane,bergamot, mandalina, greyfurt, mine çiçeği, fesleğen, paçuli.

    Bond No.9 Nuits de NoHo
    İçindekiler: Yasemin, paçuli, misk, gül ağacı, mandalin, vanilya.

    Bond No.9 Bottega Veneta
    İçindekiler: Yasemin, paçuli, bergamot, erik, yosun, biber.

    Bvlgari Jasmin Noir
    İçindekiler: Zambak yasemin, misk, yeşil bitkiler, portakal çiçeği.

    Burrbery Summer
    İçindekiler: Yasemin, gül, siklamen, frezya, amber, sandal ağacı.

    Cerruti 1881
    İçindekiler: Yasemin, kişniş otu, sümbül, mimoza, menekşe, portakal çiçeği, amber, misk, vanilya

    Cartier Baiser Vole
    İçindekiler: Vanilya, misk, zambak, bal, şeker, amber, paçuli, frezya.

    Dolce Gabbana The One
    İçindekiler: Vanilya, bergamot, mandalina, şeftali, egzotik meyveler, yasemin, beyaz zambak, yosun.

    Guerlain Les Elixirs Charnels Oriental Brulant
    İçindekiler: Vanilya, misk, paçuli, gül, mandalina, hint baklası.

    Jo Malone London Vanilla & Anise Cologne
    İçindekiler: Vanilya, misk, bergamot, pembe gül, mandalina.

    Jo Malone Boyfriend
    İçindekiler: Vanilya, yasemin, amber, misk, paçuli, sandalağacı, mango, kapuz, limon, papaya, şeftali.

    Givenchy Ange ou Demon Le Secret
    İçindekiler: Misk, yeşil çay, italyan kış limonu,şakayık,yasemin, nilüfer,paçuli,sarı odun.

    Lancôme Trésor Midnight Rose
    İçindekiler: Misk, yasemin, gül, şakayık, vanilya, ahududu, sedir ağacı.

    Nordstrom Escada Especially Escada
    İçindekiler: Misk, yasemin, şakaya, gül, paçuli, ylang ylang.

    The Body Shop White Musk
    İçindekiler: Misk, orkide, kehribar, portakal çiçeği, türk lokumu, kremşanti.

    Versace Bright Crystal
    İçindekiler: Misk, amber, nar, şakayık, manolya, akaju, nilüfer çiçeği.

    Bvulgari Rose Essentielle
    İçindekiler: Gül, menekşe, zambak, yasemin,greyfurt, vanilya, mimoza, böğürtlen, sandal ağacı.

    Chanel Mademoiselle
    İçindekiler: Gül, yasemin, paçuli, vanilya, misk, sandal ağacı, çilek, greyfurt, bergamot.

    Chloe
    İçindekiler: Gül,manolya, şakayık,amber, bal, sedir ağacı, frezya, liçi, vadi zambağı, misk.

    Gucci Rush
    İçindekiler: Gül, nergis, palmiye, frezya, müge, gardenya gülü, siyah frenk üzümü, misk ve meşe yosunu, misk.

    YSL Baby Doll
    İçindekiler: Gül, ylang ylang, frenk üzümü, yaban gülü, zencefil, kakule, tarçın, nar, greyfurt, misk, şakayık, limon.

    Erkekleri baştan çıkaran seksi kokular

    Konu Saati  06:00  |  in  Yaşam  |  Devamı»


    Baş döndüren, seksi ve şehvetli kokular...Çekici şişelerinin yanı sıra cezbedici etkiye sahip kokularla, sevgilinizi veya eşinizi çekim alanınıza alabilirsiniz. İşte, kadınların denemeleri gereken birkaç öneri...

    Parfüm, kadınların girdikleri her ortamda iz bırakabilmelerini sağlayan, erkekleri tahrik eden, çantalarından ayırmadıkları en önemli aksesuarlar. Eğer karşınızdaki erkeğin ayaklarını yerden kesmek istiyorsanız gül, yasemin, vanilya, misk ve nanenin baştan çıkarıcı gücüne başvurun. Bu beş ana kokunun ağırlıkta olduğu parfümleri sizler için hazırladık...

    Elizabeth Arden Green Tea 
    İçindekiler: Nane, bergamot, portakal, limon, kehribar, ravent ve yasemin.

    Emilio Pucci Vivara Variazioni Verde
    İçindekiler: Nane, bergamot, portakal, gül, misk, sedir.

    Giorgio Armani Acqua di Gioia
    İçindekiler: Nane, yasemin, sedir ağacı, kahverengi şeker, labdanum.

    Lucky Scent Hermès Eau D'Orange Verte
    İçindekiler: Nane, limon, bergamot, portakal,yasemin, mandalina.

    Sephora Annick Goutal Eau de Sud
    İçindekiler: Nane,bergamot, mandalina, greyfurt, mine çiçeği, fesleğen, paçuli.

    Bond No.9 Nuits de NoHo
    İçindekiler: Yasemin, paçuli, misk, gül ağacı, mandalin, vanilya.

    Bond No.9 Bottega Veneta
    İçindekiler: Yasemin, paçuli, bergamot, erik, yosun, biber.

    Bvlgari Jasmin Noir
    İçindekiler: Zambak yasemin, misk, yeşil bitkiler, portakal çiçeği.

    Burrbery Summer
    İçindekiler: Yasemin, gül, siklamen, frezya, amber, sandal ağacı.

    Cerruti 1881
    İçindekiler: Yasemin, kişniş otu, sümbül, mimoza, menekşe, portakal çiçeği, amber, misk, vanilya

    Cartier Baiser Vole
    İçindekiler: Vanilya, misk, zambak, bal, şeker, amber, paçuli, frezya.

    Dolce Gabbana The One
    İçindekiler: Vanilya, bergamot, mandalina, şeftali, egzotik meyveler, yasemin, beyaz zambak, yosun.

    Guerlain Les Elixirs Charnels Oriental Brulant
    İçindekiler: Vanilya, misk, paçuli, gül, mandalina, hint baklası.

    Jo Malone London Vanilla & Anise Cologne
    İçindekiler: Vanilya, misk, bergamot, pembe gül, mandalina.

    Jo Malone Boyfriend
    İçindekiler: Vanilya, yasemin, amber, misk, paçuli, sandalağacı, mango, kapuz, limon, papaya, şeftali.

    Givenchy Ange ou Demon Le Secret
    İçindekiler: Misk, yeşil çay, italyan kış limonu,şakayık,yasemin, nilüfer,paçuli,sarı odun.

    Lancôme Trésor Midnight Rose
    İçindekiler: Misk, yasemin, gül, şakayık, vanilya, ahududu, sedir ağacı.

    Nordstrom Escada Especially Escada
    İçindekiler: Misk, yasemin, şakaya, gül, paçuli, ylang ylang.

    The Body Shop White Musk
    İçindekiler: Misk, orkide, kehribar, portakal çiçeği, türk lokumu, kremşanti.

    Versace Bright Crystal
    İçindekiler: Misk, amber, nar, şakayık, manolya, akaju, nilüfer çiçeği.

    Bvulgari Rose Essentielle
    İçindekiler: Gül, menekşe, zambak, yasemin,greyfurt, vanilya, mimoza, böğürtlen, sandal ağacı.

    Chanel Mademoiselle
    İçindekiler: Gül, yasemin, paçuli, vanilya, misk, sandal ağacı, çilek, greyfurt, bergamot.

    Chloe
    İçindekiler: Gül,manolya, şakayık,amber, bal, sedir ağacı, frezya, liçi, vadi zambağı, misk.

    Gucci Rush
    İçindekiler: Gül, nergis, palmiye, frezya, müge, gardenya gülü, siyah frenk üzümü, misk ve meşe yosunu, misk.

    YSL Baby Doll
    İçindekiler: Gül, ylang ylang, frenk üzümü, yaban gülü, zencefil, kakule, tarçın, nar, greyfurt, misk, şakayık, limon.

    0 yorum:

    Göğüslerinizin formunu korumak ...bu egzersizlerle mümkün!

    Çok sık kilo alıp vermekten ya da spor yapmamaktan göğüsler sarkıp esnekliğini kaybedebiliyor. Göğüslerin zaman geçtikçe formlarını kaybettikleri ve bu durumun, özellikle vücut görünümüne çok önem verenler için, oldukça sıkıcı olduğu kesin. Aslında vücut şeklimiz günlük yaşantımıza bağlı olarak belirleniyor. Çok sık kilo alıp vermekten, yanlış egzersizlerden ya da spor yapmamaktan dolayı, kimi kişilerde göğüsler erkenden sarkıp esnekliğini kaybedebiliyor. Bu kişiler çoğunlukla dolgulu sutyen kullanmadan bir şey giyemez, hiçbir kıyafeti kendilerine yakıştıramaz oluyor...

    Eğer siz de, bu tür problemlerle karşı karşıysanız Coliseum Spor Merkezi'nde Fitness eğitmenliği yapan Elif Hotaman'ın önerdiği hareketlerle bu durumu biraz da olsa düzeltebilirsiniz.. Eğer hala bu tür sorunlarla karşılaşmadıysanız da bunu mümkün olduğunca geciktirebilir, bu egzersilerle göğüslerinizin formunu uzun yıllar koruyabilirsiniz.

    Şınav çekin
    Şekildeki gibi elleriniz ve dizlerinizin üzerinde durun. Dirsekleriniz yana doğru bakmalı. Kollarınızı dirseklerinizden büküp aşağı yukarı doğru inip çıkarak şınav çekin. Bu hareketi 12 kez tekrarlayın. Hareketler sırasında düzenli olarak nefes alıp vermeyi unutmayın. Bu hareketle göğüs ve arka kol kaslarını çalıştırmış olacaksınız. Bunun dışında ön omuz kaslarınız da aktif hale gelecek. Şınav, özellikle kuvvetsiz olanlar ve yeni başlayanlar için oldukça iyi bir başlangıç hareketi aynı zamanda...

    Daire çizin
    Yere dümdüz, sırtüstü uzanın. Bacaklarınız dizlerinizden bükük şekilde dursun. İki elinize dambıl ya da 1 er litrelik su şişeleri alın. Şimdi dambıl fly hareketini yapmaya başlayabilirsiniz. Bunun için, Kollarınız gergin bir şekildeyken havada yukarıdan aşağıya büyük daireler çizin. 12 kez tekrarlayacağınız bu hareket göğsünüzün tam açılmasını sağlıyor ve sarkmaları önlüyor.

    Açıp kapayın
    Yerde, dizlerinizin üzerinde durun. Gövdeniz mümkün olduğunca dik olsun. Ellerinize yine ağırlıklar alın ve kollarınızı dirseklerden bükük şekilde ortada birleştirin. İki kolunuzu da yanlara doğru açın. Ardından ilk pozisyonunuza dönün. Bu açıp kapama hareketini aynı şekilde 12 kez tekrarlayın.

    Ve biraz zorlanın
    Son egzersizimiz tam şınav çekme. Kollar tamamen gergin olsun. Tüm vücut ağırlığınız kollarınızın üzerinde. Yine düzenli nefes alış verişine dikkat ederek şınav çekin. Fakat karnınızın yere değmemesine dikkat etmelisiniz. Bunun için 4 -5 cm. bir alçalma yapmanız yeterli. Başta zorlansanızda 12 kez yapmayı ihmal etmeyin. Bu sayıyı gün geçtikçe daha da artırabilirsiniz. Bu hareketin tüm göğüs kaslarınızın çalışmasını sağladığını da ekleyelim.

    Göğüslerinizin formunu uzun yıllar koruyabilirsiniz

    Konu Saati  05:59  |  in  Kadın Sağlığı  |  Devamı»

    Göğüslerinizin formunu korumak ...bu egzersizlerle mümkün!

    Çok sık kilo alıp vermekten ya da spor yapmamaktan göğüsler sarkıp esnekliğini kaybedebiliyor. Göğüslerin zaman geçtikçe formlarını kaybettikleri ve bu durumun, özellikle vücut görünümüne çok önem verenler için, oldukça sıkıcı olduğu kesin. Aslında vücut şeklimiz günlük yaşantımıza bağlı olarak belirleniyor. Çok sık kilo alıp vermekten, yanlış egzersizlerden ya da spor yapmamaktan dolayı, kimi kişilerde göğüsler erkenden sarkıp esnekliğini kaybedebiliyor. Bu kişiler çoğunlukla dolgulu sutyen kullanmadan bir şey giyemez, hiçbir kıyafeti kendilerine yakıştıramaz oluyor...

    Eğer siz de, bu tür problemlerle karşı karşıysanız Coliseum Spor Merkezi'nde Fitness eğitmenliği yapan Elif Hotaman'ın önerdiği hareketlerle bu durumu biraz da olsa düzeltebilirsiniz.. Eğer hala bu tür sorunlarla karşılaşmadıysanız da bunu mümkün olduğunca geciktirebilir, bu egzersilerle göğüslerinizin formunu uzun yıllar koruyabilirsiniz.

    Şınav çekin
    Şekildeki gibi elleriniz ve dizlerinizin üzerinde durun. Dirsekleriniz yana doğru bakmalı. Kollarınızı dirseklerinizden büküp aşağı yukarı doğru inip çıkarak şınav çekin. Bu hareketi 12 kez tekrarlayın. Hareketler sırasında düzenli olarak nefes alıp vermeyi unutmayın. Bu hareketle göğüs ve arka kol kaslarını çalıştırmış olacaksınız. Bunun dışında ön omuz kaslarınız da aktif hale gelecek. Şınav, özellikle kuvvetsiz olanlar ve yeni başlayanlar için oldukça iyi bir başlangıç hareketi aynı zamanda...

    Daire çizin
    Yere dümdüz, sırtüstü uzanın. Bacaklarınız dizlerinizden bükük şekilde dursun. İki elinize dambıl ya da 1 er litrelik su şişeleri alın. Şimdi dambıl fly hareketini yapmaya başlayabilirsiniz. Bunun için, Kollarınız gergin bir şekildeyken havada yukarıdan aşağıya büyük daireler çizin. 12 kez tekrarlayacağınız bu hareket göğsünüzün tam açılmasını sağlıyor ve sarkmaları önlüyor.

    Açıp kapayın
    Yerde, dizlerinizin üzerinde durun. Gövdeniz mümkün olduğunca dik olsun. Ellerinize yine ağırlıklar alın ve kollarınızı dirseklerden bükük şekilde ortada birleştirin. İki kolunuzu da yanlara doğru açın. Ardından ilk pozisyonunuza dönün. Bu açıp kapama hareketini aynı şekilde 12 kez tekrarlayın.

    Ve biraz zorlanın
    Son egzersizimiz tam şınav çekme. Kollar tamamen gergin olsun. Tüm vücut ağırlığınız kollarınızın üzerinde. Yine düzenli nefes alış verişine dikkat ederek şınav çekin. Fakat karnınızın yere değmemesine dikkat etmelisiniz. Bunun için 4 -5 cm. bir alçalma yapmanız yeterli. Başta zorlansanızda 12 kez yapmayı ihmal etmeyin. Bu sayıyı gün geçtikçe daha da artırabilirsiniz. Bu hareketin tüm göğüs kaslarınızın çalışmasını sağladığını da ekleyelim.

    0 yorum:

    Toplumda göz kuruluğu olarak adlandırılan, tıptaki adıyla “kuru göz” hastalığı tedavide geç kalındığında körlüğe kadar gidebilecek bir sorun. Bu nedenle gözyaşını mümkün olduğu kadar korumak ve gözü ıslak tutmak önem taşıyor.

    Toplumda göz kuruluğu olarak adlandırılan, tıptaki adıyla kuru göz hastalığı, belli hastalık grubuyla ilişkilendirilen bir durum. Göz kuruluğunun daha genel bir terim olduğunu belirten Acıbadem Bakırköy Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İffet Emel Çolakoğlu, hastalığın oluşmaması için 3 koşul gerektiğine dikkati çekiyor: Gözyaşı miktarının kalitesinin iyi olması, kornea yüzeyinin düzgün olması ve gözkapaklarının fonksiyonlarının iyi olması.

    Acıma, yanma, batma… 
    Normalde bir kişi dakikada 12-15 kez göz kırpıyor ve gözyaşı film tabakası homojenliğini bozmadan 15-45 saniye boyunca kornea yüzeyinde kalabiliyor. Ancak çok dikkatli bir noktaya odaklanmak, kitap okumak, bilgisayar başında uzun süreler geçirmek göz kırpma sayısını azaltabiliyor. Normalde saatte 900 defa göz kırparken, bu sayı 100'e iniyor. ve sigara dumanı gibi faktörler de gözyaşı kırılma zamanını azaltıyor. Kuru göz hastalığının başlıca belirtileri arasında; kızarıklık, acıma, yanma ve batma, bulanık görme, yapışma, takılma hissi, aşırı sulanma geliyor. Ayrıca A vitamini eksikliklerinde de kuru göz ortaya çıkabiliyor.

    Körlüğe kadar gidebiliyor
    Göz kuruluğunun körlüğe kadar gidebilecek bir sorun olduğunu ifade eden Dr. Emel Çolakoğlu, “Çünkü gözyaşının fonksiyonları ortadan kalkınca, gözler enfeksiyona yatkın hale geliyor, oksijen sağlıklı bir şekilde taşınamıyor. Kornea damarsız bir yapı olduğu için oksijenle besleniyor. Bu beslenme bozulunca korneada damarlanmalar ve çatlaklar meydana geliyor. Bunlar enfeksiyon için bir odak oluşturuyor. Gerçekten kalıcı görme kaybına neden olacak yapısal değişiklikler oluşabiliyor. Bu nedenle gözyaşını mümkün olduğu kadar korumak ve gözü ıslak tutmak önem taşıyor” diyor.

    Kuru gözü yaratan 4 neden: 

    1. Göz kırpma refleksinin azalması: Bazı hastalıkların varlığı nedeniyle kırpma mekanizmasını düzenleyen sinirlerde sorunlar olabiliyor keratit oluşuyor.

    2. Kapak sorunları: Yüz felcinin gelişmesiyle kapak fonksiyonunda zayıflık ortaya çıkabiliyor. Tiroit veya tümör gibi nedenlerle gözün ışa fırlak olması, yaşlılıkta ya da travma sonrasında kapağın dışa doğru dönmesi kapak fonksiyonunda bozulmaya yol açıyor.

    3. Kirpik sorunları: Yağ bezlerinin enfeksiyonu, trahom gibi göz hastalıkları, özel konjoktivit tipleri, bazı ilaç reaksiyonları ve cilt hastalıkları göz yapısındaki dengeleri bozabiliyor.

    4. Gözyaşında azalma: Gözyaşı bezlerinde sorun oluyor. sorunlar gözyaşı bezinin yokluğu veya küçüklüğü olabildiği gibi; enflamasyon, tümör, radyasyon, yanık ve travma gibi nedenlerle gözyaşı bezinin zarar görmesi ile de ortaya çıkabiliyor. Vücutta salgı yapan diğer bezlerde de eş zamanlı bozuklukların araştırılması gerekiyor. Menopoz ve hamilelikte hormonal etkilerle de gözyaşı miktarı azabiliyor.

    Kuru gözü nasıl tedavi ediliyor?
    Kuru göz hastalığının tedavisi mümkün. Tedavide birçok yöntem kullanılıyor. Dr. Emel Çolakoğlu bu yöntemleri şöyle sıralıyor:

    Çeşitli ilaçlar yardımıyla gözyaşının üretimini artırmayı hedefliyoruz.
    *Çeşitli tedavi yöntemleriyle gözyaşının kaçmasını engellemeye çalışıyoruz.
    *Gözyaşını göllendirirsek kuruluğu azaltabiliriz. Kanallara geçişi sağlayan minik delikler var, bunları tıkıyoruz. *Lazer uygulaması veya silikon tıkaçlar koyuyoruz. Bu tıkaçlar altı ay bir yıla kadar orada kalabiliyor.
    *Düşük su içerikli lensler ve/veya gözlük uygulamaları ile gözyaşının buharlaşmasını azaltmaya çalışıyoruz.
    *Gözyaşını yerine koyabiliriz. Bunlar damla ve jel şeklinde olabileceği gibi, pomad şeklinde de olabiliyor.
    *Eğer kişinin vücudunda A ve B12 vitamini eksikliği varsa vitamin desteği yapılıyor. PH oranının belli seviyede tutulması gerekiyor.
    *Kapak dışa dönmüşse ve kapak felci varsa kapak cerrahisi yapılabiliyor.
    *Kişinin çevre şartları da önem taşıyor. Sigarasız ortam, klima, bilgisayar, evin neminin ayarlanması önemlidir. *Dış faktörler dengelenerek daha sağlıklı bir ortam yaratabilir.

    Kuru göz körlüğe yol açabilir!

    Konu Saati  05:59  |  in  sağlık  |  Devamı»

    Toplumda göz kuruluğu olarak adlandırılan, tıptaki adıyla “kuru göz” hastalığı tedavide geç kalındığında körlüğe kadar gidebilecek bir sorun. Bu nedenle gözyaşını mümkün olduğu kadar korumak ve gözü ıslak tutmak önem taşıyor.

    Toplumda göz kuruluğu olarak adlandırılan, tıptaki adıyla kuru göz hastalığı, belli hastalık grubuyla ilişkilendirilen bir durum. Göz kuruluğunun daha genel bir terim olduğunu belirten Acıbadem Bakırköy Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İffet Emel Çolakoğlu, hastalığın oluşmaması için 3 koşul gerektiğine dikkati çekiyor: Gözyaşı miktarının kalitesinin iyi olması, kornea yüzeyinin düzgün olması ve gözkapaklarının fonksiyonlarının iyi olması.

    Acıma, yanma, batma… 
    Normalde bir kişi dakikada 12-15 kez göz kırpıyor ve gözyaşı film tabakası homojenliğini bozmadan 15-45 saniye boyunca kornea yüzeyinde kalabiliyor. Ancak çok dikkatli bir noktaya odaklanmak, kitap okumak, bilgisayar başında uzun süreler geçirmek göz kırpma sayısını azaltabiliyor. Normalde saatte 900 defa göz kırparken, bu sayı 100'e iniyor. ve sigara dumanı gibi faktörler de gözyaşı kırılma zamanını azaltıyor. Kuru göz hastalığının başlıca belirtileri arasında; kızarıklık, acıma, yanma ve batma, bulanık görme, yapışma, takılma hissi, aşırı sulanma geliyor. Ayrıca A vitamini eksikliklerinde de kuru göz ortaya çıkabiliyor.

    Körlüğe kadar gidebiliyor
    Göz kuruluğunun körlüğe kadar gidebilecek bir sorun olduğunu ifade eden Dr. Emel Çolakoğlu, “Çünkü gözyaşının fonksiyonları ortadan kalkınca, gözler enfeksiyona yatkın hale geliyor, oksijen sağlıklı bir şekilde taşınamıyor. Kornea damarsız bir yapı olduğu için oksijenle besleniyor. Bu beslenme bozulunca korneada damarlanmalar ve çatlaklar meydana geliyor. Bunlar enfeksiyon için bir odak oluşturuyor. Gerçekten kalıcı görme kaybına neden olacak yapısal değişiklikler oluşabiliyor. Bu nedenle gözyaşını mümkün olduğu kadar korumak ve gözü ıslak tutmak önem taşıyor” diyor.

    Kuru gözü yaratan 4 neden: 

    1. Göz kırpma refleksinin azalması: Bazı hastalıkların varlığı nedeniyle kırpma mekanizmasını düzenleyen sinirlerde sorunlar olabiliyor keratit oluşuyor.

    2. Kapak sorunları: Yüz felcinin gelişmesiyle kapak fonksiyonunda zayıflık ortaya çıkabiliyor. Tiroit veya tümör gibi nedenlerle gözün ışa fırlak olması, yaşlılıkta ya da travma sonrasında kapağın dışa doğru dönmesi kapak fonksiyonunda bozulmaya yol açıyor.

    3. Kirpik sorunları: Yağ bezlerinin enfeksiyonu, trahom gibi göz hastalıkları, özel konjoktivit tipleri, bazı ilaç reaksiyonları ve cilt hastalıkları göz yapısındaki dengeleri bozabiliyor.

    4. Gözyaşında azalma: Gözyaşı bezlerinde sorun oluyor. sorunlar gözyaşı bezinin yokluğu veya küçüklüğü olabildiği gibi; enflamasyon, tümör, radyasyon, yanık ve travma gibi nedenlerle gözyaşı bezinin zarar görmesi ile de ortaya çıkabiliyor. Vücutta salgı yapan diğer bezlerde de eş zamanlı bozuklukların araştırılması gerekiyor. Menopoz ve hamilelikte hormonal etkilerle de gözyaşı miktarı azabiliyor.

    Kuru gözü nasıl tedavi ediliyor?
    Kuru göz hastalığının tedavisi mümkün. Tedavide birçok yöntem kullanılıyor. Dr. Emel Çolakoğlu bu yöntemleri şöyle sıralıyor:

    Çeşitli ilaçlar yardımıyla gözyaşının üretimini artırmayı hedefliyoruz.
    *Çeşitli tedavi yöntemleriyle gözyaşının kaçmasını engellemeye çalışıyoruz.
    *Gözyaşını göllendirirsek kuruluğu azaltabiliriz. Kanallara geçişi sağlayan minik delikler var, bunları tıkıyoruz. *Lazer uygulaması veya silikon tıkaçlar koyuyoruz. Bu tıkaçlar altı ay bir yıla kadar orada kalabiliyor.
    *Düşük su içerikli lensler ve/veya gözlük uygulamaları ile gözyaşının buharlaşmasını azaltmaya çalışıyoruz.
    *Gözyaşını yerine koyabiliriz. Bunlar damla ve jel şeklinde olabileceği gibi, pomad şeklinde de olabiliyor.
    *Eğer kişinin vücudunda A ve B12 vitamini eksikliği varsa vitamin desteği yapılıyor. PH oranının belli seviyede tutulması gerekiyor.
    *Kapak dışa dönmüşse ve kapak felci varsa kapak cerrahisi yapılabiliyor.
    *Kişinin çevre şartları da önem taşıyor. Sigarasız ortam, klima, bilgisayar, evin neminin ayarlanması önemlidir. *Dış faktörler dengelenerek daha sağlıklı bir ortam yaratabilir.

    0 yorum:

    Etiketler

    Hakkımızda-Gizlilik-İletişim
    Copyright © 2013 Develi Kayseri. by Her Telden
    By Seven Blogcu.
    back to top